Son Haberler

Bankacılık sektöründe artan etik ihlaller

Yasalara uygun hareket etmesi beklenen bankacılar, avukatlar ve politikacıların anketlerde ortalamanın altında kalması etik davranış gösterilmediği imajının toplumda hakim olduğunu gösteriyor.

Finans sektöründe güven ve itibar esastır. Bir başka ifade ile etik değerler önemlidir. Dolayısıyla etik bir yapı olmaksızın finans sektörünün ve ekonominin sağlıklı şekilde çalışması mümkün değil. Yanlış bir algının ürünü olarak yalnızca yasalara uygun davranmak etik davranmak anlamına gelmiyor. Avustralya’da yapılan mesleki etik araştırmalarında 30 meslek arasında ilk sırayı hemşireler alırken bankacılar 14, avukatlar 15, politikacılar 25, emlak satıcıları 28 ve araba satıcıları 30. sırayı almış. Benzer araştırmanın Amerika’daki sonuçlarına göre 21 meslek arasında ilk sırayı yine hemşireler alırken, bankacılar 10, avukatlar 12, politikacılar ve lobiciler 20 ve 21. sırayı almış. Anketlerden de görüleceği üzere yasa ve düzenlemelere yüksek derecede maruz kalan ve yasalara uygun hareket etmesi beklenen bankacılar, avukatlar ve politikacıların anketlerde ortalamanın altında kalması etik davranış gösterilmediği imajının toplumda hakim olduğunu gösteriyor. Bir bankanın itibarı, yasalara ve mevzuata uymanın yanında, müşteri ile ilişkilerinde basiretli bir bankacı gibi davranmak, toplumla olan ilişkilerinde adalet, güvenilirlik, saygı ve hoşgörü, mesleki sorumluluk, sosyal sorumluluk gibi etik değerlere uymasında yatıyor.BANKALAR, AN AZ GÜNEVİNİLİR SEKTÖRLER ARASINDA

İtibarın yok olması veya zarar görmesi, bir güven müessesesi olan bankalar açısından telafi edilemeyecek zararlara yol açar. Kamuoyunun finans etiğine bakışı, genellikle gazetelere yansımış skandallar ile şekilleniyor. Bu skandallar finansal piyasalar ve kurumlara olan güveni sarsıyor, başta bankalar olmak üzere finansal kurumlar ile onları temsil eden çalışanların yalnızca yüksek kara odaklı ve açgözlü kurum ve kişiler olduğu gibi bir imajın da ortaya çıkmasına neden oluyor. Edelman Halkla İlişkiler firmasının yaptığı bir ankete göre, finans hizmetleri ve bankalar üst üste 5. yıl en az güvenilen sektörler arasında gösterildi. 1996 yılında açıklanan bir anket sonucuna göre ankete yanıt verenlerin çoğu, Wall Street’deki insanların çok para kazanacaklarını ve yakalanmayacaklarına inansalar yasaları çiğnemeyi istekli olacaklarını ve yalnızca para kazanmakla ilgili oldukları başka hiçbir şeyin umurlarında olmadığı fikrine katıldıklarını belirtmiş.

DEJENERASYON VAR

Diğer sektörler ile karşılaştırıldığında, özel bir kanuna sahip olması, kuruluş, çalışma ve kapanış işlemleri kurallara bağlanmış, yoğun şekilde devlet ve özel kesim denetimine tabi olması gibi nedenlerle ayrışmakta olan bankacılık sektöründe özellikle global krizin tetiklediği regülasyon eğilimi ile artan oranda yaşanan etik problemler uluslararası alanda sektörün geleceğini tehdit eden en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Takdir edileceği üzere kanunlar üst perdeden suç unsurunu ve ilgili yaptırımları tanımlamakta ancak uygulamada yasal düzenleme yapılmamış pek çok açık alan, birbiri ile çelişen veya farklı yorumlanabilen alanlar bulunuyor. Dolayısı ile bankaların artarak devam etmekte olan ve muhtelif yaptırımlar ile sonuçlanan davranışları, kar, hedef, rekabet gibi önemli finans kavramları ile değil ancak meslek etiğinde yaşanan dejenerasyon ile açıklanabiliyor.

UYGULAYICILARIN İSTEKSİZ DAVRANMALARI VAHİM

Satış, kar, kar payı, pazar payı gibi kriterlere dayandırılan performans kriterleri, artan rekabet ile banka ve bankacıları -kuvvetli yasal düzenleme ve yaptırımlara rağmen-  etik dışı davranışlara itiyor. Bankacılık etiği kanun, yönetmelik, politika, uygulama talimatı ve iş akışı gibi kural ve kaidelere uyum yanında basiretli bir bankacı gibi davranmayı gerektiriyor. Ancak sorun yalnızca bankaların uyum konusunda dikkatli olmaları halinde çözülemiyor. Bankalar yanında devlet, düzenleyici ve denetleyici kurumların da aynı şekilde etik ahlak konusunda duyarlı olmamaları, içsel yönetimlerinde liyakat, bilgi ve deneyimi esas almamaları, kanun ve cezaların uygulanmasında isteksizlik göstermeleri veya bilerek ve isteyerek uygulamaktan kaçınmaları sorunun vahametini daha da artırıyor. Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın’ın “Bankaları denetleyenlerin yarısı içeride, yasal altyapının işler hale getirilmesi lazım” şeklindeki tespiti de bankacılık sistemimizde etik bilgisine olan ihtiyacı destekliyor. Ancak bankacılık sistemi içindeki önemine rağmen eğitim konuları arasında yer almıyor olması ise düşündürücüdür. Finans piyasasında etiğin önemi esasen, etik dışı davranışlarla kar sağlama imkanlarının bulunmasından kaynaklanıyor.  Etik dışı yol, yöntem ve ilişki ağı ile kazanç elde edilmesi ise başta kara para aklanması olmak üzere, spekülatif işlemlerle kar sağlama, usulsüz kaynak aktarma, kaynakların riskli alanlara aktarılması, haksız rekabet yolu ile kazanç sağlanması ve görevin kötüye kullanılması gibi yöntemler ile finans piyasasında kendisini gösteriyor.

Bu kapsamda 2008 ile 2016 yılları arasında küresel olarak faaliyet gösteren bankaların yasa dışı uygulamaları yanında basiretli bankacı gibi davranmamaları nedeni ile maruz kaldıkları cezalar araştırılarak şu sonuçlara ulaşılmış:

  • 22’si dünya sıralamasında ilk 50’de bulunan (S&P Global Market Intelligence, 2015) 25 banka toplam 236 milyar dolar ceza ödedi.
  • Yüksek miktarda ceza ödeyen bankaların 7‘si (%28) ABD, 5’i İngiliz (%20), 4’ü İsviçre (%16) bankalarından oluşuyor.
  • Yıllara göre ceza adet ve tutar dağılımı şu şekilde:

HUKUK TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL

 

Bu konudaki en son örnek ise Panama’da faaliyet gösteren Mossack Fonseca hukuk şirketine ait dokümanların 2016 yılında deşifre olmasıdır. “Hukuk” şirketinin müşterilerinin vergi kaçırmasına, yaptırımları bertaraf etmesine ve kara para aklamasına yardımcı olduğu ortaya çıktı. Deşifre olan 11,5 milyon belgeye göre 500’den fazla bankanın şaibeli küresel bankacılık işlemlerine aracılık ettiği belirlendi. Aynı belgelerde bu hukuk firması aracılığıyla HSBC’nin 2300, UBS’in 1100, Credit Suisse 1105, Societe General’in 979 off-shore şirket kurduğuna işaret ediliyor. Görüldüğü üzere hukuk tek başına yeterli olmuyor. Kanuna uygun davranmak etik davranmak anlamına da gelmiyor. Cezai şarttan kaçınmak üzere gösterilecek davranışlar kanuna uygun görünmekte iken etik ahlaka uygun olmayabiliyor.

Federal Mevduat Sigortası Kurumu FDIC’nin eski başkanı William Isaac, “Düzenlemelerin bankaların ihtiyatsız davranışının önüne geçemeyeceğini ve Amerikan finansal sisteminin daha fazla kurala değil, daha akıllı düzenlemelere ihtiyacının olduğunu” belirtti. Tüm dünyada sıkı kurallara bağlı olarak düzenlenen ve denetleyeci kurumlar tarafından en çok denetlenen sektör olmasına rağmen etik dışı davranışların önüne geçilebilmesi için bankacılık etiği eğitiminin tüm banka personeline uygulanarak sürekli geliştirilmesinin ve etik kültürün kurumsallaşmasının sağlanmasının, bankacılık eğitimi verilen yüksekokul ve üniversitelerde zorunlu bankacılık etiği derslerinin okutulmasının, banka kurumsal ve bireysel performans değerlendirmelerinde etik ilke ve kurallara uyumun da bir ölçüt olarak dikkate alınmasının ve en önemlisi eğitim sistemimizin en baştan etik ahlak ve davranış kurallarına göre yeniden düzenlenerek yalnız okul içerisinde değil, aile içerisinde de aynı tutarlılığın sürdürüldüğü bir eğitim sistemine geçilmesi gerekiyor.

Doç. Dr. Mehmet Yazıcı

yazici@turcomoney.com

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası