Son Haberler

Parasal genişleme tekrar başlarsa Türkiye rahatlayabilir

*Gelişmiş ülkelerde gittikçe derinleşecek ekonomik durgunluğu önlemeye yönelik olarak küresel düzeyde yeni bir parasal gevşeme dönemi tekrar başlayabilir. Yeni bir parasal gevşeme dönemi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde fonlama sıkıntısının tekrar rahatlayabilme ve risk primlerinde normalleşme olasılığını gündeme getirebilir.

*ABD, Almanya ve AB ülkelerinde büyüme hızı eşzamanlı olarak azalıyor. İtalya’da bütçe açığı ve kamu borç stokuna ilişkin ortaya çıkan endişelendirici gelişmeler, İngiltere’deki Brexit görüşmelerinin siyaset tarafında yarattığı kaos, çelik ve alüminyum ihracatına ABD’nin uygulamaya başladığı gümrük tarife yükleri, Euro Bölgesi’nde ekonomik büyümeyi daha da yavaşlatacak.

*Tedbirlerin uygulanmasında Merkez Bankası’nın ve kurumların bağımsız karar alma kabiliyetinin artırılması, serbest piyasa koşullarının politika tarafından baskılandığı algısını yaratan uygulamalardan kaçınılması, tarım politikalarında önemli yapısal değişikliklerin yapılması, para ve maliye politikalarında eşgüdümün sağlanması gerekiyor.

2019 yılında Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin beklentilerimizi ve olası gelişmeleri şu başlıklar altında toplayabiliriz.

ENFLASYON İKİNCİ YARIYA KADAR YÜKSEK, OYNAKLIK ARTACAK

  • Türkiye ekonomisinde enflasyonun yüksek seviyesini 2019 yılının ikinci yarısına kadar korumasını bekliyoruz. Petrol başta olmak üzere, küresel piyasalarda enerji fiyatlarının volatilitesi de oldukça yüksek geçebilir. Bu oynaklık gelişmekte olan ülkelerde enflasyon seviyelerinde de oynaklığı artıracaktır.

ZAYIF TL’NİN OLUMSUZ ETKİSİ 6-7 AY SÜRECEK

  • TL’nin değer kaybının Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı negatif etki, üretici ve tüketici enflasyonları arasındaki farkın yok olacağı noktaya kadar yaklaşık 6-7 ay boyunca devam edecek.

TÜRKİYE’NİN DIŞ KIRILGANLIĞI POZİTİF YÖNDE DENGELENECEK

  • Döviz talebini yukarı yönlü baskılayacak unsurların azalmış olması Türkiye’nin dış kırılganlığını pozitif yönde dengelemeye başladı.

BANKALARIN KREDİ MUSLUKLARI AÇILMADAN EKONOMİDE DENGELENME ZOR

  • Ekonomik dengelenmenin kalıcılığı ve başarı olasılığı ise, yaklaşan yerel seçimlerin yaratacağı stres seviyesine, harcamaların bütçe üzerinde yaratacağı baskıların boyutuna ve uluslararası ilişkilerin yönüne göre şekillenecek.

Ancak en önemlisi; bankacılık sektörü kredi verebilir hale gelmeden ekonomik dengelenme sağlanamayacaktır. Bankacılık sektörünün kredi arzındaki isteksizliği, mevcut konjonktürde ekonomik çıkışı zorlaştıran, firma iflaslarını çabuklaştıran ve talep daralmasını derinleştiren en temel nedendir.

RİSK AĞIRLIKLI VARLIKLAR STANDART YÖNTEME GÖRE TESPİT EDİLMELİDİR

  • Türkiye’de finansal koşullar, verimsiz ve anlamsız bir şekilde sıkışmış ve sıkılaşmış durumdadır. Kredi koşullarında normale dönüş süresi ve içeriği, ekonomik faaliyetlerin düzelmesi açısından oldukça önem arz ediyor.

Bu kapsamda bankaların risk ağırlıklı varlıklarının öncelikle standart yönteme göre tespit edilmesi en temel ve en kritik ihtiyaç haline geldi. Bankacılık sektörünün kredi verme istek ve kapasitesinin doğal yollarla canlandırılabilmesi ve sermaye kalitesinin artırılması için, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, risk ağırlıklı varlıklarının standart yönteme göre tespit edilmesi en temel ihtiyaç oldu.  Zira standart yönteme göre hesaplanacak sermaye yeterlilik oranları sayesinde, ulusal düzeyde mevcut kurumsal kredilerin yaklaşık yarısı kadar ilave kredi kapasitesi yaratılmış olunacaktır.

KÜRESEL DURGUNLUK GÜNDEMDE, PARASAL GEVŞEME DÖNEMİ TEKRAR BAŞLAYABİLİR

  • Küresel iktisadi faaliyetler sınırlı ve azalan ölçüde olmak kaydıyla yavaşlama eğilimini sürdürüyor. Gelişmiş ülkeler açısından gittikçe derinleşecek olan ekonomik durgunluğu önlemeye yönelik olarak küresel düzeyde yeni bir parasal gevşeme döneminin tekrar başlama olasılığı arttı.

Gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarında azalma, ticaret savaşlarının yaratacağı ekonomik durgunluk eğilimleri, yüksek borçluluğun yükleri, mali piyasaların tedirginliği, yükselen fonlama maliyeleri, düşen talep ve düşen şirket karlılıkları, küreselleşme karşıtlığı, özellikle ABD ekonomisinde artan bütçe açıkları küresel boyutta yavaş yavaş hissedilmeye başlanıyor.

ABD, Almanya ve bilumum AB ülkelerinde büyüme hızı eşzamanlı olarak azalıyor. İtalya’da bütçe açığı ve kamu borç stokuna ilişkin ortaya çıkan endişelendirici gelişmeler, İngiltere’deki Brexit görüşmelerinin siyaset tarafında yarattığı kaos, çelik ve alüminyum ihracatına ABD’nin uygulamaya başladığı gümrük tarife yükleri, Euro Bölgesi’nde ekonomik büyümeyi daha da yavaşlatacak.

2019 yılına girerken Dünya ekonomisinin önemli ülkelerinden Arjantin, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika gibi birçok gelişmekte olan ekonomilerde de yavaşlama ve belirsizlik görülüyor.

TÜRKİYE’DE FONLAMA SIKINTISI TEKRAR RAHATLAYABİLİR, RİSK PRİMLERİ NORMALLEŞEBİLİR

  • Küresel düzeyde yeni bir parasal gevşeme döneminin tekrar başlama olasılığına bağlı olarak, 2019 yılı içerisinde gelişmiş ülkelerde istikrasızlık olasılığı artarken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin fonlama sıkıntısının tekrar rahatlayabilme ve risk primlerinde normalleşme olasılığı belirdi.

Bu dönemde Türkiye’nin düşen cari açık riski, sermaye akımları için makro düzeyde karşılaştırmalı ekonomik avantajlar yaratacak, TCMB’nin politikalarına yeni alanlar açacak.

ENFLASYONA YOL AÇAN FAKTÖRLERİN FARKLILAŞTIRMASI TAHMİN BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR

  • Türkiye ekonomisini strese sokan fiyat istikrarsızlığı, finansal koşullardaki tıkanıklık ve reel sektörün mali pozisyonlarındaki bozulmalar enflasyona yol açan faktörlerin içeriğinin ve bileşim oranlarının eskiye göre farklılaştırmaya başlaması, istatistiki açıdan geleceğe ilişkin tahmin belirsizliğini artırıyor.

Bu tahmin belirsizliği, üreticilerin maruz kaldığı maliyetlerin birikimli birim tutarlarının tüketici enflasyonuna yansıtılmasını zorlaştırırken, yansıtılma süresini uzatarak kronik enflasyon algısını kalıcılaştırıyor.

PARA VE ENFLASYON KARŞITI POLİTİKADA TEKNİK VE YAPISAL DEĞİŞİKLİK GEREKİYOR

  • Ayrıca maliyet enflasyonuna yol açan faktörlerin bileşiminde ortaya çıkan dönemsel değişimler, özellikle düşen firma karlılıkları, fonlama artışları; birikimli maliyetler nedeniyle talep düşüşüne endeksli olarak oluşturulan Merkez Bankası para politikalarını bundan sonra anlamsız kılmaya başladı.

Para politikasının geleneksel duruşunda ve enflasyon karşıtı politikaların kurgusunda teknik ve yapısal olarak değişikliklere gidilmesi gerekiyor.

PİYASA OYNAKLIKLARINA KARŞI BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN DÖVİZ LİKİDİTESİ YETERLİDİR

  • Küresel likidite koşullarındaki değişikliklerden ve risk algılamalarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan piyasa oynaklıklarına karşı bankacılık sektörünün döviz likiditesi yeterlidir. Ayrıca, piyasa oynaklıklarının fiyat istikrarına yönelik beklenti bozulmalarını önleme açısından da para politikasının esnekliği yeterlidir.

TARIMDA YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER, PARA VE MALİYE POLİTİKALARINDA EŞGÜDÜM GEREKLİDİR

  • Türkiye ekonomisinde; serbest piyasa koşullarının politika tarafından baskılandığı algısını yaratan uygulamalardan kaçınılması, tarım politikalarında önemli yapısal değişikliklerin yapılması, para ve maliye politikalarında eşgüdümün sağlanması gerekiyor.

Ayrıca, bankacılık sektöründe arz yönlü sıkışıklığın giderilmesine ilişkin makro ihtiyati tedbirlerin önceliklendirilmesi, fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaları ve tahmin belirsizliğini önleyici tedbirlerin uygulanmasında Merkez Bankası’nın ve kurumların bağımsız karar alma kabiliyetinin artırılması da gerekiyor.

Orhan Ökmen

JCR Eurasia Ratıng Başkanı

okmen@turcomoney.com

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası