Son Haberler

Teknoparklar neden katma değer yaratamıyor?

*Dünyada ilk teknopark, Amerika’da ilk teknopark ise 1952 yılında kurulan Silikon Vadisi’dir. Türkiye’de ise teknoparkların tarihçesi İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi örnekleri ile 1980’lara kadar uzanıyor. Ama esas gelişme 2001 yılında yayınlanan 4691 sayılı Kanun ile yaşandı.

*Yeni kurulacak teknoparklarda başarılı sonuçlar alınabilmesi için amaca uygun olarak ekosistemin tüm unsurlarının teknopark çatısı altında birleştirilmesi, üniversite-sanayi işbirliğinin sağlanması, teknopark’ın ve içinde faaliyet gösteren firmaların iyi pazarlanması, firmalarda seçici davranılması, büyük ve küçük firmaların desteklenmesinde adaletli davranılması,  teknopark işletmelerinde ve ortaklarında esas amacın kira geliri elde etmek değil ancak sürdürülebilirliği sağlamak ve yüksek katma değerli ürün ve hizmet yaratılması olduğunun unutulmaması gerekiyor.

Bu ayki yazımda aslında bizim gibi tasarruf ve sermaye eksikliği çeken ülkelerde kaynakların verimli kullanılması ve sinerji yaratılabilmesi yanında girişimci, öğrenci ve öğretim üyelerinin fikir, bilgi ve çalışmalarının katma değerli ürünlere dönüştürülmesi adına oldukça faydalı bir çözüm olduğuna inandığım teknoparklara değinmek istiyorum. Aslında üçlemenin tamamlayıcısı niteliğindeki bu ayki yazı, son iki yazımda değindiğim katma değerli ürün ve unicorn yaratabilmemizin önemi ve start-up (bebek girişim)’ların yarattığı fırsatların yanında bu sürecin motoru olması gereken teknoparkların ülkemizde içinde bulunduğu durum ile ilgili.

Teknoparklar (teknoloji geliştirme bölgeleri: TGB), yeni fikir ve buluş sahiplerinin teknolojik, danışmanlık ve finansal açıdan bir ekosistem içerisinde desteklenerek rekabete hazır olabilmelerini sağlamak için uygun bir çalışma ortamı oluşturmak üzere özel düzenlemeler ile oluşturulmuş çalışma alanlarıdır. Kısaca teknoparklar, üniversite-sanayi işbirliğinin somutlaştığı, uygulamaya konulduğu yerler olup ana amaç, bilginin AR-GE’ye, AR-GE’nin de katma değerli ürünlere dönüştürülebilmesidir.

SİLİKON VADİSİ, 1952 YILINDA KURULDU

Dünyada ilk teknopark, Amerika’da girişimci üniversite öğretim üyelerinin bilgi ve AR-GE birikimlerini ekonomik değere çevirme isteği nedeniyle ortaya çıktı. Bugün anladığımız manada ilk teknopark ise 1952 yılında kurulan Silikon Vadisi’dir. Türkiye’de teknoparkların tarihçesi İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi örnekleri ile 1980’lara kadar uzanmakla birlikte esas gelişme 2001 yılında yayınlanan 4691 sayılı Kanun ile yaşandı. Teknoloji geliştirme bölgelerinde teknolojik bilginin üretilmesi, üretilen bilginin ticarileştirilmesi, üründe ve üretim yöntemlerinde ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesi, verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek yeniliklerin geliştirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunun sağlanması, araştırmacılara iş imkânlarının sağlanması ve ileri teknoloji yatırımları yapacak yabancı sermayenin ülkeye girişinin hızlandırılması ile sanayinin rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Bu kanun kapsamında bugün itibariyle ülkemizde toplam 84 adet teknopark bulunuyor.

Mevcut teknoparkların durumu ise aşağıdaki şekilde:

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teknik Verileri

Toplam Firma Sayısı 4.936
Yabancı / Yabancı Ortaklı Firma Sayısı (Mevcut) 277
Akademisyen Ortaklı Firma Sayısı 995
Toplam Personel Sayısı 48.873
          Ar-Ge 39.644
          Destek 3.118
          Kapsam Dışı 6.111
Proje Sayısı (Devam Eden) 8.280
Proje Sayısı (Tamamlanan) 28.768
Toplam Satış (TL) 60,4 Milyar
Toplam İhracat (USD) 3,5 Milyar

 

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları ile İlgili Veriler

FİKRİ ve SINAİ MÜLKİYET SAYI
Patent Tescil Sayısı (Ulusal/Uluslararası) 1.006
Patent Başvuru Sayısı (Devam Eden) 2.227
Faydalı Model Tescil Sayısı 461
Faydalı Model Başvuru Sayısı (Devam Eden) 178
Endüstriyel Tasarım Tescil Sayısı 85
Endüstriyel Tasarım Başvuru Sayısı (Devam Eden) 57
Yazılım Telif Hakkı (Alınan) 104

TEKNOPARKLARIN FİNANSMAN KAYNAKLARI

Ülkemizde teknoparkların ana finansman kaynağı üniversitelerin yanında, TÜBİTAK, Sanayi ve Ticaret Odaları, Belediyeler, bölgesel kalkınma ajansları ve diğer kamu kurumlarının sağladığı kaynaklardır. Mevcut teknoloji geliştirme bölgelerinin büyük bölümü üniversite odaklı teknoparklardır. Ancak organize sanayi bölgelerinde kurulmuş teknoparklara ek olarak, özellikle Anadolu kentlerinde olmak üzere, ildeki önemli kamu ve sanayi kurum ve kuruluşların üniversiteler ile işbirliğinde, ilin genelini temsilen teknoparklar da mevcuttur.

Teknopark içinde faaliyet gösteren firmalara sağlanan aşağıdaki avantajlar temel itici gücü oluşturmakla birlikte bu durum teknoparkların kurumsal olarak varlığı açısından hem fırsat hem de tehdit oluşturuyor.

Teknoparklar, işletmelere bazı avantajlar sağlıyor:

  • Bölgede üretilen yazlım, hizmet ve ürünler için kurumlar vergisi muafiyeti,
  • Bölgede çalışanlar için 31.12.2013’e kadar gelir vergisi muafiyeti,
  • Çalışanların ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısının, her bir çalışan için beş yıl süreyle T.C Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanması,
  • Girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde KDV’den de muaf olması,
  • Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi alınmaması,

1 MİLYAR DOLARLIK DEĞERE ULAŞAN ŞİRKETLER

Özellikle yurtiçi sermaye ve tasarruf oranlarının yetersiz olduğu gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapılabilmesi yurtdışı kaynaklı finansmana bağlı oluyor. Ancak katma değer yaratılarak dışa bağımlılığın azaltılabilmesi için AR-GE harcamalarının yurtiçi gayrisafi milli hasılaya oranının yükseltilmesi bu kısır döngünü kırılabilmesi için hayati önem taşıyor. 2018 itibarı ile oran Türkiye’de %0.88 olup %2,4 seviyesine yükseltilmesi gerekiyor. Bu oran ülkemizin daha güçlü finansal, askeri ve politik güce erişebilmesi için uluslararası arenada boy gösteren ve asgari değeri 1 milyar doları aşan işletmelerin sayısının artırılması açısından ayrıca önem arz ediyor. Maalesef mevcut duruma baktığımızda ise 84 teknopark içinde faaliyet gösterenler, melek yatırım alanlar ve ekonomimiz içinde faaliyet gösteren tüm teknoloji işletmeleri içinde değeri 1 milyar dolar seviyesine yaklaşan Yemek Sepeti ve Trendyol dışında girişimimiz bulunmuyor.

Bu nedenle yeni kurulacak teknoparklarda istenilen yüksek faydaya ulaşabilmesi için aşağıdaki hususları dikkat edilmesi gerekiyor:

  • Amaca uygun olarak ekosistemin tüm unsurlarının teknopark çatısı altında birleştirilmesi,
  • Bilgi ve uygulama arasında sürüdürülebilir bir uyumun sağlanması,
  • Üniversite-sanayi işbirliği ve uyumunun katma değer yaratmak üzere teknopark yönetimlerinin hızlı karar almalarının sağlanması.
  • Teknopark’ın ve içinde faaliyet gösteren firmaların iyi pazarlanması bu konuda proaktif bir yaklaşım benimsenmesi,
  • Ekosistem içerisinde risk sermayesi ve melek yatırım gibi unsurlarına da yer verilmesi,
  • Teknopark içerisinde yer alacak firmalarda seçici davranılması, büyük ve küçük firmaların desteklenmesinde adaletli davranılması, performans kriterleri ve teknoparkta kalış sürelerinin netleştirilmesi,
  • Teknopark işletmelerinde ve ortaklarında esas amacın kira geliri elde etmek değil ancak sürdürülebilirliği sağlamak ve yüksek katma değerli ürün ve hizmet yaratılması olduğunun unutulmaması.

Üniversitelerimizin sadece YÖK’ün performans ve sıralama kriterlerinde üst sıralarda yer edinmek ve prestij amacı ile teknopark ortağı istemeleri yanında, bölgelerde faaliyet gösteren işletmelerin de sadece teşvik ve hibelerden faydalanabilmek amacı ile proje uydurarak kalabildikleri kadar uzun süre bu bölgelerde kalmak istemeleri ile hiçbir zaman istediğimiz yüksek katma değerli ürün ve hizmetlere ulaşamayacağız. Ekosistemi oluşturan tüm tarafların ortak amaç etrafında birleştiği çıkar çatışmaları ve  kişisel veya grup menfaatlerinden uzak bilginin AR-GE’ye, AR-GE’nin yüksek katma değeri ürünlere dönüşebildiği nice unicorn, decacorn ve hectocorn’ların yaratıldığı teknoparklarımız olması dileklerimle.

Doç. Dr. Mehmet Yazıcı

Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

yazici@turcomoney.com

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası