Son Haberler

Marifet iltifata tabidir

Rahmetli Cumhurbaşkanı’mız Süleyman Demirel’i ve eşi Nazmiye Hanım’ı şükranla anıyorum.  Mekanları cennet olsun, nur içinde yatsınlar.

1990’lı yılların başı. Yer: Hong Kong.

En iyi iletken olduğu için altın, sanayiye girmeye başladı.  Dünyanın yüksek teknolojiye geçtiği dönemlerdeyiz. Bir yandan külçe altın alıp satıyorum diğer yandan farklı işlerde araştırmalar yapıyorum, öte yandan Türk mermeri için pazar kurmaya çalışıyorum. Elimde bol miktarda mermer numunelerini ulaşabildiğim her yere götürüyorum ama henüz sipariş veren yok.

Pazar İtalyanların ve İspanyolların elinde. İspanyol firmanın Uzak Doğu temsilcisi Türk asıllı Kekecian ile İtalya’nın uzak doğu temsilcisi Carlos ile sık sık bir araya geliyoruz. Aldıkları siparişleri duydukça umudumu yitiriyorum.

KOLAY PARA İŞTAH KABARTIYOR

Ham maddelerin çoğunu bizden alıp sattıklarını bana söylemiyorlar. Bu gerçeği öğrenmeme 6 ay var.

Türkiye’den Çin’e ihracat yapmaya gelen hemen herkes üç beş günlük ticari ziyaretin ardından ithalatçı olarak geri dönüyor. Kahroluyorum ne yaparsam yapayım kimseyi sabretmeye ikna edemiyorum. Kolay para iştah kabartıyor.

Bir bahar günü ofisteyim, elimde bir davetiye var. Türkiye Başkonsolosumuz Cumhurbaşkanı’mızın Endonezya’ya giderken Hong Kong’a uğrayacağını bu vesile ile  Shangri-la otel’de bir resepsiyon verileceğini bildiriyor, katılımımızı istiyor.

O yıllarda Hong Kong’da toplam 12 Türk varız. Devrin İngiliz temsilcisi Mr. Chris Patten ve Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel onuruna verilecek bu davete gidilmez mi?

Dev salon tıklım tıklım, Çinli ve Hong Konglu iş adamları, bürokratlarla dolu. Protokol masasına Hong Kong’da ilk oturuşum. Masada sadece sorulanlara cevap veriyorum. Soruların hepsi ekonomi ile ilgili. Kimse heyecanımın farkında değil. Borsa bilgim herkesi şaşırtıyor. Türkiye’de henüz altın borsası olmadığını şaşkınlıkla öğreniyorum.

BURAYA MAL SATAN KİMSE YOK MU?

Yemek bitti. En üst katta heyetle kahve içilecekmiş, biri tek tek Türk katılımcıları kulaklarına bunu söylüyor, ben de davetliyim. Küçük bir odadayız yirmi kişi ya var ya yokuz. Başkonsolosun gözüyle işaret verdiği Hong Kong’da yaşayan Türk temsilcileri tek tek konuşma yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı’mız rakamları çok seviyormuş. Çin’den ne kadar ithalat yaptıklarını anlatıyorlar. İş yaptıkları fabrikaların kapasitelerini güçlerini anlatıyorlar. Cumhurbaşkanı’mız gittikçe mutsuzlaşıyor.

Bir ara Başkonsolosumuza ; bunların tereyağı yumurtası köyden geliyor. (Maaşları, kiraları Türkiye’den geliyor demek istediğini sonra anlıyorum). “Buraya mal satan kimse yok mu?” diye sordu.

Ben biraz kıpırdadım, Başkonsolos kaşlarını çatınca sustum, ama Sayın Nazmiye Demirel gördü. Cumhurbaşkanı’mıza beni gösterdi.

Göz göze geldik, gülümsedi.

“Gel bakalım şöyle yanıma” dedi. Nazmiye Hanım’la arasına oturdum. Aşırı heyecandan konuşmayı tam olarak hatırlamıyorum. Ne yaptığımı sordu. Altın işimi anlattım, ama ben de üzerinde fazla durmadım. “Mermer satmaya çalışıyorum” dedim. Elimi tuttu, “anlat” dedi. İnanamıyordum.

Aklımda kalanlar şöyle;

“Çok akıllıca, demek mermer satacaksın bu diklemesine büyüyen ülkeye. Bravo, başaracağına inanıyorum. Bu işi en iyi bir kadın yapabilir zaten. Pazar büyük gibi dursa da hassas bir pazara benziyor. Hadi bakalım seni göreyim, beni haberdar etmeyi unutma ama bak gözüm bundan sonra üzerinde”

Yıl 2000. Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’ndeyim.  Salon dünyanın her tarafından gelen Türk iş adamları ile tıklım tıklım dolu. Dönemin DTM Vakfı Dünya İş Adamları Kurultayı’nı yapıyor. Vakıf Başkanı Ertuğrul Önen telaşla sağa sola koşturuyor. Devlet Erkan’ının hepsi salonda. Hepimizin rol modeli olan rahmetli Sakıp Sabancı’dan sonra ben konuşmacıyım. Yılın en başarılı girişimci ödülünü bir gece önce köşkte  Cumhurbaşkanı’mız Sayın Süleyman Demirel’in  elinden aldım.

Ona sarılıp defalarca teşekkür ettim. O gün bana olan inancı için, verdiği güven için, kendime ve yaptığım işe inanmamı sağladığı için.

Lütfü Kırdar’a geldiği gün Cumhurbaşkanlığının son günüydü. Konuşmamı yaparken gözlerinin içine bakıyordum. Tek kelimesini kaçırmadan beni dinlediğini biliyordum. Bu aldığım ilk ödülün arkamdaki itici güç olacağını o biliyordu. Benim anlamam yıllarımı aldı.

GENÇ BİR KADINA İNANAN CUMHURBAŞKANI

Bugün Türkiye, Çin’e milyarlarca dolarlık doğal taş mermer ihracatı yapıyor.

Ama kimse o pazarı, genç bir kadın ve arkasında ona inanan bir Cumhurbaşkanı ile birlikte kurduklarını bilmez.

Her Türkiye ziyaretimde bir fırsatını bulur Güniz sokağa giderdim. First Lady Nazmiye Demirel Hanımefendi’nin elleriyle yaptığı sigara böreğini çayla yerken Hong Kong ile gelişmeleri emekli Cumhurbaşkanı’ma anlatırdım.

Beni yanına oturtup bir kaç ziyaretçiyle sohbet eder, ziyaretçi gidince sohbete kaldığımız yerden devam ederdik. Mekanları cennet olsun nur içinde yatsınlar.

Ödül almayı, ödül vermeyi, başarının takdirini çok, ama çok önemsiyorum.

Marifet iltifata tabidir.

Zuhal Mansfield

Avustralya İş Konseyi Başkan’ı

TMG Madencilik

 

5 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • aykut
    4 Haziran 2016 03:50 - Reply

    Bu halk için neler yaptınız zuhal hanım???

  • Pınar Akalın
    5 Haziran 2016 22:31 - Reply

    Zuhal Hanım sizi tebrik ederim! Başardıklarınız ve duruşunuz kadar anlatımınız da harika!

  • Erdal Temirhan
    5 Haziran 2016 23:12 - Reply

    Guzel bir basari oykusu. Gercekten girisimciye bir isik yeterli oluyor. Ve sorasi çok büyük santraller kuruluyor ve basari basari üstüne geliyor. Çok güzel bir yazı olmuş Zuhal hanım. Başarıya takdir her zaman çok iyi geliyor. K aleminize ve yüreğimize saglik

  • Adnan KASAPCI
    10 Haziran 2016 22:08 - Reply

    Zuhal Hanım’ın hemen her yazısı bizlere yol gösterici ve ufuk açıcı dinamiklerde.
    Selam ve saygılarımla
    Adnan KASAPCI

  • Nuh Baş Maden Yüksek Mühendisi
    20 Haziran 2016 01:56 - Reply

    Yaşadıklarınızı ve deneyimimi çok akıcı bir dille anlattınız. Bir solukta okudum . Güven duygusu ve inancın desteklenmesinin büyük işlerin başarılmasının itici gücü olduğunu daha iyi anlamış oldum. Başarılarınız devamını dilerim.

  • Site Haritası