Son Haberler

Özel sektör tahvillerinde çanlar, kimin için çalıyor?

Reel kesim için birçok borçlanma enstrümanı var. Bunların başında özel sektör tahvilleri geliyor. Ancak bu konuda yaşanan gelişmeler, özel sektör tahvilleri için caydırıcı nitelik taşıyor.

Şirketlerin banka kredisi almak yerine sermaye piyasalarından borçlanmasını sağlayan özel sektör tahvil/bono ihraçları (ÖST), son dönemde tam da ivme kazanmış ve alternatif bir kaynak olma yolunda ilerlemeye başlamışken 2016 yılında ne yazık ki bu ivmelenmenin hız kestiğini görüyoruz.

Yıl                      İhraç Sayısı              İhraç Büyüklüğü (Milyar TL)

2010                            5                              241

2011                            1                               80

2012                            9                              824

2013                           30                            2.399

2014                           45                            3.370

2015                           65                            3.781

2016/Mayıs               16                                880

2015 yılının ilk 5 ayında 33 farklı ihraçla sermaye piyasalarından 2.018.000.000 TL orta vadeli (genelde 2 yıl) kaynak sağlayan reel sektör şirketleri, bu yıl ilk 5 ayda 16 ihraçla 880.000.000 TL kaynak sağlayabildiler. İhraç sayısı % 52, ihraç tutarı ise % 57 oranında azaldı. Oysa ÖST’ler, devlet tahviline kıyasla, risk ve vadesine göre 400-500 baz puana yakın ek getiri olanağı sunuyordu. Tabii başta kurumsal yatırımcı olmak üzere geniş bir yatırımcı kitlesine hitap ediyordu. Bu ek getiri;   gösterge tahvilin yüzde 10 olduğu bir zamanda yatırımcının o göstergeye bağlı ÖST’den yüzde 14-15 oranında kupon ödemesi almasını sağlıyordu. Bankaların verdiği mevduat faizlerine ve devlet tahvillerine göre bu çok daha iyi bir oran olduğundan  yatırımcılar ya doğrudan ya da tahvil bono fonları üzerinden bu enstrümanlara yatırım yapmayı tercih ediyorlardı.

ÖST’LER’İN GETİRİSİ CAZİP

Cazip getirisinden ötürü tercih edilen ÖST’lerin en önemli sorunu ise “likidite” olarak belirtiliyordu. Gerçi günümüzde likidite sorunu sadece ülkemizde ve sadece ÖST’lerle sınırlı değil. Tüm dünyada ikincil piyasa işlemlerinin azaldığı ve likiditenin daraldığı bir dönemden geçiyoruz.

Yatırımcılar için hal böyle iken tahvil ihraççısı şirketler de banka kredilerine alternatif kaynak yaratıyor, teminat verme yükümlülüğüne katlanmıyor. SPK düzenlemelerine tabi bir şirket olarak eksikleriyle de olsa kurumsallaşma yolunda adım atmış oluyorlar. Hem ihraççılar hem de yatırımcılar için cazip olan bu enstrüman ne oldu da bir anda gözden düştü dersek;  yakın dönemde yaşanan ve sayıları son derecede az olmakla birlikte etkisi çok daha büyük olan,  ihraççı şirketin kupon ve anapara ödemelerini vadesinde yapamama sorunu ile yüzleşilmesi diyebiliriz.
PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİN İŞTAHI AZALDI

ÖST yatırımının en büyük riski olan bu konu, kurumsal yatırımcı olan portföy yönetim şirketlerinin alım iştahını fazlasıyla azalttı. Bir çok portföy yöneticisi hem 2016 yılında artan iflas ertelemelerinin, ödenmeyen çek/senet sayısındaki artışın, başta turizm ve enerji olmak üzere belirli sektörlerde yoğunlaşan sorunların da etkisi ile yatırım kriterlerini fazlasıyla sıkılaştırdılar.

Konunun farkında olan SPK da tam bu noktada mevzuatta belirli değişikliklere gitmek suretiyle piyasalardaki güveni arttırarak yaşanan tıkanıklığı aşmaya dönük yeni düzenlemeler yapacağını açıkladı. Aynı amaçla Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği de konunun tüm tarafları ile bir seri toplantı düzenleyerek Kurul’a bir öneri seti sundu.

Planlanan değişiklikler arasında ihraçlarda rating şartı getirilmesinden, ihraççı şirketlerin mali durumundaki gelişmeleri daha güncel takip edebilmek amacıyla belirli periyotlarla mali tablo açıklamalarına, yatırımcıyı bilgilendirme dokümanlarının genişletilmesinden, SPK’nın, gerekli gördüğü hallerde, ihraç anında vade boyunca taşınması gereken kriterlerin ve ihraççının yapacağı ve yapmayacağı işlemlerin belirlendiği İhraççı Taahhütleri Belgesinin (covenants)  hazırlanmasını istemesine ve likidite arttırıcı önerilere kadar bir dizi önlem yer alıyor.

Şüphesiz ÖST ihraçları bir taraftan sermaye piyasalarının derinleşmesine, enstrüman çeşitliliğine, diğer taraftan reel sektörün orta uzun vadeli finansman imkanı sağlamasına hizmet eden bir faaliyet olarak piyasalarımızda hak ettiği yeri mutlaka yeniden bulacaktır.

Burada reel sektör şirketlerine de çağrım var. Bu enstrümanı daha fazla kullanmak üzere hazırlık yapmaları, bu konuyu gündemlerine almaları, ihraca aracılık eden biz yatırım kuruluşlarının danışmanlığında sürece hazırlanarak bankacılık sistemi dışındaki en güçlü alternatif alanı layıkıyla değerlendirmeleridir.

Dr Berra DOĞANER

TURKISH YATIRIM A.Ş.

GENEL MÜDÜR VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ

doganer@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası