Son Haberler

Yönetimde etkili karar nasıl verilmeli?

Yönetici karar vereceği zaman, önce zihnindeki deneyimleri hızlı bir taramadan geçirir. Yönetici, sonra çevresindekilerin görüşünü ve en iyi uygulamaları dikkate alır. Tüm faktörleri inceleyerek bir “durum muhakemesi” yaptıktan sonra kararını verir.

Acil karar alınması gereken durumlarda Sophocles’in “Acele kararlar, güvensiz olur” sözü genelde doğrudur ama kritik anlarda Napoleon Bonaparte’ın “Eylem zamanı geldiğinde düşünmeyi bırak ve gerekli adımı at.” sözünün de dikkate alınması gerekir. Karar verme eyleminde tek bir doğru olmadığı gibi etkili karar kişi, kurum, durum, ortam, amaç gibi kavramlar dikkate alındığında farklılık gösterebiliyor. Pek çok karar verme gurusunun ortaya koyduğu genel geçer uygulamalara da bu kapsamda itibar etmemenizi öneririm. Bu kararların hangi ülkede, hangi rekabet ortamında, hangi ekonomik koşullarda, eğitim ve bilgi düzeyinde verildiği belli olmadı için etkili karar vermenin de bir reçetesi bulunmuyor.

DURGUN SUDA HERKES KAPTAN

“Durgun suda herkes kaptan” sözünde vurgulandığı gibi sakin ortamlarda gündelik ve rutin kararlar almak genellikle daha kolaydır. Günlük hayatta işe hangi yoldan gidileceğinin, hangi kıyafetin giyileceğinin, sabah kahvaltısında ne yenileceğin kararlaştırılması gibi pek çok rutin karar verme eylemi yanında yatırım kararı verilmesi gibi karmaşık kararlar ile de karşı karşıya kalırız. Yönetici karar vereceği zaman, zihnindeki deneyimleri hızlı bir taramadan geçirir. Çevresindekilerin görüşünü ve en iyi uygulamaları dikkate alır. Tüm faktörleri inceleyerek bir “durum muhakemesi” yaptıktan sonra kararını verir.

                                             TÜKETİCİLER, ARTIK ALMAYA MAHKUM DEĞİL

Günümüzün hızla değişen dinamik ortamında ayrıntı gibi görünen konularda bile kararları çok dikkatli bir şekilde almak gerekiyor. Aşağıdaki gibi durum ve koşullar, karar alma sürecini giderek karmaşıklaştırıyor:

  • Şirketin yönetim kurulu odasında oturup, tüketicilerin almaya mahkûm oldukları ürünler için karar verdiği günler geride kaldı. Pazarın, tüketicilerin egemenliği altına girmesi ve tüketicilerin hızla değişen tercihleri, karar almayı iyice zorlaştırıyor. Yöneticiler teknoloji bilgisi dışında, tüketim psikolojisi, demografi, makroekonomi, segmentasyon ve benzeri çok sayıda konuyla ilgilenmek zorunda kalıyor. Karar alırken dikkate alınacak faktörlerin listesi her geçen yıl biraz daha uzuyor. İletişim teknolojisindeki değişim, inovasyon ve tüketici tercihlerinin Apple ve Samsung gibi iki yeni devi öne çıkarırken, Sony, Ericsson, Nokia, Blackberry gibi eski devlerin rekabette geriye düşmesi gibi sonuçlar doğurabiliyor.
  • Küçük bir işletmeden, büyük bir holdinge kadar tüm ticari unsurların küresel rekabeti hesaba katması gerekiyor. Güvenli konfor alanlarımız küresel rekabetin etkisi ile dinamik olarak değişime uğruyor. Perakende dükkanların Aliexpress, Amazon ve Ebay gibi e-ticaret sitelerinden ya da bakkalların Carrefour ve Migros gibi zincir marketlerden etkilenmemesi mümkün değil.
  • Yalnızca özel sektörde değil, aynı zamanda kamu yönetiminde ve siyasette de karar almak artık eskisi kadar kolay değil. Siyasi ve ekonomik birlikler, jeopolitik, küresel para ve sermaye piyasalarının tepkileri, sosyal medya, gelişmiş iletişim altyapısı, teknoloji, eğitim gibi pek çok etki kamusal ve politik kararlar alınırken hesaba katılıyor.

                                         ETRAFINIZDA DALKAVUKLARI İSTEMİYORSANIZ…

Karar alma sürecinin zorlaştığı böyle ortamlarda yöneticiler, farklı yeteneklerini de kullanarak bu kararlardaki isabet oranını arttırmaya çalışıyor. Karar vermede kullanılan pek çok teknik olmasına rağmen alınan kararların pek çoğunda yalnızca matematiksel ve istatistiksel otomatik karar verme mekanizmaları kullanılmamakta duygusal ve sezgisel etkiler de bir o kadar önemli oluyor. Ancak yöneticilerin karar vermesini güçleştiren bazı yanlış tutumlar bulunuyor. Uygulamada karşımıza çıkan bu tutumlardan en yaygın olanları ise riskleri göz ardı ederek hedefe odaklı bir aşırı özgüven ve oyunu belli etme davranışlarıdır. Kararlarını çevresine danışarak alsa da girişimci veya yöneticiler, kendi görüşlerini astlarına veya karar alma süreçlerindeki profesyonellere açık ettikleri durumlarda bu süreçten verim alınması o ölçüde zor oluyor. “Oyunu açık etme” denilen bu olgu, yöneticinin bilgi toplama sürecini kısırlaştırıyor. Çünkü diğer çalışanlar çoğunlukla, bilgileri yöneticinin tercih ve onayına göre toplar, analizleri yöneticinin istediği sonuca göre yapma eğilimi taşırlar. Bu durumda zaman ve emek harcanarak yapılan araştırma ve toplantılar da boşa gidiyor.  Yüksek bir ego veya kendininkisinden farklı düşüncelerin daha iyi olabileceğine tahammülü olmayarak aşırı özgüven ile oyunu belli eden bir yönetici, bu eylemi sonucunda sadece kendi fikir ve önerilerini başkalarından duymakla yetinir.

Çözüm: Gerçek yönetici kendi kararlarını bilgi ve farklı görüşleri kendi süzgecinden geçirip farklı alternatifler arasında en uygun olanı seçerek verir. Etrafınızda sadece dalkavuk yaratmak istemiyorsanız egolarınızdan arınıp danışman ve yardımcılarınızı kendi fikrinizi belli etmeden önce dinleyin.

Doç. Dr. Mehmet Yazıcı

yazici@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası