Son Haberler

Bir STK adeta bir KOBİ gibi stratejik plana sahip olmalı

Ülkemizde sivil toplum ve sürdürülebilirlik – 3

-Bağışçılık kültürünü teşvik edecek ve stratejik bağışçılığın gelişebilmesini sağlayacak bir altyapının oluşturulması ve STK’ların faaliyetlerinin güçlenerek devam etmelerinin sağlanması, her şeyden önemlisi de STK’ların bu konularda aktif rol almaya çalışması ve kendilerinden başlaması ideallerimiz açısından büyük önem taşıyor.

-Sivil toplum, bağış, etkinlik ve içerik zaman ve sabır işidir. Bir taraftan yürek ve gönül, diğer taraftan da profesyonellik ister. Bir STK misyona gönül verdiği için orada olan kaliteli profesyonellerle yönetilmelidir. Adeta bir KOBI gibi iyi, çalışılmış, tartışılmış bir orta/uzun vadeli stratejik plana sahip olmalı.

-Yasal ve mali çerçevenin bağışçılığı teşvik edecek şekilde düzenlenmesi; STK’ların demokratik, şeffaf ve katılımcı bir şekilde yönetilmesi, yerel ihtiyaçlara uygun bağışçılık modellerinin geliştirilmesi; genç yeteneklerin sektöre özendirilmesi, çok paydaşlı stratejilerin hayata geçirilmesi atılması gereken önemli adımlar olarak sıralanabilir. 

-Yapılan hayır işinin amacına yönelik kullanılıp kullanılmadığı, verimlilik ve etkinliği, sorgulanan ancak bağışçının emin olamadığı konular…  Halbuki güven bu mekanizmanın temel direği. Güven ve itibar bir günde gelmemekle birlikte bir günde gidebilen kavramlar. 

Değerli okuyucular,

Üçlemenin birinci bölümünde hayırseverliği irdelemiş, 21. yüzyılda teknolojinin de yardımıyla daha anlamlı bir kapsam kazandığından söz etmiştik.

İkincisinde ise sivil toplumun varoluş nedenlerine mütenasip çıktı, beraberlikler ve işbirlikleri ve bu yolda da iletişimin önemini vurgulamıştık. Sonuçta sürdürülebilirlik kaynak meselesi ve bu yolda da güven sayesinde itibar tutturabilmek hayati idi… İnsanımızın kültürel olarak da verme/paylaşma tandansına ve de olumlu gelişmelere karşın; ülkemizdeki toplam bağışın gayri safi yurt içi milli hasılanın (GSYİH) yüzde birine dahi denk gelmediği kötü haberini de vermiştik.

Bu üçüncü ve son bölümde sürdürülebilirlik ve itibar başlıklarını biraz daha irdelemek ve sonuçta da birkaç genel gözlem, fikir ve öneriye bağlamak isteriz. Bu aşamada odaklandığımız sürdürülebilirlik yaklaşımının finansal sürdürülebilirlik olduğu da ortadadır umuyoruz…

GÜVEN BU MEKANİZMANIN TEMEL DİREĞİ

Yakın tarihimizde sorgulanmış sivil toplum kuruluşları ve etkinlikleri, hatta hukuki sonuçları olmuş olumsuz örnekler bir vakadır. Yapılan hayır işinin amacına yönelik kullanılıp kullanılmadığı, verimlilik ve etkinliği, sorgulanan ancak bağışçının emin olamadığı konular…  Halbuki güven bu mekanizmanın temel direği.

En kötüsü de bu sayılı örnekleri yaratanlar sırf kendi dallarını kesmemekte, sonuçta sivil toplum pastasını daraltmaktadır. Yani kendi sürdürülebilirliklerinin yanında hayra da dolayısıyla genelde STK finansal sürdürülebilirliğine de kümülatif olumsuz bir tat ve etki bırakıyor…

Olumsuz örnekler bireyi kendi hayrını / bağışını mikro anlamda kendisinin halletmesi yoluna götürebiliyor. Bağışçı -küçük ya da büyük- aslında tek bir güvence peşinde; yaptığı bağışın doğru-yerinde kullanılması…

Ama bağışın kişilerce bireysel olarak çözümlenmesinin birçok potansiyel olumsuzluk dolayısıyla pastayı da uzun vadede küçülttüğünü düşünenlerdeniz. Öte yandan STKlarca yönlendirmenin sinerjik olumlu etkisi de diğer taraftan karşı bir faktör. Birlikten kuvvet doğuyor. Verimliliği besliyor…

Güven ve itibar bir günde gelmemekle birlikte bir günde gidebilen kavramlar.

Sürdürülebilirlik konuşulan ortamda devamlılık için (durumsal değil de) yapısal yaklaşımların, mekanizmaların ve kültürel içselleştirme ve değişim/gelişimin gereği ortadadır. Aslında bu da bir liderlik konusudur. Aşağıdan değil yukarıdan gelmelidir. İyi haber olarak, Organizasyonel Teori ve özel sektörden devşirilebilecek birçok yaklaşım, kavram ve iyi örnek mevcuttur zaten.

STK ADETA BİR KOBI GİBİ İYİ (ÇALIŞILMIŞ, TARTIŞILMIŞ) BİR ORTA/UZUN VADELİ STRATEJİK PLANA SAHİP OLMALI

İyi yönetişim, özünde tek temel çözümdür. Güvenin hayatiyeti ortadayken bir yönetişim gereği olarak şeffaflık da bunu zaman içinde sağlamanın en temel ve basit yaklaşımdır. Şeffaf olabilen organizasyonun doğru etkinliklerde bulunması, her yönüyle tertemiz olması gerekecektir. Görüldüğü üzere yaklaşım doğru tanımlandığında mekanizma ve felsefe de kendini yaşatacak dinamiklere haizdir...

Sivil toplum, bağış, etkinlik ve içerik zaman ve sabır işidirBir taraftan yürek ve gönül, diğer taraftan da profesyonellik ister. Bir STK misyona gönül verdiği için orada olan kaliteli profesyonellerle yönetilmeli. (Büyük resimde iyi oluşturulmuş bir Yönetim Kurulu bu açıdan çok önemli. Hem görgü-bilgi, hem bağlantı ağları getirip senfonik bir yaklaşım sunabilmeli, organizasyon ve çalışma kültüründe etkin olabilmeli.) Adeta bir KOBI gibi iyi (çalışılmış, tartışılmış) bir orta/uzun vadeli stratejik plana sahip olmalı.

Faaliyetlerini günlük/haftalık planlarla kamuoyu ile (websitesi, sosyal medya, telefon araması, haber etkinlikleri vb) aktif paylaşmalı. (Desteğinin sonuçlarını görmek istemek bir doğal bağışçı arzusudur. İlişki ve iletişim ile bunu doyurmak yeni ve daha fazla bağışın yolunu açar.)

Öte yandan, yıl içi iletişimin yanında bir STK’nın yıllık faaliyet raporu erişilebilir ve anlaşılır olmalı. Entegre raporlama bu yönde altın standarddır – organizasyonun kaynaklarını, buna karşılık paydaşlarına yarattığı değeri metodik ve okuyucu dostu olarak yıl boyunca süregelen bir ekip çalışması sonucu şeffafça paylaşır.

BAĞIŞ YAYGINLAŞTIRILMALI: BİR KİŞİDEN MEGA BAĞIŞ YERİNE BİNLERCE KİŞİDEN BAŞLANGIÇTA KÜÇÜK BAĞIŞLAR HEDEFLENMELİ

STK finansal sürdürülebilirliğinin temelidir kanımızca. Bağış yaygınlaştırılmalı- kurumsal olarak da, bireysel olarak da. Bir kişiden mega bağış yerine binlerce kişiden başlangıçta küçük bağışlar hedeflenmeli. Büyük bağış tabii ki her zaman olacaktır ve iyidir, elzemdir. Fakat finansal sürdürülebilirliğin temeli (birçok nedenden ötürü) yaygınlaşmak, tabiri caiz ise adeta perakendeleşmektir.

Hatta hedef, yaygınlaştırırken düzenli olmasını da sağlamak olmalıdır. Günümüzde bankacılık sistemi bunu rahatlıkla çözebiliyor bir talimatla. (Bu basit mekanizma olmasa bağış kaybı -veya arzuya rağmen hayır yapamama- yüzdesi kesinlikle materyal olurdu.) Bağışçı ile aktif ilişki yönetimi ve iletişim sayesinde -ki duygu ve güven sunulan ortamın olmazsa olmazıdır – zamanla bağış sepeti (veya birim veya ortalama bağış) rahatlıkla yükseltilir. Böylece bağışçının gönlü rahat olurken bağış tandansı ve daha fazla verebilme düşüncesi de gelişir. Yaygınlaştırmanın KSS (kurumsal sosyal sorumluluk) projeleriyle ilgili olarak da geçerli olduğunu düşünüyoruz. Bu konjonktürel değişimlere karşı da bir otomatik sigorta görevi yapacaktır.

GİRDİ KONUŞURKEN MALİYET ODAKLILIĞI UNUTMAMAK LAZIM

Girdi konuşurken maliyet odaklılığı unutmamak lazım… Bağışların ana girdi olduğu ortamda rehavet riski vardır. Maliyet odaklılığın da bir liderlik konusu olduğunu not edelim…

Ülkemizde altyapısı henüz tam olmayan özel fonların (endowment) finansal sürdürülebilirliğin (Batı’da olduğu gibi) bizde de etkin bir aracı olacağını değerlendiriyoruz. Harvard, MIT, Stanford gibi birçok eğitim kuruluşu bu tür fonlarla yaşar. Uygulamanın özü esas itibarıyla yapılan bağışın ana parasının kurum bilançosunda ayrıca bir fonda (dokunulmadan) tutulması, fonun getirisinin de amaca yönelik kullanılmasıdır. Sağlam, denenmiş bir modeldir.

İktisadi teşekkül kurma ülkemizde yasal altyapının da mümkün kıldığı bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor. Endowment gibi bu konu da özel çalışma ve yazılar gerektiren bir başlık. Şu kadar belirtelim – etkinliği sonucu doğal ve biricik bir bilgi birikimi ve ekspertiz durumları hariç, en azından yaygın cari uygulamalara baktığımızda iktisadi teşekküllerin stratejik olarak ve büyük resimde odaklanma kaybına neden olduğunu, hatta bazı durumlarda sürdürülebilirliğe potansiyel bir tehdit dahi olabileceğini düşünenlerdeniz. Azı karar, çoğu zarar – bazı biricik durumlar hariç.

İŞBİRLİKLERİNİN VE İLETİŞİMİN ÖNEMİ: SİVİL TOPLUM-KAMU İLETİŞİM VE İŞBİRLİĞİ KAÇINILMAZ BİR GEREKSİNİM

Nihayet, işbirliklerinin ve iletişimin önemini vurgulamak lazım. Toplumu ilgilendiren her konuda olduğu üzere sivil toplum-kamu iletişim ve işbirliği (özellikle mevzuat konularında mesela) kaçınılmaz bir gereksinim.

Sivil Toplumun kendi içinde de forum ve mekanizmaların olması çok değerli. Bu çerçevede TUSEV (Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı) ve benzeri ortamlar çok önemli. Bir taraftan ortak sorun ve konuların dile getirilmesi. diğer taraftan iyi uygulamaların paylaşılarak sinerjik ilerlenmesi ve büyümesi toplumun daimi arzusudur.

Sonuç olarak; yasal ve mali çerçevenin bağışçılığı teşvik edecek şekilde düzenlenmesi; STK’ların demokratik, şeffaf ve katılımcı bir şekilde yönetilmesi, yerel ihtiyaçlar, kapasite ve farklılıklara uygun bağışçılık modellerinin geliştirilmesi; genç yeteneklerin sektöre özendirilmesi; sektörde bağışçılığın gelişimine katkı sağlayacak çok paydaşlı stratejilerin hayata geçirilmesi; dünyada uygulanan başarılı bağışçılık modellerinin değerlendirilmesi; STK’ların toplumla şeffaf ve etkili bir diyalog kurması önümüzdeki dönemde atılması gereken önemli adımlar olarak sıralanabilir.

Her hâlükârda itici (veya çekici) gücün İYİ YÖNETİŞİM ile sivil toplumun kendisinden gelmesi gerektiğini düşünenlerdeniz. İyi yönetişim ve dolayısıyla şeffaflık ve hesap verirlik, oto-kontrol, işbirlikleri ve iletişim vasıtasıyla pastanın büyütülmesi ilk aşamada sağlıklı yaklaşımlar olur gibi görünüyor. Toplumumuzda çok iyi örnekler var.

Bağışçılık kültürünü teşvik edecek ve stratejik bağışçılığın gelişebilmesini sağlayacak bir altyapının oluşturulması ve STK’ların faaliyetlerinin güçlenerek devam etmelerinin sağlanması, her şeyden önemlisi de STK’ların bu konularda aktif rol almaya çalışması ve kendilerinden başlaması (başlamış olan birçok iyi örneğin de kendini geliştirmeye ve örnek olmaya devam etmesi) -sürdürülebilirliğin ötesinde- demokrasimiz ve “ muasır medeniyet seviyelerine ulaşma “ ideallerimiz açısından da büyük önem taşıyor.

M.Tayfun Öktem

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı (2019-22)

oktem@turcomoney.com

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası