ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Yeniden ana eğilimine, düşüş eğilimine girmiş durumda enflasyon. Bu ayın enflasyonunun da iyi bir noktada geleceğini öncü göstergelerden tahmin edebiliyoruz." dedi.
Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından bir otelde düzenlenen ASO 62. Kuruluş Yılı Ödül Töreni'ne katıldı.
Burada konuşan Yılmaz, dünya ekonomisinin büyümesinin tarihsel ortalamalarının altında seyrettiğini, dünya ticaretinin bunun da altında büyüdüğünü, savaşların yanı sıra ticaret savaşlarının da yaşandığını söyledi.
ABD, Çin ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomik aktörlerin politikalarının ciddi şekilde yakından takip edilmesi ve Türkiye'nin buna göre stratejik olarak konumlandırılması gerektiğine işaret eden Yılmaz, "Dünyanın bu hali içinde Türkiye ekonomisi son 22-23 yılda dünyadan çok daha hızlı bir şekilde büyüdü. Dünya ortalama yüzde 3,5 büyürken, bizim ekonomimiz yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydetti. Dünyadan 1,9 puan her yıl daha fazla büyüdük. Bu önemli bir başarı." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,3 büyümesini beklediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu yıl ekonomimiz 1,5 trilyon dolar seviyesini aşmış olacak. Bundan 22-23 yıl önce 238 milyar dolarlık bir ekonomimiz vardı. Bu sene inşallah 1,5 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğü görmüş olacağız. Geçen yıl itibarıyla nominal dolar bazında dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Satın alma gücüne göre 12. büyük ekonomisiyiz. Bu yıl IMF'nin dünyadaki ülkelerle ilgili tahminlerinin gerçekleşmesi halinde Türkiye nominal dolar bazında dünyanın 16. büyük ekonomisi olacak. Satın alma gücü paritesiyle ise 11. büyük ekonomi olacağız, IMF'nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde.
Diğer taraftan Dünya Bankasının sınıflandırması var. Ülkeleri dört gruba ayırıyorlar, düşük gelirli ülkeler, alt orta gelirli ülkeler, üst orta gelirli ülkeler ve yüksek gelirli ülkeler şeklinde. 'Son çeyrek asırda Türkiye neyi başardı?' diye soracak olursanız, Türkiye alt orta gelirden üst orta gelire yükseldi ve burada kalıcı hale geldi. Şimdi ise bu yıl özellikle tam bu kritik eşikteyiz. Bu yılki gerçekleşmeler ışığında Türkiye, tarihinde ilk defa yüksek gelirli ülkelerden biri haline gelecek Dünya Bankası hesaplamalarına göre. İlk defa yüksek gelirli ülkeler ligine alt basamaktan da olsa bir adım atmış olacak. Ama bu daha zorlu bir dönem. Burada kalıcı olmak önemli olan ve ilerlemek. Bu da rakamsal dönüşümlerin ötesinde niteliksel bir değişimi gerektiriyor. Sadece rakamları büyüterek bu ligde kalamazsınız. Kurumlarınızı dönüştürmeniz lazım. Reformlar yapmanız lazım. Sadece devlet olarak değil, firmalar, kamu, sivil toplum bütün unsurlarıyla, ülkemizin bir dönüşüm sürecinden geçmesi gerekiyor."
– "Türkiye'yi bu ligde kalıcı hale getireceğiz"
Sosyal medya ile birlikte sağlıklı olmayan birtakım bilgiler, algılar üzerinden ekonominin tartışıldığını, bunun yerine rakamlara, analizlere dayalı, sorunları tespit eden, sorunları görmezlikten gelmeyen, bunlara gerçekçi analizlerle cevap veren bir ortama ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yılmaz, "İşte yüksek gelirli ülkeler liginde böyle kalıcı hale geleceğiz. Adalet sistemimizden altyapımıza, sağlıktan eğitime, teknoloji politikalarına, şehirleşmeye, afet meselelerine varıncaya kadar her alanda atacağımız adımlarla Türkiye'yi bu ligde kalıcı hale getireceğiz." diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin Avrupa Birliği tanımlı kamu borç stokunun milli gelire oranının en son çeyrekte yüzde 24 olduğunu, aynı oranın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yüzde 82 ve tüm gelişmekte olan dünyada yüzde 69 seviyesinde bulunduğunu aktararak, "İleriye dönük, bu yapısal reformları yapmamızda, yeşil-dijital dönüşümü gerçekleştirmemizde en büyük güçlerimizden biri bu olacak, düşük borçluluk düzeyimiz. Önümüzdeki dönemlerde bunun önemini çok daha iyi hep birlikte göreceğiz." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası rezervlerinin 21 Kasım itibarıyla 180,6 milyar dolar olduğunu hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bu resmi rezervimiz. Bir de bizim milletin rezervi var. Özellikle bu altın rezervi… Dünyada birçok ülkeden biraz ayrışıyoruz. Finans hesaplarına bu girmediği için bunu gösteremiyoruz maalesef. Milli rezervimizi gösteremiyoruz. Ama son dönemlerde özellikle altın fiyatlarının da artmasıyla hem Merkez Bankamızın hem de milletimizin rezervinde önemli bir artış olduğunu ifade etmek istedim. Keşke tabii bu rezervler sisteme daha fazla girse. Sisteme, finansal piyasalarımıza, yatırımların finansmanına daha fazla dahil olsa, bu bize ayrı bir güç verecektir diye inanıyorum."
– "Yüzde 30'un biraz üstünde bir enflasyonla bu yılı kapatacağız"
Yılmaz, birinci önceliklerinin enflasyon olduğunu vurgulayarak, bu konuda kararlı ve bütüncül bir politika takip ettiklerini söyledi.
Geçen yılın mayıs ayında enflasyonun yüzde 75'lere ulaştığını, en yüksek zirveyi gördüğünü, o tarihten bugüne dezenflasyon sürecinin devam ettiğini anımsatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son yüzde 32,9 gibi bir rakama geldi. Yani yaklaşık 43 puan geriledi enflasyon. Ama hala hane halklarında ve reel kesimde beklentileri arzu ettiğimiz ölçüde iyileştirebilmiş değiliz. Orada da bir iyileşme var, geriye gidiyor ama tam arzu ettiğimiz yerde değiliz. Şu anda yüzde 32,9. Eylül ayında biraz beklentinin üstünde gelmişti. Gıda fiyatlarından kaynaklı. Çünkü aynı yılda hem don hem kuraklığı yaşadık. Tarımdaki bu gelişme, büyümemizi bir miktar aşağı çekti, gıda enflasyonunu da bir miktar yukarıya taşımış oldu. Ancak burada da özellikle ekim ve bu kasım ayında da bunu gözlemliyoruz. Enflasyon yeniden ana eğilimine, düşüş eğilimine girmiş durumda. Bu ayın enflasyonunun da yine iyi bir noktada geleceğini öncü göstergelerden tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla tekrar o arzu ettiğimiz patikaya enflasyonun geldiğini söyleyebilirim.Yüzde 30'un biraz üstünde bir enflasyonla bu yılı kapatacağız inşallah. Gelecek seneki hedefimiz yüzde 20'nin altına indirmek, 2027'de ise hedefimiz tek haneli rakamlara ülkemizi yeniden kavuşturmak."
– "Çok önemli bir mesafe almış durumdayız"
Yılmaz, reel sektöre önem verdiklerini, salgın döneminde reel sektörü koruduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Hakikaten Cumhurbaşkanı'mız o süreçte çok akıllıca bir politika izledi. Pandemide tarım ve sanayi durmadı Türkiye'de. Çarklar döndü, tezgah dağılmadı. Birçok ülke bu yanlışı yaptı ve hala onun bedelini ödüyor. Biz bunu yapmadık. Şimdi de enflasyonla mücadele sürecindeyiz. Geçici olarak birtakım sıkıntılar yaşanabilir. Her programın bazı etkileri, yan etkileri olur. Yan etkisi olmayan bir program olmaz. Ama önemli olan nedir? Kısa vadede yaşadıklarımızı uzun vadeli fayda için tolere etmemiz gerekiyor. Enflasyonu düşüreceğiz ki özel sektörümüz çok daha öngörülebilir bir ortamda, sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini gerçekleştirsin. Çok önemli bir mesafe almış durumdayız. Yüzde 30 eşiği. Önümüzdeki dönem inşallah bunu da aşarak çok daha elverişli bir ekonomik ortam oluşturacağız."
– "Yeni bir teşvik sistemine geçtik"
COP31'in gelecek yıl Türkiye'de yapılacağını hatırlatan Yılmaz, özel sektörün COP'a iyi hazırlanması gerektiğini, böylece enerji dönüşümünden su meselesine, yeşil finansa varıncaya kadar birçok konuyu Türkiye'nin gündem haline getirebileceğini, sanayinin uluslararası birtakım kaynaklar, teknolojiler ve imkanları kazanabileceğini söyledi.
Yılmaz, yüksek teknolojinin Ankara'nın ihracatındaki payının yüzde 13,3 ile gelişmiş ülkelerin oranından dahi yüksek olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Yeni teşviklerde Yerel Kalkınma Hamlesi dediğimiz yeni bir teşvik sistemine geçtik. Her il için her yıl 4 tane öncelikli konu belirliyoruz. 'Her ilin kendine göre üstünlüğü var.' diyoruz. Bu, gelecek yıllarda tabii farklılaşarak devam edecek. Bu yıl için Ankara'ya belirlediğimiz 4 alan şunlar, medikal enzim ve boyar madde üretimi, bitkisel kaynaklı katma değerli gıda takviyeleri, elektrikli-elektronik atıkların geri dönüşümü, tıbbi ürün ve ambalajların yerli üretimi. Bu 4 başlıkta 5,4 milyar liralık bir yatırım teklifi gelmiş durumda. İnşallah Ankara bunları da başaracak ve yeni hamlelerle devam edecek."
İstanbul'da lansmanı yapılan Google Cloud ve Turkcell’in ortaklığında gerçekleştirilecek Türkiye'nin ilk hiper ölçekli veri depolama projesini anımsatan Yılmaz, "1 milyar dolar Turkcell, 2 milyar dolar Google Cloud, toplamda 3 milyar dolarlık bir proje. Tabii bunun bir de tetikleyeceği projeler var. Altyapı oluşunca birçok startup oluşacak, dijital firmalar oluşacak. Onları hesapladığımızda 10 milyar dolara giden bir büyüklükten bahsediliyor. Bu projeye karar verildi ve bu proje Ankara'da yapılacak. Bu projenin Ankara'ya kazandırılmasıyla, Ankara'nın dijital ekonomi anlamında altyapısı çok daha farklı bir seviyeye yükselmiş olacak." diye konuştu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ASO Başkanı Seyit Ardıç ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun katılımıyla ödüle layık görülen firmaların temsilcilerine ödülleri takdim edildi.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.