Son Haberler

223 yılı bütçesinin 566 milyar lirası faiz ödemelerine gidecek

-2023 yılı Merkezi Yönetim (Devlet) Bütçesi Kanun teklifinde; bBütçe giderleri 4 trilyon 470 milyar TL, bütçe gelirleri 3 trilyon 810 milyar TL, bütçe açığı 660 milyar TL. olarak öngörülüyor. 2023 yılında bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3,5 ve büyüme tahmini yüzde 5 olarak, yılda 1 milyon 900 bin istihdam artışı suretiyle işsizliğin düşürülmesi hedefleniyor.

-Enerji sübvansiyonlarının 2023 yılı bütçesine yükü 600 milyar TL seviyesinde olduğu ve asgari ücretin vergi dışı tutulması neticesinde de 300 milyar TL vergiden vazgeçildiği belirtiliyor. Toplum kesimlerine sağlanan refah katkısının 1 trilyon 200 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. (Bu tutar bütçenin yaklaşık yüzde 27’sine tekabül ediyor.)

-2023 yılında bütçeden tarıma 142,9 milyar TL kaynak aktarıldığı ifade ediliyor. (Bu kapsamda tarımsal destek programları için 54 milyar TL, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 40,4 milyar TL, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 48,5 milyar TL kaynak ayrılıyor.)

-Reel kesim destekleri için 145,4 milyar TL ödenek ayrıldığı belirtiliyor. (Bu kapsamda; Sosyal Güvenlik Kurumu işveren prim ödemeleri için 68,1 milyar TL, tarımsal krediler sübvansiyon desteği olarak 21,6 milyar TL, Halk Bankası esnaf kredileri sübvansiyon desteği için 11 milyar TL, ihracat destekleri kapsamında 10,3 milyar TL, Eximbank sermaye artırımı için 6,8 milyar TL, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı aracılığıyla kullandırılmak üzere teşvik ödemeleri kapsamında 6 milyar TL.)

-Enflasyonla mücadeleyi bir kenara bırakarak, dar ve sabit gelirli kesime (işçi ve memurlar, emekliler) enflasyon oranlarına göre ücret artışı yapmak, belki kısa bir süre için nefes aldırsa da uzun dönemde hayat pahalılığını ve yoksulluğu sürdürmeden öteye gitmeyecektir. Üstelik bu durum, fiyat artışlarının yapışkan hale gelmesine neden olur.

-İhracat artışı yoluyla döviz artışı ve fazlası elde edilmek suretiyle, cari açığı kapamaya yönelik yaklaşımlar da beklenen sonucu vermedi. İthalat, ihracattan nedeyse bir kat daha yüksek oranda artıyor. Dolayısıyla cari açık daha da artarak devam ediyor.

-Son yıllarda bütçe açığının ve faiz ödemelerinin yıldan yıla ciddi oranlarda artarak devam etmesi kamu borç stokunu da artırdı. Öyle ki borcun faizi, anaparasını geçen bir seviyeye ulaştı. Faize giden paralar, diğer ihtiyaçlara ayrılacak ödeneklerin payını azaltıyor.

-Merkez Bankası politika faizinin son aylarda siyaseten düşürülmesi, TCMB’nın kurumsal bağımsızlığına gölge düşürdü. Bu politika, enflasyonla mücadeleye hiçi bir şekilde katkı sağlamadı. Bu yolla bankaların TCMB’den kısa vadeli düşük faizli para alarak, Hazine’ye yüksek faizle borç verip son dönemde kârlarını ciddi oranda artırdığı görülüyor.

-Sonuç itibariyle 2023 yılı bütçesi; hayat pahalılığını, geçim sıkıntısını ve işsizliği azaltmıyor. Halkın refah seviyesini ve gelir dağılımını kısmen de olsa iyileştirme söz konusu. Türk parasına değer kazandırma ve Orta Vadeli Program hedeflerine ulaşma yönünde ümit verici bir beklentiye pek de imkân vermediğini düşünüyoruz

TBMM’ne sevk edilen Merkezi Yönetim Bütçe Kanun teklifinin genel gerekçesinde, 2023 bütçesinin hedefleri şöyle açıklanıyor:

*İstihdamı artırmak, yüksek katma değerli üretimi öncelik vermek, büyümeyi sürdürmek,ihracat temelli sürdürülebilir büyüme stratejisini kararlı bir biçimde uygulamak, ithalata olan bağımlılığı azaltmak, fiyat artışlarını etkileyen tüm unsurlarla mücadele edilerek enflasyonu düşürmek, kalıcı fiyat istikrarına ulaşmak, kaynak kullanımında ve dağılımında etkinliğin sağlamak, maliye politikasının sürdürülebilirliğini gözetmek ve kamu maliyesi alanında elde edilen kazanımları gelecek dönemde de korumak, bütçe disiplinini sürdürerek kamu açıklarının tedrici olarak azaltmak, azami tasarruf içerisinde hareket etmek…

2023 YILI MERKEZİ YÖNETİM ‘DEVLET) BÜTÇESİ KANUN TEKLİFİNDE NELER ÖNGÖRÜLÜYOR?

2023 yılı Merkezi Yönetim (Devlet) Bütçesi Kanun teklifinde;

*Bütçe giderleri 4 trilyon 470 milyar TL,

*Bütçe gelirleri 3 trilyon 810 milyar TL,

*Bütçe açığı 660 milyar TL. olarak öngörülüyor.

2023 yılında bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3,5 ve büyüme tahmini yüzde 5 olarak, yılda 1 milyon 900 bin istihdam artışı suretiyle işsizliğin düşürülmesi hedefleniyor.

Enerji sübvansiyonlarının 2023 yılı bütçesine yükü 600 milyar TL seviyesinde olduğu ve asgari ücretin vergi dışı tutulması neticesinde de 300 milyar TL vergiden vazgeçildiği belirtiliyor.

Toplum kesimlerine sağlanan refah katkısının 1 trilyon 200 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. (Bu tutar bütçenin yaklaşık yüzde 27’sine tekabül ediyor.)

2023 yılında bütçeden tarıma 142,9 milyar TL kaynak aktarıldığı ifade ediliyor. (Bu kapsamda tarımsal destek programları için 54 milyar TL, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 40,4 milyar TL, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 48,5 milyar TL kaynak ayrılıyor.)

Reel kesim destekleri için 145,4 milyar TL ödenek ayrıldığı belirtiliyor. (Bu kapsamda; Sosyal Güvenlik Kurumu işveren prim ödemeleri için 68,1 milyar TL, tarımsal krediler sübvansiyon desteği olarak 21,6 milyar TL, Halk Bankası esnaf kredileri sübvansiyon desteği için 11 milyar TL, ihracat destekleri kapsamında 10,3 milyar TL, Eximbank sermaye artırımı için 6,8 milyar TL, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı aracılığıyla kullandırılmak üzere teşvik ödemeleri kapsamında 6 milyar TL.)

Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerine ayrılan toplam kaynak 401,1 milyar TL’dir.

BÜTÇENİN 566 MİLYAR LİRASI FAİZ ÖDEMELERİNE GİDECEK

2023 yılı Bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımı ise şöyle:

*Personel giderleri 1 trilyon 102,7 milyar TL,

*Mal ve hizmet alım giderleri 318,7 milyar TL,

*Cari transferler 1 trilyon 682 milyar TL,

*Sermaye giderleri 315,8 milyar TL,

*Sermaye transferleri 37,3 milyar TL,

*Borç verme giderleri 359,2 milyar TL,

*Yedek ödenekler 88,2 milyar TL,

*Faiz giderleri 565,6 milyar TL.

Söz konusu hedeflerin gerçekleşmesi için her şeyden önce güven ve istikrarın sağlanması yönünde bilimsel gerçeklerle bağdaşan, tutarlı ve sürdürülebilir politikalara, kapsamlı programlara ihtiyaç var. Bir yıl önce 2022 yılı için öngörülen temel makroekonomik hedeflerin (özel sektörün gayreti ile gerçekleşen ihracat ile kısmen büyüme hariç) tümünün ciddi olarak sapmış olduğu, maalesef gerçekleşmediği ortadadır.

ENFLASYONLA MÜCADELEYİ BİR KENARA BIRAKARAK ÜCRET ARTIŞI YAPMAK ÇARE DEĞİL                     

Enflasyonla mücadeleyi bir kenara bırakarak, dar ve sabit gelirli kesime (işçi ve memurlar, emekliler) enflasyon oranlarına göre ücret artışı yapmak, belki kısa bir süre için nefes aldırsa da uzun dönemde hayat pahalılığını ve yoksulluğu sürdürmeden öteye gitmeyecektir. Üstelik bu durumun girdi maliyetlerinden kaynaklanan fiyat artışlarının yapışkan hale gelmesine neden olacağını düşünüyoruz.

CARİ AÇIK ARTARAK DEVAM EDİYOR

İhracat artışı yoluyla döviz artışı ve fazlası elde edilmek suretiyle, cari açığı kapamaya yönelik yaklaşımlar da beklenen sonucu vermedi. İthalat, ihracattan nedeyse bir kat daha yüksek oranda artıyor. Dolayısıyla cari açık daha da artarak devam ediyor.

Kamuda israfı önlemeye yönelik inandırıcı, tutarlı ve sürekli tedbirler alınmadan, kamu kaynakları harcanırken doğru tercihlerle etkin ve verimli kullanılmadan (3000’i aşan taşıt alımı var) ve devletin borçlanma ihtiyacını azaltmadan bütçe disiplininden söz edemeyiz.

BORCUN FAİZİ, ANAPA ÖDEMESİNİ GEÇTİ                   

Son yıllarda bütçe açığının ve faiz ödemelerinin yıldan yıla ciddi oranlarda artarak devam etmesi kamu borç stokunu da artırdı. Öyle ki borcun faizi, anaparasını geçen bir seviyeye ulaştı. Faize giden paralar, diğer ihtiyaçlara ayrılacak ödeneklerin payını azaltıyor.

Merkez Bankası politika faizinin son aylarda siyaseten düşürülmesi, TCMB’nın kurumsal bağımsızlığına gölge düşürdü. Bu politika, enflasyonla mücadeleye hiçi bir şekilde katkı sağlamadı. Piyasaların faiz indirimine tepki vermediği, adeta kanıksadığı görülüyor. Bu yolla bankaların TCMB’den kısa vadeli düşük faizli para alarak, Hazine’ye yüksek faizle borç verip son dönemde kârlarını ciddi oranda artırdığı görülüyor.

KUR KORUMALI MEVDUAT UYGULAMASI, HAZİNE’YE VE MERKEZ BANKASI’NA BÜYÜK MADDİ YÜK GETİRDİ

Keza kur korumalı mevduat uygulamasına rağmen döviz kurları, bir yıl içinde yüzde yüz artış göstermiş, üstelik bu yöntemin zımni dolarizasyona sebep oldu. Ayrıca Hazine’ye ve TCMB’na çok büyük maddi yükler getirdiği anlaşılıyor.

2023 yılı sonuna kadar kur korumalı mevduat uygulamasına devam edileceği açıklanmasına rağmen, yeni yılın bütçesinde bu maksatla uygulamayı destekleyecek tutarda ödenek görülmüyor.

YATIRIMLARIN BİRKAÇ YIL DAHA UZAYACAĞI ANLAŞILIYOR

Kamu yatırımlarına geçmiş yıllarda en az GSYH’nın yüzde 10’nun üstünde pay ayrılırken, gelecek yıl için öngörülen artış (% 53) geçmiş yıllar trendine göre yeterli değil. Yatırımların bir kaç yıl daha uzamaya devam edeceği anlaşılıyor.

Kamu-Özel İşbirliği ile Garantili (Kamu Hastaneleri, Otoyol ve Köprüler gibi) Projelere ayrılan ödenek maalesef yıldan yıla artarak devam ettiği için bütçeye ek yük getiriyor.

Rusya-Ukrayna krizi ve kur artışı nedeniyle doğalgazda ciddi fiyat artışı ve sübvansiyonu, BOTAŞ’ın finansman açığının büyüyerek artmaya devam edeceği, yeni bütçede yer alan KİT’lere borç verme ödeneğinden (169 milyar TL) görülüyor.

DOĞRUDAN TARIMSAL DESTEKLER YETERSİZ

Tarım ürünleri maliyet ve fiyat artışlarının enflasyon hesaplamasında önemli bir yeri olduğu görülüyor. Buna rağmen doğrudan tarımsal desteklerdeki artış (39’dan 54 milyar liraya) yüzde 38,5 gibi düşük oranda kalıyor. Oysa Tarım Kanunu’na göre doğrudan desteklerin GSMH’nın yüzde 1’i, yani 135 milyar TL düzeyinde olması yasal bir gerekliliktir.

Bütçede Sosyal Güvenlik Kurumu’na Hazine yardımı yıldan yıla artarak devam ediyor. Kurum sürdürülebilir finansman yönünden ciddi şekilde zorlanıyor. Pirim ödeyen sigortalı sayısı, emekli maaşı ve sağlık hizmeti alan kişi sayısının iki katına çıkmadığı sürece bu yükün yıldan yıla artarak devam edeceği görülüyor. Kaldı ki, gündemde seçim sürecinde EYT’lilerin durumu ve yüksek ücret ve maaş artışları beklentisi bulunduğu açıklamalardan anlaşılıyor. Bu gibi düzenlemelerin de ek maliyeti olacağı bekleniyor.

Sosyal yardımlarla ilgili uygulamalar yıldan yıla yaygınlaştırılıyor. Bu ödemelerin uzun vadede sürdürülebilirliği ve finanse edilebilirliği hususunu da daima göz önünde bulundurmak gerekir.

SEÇİME GİDERKEN BÜTÇE AÇIĞI DAHA DA ARTACAK            

Seçime gidilen bu 8 aylık dönemde yapılacak bazı düzenlemelerin ve KKM’nin getireceği ek gider artışları nedeniyle, toplam bütçe giderlerindeki artış oranı, muhtemelen toplam bütçe gelirleri artışından daha fazla olacağından, haliyle bütçe açığı daha da artacak demektir. Etkin vergi tahsilatıyla bu artışın yükünün bir miktar telafisi için çaba sarf edilmelidir. Bu durumda bütçe program hedeflerine ilişkin ödeneklerin yıl içinde yeterli olamayacağını, muhtemelen 2023 yılı ikinci yarısında ek bütçe ihtiyacının ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz.

KDV + ÖTV gibi mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler için öngörülen artış (ortalama yüzde 45,5) enflasyonun yüksek oranlarda seyredeceğini, ya da gelir tahmininin iyimser olduğunu gösteriyor. MTV’de yüzde 64 gibi yüksek bir artış öngörülüyor. Ayrıca, bütçede para cezalarından beklenen vergi dışı gelir (73 milyar TL) ve yüksek artış hedefi (yüzde 72,8) manidar karşılanıyor.

2023 YILI BÜTÇESİ, HAYAT PAHALILIĞINI VE GEÇİM SIKINTISINI AZALTMIYOR

Sonuç itibariyle 2023 yılı bütçesi; hayat pahalılığını, geçim sıkıntısını ve işsizliği azaltmıyor. Halkın refah seviyesini ve gelir dağılımını kısmen de olsa iyileştirme söz konusu. Türk parasına değer kazandırma ve Orta Vadeli Program hedeflerine (yüzde 5 büyüme, yüzde 10,4 işsizlik, yüzde 24,9 yılsonu TÜFE, yüzde 2,5 cari açık, yüzde 3,5 bütçe açığı ve yüzde 4 kamu kesimi toplam açığı gibi) ulaşma yönünde ümit verici bir beklentiye pek de imkân vermediğini düşünüyoruz. Ayrıca seçimi sürecini göz önünde bulunduran yaklaşımla, bir yandan yüksek bütçe açığı nedeniyle iç borçlanmanın giderek ciddi oranda artması, diğer yandan TCMB’nin son dönemde para basarak para arzını epeyce artırması; mali tabloyu daha da ağırlaştıracağı ve enflasyonu olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Hasan Basri AKTAN

Maliye Müsteşarı

aktan@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası