– Küresel büyüme beklentilerinin bozulması, Türkiye ekonomisinin dış talebine dair beklentileri de bozdu. Zira, 2025 yılında zayıflayan bir küresel büyüme Türkiye ekonomisinin dış talebini zayıflattı. Korumacı politikaların artması enflasyonun yüksek kalmasına yol açıyor. Tarifelerin etkilerine bağlı olarak, genellikle hem enflasyon hem de büyüme görünümleri eşzamanlı olarak bozulmaktadır. Belirsizlik küresel boyutlardadır.
– Siyaset kaynaklı finansal piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmeler makro ekonomik Outlook’u bozdu. Siyaset paradigmasında hiçbir değişiklik emaresi olmadığı halde piyasalarda başlayan oynaklığın geçici olduğunun varsayılması temel yanlışlıktır. Örneğin varlık fiyatlarında oluşan yüksek değer kayıpları ve çıkışlar yerli yerinde duruyor. Türkiye ekonomisinin istihdam yaratma kabiliyeti zayıfladı. 2010 yılından itibaren Türkiye ekonomisinin verimliliği ve üretkenliği düşüyor.
Bilançoların riske maruz kalma alanları genişliyor: ABD Dolar Endeksi ve küresel borsalarda iki yönlü keskin değişimlerin meydana gelmesi ve uzun vadeli tahvil faizlerinde ve dolayısıyla finansal varlık fiyatlarına dalgalanmalar yaşanması bilançoların riske maruz kalma alanlarını genişletti. Aynı zamanda ABD tarafında başlatılan ve diğer ülkelerce de tepkisel olarak devam ettirilen korumacı önlemlerin etkisiyle ABD başta olmak üzere tüm büyük ekonomilere dair büyüme beklentileri gerilemiş oldu.
Küresel büyüme beklentilerinin bozulması, Türkiye ekonomisinin dış talebine dair beklentileri de bozdu. Zira, 2025 yılında zayıflayan bir küresel büyüme Türkiye ekonomisinin dış talebini zayıflattı. Korumacı politikaların artması enflasyonun yüksek kalmasına yol açıyor. Tarifelerin etkilerine bağlı olarak, genellikle hem enflasyon hem de büyüme görünümleri eşzamanlı olarak bozulmaktadır. Belirsizlik küresel boyutlardadır.
MEVDUAT FAİZLERİNİN DÜŞÜRÜLME ÇAĞRILARI, BELİRLİ BİR SÜREYE KADAR İYİ BİR YÖNTEM DEĞİLDİR
Mevduat faizlerinin reel getiri sağlayan tatmin edici seviyesi, TL’ye geçişi ya da TL’de kalmayı ve tasarruf yapmayı destekleyen yegâne politikalardan birisidir. Büyüyememe gerekçeleriyle TL mevduat faizlerinin düşürülme çağrıları belirli bir süreye kadar iyi bir yöntem değildir. Ayrıca tüketici kredilerinin hızlanarak ilave talep artışları yaratması da enflasyon yönünden denge bozucudur. TL mevduat faizlerinin yüksek kalması, KKM yönünden Merkez Bankası bilançosu üzerindeki yüklerin azalma eğiliminin devam etmesini sağlıyor. Bu akışkanlığın durmaması gerekir.
Enflasyonda yapışkanlığın ve dolarizasyonun en önemli nedenlerinden birisi siyasi paradigmanın konjonktür ayırımı yapmadan içinde bulunduğu düşük faiz takıntısının sürekli dillendirilmesidir. Merkez Bankası her defasında bu takıntıya yenik düşüyor.
TALEP KOŞULLARININ 2025 YILINDA ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ AZALMIŞ DURUMDA
Dezenflasyon sürecinin kesintisiz devam ettiğine yönelik değerlendirmeler doğru değildir. Talep koşullarının dezenflasyon yaratıcı etkisinin son birkaç aydır duraksaması, para politikasının işlevselliğinin sorgulanmasına neden oluyor. Zira, talep koşullarının 2025 yılında enflasyonu düşürücü etkisi çok net bir şekilde azalmış durumdadır. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmanın ve küresel gelişmelerin etkisiyle, talep koşullarının yılın ikinci çeyreğinden itibaren dezenflasyonist patikayla daha uyumlu hareket edeceği yönündeki öngörü veya beklentiler doğru değildir. Zira talebin öne çekilmesi eğilimleri tüm hızıyla devam ediyor. Talep koşullarındaki gelişmelerin dezenflasyon sürecini olumsuz etkilemesi hususu devam ettiği için para politikasında ilave ve yeni tedbirlerin alınması gerekiyor. Genel enflasyon beklentilerindeki katılık ve firmaların fiyatlama davranışlarındaki başıboşluk ve keyfilik aynı katılıkla hala devam ediyor.
2025 yılı için, Türkiye ekonomisinin cari açık seviyesi, enerji ve emtia fiyatların yaratacağı aşağı yönlü etkisi ile küresel talep kaynaklı yukarı yönlü risklerin farkına göre şekillenecektir. Ancak ortaya çıkacak olan cari açık oranı Türkiye ekonomisi için risk teşkil etmeyecektir.
YAŞANAN OLUMSUZ GELİŞMELER, MAKRO EKONOMİK DENGELERİ BOZDU
Nisan ayında siyaset kaynaklı finansal piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisi hala devam ediyor, para politikasını zorluyor. Özellikle finansal piyasalarda yaşanan oynaklık bizzat kur ve algı yoluyla fiyatların yukarı yönlü evrilmesine, dezenflasyon sürecinde duraksamalara ve sermaye çıkışlarına sebep oluyor.
Siyaset kaynaklı finansal piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmeler makro ekonomik Outlook’u bozdu. Siyaset kaynaklı finansal piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisini azaltmak üzere, para politikası tarafından TL’nin fonlama maliyetlerini artırıcı adımlar, likidite adımları ve döviz talebini sınırlayıcı adımlar şeklinde alınan önlemler ortaya çıkan tahribatı sınırlasa bile, tamamen ortadan kaldıramadı. Zira siyaset paradigmasında hiçbir değişiklik emaresi olmadığı halde piyasalarda başlayan oynaklığın geçici olduğunun varsayılması temel yanlışlıktır. Örneğin varlık fiyatlarında oluşan yüksek değer kayıpları ve çıkışlar yerli yerinde duruyor.
Türkiye ekonomisinin istihdam yaratma kabiliyeti zayıfladı. 2010 yılından itibaren Türkiye ekonomisinin verimliliği ve üretkenliği düşüyor. 2016 yılından itibar en ise yoksulluk ve eşitsizlik oranlarındaki düşüş durmakta ve son yıllarda hızlanarak tersine dönüyor.
Orhan ÖKMEN
Sesmir Yönetim Kurulu Başkanı
okmen@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.