Son Haberler

Avrupa rüyası sona eriyor mu?

Ortak para birimi Euro, AB için müthiş bir vizyon. Ama aynı bir ailede olduğu gibi fertlerin aynı idealde ve çalışkanlıkta birleşmeleri şartıyla. Aile fertlerinden biri çok çalışıyor, öbürüde çalışmadan çok sarf ediyorsa bütçe delinir ve raydan çıkmak kaçınılmaz olur!

Brüksel 1991 yılı. Avrupa Parlamentosu’nu bünyesinde barındıran Avrupa sarayındayız. Mütevazi bir oda Leo Tindemans’ın makam odası. Tindemans eski bir dost. Avrupa Birliği’nin ağır toplarından. Belçika’da sekiz kez iktidara gelmiş.

Altısında Bakan ikisinde Başbakan olarak. Adeta kulağıma bir itirafta bulunur gibi “Euro bir kaza” diyor. Avrupa Birliği’nin kuruluş sürecinde adeta bir hızlandırılmış tren gibi. Zamanından çok önce doğmuş bir çocuk gibi.

Neden? Türk televizyonlarında Prof ünvanlı bir kısmı da önceden talebem ve hatta asistanım olan kişilerin yorumlarını izliyorum. Ne kadar kolay neticeye varıyorlar. Maazallah eğer tıp doktoru olsalardı netice facia olurdu. Nasıl iyi bir doktor bilim dolu bir geçmiş ve tecrübe içinde olunuyorsa, Avrupa Birliği uzmanlığı da aynı zor süreç içinden geçmeli. Maalesef Türkiye de böyle olmuyor. Sosyal bilimlerde herkes her konuda uzman.

Avrupa Birliği’nin kuruluşu aşamalı olarak ikinci dünya savaşından sonra başladı denilebilir. Ama iki kahramanı sonradan kontrolü ele geçirdi ve birliğin çok sağlam bir zemin üzerinde ilerlemesini sağladı. Bu iki kişi, iki arkadaş. Birincisi Fransa Cumhurbaşkanı General de Gaulle, ikincisi de Alman Şansölye’si Konrad Adenauer’dı.

General de Gaulle’ün müthiş bir Avrupa vizyonu vardı. Avrupa tarihteki büyüklüğüne kavuşmalıydı. Bunun birinci adımı ikinci dünya savaşı sonunda Avrupa üzerinde egemenlik kuran iki süper gücün Avrupa’dan çıkarılmasıydı. Bu güçler Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliğiydi. De Gaulle’un bunun için sloganı “Avrupa Avrupalılarındır” oldu.

Bu nasıl olacaktı? Birinci aşamada Avrupa’da bir çelik çekirdek kurulacaktı. Fransa Almanya ekseni üzerinde İtalya ve üç küçük Avrupa ülkesi Benelüks (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) bir araya gelecekti. Bunlara daha sonra iki diğer ülke Türkiye ve Yunanistan eklenecekti. Bunlarla da 1963 yılında iki ortaklık anlaşması, Ankara ve Atina anlaşmaları imzalandı. Amerika’nın bir uzantısı olan İngiltere kesinlikle Avrupa Birliği’ne alınmayacaktı.

İkinci seviye: Avrupa uzayda, Ar-Ge’de, hızlı trenlerde, mega şirketlerde dünyada bir numara olacaktı.

Bu sürecin ve bu hayalin doğrudan şahidiyim. 1963 yılında de Gaulle’un bursuyla Paris’e gittim. Paris Siyasal Bilgileri ve Sorbonne üniversitesi’ni bitirerek 1967 yılında Başbakanlık Araştırma Ekip Şefi olarak de Gaulle’ün ekibi içinde yer aldım.

AB TRENİ İLK KEZ 1969 YILINDA RAYDAN çIKTI.
De Gaulle 1969 yılında Cumhurbaşkanlığından istifa etti. İngiltere’ye kapanan kapı açıldı ve İngiltere AB üyesi oldu. De Gaulle’un aynı tahmin ettiği gibi İngiltere, AB’yi gevşek bir ticari birlik vizyonu içinde tutmak için harekete geçti.

Avrupa vizyonu taraftarlarının cevabı gecikmedi. Bunlar Avrupa ortak parası Euro’yu kurarak karşı taarruza geçti. İngiltere bunu kabul etmedi ve bu günde hala milli parasını Euro’nun dışında tutuyor.
Yazımızın başına dönelim: 1991 yılında Brüksel’de Leo Tindemans’ın odasındayız. Tindemans kulağımıza adeta fısıldıyor: “Euro erken doğmuş bir çocuk gibi, Euro Avrupa Birliği sürecinde bir kaza”.

AVRUPA BİRLİĞİ RüYASININ ZAYIFLAMASINDA SORUMLU EURO’MU?
Ortak bir para müthiş bir vizyon. Ama aynı bir ailede olduğu gibi fertlerin aynı idealde ve çalışkanlıkta birleşmeleri şartıyla. Aile fertlerinden biri çok çalışıyor, öbürüde çalışmadan çok sarf ediyorsa bütçe delinir.
Fransa Cumhurbaşkanları Valerie Giscard d’Estaing ve François Mitterand’ın kişisel girişimleri sonucu Yunanistan, İspanya ve Portekiz Avrupa Birliğine üye kabul edildi. AB bu üç ülkeye cömertçe yardıma başladı. AB bankaları bu üç ülkeye cömertçe kredi kapılarını açtı. Yüzeysel bir refah bu üç ülkeyi kanatlandırdı. Ama bu müthiş para akımı ciddi bir ekonomi politikasıyla eşleşmediği için tren raydan çıkıyor. Tindemans’ın kehaneti işte burada: ortak bir ekonomi, mali, bütçe politikası olmadan Euro’ya geçilmesi Avrupa Birliği süreci için bir kazaya davetiye idi. Şimdi bu kazaya şahit oluyoruz. Bunu sonucunda ne olur? Türkiye’ye etkileri ne olur? Türkiye’nin Avrupa rüyası zedelenir mi? Yoksa tam tersi mi olur? Bu sorunun cevabı için yeni analizler yapmak gerek.

Prof. Dr. Bener KARAKARTAL

karakartal@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası