Son Haberler

Büyümek için yeni stratejiler geliştireceğiz

* Yaklaşık 10 yıl önce sigortacılık sektöründeki yerini alan katılım sigortacılığı, hızlı bir büyüme gösteriyor. Sektörün en önemli iki oyuncusundan biri olan Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, çalışmalarını ve hedeflerini Turcomoney’e anlattı…

*2019 itibarıyla Türkiye’de 40 sigorta şirketi arasında 11’inci sıradaydık. Katılım alt başlığında birinci şirketiz. Daha önce Kuveyt Financial House’un şirketiydik. Fakat son dönemde alınan son karar gereğince 5 Mayıs itibariyle Kuveyt Türk kendi dışında kalan yüzde 93’lük hisseyi satın alarak tamamen yüzde 100 Kuveyt Türk iştiraki haline geldik.

*Türkiye’de 13 bölge müdürlüğümüze bağlı 2 bin 300 acentamız var. Geçen sene yaklaşık 500 milyon lira özkaynak, 1.6 milyar lira ciro büyüklüğüne sahip olan bir şirketiz. Katılım sigortacılığında payımız yüzde 35-40 civarında. Sektörde bizim gibi 2 tam katılımlı şirket var. Normalde konvansiyonel olup İslami sigortacılık ürününü isteyen müşterilere sunan 5 şirket var.

*Sigorta sektörünün son büyüme rakamları yüzde 23 seviyesinde. Biz, bir miktar daha az büyüdük. Ama sene sonuna kadar bu farkı kapatarak yılı yüzde 15 civarı bir büyüme ile tamamlayacağız. Ciroda bir küçülme yaşadık, insanlar sigortalı satın almalarını bir miktar iptal ettiler ama trafik de aynı şekilde azaldığından kazalarda da ciddi bir azalma oldu. Sektör çok büyük bir kayıp yaşamadı.

*Diğer sektörlerle karşılaştırdığımız zaman bizim şikayet edecek hiçbir durumumuz yok. Pandemi döneminden itibaren özellikle kasko sigortaları çok ciddi indirimler yapıldı. Vade uzatımları yapıldı, ücretsiz indirimler yapıldı. Sağlık sigortalarında pandemi teminatı istisna olmasına rağmen bütün sektör pandemi teminatını ücretsiz poliçelerine dahil ederek tüketicilere önemli bir hizmeti sağlamış oldu.

*Bizim öncelikli hedefimiz katılım sigortacılığını yaygınlaştırmak ve insanlara sevdirmek. Bizim hedefimiz, insanlara sigorta ürünümüzü aldığı ve almaya çalıştığı her yerde onların önüne gelerek cazip tekliflerde bulunarak, karımızı daha fazla paylaşmak. Ulaştığımız seviyeyi kaybetmeden üzerine koyarak devam edeceğiz. 2023’te ilk 5’e gireceğiz gibi bir numerik hedef koymak istemiyorum.

*Üç büyük kamu sigorta şirketi Türkiye Sigorta adı altında birleşti. Bu üç şirket hem hayat hem hayat dışı birleştiler. Hayat dışı tarafa baktığınızda özellikle banka reasüransta; bu üç şirketin üçünün de kendi bankası var. Şimdi banka reasüans tarafında büyük bir paya sahip oldular. Emeklilik tarafında da çok ciddi bir büyüklüğe erişmiş oldu. Bu rekabete yansıyacaktır. Sektöre yeni bir dinamizm katacak.

*Sigorta, emniyet kemeri gibidir. Ne zaman kaza olacağını bilemezsiniz ki? Sigortaya verilen parayı insanlarımız fazladan verilmiş bir para olarak görüyor. Ama bir defa lazım oluyor, çok lazım oluyor. O yüzden sigortamızı yaptıracağız ve tam yaptırmalıyız. Sigortaya verilen para da çok büyük değil. Türkiye’de bir kasko sigortası aylığa vurduğunuzda 130-140 lira ediyor.

*Katılım sigortacılığının normal konvansiyonel sigortadan farkı toplanılan fonların faizsiz fonlarda değerlendirilmesi. Yani konvansiyonel şirketlerden farklı olarak faizsiz enstürümanlarda değerlendiriliyor. Katılım bankalarında mevduat oluyor. Hazine veya özel firmaların çıkardığı kira sertifikalarına ciddi yatırımlar yapılıyor. Bunun dışında ufak tefek borsa yatırımları da söz konusu olabiliyor.

*Biz müşterilerimizin, sigortalılarımızın önüne ne kadar çok gelirsek, o kadar çok tercih edileceğiz. Biz yeni başladık, toplasanız 10 yıl oldu. Katılım sigortacılığı yönetmeliği yayınlanalı 3 yıl oluyor. Bundan evvel katılım sigortacısıydık ama katılım sigortacılığı diye bir şey resmen tanınmıyordu. 3 yıldır biliniyor. Çalışmaya devam edeceğiz. Bununla ilgili yeni stratejiler oluşturmamız lazım.

*DASK kurumu çok önemli bir kurum. Dünyada da aldığı program büyüklüğü bakımından ilk 10’a girmiş bir program. Ülkemizin bir nevi depreme karşı en büyük güvencelerinden bir tanesi. Bizim gururla bahsettiğimiz bir kurum. Fakat bakın ki DASK kurulalı 20 yıl oldu. Sigortacılık böyle… Bir şeyi başlatıyorsunuz ama bunun olgunlaşması, büyümesi ve ülkemiz için önemli hale gelmesi 10 yıllar alabiliyor.

Sigortacılık sektörü, en dinamik sektörlerin başında geliyor. Sektör, pandemi döneminde de büyümesini sürdürmeye devam etti. Yaklaşık 10 yıl önce Türk sigortacılık sektöründe yer almaya başlayan katılım sigortacılığı da bu büyümeden pay alıyor. Halk arasındaki deyimi ile faizsiz sigortacılık yapan Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, sektörün geleceğinden bir hali umutlu.

Özgür Bülent Koç, sigortacılık sektörünün Nisan-Mayıs aylarında pandemi döneminde bir küçülme yaşasa da bunu atlattığını söylüyor ve “Sigorta sektörünün son büyüme rakamları yüzde 23 seviyesinde. Biz miktar daha az büyüdük. Ama sene sonuna kadar bu farkı azaltarak yılı, yüzde 15 civarı bir büyüme ile kapatacağız. Çok büyük bir kayıp yaşamadı” diye konuşuyor.

“Öncelikli hedefimiz katılım sigortacılığını yaygınlaştırmak ve insanlara sevdirmek. Ulaştığımız seviyeyi kaybetmeden üzerine koyarak devam edeceğiz. 2023’te ilk 5’e gireceğiz gibi bir numerik hedef koymak istemiyorum” diyen Neova Sigorta Genel Müdürü Koç, çalışmaya devam edeceklerini, katılım sigortacılığı ile ilgili yeni stratejiler
geliştireceklerini belirtiyor.

Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, çalışmalarını anlattı, sorularımızı yanıtladı..

KILINÇ: Özgür Bey, siz Katılım Sigortacılığının halk arasındaki deyimiyle faizsiz sigortacılığının önde gelen kuruluşlarından Neova’nın genel müdürüsünüz. 2009 yılında faaliyete geçmiştiniz. Şimdi öncelikle Neova sigortayı konuşalım, sonra sektörü konuşalım.Neova Sigorta’yı biraz anlatır mısınız? Sermaye yapısı nasıl? En son birkaç ay önce sermaye yapısında ciddi bir değişiklik oldu. Kuveyt’le ortaklıktan satın alındı. Sanırım şu anda Kuveyt Türk yüzde 100’ üne sahip durumda.

KOÇ –  : Tabii ki… Biz 2009 yılında kurulduk. Kurulduğumuz zamanki ortaklık yapımız geçmiş 2-3 ay öncesine kadarki hisse değişikliğine kadar aynıydı. Yine aynı grubun şirketiydik. Kuveyt Türk’ün sahibi olan Kuveyt Financial House’un çeşitli iştiraklerinin ortak bir iştiraki gibiydik.

Bizim en büyük iştirakimiz bir fon şirketiydi. İkinci en büyük hisse sahibi Kuveyt’li bir İslami Sigorta şirketi idi. Türk ve diğer bir başka küçük ortağımız da zaten yüzde 7 ve yüzde 5 payları vardı. Yani Kuveyt Financial House’un şirketiydik. Fakat son dönemde alınan son karar gereğince 5 Mayıs itibariyle Kuveyt Türk kendi dışında kalan yüzde 93’lük hisseyi satın alarak tamamen yüzde 100 Kuveyt Türk iştiraki haline geldik.

Eskiden tamamıyla yabancı sermaye yasasına tabiydik. Şimdi bir Türk şirketinin bir iştiraki haline geldik. İşleyişimizde herhangi bir değişiklik olmadı. Zaten biliyorsunuz ki Kuveyt Türk de yakın zamanda katılım emeklilik ortaklığı ile bunun gibi birçok banka dışı sektöre genişlemeye gitti. Bizde bu genişlemenin bir sonucu olarak sigortacılık alanında Kuveyt Türk’ün finansal iştiraki olarak bundan sonra yolumuza devam edeceğiz. Geçtiğimiz 10-11 yılda zaten Kuveyt Türk dışında 4-5 banka ile de acentelik ilişikimiz vardı. Bu ilişki aynı şekilde devam ediyor. Onun dışında bizim Türkiye’de 13 bölge müdürlüğümüze bağlı 2 bin 300 profesyonel acentamız var. Geçen sene itibariyle yaklaşık 500 milyon lira özkaynak, yaklaşık 1.6 milyar lira ciro büyüklüğüne sahip olan bir şirketiz. 2019 itibarıyla Türkiye’de 40 sigorta şirketi arasında 11’inci sıradaydık. Katılım alt başlığında birinci şirketiz ama toplam 40 şirket arasında 11’inci sırada yer almaktayız.

TOPLAMDA PİYASA PAYIMIZ İSE YÜZDE 5.5-6 CİVARINDA

KILINÇ: Katılım sigortacılığındaki payınız nedir?

KOÇ  : Oradaki payımız yüzde 35-40 civarında. Orada bizim gibi 2 tam katılımlı şirket daha var. Toplamda 5 pencere usulü çalışan şirket var. Yani, normalde konvansiyonel olup sadece bu ürünü; İslami sigortacılık ürünü isteyen müşterilere sunan 5 şirket var. Toplamda 7 şirketiz. Toplamda piyasa payımız ise yüzde 5.5-6 civarında. Bunun yüzde 2.5’ini biz temsil ediyoruz.

KILINÇ: Çalışan sayısı ne kadar?

KOÇ : Çalışan sayısı 250. Bunun 100’ü 13 bölgede olan çalışanlarımız. Geri kalanı ise genel müdürlüğümüze bağlı. Tabii pandemi dönemiyle birlikte biz evden çalışıyoruz. Genel müdürlükte şu anda 10-15 kişi civarında dönüşümlü olarak gelmekte olanlar var.

ŞU ANDA SİGORTA SEKTÖRÜNÜN SON BÜYÜME RAKAMLARI YÜZDE 23

KILINÇ: Pandemi sizi ve sektörü nasıl etkiledi?

KOÇ – O Mart 19’dan itibaren, herkesin eve çıktığı ve kafelerin, restoranların ve bir çok iş kolunun kapandığı dönemde, Nisan-Mayıs itibariyle ciddi bir küçülme oldu. Sektör, sadece o dönem için yaklaşık yüzde 10-15 civarında bir küçülme yaşadı. Biz de bunun bir miktar üzerinde bir küçülme yaşadık. Fakat ondan sonraki dönemde tekrar büyümeye başladık. Şu anda sigorta sektörünün son büyüme rakamları yüzde 23. Bizim o kadar değil, bir miktar daha az büyüdük ama sene sonuna kadar bu farkı kapatarak yılı yüzde 15 civarı bir büyüme ile kapatacağız.

Bu sadece ciro tarafı ama işin finansal tarafına baktığımız zaman Türkiye’deki birçok sektöre göre bizim hiç kaybedecek bir şeyimiz yok. Çünkü evet ciroda bir küçülme yaşadık, insanlar satın alma, sigortalı satın almalarını bir miktar iptal ettiler veya ötelediler ama aynı dönemde trafik de aynı şekilde azaldığından kazalarda da ciddi bir azalma oldu.

Sektöre baktığımız zaman çok büyük bir kayıp yaşamadı. Dolayısıyla diğer sektörlerle karşılaştırdığımız zaman bizim şikayet edecek hiçbir durumumuz yok. Pandemi döneminden itibaren özellikle kasko sigortaları çok ciddi indirimler yapıldı. Vade uzatımları yapıldı, ücretsiz indirimler yapıldı. Sağlık sigortalarında pandemi teminatı istisna olmasına rağmen bütün sektör pandemi teminatını ücretsiz poliçelerine dahil ederek tüketicilere önemli bir hizmeti sağlamış oldu.

KATILIM SİGORTACILIĞINDA TOPLANAN FONLAR, SERMAYE KATILIM ESASIYLA DEĞERLENDİRİLİYOR

 KILINÇ: Şimdi bu gene katılım sigortacılığının geleneksel sigortacılıktan farkı nedir? İnsanlara anlaması bakımından anlatır mısınız?

KOÇ – Tabii ki… Katılım sigortacılığının normal konvansiyonel sigortadan farkı toplanılan fonların faizsiz fonlarda değerlendirilmesi. Yani konvansiyonel şirketlerden farklı olarak faizsiz enstürümanlarda değerlendiriliyor. Katılım bankalarında mevduat oluyor. Hazine veya özel firmaların çıkardığı kira sertifikalarına ciddi yatırımlar yapılıyor.

Bunun dışında ufak tefek borsa yatırımları da söz konusu olabiliyor ama genel olarak katılım sigortacılığında toplanan fonlar, sermaye katılım esasıyla değerlendiriliyor. Temel fark bu.

İkinci temel fark ise katılım sigortacılığında konvansiyonelden farklı olarak bizim müşterimiz bizim elde ettiğimiz kardan pay alabiliyor. Biz buna kardan bakiye diyoruz. Biz konvansiyonel şirketlerden farklı olarak sizden toplamış olduğumuz primleri satın aldığımız bir risk olarak değil, sizin adınıza bir fon olarak değerlendiriyoruz. Bunu bu şekilde değerlendirip kabul ettikten sonra da her poliçe sonunda eğer havuz kar etmişse buna müşterimize bakiye iadesi şeklinde bir nevi bonus, bir ikramiye gibi iade edebilme veya bağış yapabilme özelliğimiz var. Bu da en büyük ikinci farkımız.

Diğer bir fark olarak bu havuzda bize yaptırmış olduğunuz poliçelerle toplanan havuzda dinimizde uygun görülmeyen sigortalar yer almıyor. Mesela kumar oynanan yerler gibi çok kısıtlı ama sonuçta o birkaç sigorta konusunda sigortalamıyoruz ve ordan gelen primleri havuzumuza sokmuyoruz. Aslında 3 temel fark olarak gözetleyebiliriz. Çok kısa özet yapmak gerekirse biz normal sigorta şirketlerinin yaptığı hasar hizmetini aynen yapıyor olmakla birlikte müşterilerimize dönem sonunda bir prim iadesi yaparak da onları ödüllendiriyoruz bazen.

KILINÇ: 2019’da ne kadar bir prim iadesi oldu?

KOÇ – Şöyle ifade edeyim. Biz 2016’dan beri yapmaya başladık. 2019’da bu konuyla ilgili ayırdığımız rezerv yaklaşık 10 milyon lira. Yaklaşık 50-60 bin tane müşterimize ortalama 150-200 lira civarında yapabiliyoruz. Çok küçük olanları hesaba almıyoruz.

Burada çok çeşitli yöntemler var. 50 liranın altını iade etmiyoruz. Kurumsal müşterilerimizden 20-25 bin hatta 70 bin TL’ye kadar iade alan kurumsal müşterilerimiz var. Tabii ki bunlar çok sayıda değil. Mesela sizin 1500 TL’ye yaptırdığınız bir kasko poliçenizin sonunda eğer herhangi bir hasar almamışsanız o sene havuzda kar etmişse biz dönem sonunda 100-150 TL civarında iadeler yapabiliyoruz.

KILINÇ: Şimdi Özgür Bey, yüzde 5’lik pay 10 yıllık bir süre için söz konusu. Katılım bankalarının geçmişi 30-35 yıla dayanıyor. Katılım bankacılığının bankacılık finans sistemindeki payı yüzde 6 civarında. Katılım sigortacılığında 10 yıllık bir geçmişe olmasına rağmen yüzde 5’ ler seviyesinde. Gerçi katılım bankacılığı ile kıyaslanınca büyük bir başarı sayılabilir ama yine de katılım sigortacılığının yüzde 5’lerde kalması açıkçası düşük bir orana işaret ediyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz? Arttırmak için neler yapılmalı?

KOÇ – Size genel profili şöyle aktarayım. Biz elementer ve hayat tarafında toplamda yüzde 5 civarındayız. Yani ama mesela bankacılık tarafında yüzde 6’yız. Elementer tarafta yüzde 5’iz. Bakın ama bireysel emekliliğe geçtiğimiz zaman orada çok farklı bir resim var. Bireysel emekliliğin bir otomatik bir kısmı var. Orada faizsizin oranı yüzde 62. Bireysel emekliliğin kendisinde normal emeklilikte de yüzde 15.

OTOMATİK OLARAK YÜZDE 62 FAİZSİZİ TERCİH ETTİ

KILINÇ: Neden orada yüzde 15 diğer tarafta yüzde 62?

KOÇ – Şimdi bakın çok güzel bir konu açtınız. İnsanlarımızın önüne devlet OKS’yi çıkardığında faizli ve faizsiz fonları seçme ve bütün şirketlere faizsiz fon kurdurup bunları müşterilere alternatif olarak sunma şartı getirdi.

Şimdi siz OKS’ye giriş yaparken sizin önünüze faizli mi istiyorsun yoksa faizsiz mi istiyorsun seçeneği geliyor. İnsanların önüne bunu koyduğunuz zaman otomatik olarak yüzde 62 faizsizi tercih etti.

Bireysel emekliliğe geldiğimiz zaman yani burada segment biraz farklılaşıyor. OKS’ye göre biraz daha birikimi fazla olan beyaz yakalı, biraz daha durumu iyi olan, birikim yapabilen insanlarımızda ise oran yüzde 15.

Biliyorsunuz Katılım Bankacılığının 2023 hedefi yüzde 15’e ulaşmak ama dönüp ticari hayata gittiğimiz zaman yani katılım bankacılığına veya elementer sigortaya geldiğimiz zaman burada yüzde 5’lere ancak varabildik. Biz aslında katılım bankacılığının piyasadan almış olduğu payı penetre ettik.

Fakat bunun üstüne çıkmak artık bundan sonra daha kolay değil. Bireysel emeklilik gibi biz insanları önüne faizli trafik sigortası mı yapacaksın faizsiz mi yapacaksın diye bir opsiyon sunamıyoruz. Bizim öyle bir lüksümüz yok ama bu biz herşeyi doğru yapıyoruz da insanlar bizi tercih ediyor demek de değil. Bizim de yapacağımız çok iş var. Sonuçta biz sadece iki tane şirketiz. Bizim halkla ilişkiler çalışmalarımız bir yere kadar.

Biliyorsunuz devlet sigorta şirketleri birleşti. Onların bir katılım penceresi var. Belki onlar ileride katılımla ilgili bir sigorta şirketi kurabilir. Mesela devlet katılım bankacılığına sahip çıktı ve 3 tane kurum kurdu bununla ilgili. Biz müşterilerimizin, sigortalılarımızın önüne ne kadar çok gelirsek, o kadar çok tercih edileceğiz. Biz yeni başladık aslında bu işe… Toplasanız 10 yıl oldu diyorum.

Katılım sigortacılığı yönetmeliği yayınlanalı 3 yıl oluyor. Yani literatüre gireli 3 yıl oluyor. Bundan evvel katılım sigortacısıydık ama Türkiye’de katılım sigortacılığı diye bir şey resmen tanınmıyordu. 3 yıldır biliniyor. Aslında bu noktada bu işin hızlanması da aslında son birkaç yılda birlikte başladı. Biz çalışmaya devam edeceğiz. Bununla ilgili yeni stratejiler oluşturmamız lazım.

Yani müşterilerimizin önüne daha fazla gidersek daha fazla tercih ediliyoruz ama tabii ki müşterilerimizin önüne gitmek için Türkiye’de sigortasız her kanalda bir alternatif bir fiyatımızın veya hizmetimizin müşterimizin önüne gitmesi lazım. Oturup biz katılımız, insanlar bizi tercih etsin diye beklersek daha çok bekleriz açıkçası. Biz daha fazla görünür olmalıyız.

Bir yandan dijitalleşme konusu var. Dijital kanallar ve teknolojik transformasyon burada çok önemli. Bunlara önem veriyoruz. Bu bir süreç. Türkiye’de bizimle birlikte 10 yıl önce başladı ama son birkaç yıldır devletimiz tarafından yönetmeliği oluşturuldu.

Şimdi bir kanun çıkartılması gündemde, torba kanununda tanımı yapılması gündemde. Tabii ki bu işler şey oldukça daha fazla görünür oldukça, ki başta  Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Maliye Bakanımız her fırsatta dile getiriyor ve devlet desteğini biz zaten hissediyoruz.

Lakin burada tüketici yönüne gidip tercih edilebilir olmak kolay değil. Bu biraz da ölçekle alakalı. Biraz da büyümeniz lazım  ki rekabet ve avantaj üretip  insanlarımıza daha iyi hizmet ve teknik götürebilelim. Bu biraz da büyüklükle alakalı. Katılım bankalarının ölçekte büyüyememesi en önemli problemlerden birisi. İnşallah biz bunu zamanla aşacağız ama gidecek daha çok yolumuz var.

KASKO, KONUT, YANGIN, MÜHENDİSLİK SİGORTALARI BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM ÜRÜNLER VAR

KILINÇ: Belki de yeni ürünlerle, yeni sigortalarla tüketicinin önüne çıkmakta fayda var. Bu anlamda sizin Neova Sigorta olarak hangi ürünleriniz var? Hangi poliçeler var? Bu kapsamda çok yaygın olan kefaret sigortaları çok öne çıkarıldı. Bu anlamda yeni ürünler olacak mı? Şu anda hangi ürünleri veriyorsunuz?

KOÇ – Biz şu anda konvansiyonel sigortacılık ürünleri neyse biz bunları farklı sistemde değerlendirerek farklı bir metodla değerlendirerek tüketiciye sunuyoruz. Bizim poliçelerimiz katılım sigorta poliçesi olarak geçiyor. Tüketicinin en çok aldığı kasko, konut, yangın, mühendislik sigortaları başta olmak üzere tüm ürünler var.

Biz aslında sektörden farklı olarak çok değişik ürünler sunmuyoruz. Sadece sektörün sunduğu ürünleri farklı biçimde sistemleştirerek tekrar müşterilerimize ürün olarak sunuyoruz ama son dönemde söylediğiniz gibi, katılım, kefaret sigortaları, bunlar çok yeni konular. Bunları siz çok duyuyorsunuz ama maalesef tüketici nezdinde çok fazla bir karşılığı olmadı bu zamana kadar. Bu ürünler çok büyüyemedi.

Biliyorsunuz devlet destekli alacak sigortası çıktı yakın zamanda. Poliçe sayısı o kadar desteklenmesine, devletin karşılamasına ve teşvik mekanizmasının oluşturulmasına rağmen sadece 5-10 bin civarında bir poliçe satıldı ve orada kaldı.

Bunlar hep zamanla gelişecek konular. Ben şu örneği vermek isterim izninizle.  Biliyorsunuz zorunlu deprem poliçesi ülkemizin en önemli aslında teminatlarından bir tanesi. Bugün ülkemizde yüsde 55-60’lara ulaşan ve aslında hiç yabana atılacak bir penetrasyon değil.

DASK kurumu tarafından çeşitli kontrol mekanizmalarıyla kontrol edilen gaz, elektrik, su ve kira kontratlarında o olmadan yapılamayan, banka kredilerinin verilmediği birçok kontrol noktası olan önemli bir ürün. Biz burada poliçeyi kontrol ediyoruz sadece. Türkiye’de yüzde 55’lere ulaşmış bir sigorta.

DASK kurumu çok önemli bir kurum. Dünyada da aldığı program büyüklüğü bakımından ilk 10’a girmiş bir program. Ülkemizin bir nevi depreme karşı en büyük güvencelerinden bir tanesi. Bizim gururla bahsettiğimiz bir kurum. Fakat bakın ki DASK kurulalı 20 yıl oldu. Sigortacılık böyle… Bir şeyi başlatıyorsunuz ama bunun olgunlaşması, büyümesi ve ülkemiz için önemli hale gelmesi 10 yıllar alabiliyor.

Bugün tarım sigortaları biliyorsunuz, bunlar kurulduğu zaman devletin de ciddi desteğiyle, kontrolleriyle ve çalışmalarıyla bir yerlere geliyor ama şu an mesela söylediğiniz kredi alacak sigortaları birkaç yıl oldu kurulalı. Bunlar belki 10-15 yıl sonra Türkiye’de çok önemli hale gelecek. Fakat şu anda çok küçükler. Katılım sigortacılığı bunların biraz üzerinde diyelim.

Bizim de gidecek çok yolumuz var. Fakat bu sigorta konularında böyle 1-2 yılda çok büyük mesafeler almak çok mümkün değil. Burada bir 10-20 yıllık periyotlar çok önemli. DASK bunların en iyi örneği.

Biliyorsunuz Türk reasürans kuruldu. Bir Hazine kuruluşu olarak. Bundan 10 yıl sonra Türk reasürans çok çok önemli bir büyüklüğe, öneme ve piyasa hacmine sahip olacak. Tabii ki bunlar için biraz sabretmemiz lazım. Sigortacılık işi böyle, 1-2 yılda penetre eden bir branş değil. Bunların hepsi çok önemli kurumlar. Ülkemizle beraber büyüyüyerek daha fazla piyasa payına sahip olacaklar.

TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASINDA ÖNEMLİ HEDEFLERİMİZ OLACAK

KILINÇ: Şimdi Neova Sigorta ilk yıllarda elementer dallarda sigorta poliçelerinin hepsini düzenliyordu. Zannediyorum siz sağlık sigortacılığına da girmeye başladız. Orada ne durumdasınız?

KOÇ – Sağlıkta çok iyi değiliz. Orada biraz daha altyapımızı sağlamlaştırıp biraz daha ürünlerimizi daha uygun hale getirip ondan sonra biraz daha piyasa payımızı arttırmayı hedefliyoruz. Orada özellikle tamamlayıcı sağlık sigortasında önemli hedeflerimiz olacak ama şu anda o konuda çok yeniyiz. Şu anda altyapımızı yeni yeni tamamladık. Yeni yeni poliçe satışımıza başlıyoruz. Yavaş yavaş geliştireceğiz.

KILINÇ: Sizi yakından ilgilendiren bir gelişme olmuştu. Geçtiğimiz aylarda Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak ‘katılım reasürans fonu kurulucak’ diye bir açıklama yapmıştı. Sanırım bunun çalışmaları devam ediyor. Reasürans diyince ne anlıyoruz? Ne anlamamız gerekiyor? Nasıl bir sistem söz konusu burada?

KOÇ – Reasüans aslında tekrar sigortalama. Vatandaşımız bize kendini sigortalatıyor, biz de kendimizi resüans şirketlerine sigortalatıyoruz ama vatandaş bize yüzde 100’ünü ünü sigortalatıyor ama biz yüzde 100’ümüzü sigortalatmıyoruz. Bizim bir öz kaynağımız var. Kendi öz kaynak büyüklüğümüze göre sigortaladığımız risklerden taşıyabileceğimiz kadar miktarını kendi üzerimizde tutarken bu miktarın üzerinde kalan büyüklük risklerini de biz reasüans şirketlerine devrediyoruz.

Reasürans şirketlerinde benzer prensipler var. Konvansiyonel olanlar var, katılım usülü olanlar var ama maalesef dünyada katılım reasüans çok yüksek miktarda yok. Bunlar bir dönem kuruldular fakat daha sonra çok ölçeği yakalayamadıkları için kapatıldılar. Fakat burada da konvansiyonel ve reasüans şirketleri katılım pencereleri oluşturuyorlar.  Biz de bunları kullanıyoruz.

Bunun aynısı Türk Reasüans Katılım Fonu olarak veya pencere şeklinde devam ediyor. Kurduklarında bizde kendi reasüans havumuzdan bir pay vereceğiz. O pencereyi biz de destekleyeceğiz.

 

KILINÇ: Tamamen bu fonun çerçevesinde mi reasüans yapacaksınız yoksa yurt dışında da yine devam edecek mi?

KOÇ – Hayır. Şimdi şöyle yani biz zaten şuan toplam reasüans büyüklüğümüzün ve riskimizin yüzde 30-35’ini yerli şirketlerle yapabiliyoruz. Kalan hepsi yurt dışında. Her şirketin kendi öz kaynak ve kendi reasüans büyüklüğüne göre bir kapasitesi var. O kapasite kadar pay alabiliyorlar. Yani bu bir havuz gibi düşünürsek Türkiye’de büyük bir hasar olduğu zaman dünyanın dört bir tarafındaki reasüans havuzlarından buraya hasar geliyor. Biz nasıl primleri bu şekil gönderiyorsak, hasarda dünya reasüans havuzlarından geliyor. Bunlar ne kadar yaygın ve dağınık olursa risk de o kadar düşük oluyor.

YURT DIŞI VE YURT İÇİ PENCERELERİNE DAĞITARAK TEKRAR SİGORTA ETMİŞ OLUYORUM

KILINÇ: Dolayısıyla burada tüketici ve sigortalıların yatırdığı paralar veya sigortaları 2 kat kadar güvence altına alınıyor.

KOÇ – Tabii ki bu da zaten ben şimdi Neova Sigorta olarak bir öz kaynak büyüklüğüm var. Bu öz kaynak büyüklüğümde paralel olarak sizin aracınızın bir kaskosu için ben 300 bin kaskolu bir araç için reasüans yapmama gerek yok. Bunu ben tek başıma karşılayabilecek büyüklüğündeyim.

Fakat sizin bir fabrikanız varsa,  50 milyon lira sigorta bedelli bunun ben belirli bir kısmını kendi üzerimde tutarken geri kalanını olabilecek bir hasarda kendimde tutma amaçlı olarak yurt dışı ve yurt içi pencerelerine dağıtarak tekrar sigorta etmiş oluyorum.

Bu aslında mesela bizim için  ve ülkemiz açısından da önemli olan beklenen Marmara depremi için çok önemli. Aynı DASK’ın ödeme büyüklüğünün yarısı öz kaynaksa diğer yarısı reasüranstan geliyor. Bizlerde de aynı şekilde bizler bu reasüansı yapmak zorundayız ki bir büyük hasarda, yaygın hasarlarda özellikle beklenen Marmara depremi gibi oluşabilecek milyarlarca lira hasarın bir kısmını öz kaynaklardan karşılarken diğer kısmını yurt dışındaki reasüanslardan karşılayabilelim.

KILINÇ: Biraz önce bahsetmiştiniz kısaca geçtiğimiz haftalarda üç büyük kamu sigorta şirketi Türkiye Sigorta adı altında birleşti. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektör için ne anlama geliyor? Ne gibi bir kazanç sağlayabilir?

KOÇ – Şimdi şöyle; bu üç şirket hem hayat hem hayat dışı birleştiler. Hayat dışı tarafa baktığınızda özellikle banka reasüans tarafında; banka üzerinden yapılan sigortalardaki bu üç şirketin üçünün de kendi bankası var. Şimdi banka reasüans tarafında büyük bir paya sahip oldular.

Acenta tarafındaki payları biraz daha küçük. Oradaki genel müdürlerimizin, yönetim kurulu başkanının dediklerine göre acenta tarafında da bir büyüme gerçekleşebilir. Bu emeklilik tarafında çok ciddi bir büyüklüğe erişmiş oldu. Daha verimli, daha ölçek açısından bir büyüklüğe eriştiler.  Bu rekabete yansıyacaktır.

Yapılmayan sigorta türlerini ve verilmeyen teminatlara yönelik bir takım çalışmalar yapılırsa, ki yapacağını duyuyoruz. Orada gerçekten piyasa yapıcı bir rol oynayacaktır ki zaten devletin bu cins şirketleri biliyorsunuz daha önce de portgöy yönetim şirketleri birleşti. Şimdi hayat emeklilik ve hayat dışı emeklilik şirketler birleşti. Burada artık devletin finans alanında daha fazla görünür olacağını görüyorum.

HEDEFİMİZ İLK 10’UN AŞAĞISINA GELMEDEN PİYASA PAYIMIZI BÜYÜTEREK ÖNEMLİ BİR OYUNCU OLMAK

KILINÇ: Sektöre yeni bir dinamizm katacak. Sektöre yeni bir güç katacak. Şimdi siz Neova Sigorta için önümüzdeki yıllarda nasıl projeler çizmek istersiniz? Hedefiniz nedir?

KOÇ – Şu anda bizim piyasa payımız aslında ait olduğumuz bankanın piyasa payına çok yakın. Kuveyt Türk yakın dönemde ilk 10 banka arasına girdi. Biz de ilk 10’un hemen hemen içindeyiz. Hedefimiz ilk 10’un aşağısına gelmeden piyasa payımızı büyüterek önemli bir oyuncu olmak.

Aslında bizim öncelikli hedefimiz katılım sigortacılığını yaygınlaştırmak ve insanlara sevdirmek. Bunu yaparken de biz sadece faizsiziz bize gelin, bizi tercih edin falan şeklinde bir kolaycılık değil. Bizim hedefimiz, insanlara sigorta ürünümüzü aldığı ve almaya çalıştığı her yerde onların önüne gelerek cazip tekliflerde bulunarak, karımızı daha fazla paylaşarak onların gözünde daha iyi bir yere gelmek.

Bunu çok rakamlara büründürmeye gerek yok. Rakamlar değişir. Biz 2010 yılında kurulduğumuzda 10 yıl içerisinde ilk 10 şirket olma hedefimizi vardı ama gerçekleştirebilir miydik? Çok emin değildim açıkçası. Biraz itidalli yaklaşmaya davet ediyordum ama piyasada bir çok şey değişti. 2011-2015 arasında bir çok yabancı şirket Türkiye’ye geldi. Bir çok sigorta şirketinin sahibi oldular ama birçoğu ama bazıları buradan çıkmak zorunda kaldı. Şirketlerini sattılar ve çıktılar. Şimdi 3 devlet şirketi birleşti. Bunlar bizim beklediğimiz ve öngördüğümüz gelişmeler değil. Bu gelişmeler hepsi bir anda kendimizi ilk 10’a çok yakın bir noktada bulmamızı sağladı. Bu ulaştığımız seviyeyi kaybetmeden üzerine koyarak devam edeceğiz bundan sonra. 2023’te ilk 5’e gireceğiz gibi bir numerik hedef koymak istemiyorum. Bizim öncelikli hedefimiz katılım sigortacılığını insanların önüne daha fazla getirmek.

KILINÇ: Son olarak sigorta yapmak isteyenlere veya ne olacak ki benim sağlığım yerinde veya arabamda çok iyi bir sürücüyüm, eve de ne gerek var kale gibi evim var gibi yaptırmak istemeyen veya düşünenlere neler söylemek istersiniz?

KOÇ – Şimdi ben sigortacılığı özellikle bizim hayat dışı elementer taraftaki sigortacılığı neye benzetiyorum biliyor musunuz? Emniyet kemerine benzetiyorum. Şimdi siz emniyet kemerini takmazsınız veya takarsınız. İnsanlarımızın çoğu takıyor. Önde oturanlar takıyor, arkadakiler takmıyor ki ben bu özellikle onu tavsiye etmek istiyorum.

Bu emniyet kemeri hayatınız boyunca belki size sadece bir defa lazım olur. İnsanlar hayatı boyu büyük kazayı 1 belki 2 defa geçirir. O anda da emniyet kemeriniz takılı değilse çok büyük bedeller ödemek zorunda kalabilirsiniz. Sigorta da böyle. Siz bir kasko sigortasını yaptırdığınız zaman bunun tamponu çizildi, farı çatladı bunun için yaptırmazsınız. Bunu zaten cebinizden de karşılayabilirsiniz ama aracınız çalınabilir, perte çıkabilir veya aracınızla başka birine veya bir araca çok daha büyük bir zarar verebilirsiniz. Sigorta bu günler için lazım. Çok daha büyük olaylar için lazım.

Ev için düşünürsek evinizin duvarı nemlendi ya da camı kırıldı diye sigorta yaptırmanıza gerek yok ama eviniz depremde büyük hasar görebilir. Evinizi sel basabilir. Bakın geçen gün bir arkadaşımın müstakil bir evinde kendi evde yokken yukardaki bir musluğun bozulmasından dolayı evde 350.000 lira hasar oluştu. Bu arkadaşım sigorta yaptırıyordu 20 yıldır, 1 defa lazım oldu. Onda da tam sigorta yaptırmış. Sigorta böyle bir şey.

Ben sigorta aldım 1 sene kullandım, 2 sene kullanmadım diye düşünülmez sigorta. Emniyet kemeri gibidir. Emniyet kemerini kaza olursa beni koltuğa bağlı tutsun diye yaptırıyorsunuz. Ne zaman kaza olacağını bilemezsiniz ki? Hayatınız boyu hiç olmayabilir veya  5-10 yılda bir kaza geçiriyor olabilirsiniz. O yüzden burada sigortaya verilen parayı maalesef insanlarımız fazladan verilmiş bir para olarak görüyor ama bu sigorta dediğim gibi emniyet kemeri gibidir. Bir defa lazım oluyor ama çok lazım oluyor. O yüzden sigortamızı yaptıracağız ve tam yaptırmalıyız.

İnanın artık sigortaya verilen para da çok büyük paralar değil.  Bugün Türkiye’de bir kasko sigortası yaklaşık 1.500-1.600 liralar civarında. Bu inanın aylığa vurduğunuz zaman 130-140 lira ediyor. Bugün dışarıya çıkıp kafetaryada 2 kahve 1 kek yeseniz 50-60 lira tutuyor. Sigara kullanan bir vatandaş ayda 300-400 lira veriyor. Bugün en düşük arabaların vergisi bile 2.000-2.500 lira civarlarında artık sigortaya ödenen para günlük hayatımıza bakarsak çok büyük paralar değil.

Bunları ödeyeceğiz ve ödemeliyiz çünkü lazım olduğunda inanın bizi birçok dertten kurtarıyor sigorta sektörü. Biliyorsunuz hayat sigortalarında kredi alırken en çok yapılan kredi sigortası. İnsanlar hayat sigortası yaptırırken bunu niye yaptırıyorlar diye çok şey yapıyor ama allah korusun bir vefat söz konusu olduğu zamanda ailesine kim borç bırakmak ister.

Yıllık ödenen paralar çok büyük paralar değil. Şu an bakın neler ödüyoruz? Doğalgaz, su, elektrik, telekom faturası ödüyoruz, okul taksitleri yani aslında her ay ödediğiniz faturaları düşündüğümüzde sigortanın sağladığı güvenceye baktığımızda sigorta çok büyük rakamlarda değil. O yüzden bunları ödememiz lazım, emniyet kemerimizi de önde ve arkada otururken bağlamamız lazım. Sigortamızı da tam yapalım ki Allah korusun başımıza bir şey gelirse kimse üzülmesin.

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası