– Global piyasalarda ana gündem; Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinden gelecek haberler ve FED’in 16-17 Eylül tarihlerinde gerçekleştireceği toplantı öncesinde başta enflasyon ve istihdam olmak üzere açıklanacak makro veriler oluşturacak. Eylül ayında en büyük merkez bankalarından FED’in faiz indirimlerine başlaması, ECB’nin faizleri sabit tutmaya devam etmesi bekleniyor. Japonya Merkez Bankası’nın faiz artırma ihtimali kuvvetleniyor. Tarifeler konusunda Başkan Trump’ın yapacağı yeni hamleler de risk iştahını etkileyecek.
– Yurt içinde; başta 3 Eylül’de açıklanacak Ağustos enflasyon verisi olmak üzere gelecek makro veriler, TCMB’nin 11 Eylül toplantısından çıkacak faiz kararı ve ileriye dönük verilecek mesajlar yakından takip edilecek. Ayrıca, yolsuzluk soruşturmaları kapsamında ortaya çıkabilecek haber akışları ve başta Rusya-Ukrayna ve Suriye’deki gelişmeler olmak üzere Ortadoğu kaynaklı jeopolitik gelişmeler yakından izlenmeye devam edilecek. Özetle gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki siyasi ve ekonomik gelişmeler yakından takip edilmeli.
Ağustos ayında risk iştahını etkileyen konularda önemli gelişmeler yaşandı. Ağustos başında gelen ABD tarım dışı istihdam verileri, beklentileri karşılamadı. Önceki iki aya yönelik verilerin sert bir şekilde aşağı yönde revize edildi. Bu gelişmeler, Haziran toplantısında faizleri sabit tutan FED’in Eylül ayında indirime başlayacağı beklentisinin kuvvetlenmesine neden oldu. Piyasalar ağırlıklı olarak, FOMC üyelerinin tarife etkilerinin enflasyon üzerinde kalıcı olmayacağını değerlendirmesini beklerke, istihdam piyasasındaki yavaşlama endişelerine bağlı olarak eylül toplantısında faizleri indirme yönünde karar vermesini fiyatlıyor. Bu süreçte başka önemli gelişmeler de yaşandı. ABD’nin Rusya’ya barış görüşmeleri için süre vermesi sonrası 15 Ağustos’ta Alaska’da Trump-Putin zirvesi gerçekleştirildi. Ardından Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ve bazı AB liderlerinin katılımı ile ABD’de bir toplantı yapıldı. Bu toplantılardan sonra Putin – Zelenski ve Trump’ın katılacağı bir zirve olabileceğinin açıklanması, risk iştahını destekledi. Bununla beraber, Trump’ın 2 Nisan’da yaptığı açıklamadan bu yana piyasaları etkisi altına alan tarifeler konusu, başta Çin olmak üzere AB, İngiltere ve Japonya gibi ülkeler ile yapılan anlaşmalar ve ay içerisinde Başkan Trump’ın imzaladığı kararname ile anlaşma yapmayan ülkelere yönelik %15 – %50 arasında açıkladığı tarifelerle belirginleşmeye başladı. Tarifeler konusunun yavaş yavaş belirginleşmesi de risk iştahını olumlu etkiliyor.
MERKEZ BANKASI’IN ENFLASYON RAPORU’NA GÖRE 2025 YIL SONU TAHMİNİ…
Yurt içinde ise; Temmuz toplantısında politika faizini %46’dan %43’e çekerek faiz indirim döngüsüne geri dönen TCMB, 14 Ağustos’ta yayınladığı yılın lll. Enflasyon Raporu’nda 2025 yılsonu tahminini %24’te sabit tutarken 2026 yılsonu tahmini %12’den %16’ya yükseltti. Tahmin aralıklarını daraltan TCMB 2025 için %25-29, 2026 için %13-19 tahmin aralığı açıkladı. Enflasyon raporu sonrası piyasalarda TCMB’nin hem parasal aktarım mekanizması hem de makroihtiyati tedbirleri etkin şekilde kullanarak enflasyonu tahmin patikasına yakınlaştıracağına yönelik güven arttı. Veri odaklı karar almaya devam edeceğinin altını çizen TCMB’nin enflasyon görünümünde bir bozulma olmaması durumunda faiz indirimlerine devam edeceği ve yılı %35 seviyesinde bir politika faizi ile tamamlayacağını düşünüyoruz. Ağustos ayına TCMB’nin faiz indirim beklentileri doğrultusunda pozitif momentum ile başlayan BIST 100 Endeksi, ay genelinde bu seyrini sürdürerek ayı TL bazlı yeni rekor seviyelerde %5,80 yükselişle 11.350 puandan tamamladı. Sınai endeks ayı %8,0 yükselişle, Bankacılık Endeksi ise %2,0 yükselişle kapattı.
AVRUPA MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ İNDİRİMİ KONUSUNDAKİ TUTUMU…
Ağustos ayında EURUSD paritesi, dar bantta dalgalı bir seyir izlerken genel olarak yukarı yönlü eğilimini korudu. Ay başında 1.1590 seviyesinde açılışını yapan parite, sonrasında da yükselerek 1.1740 seviyesine ulaştı ve ayı 1.1670 seviyesinde tamamladı. Bu hareketin temelinde, ABD tarafında FED’in faiz indirimi beklentilerini güçlendiren gelişmeler ve doların zayıflayan görünümü etkili oldu. ABD tarafında açıklanan makroekonomik veriler genel itibarıyla güçlü bir resim çizdi. Dayanıklı mal siparişlerindeki artış ve işsizlik başvurularındaki sınırlı geri çekilmeler, ekonominin dirençli yapısını teyit ederken, FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole sempozyumundaki güvercin tonda açıklamaları, faiz indirimi beklentilerini artırdı. Buna karşın ABD Başkanı Donald Trump’ın FED üzerindeki sert söylemleri ve guvernör Cook’u görevden alma girişimleri, para politikasına yönelik siyasi baskıların derinleştiği algısını güçlendirdi. Bu durum, dolar endeksinde aşağı yönlü baskıyı artırdı ve EURUSD paritesinin yükselişinde destekleyici rol oynadı. Euro Bölgesi cephesinde ise enflasyonun %2’ye yakın seyretmesi ve hizmet enflasyonundaki güçlü görünüm, Avrupa Merkez Bankası’nın aceleci bir faiz indirimi konusunda geri planda kalacağına işaret etti. ECB’nin Temmuz toplantısında faizleri %2,15 seviyesinde sabit bırakması piyasa beklentileriyle uyumlu olurken, karar metninde ticaret gerilimlerine yönelik vurgular dikkat çekti. Bu tablo, Euro tarafında değer kaybını sınırlayan bir unsur oldu. Ağustos’un en kritik gelişmelerinden biri, piyasalarda artan FED indirimi fiyatlamalarıyla birlikte doların ay genelinde yaklaşık %2’den fazla değer kaybetmesi oldu. Teknik açıdan bakıldığında, 1.1720 seviyesi güçlü bir direnç olarak izlenirken, 1.16 seviyesi paritenin destek seviyesini oluşturuyor. Bu seviyenin aşağı yönlü kırılması halinde 100 günlük hareketli ortalamayla örtüşen 1.1440 seviyesi gündeme gelebilir. Yukarı yönlü ataklarda ise Ağustos zirvesi olan 1.1740’ın üzerinde kalıcılık sağlanması, pariteyi yeniden 1.18 seviyelerine doğru taşıyabilir.
KÜRESEL EKONOMİDEKİ BELİRSİZLİKLER, ALTINA TALEBİ ARTIRDI
Ağustos ayında ons altın, küresel ekonomik belirsizlikler ve ABD Merkez Bankası’nın faiz politikalarına dair spekülasyonların etkisiyle yukarı yönlü bir seyir izledi. Ayın başında 3300 seviyelerinde işlem gören altın, ay sonunda 3420 seviyelerine kadar yükseldi. Bu artış, yatırımcıların güvenli liman arayışının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Küresel ekonomik veriler, altın fiyatları üzerinde belirleyici oldu. ABD’nin ikinci çeyrek büyüme verisi %3.3 olarak açıklandı ve işsizlik başvuruları beklenenden daha düşük gerçekleşti. Bu veriler, ABD ekonomisinin güçlü seyrini sürdürdüğünü gösterse de, FED’in faiz indirimine gitme olasılığının artması doları zayıflattı. Doların zayıflaması, altının diğer para birimlerini kullanan yatırımcılar için daha cazip hale gelmesine neden oldu. Teknik açıdan, ons altın 3400 seviyesini aşarak 3410 seviyelerine yükseldi. Bu seviyenin üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda, 3500 bir sonraki direnç olarak öne çıkıyor. Aşağı yönlü hareketlerde ise 50 günlük hareketli ortalamaya denk gelen 3340 seviyesi destek konumunda izlenebilir. Daha sert satış baskısı oluşması halinde, 100 günlük hareketli ortalama olan 3300 seviyesi kritik destek noktası olarak takip edilmelidir.
SİYASİ BELİRSİZLİKLER, TL’NİN KIRILGANLIĞINI CANLI TUTTU
Ağustos ayında USD/TRY paritesi, 40,50–41,15 bandında dalgalanarak ayı yaklaşık 41.10 seviyesinde tamamladı. Küresel ölçekte FED’in Eylül’de faiz indirimine gideceği beklentileri ve dolar endeksindeki zayıflama, gelişen ülke paritelerine destek verdi. Buna karşın küresel risk iştahındaki oynaklık ve siyasi belirsizlikler, TL’nin kırılganlığını canlı tuttu. Yurt içinde en önemli gelişme, Temmuz sonunda yapılan 300 baz puanlık faiz indiriminin piyasaya yansıması oldu. Bu adım, kısa vadede TL üzerinde baskı yaratırken, Merkez Bankası’nın rezervlerinde görülen toparlanma ve kur korumalı mevduat sisteminin kademeli sonlandırılmasına yönelik kararlar, normalleşme sürecine dair olumlu sinyaller olarak algılandı. Net rezervlerdeki artış TL’nin değer kaybını sınırlayan önemli bir unsur oldu. Teknik açıdan, yukarı yönlü kırılmalarda 42 seviyesi direnç olarak öne çıkarken, aşağı yönlü hareketlerde 50 günlük hareketli ortalamaya denk gelen 40,20 seviyesi destek konumunda izlenebilir. Daha derin bir düşüşte ise 100 günlük hareketli ortalama olan 39,35 seviyesi bir sonraki kritik destek noktası olarak takip edilebilir.
EN BÜYÜK MERKEZ BANKALARI NE YAPACAK?
Global piyasalarda ana gündem; Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinden gelecek haberler ve FED’in 16-17 Eylül tarihlerinde gerçekleştireceği toplantı öncesinde başta enflasyon ve istihdam olmak üzere açıklanacak makro veriler oluşturacak. Eylül ayında en büyük merkez bankalarından FED’in faiz indirimlerine başlaması, ECB’nin faizleri sabit tutmaya devam etmesi bekleniyor. Japonya Merkez Bankası’nın faiz artırma ihtimali kuvvetleniyor. Diğer yandan belirginleşmeye başlayan tarifeler konusunda Başkan Trump’ın yapacağı yeni hamleler de risk iştahı üzerinde etkili olmaya devam edecektir.
Yurt içinde ise; başta 3 Eylül’de açıklanacak Ağustos enflasyon verisi olmak üzere gelecek makro veriler, TCMB’nin 11 Eylül toplantısından çıkacak faiz kararı ve ileriye dönük verilecek mesajlar yakından takip edilecektir. Ayrıca, yolsuzluk soruşturmaları kapsamında ortaya çıkabilecek haber akışları ve başta Rusya-Ukrayna ve Suriye’deki gelişmeler olmak üzere Ortadoğu kaynaklı jeopolitik gelişmeler yakından izlenmeye devam edilecektir.
ÜÇ YILLIK ORTA VADELİ PLAN’IN PİYASALARDA OLUMLU ETKİ YAPMASI BEKLENİYOR
Temmuz toplantısıyla birlikte faiz indirim döngüsüne giren TCMB’nin, enflasyondaki gerilemeye paralel olarak eylül ayı da dahil olmak üzere kalan toplantılarda faiz indirimlerine devam etmesini bekliyoruz. KKM’nin sonlandırılması, Borsa İstanbul’da açığa satış yasağının kaldırılmasının planlanması ve Eylül ayının ilk haftasında açıklanması beklenen üç yıllık Orta Vadeli Plan’ın piyasalarda olumlu etki yapmasını bekliyoruz. Ayrıca, Trump baskısı altında kalan FED’in Eylül toplantısında faiz indirimlerine başlaması, barış görüşmeleri için adımlar atılan Rusya-Ukranya savaşından pozitif haberler gelmesi ile gelişmekte olan ülkelere yönelecek fon akımları ve petrol fiyatlarındaki gerileme de TL varlıkları olumlu etkileyecektir.
FED’in faiz indirimlerine başlaması, jeopolitik tarafta mevcut durumun iyileşmesi, tarifeler konusunda belirsizliklerin ortadan kalkması ve yurt içinde yeni bir şok dalga yaşanmaması durumunda; TCMB’nin gevşeme döngüsüne devam etmesinin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde ekonomide yeni bir dengelenme döneminin başlayacağını, bunun da başta bankacılık sektörünü sonrasında ise reel sektörü olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz.
Yukarıda sıralanan dinamiklere bağlı olarak Borsa İstanbul’da Temmuz ve Ağustos aylarında yakalanan pozitif ivmenin Eylül ayında da devam etmesini bekliyoruz.
Not: Kapak görseli, yapay zeka asistanı Gemini tarafından oluşturulmuştur.
Osman GÖKTAN
Şeker Yatırım Genel Müdürü
goktan@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.