2030 yılı yaklaştıkça otomotiv markaları elektrik enerjisi kullanan motorlu taşıt modellerini hızla çoğaltmaya çalışıyor. Bu büyük dönüşüm içinden daha fazla pay kapma yarışı heyecan dozunu yükseltiyor.

Bir taraftan bu gelişme olurken, diğer taraftan temkini elden bırakmamak ta gerekiyor. Malum, devam eden Rusya – Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya AB ülkelerine gaz akışını kesti. Böylece hızla yükselen elektrik fiyatlarının, evlerde insanların kışı üşüyerek geçirmesine ve fabrikaların üretim yapamamasına yol açması sürpriz değil. Hal böyle olunca, taşıtların bataryalarını nasıl şarj edeceği sorusu ortaya çıkıyor ister istemez. Çarelerden bir tanesi, hidrojen yakıt hücresi kullanmak. Ağır taşıtlar için bu yönde gelişmeler olduğunu zaman zaman siz okurlarımla paylaşıyorum. Ancak hidrojen üreterek onu elektrik enerjisine dönüştürmek kolay ve ucuz bir iş değil elbette. Sadece verimlilik açısından mühendis gözüyle baktığımızda görünen durum bu. Bu açıdan bakarsak yakıt hücresi lityum-ion batarya karşısında üstünlük sağlayamıyor. Ancak stratejik açıdan bakarsak elektrik enerjisi temini zora girdiğinde önemli bir alternatif. Yani, ortak akıl olarak A planının çalışamadığı durumda devreye girecek B planı gibi.

 YA FOSİL YAKITLARLA DÜNYAYI KİRLETEREK DEVAM EDECEĞİZ YA DA TEMİZ ENERJİ KULLANACAĞIZ

Sonuçta bir karar vermemiz gerekli. Ya fosil yakıtlarla dünyayı kirleterek yaşamaya devam edeceğiz, ya da yeryüzündeki canlı yaşamını onbinlerce yıl daha sürdürülebilir kılmak için temiz enerji kullanacağız. Başka yol yok. Bu açıdan baktığımızda elektrik enerjisi kullanan motorlu taşıtlar geleceğimiz için elbette bir çözüm. Sadece bu da değil, elektriği üretirken güneş enerjisini, rüzgar enerjisini çok daha fazla kullanmamız şart.

Günümüzde, global olarak ihtiyacımızdan daha fazla güneş enerjisi tesisi neredeyse kuruldu. Maalesef bu tesislerden önemli bir bölümü ürettiği enerjiyi doğru şekilde kullanıma sokamıyor. Peki o zaman bu kullanılamayan enerji neden hidrojen üretiminde değerlendirilmesin? Bu şekilde günümüzde yakıt hücreli taşıtların enerjisi sağlanırken ileride sıfır salımlı bir haddehane veya çimento fabrikası işletilebilir. Tamam, belki verim düşük olabilir ama pratikte yeni bir kaynaktır sonuçta.

 LİTYUM MADENİNİN FİYATLARI İNANILMAZ DÜZEYLERE ÇIKTI

Günümüzde bataryalarda kullanılan lityum madeninin fiyatı inanılmaz düzeylere çıktı. Ben hatırlıyorum. 2 yıl önce tonu 5 bin $ iken önümüzdeki yıla kadar 70 bin $ seviyeleri konuşulur oldu. 2021 yılının başından itibaren baş döndürücü artış yaşanıyor. Şimdi, nasıl litresi 3 -4 $ olan benzin ile 6 silindirli motoru olan bir SUV kullanmak mantıklı değilse, bu fiyatlarda lityum barındıran bataryalara pahalı elektrik enerjisi koymak mantıklı gelmeyebilir. Otomotiv üreticileri bu işe bir çözüm bulmak durumundalar.

Günümüzde bir çok otomotiv fabrikası elektrik enerjisi kullanan taşıt üretimi için dönüşüm içinde. Ağırlıklı olarak bataryadan elektrikli taşıt üretimi planlanıyor. Büyük yatırımlar söz konusu. Şimdi bu fabrikaların yakıt hücreli taşıt üretimine bu aşamada dönmeleri de ayrıca kaotik bir durum.

HİDROJEN DOLUM İSTASYONLARININ MALİYETİ ÇOK YÜKSEK

Yakıt hücreleri binek otomobiller için ayrıca dezavantajlı. Hidrojen tankları ağır ve yer işgal ediyor. Binek otomobiller ortalama 5 kg hidrojen kapasitesine sahip. Bir bataryayı şasi üzerine yatay yerleştirip iç hacmi koruyabilirsiniz. Ama hidrojen yakıt tankı yüksek basınç nedeniyle yuvarlak olmak durumunda. Yuvarlak tankı dikdörtgen bir taşıt içine koyup yer kaybetmemek nasıl mümkün olacak? Keza bataryadan elektrikli otomobillerde ivmelenme yakıt hücreli olanlara göre çok daha iyi. Hidrojen dolum istasyonlarının maliyeti de oldukça yüksek. İstasyonun tanesi ortalama 1,9 milyon dolar maliyet gerektiriyor. Bir istasyondan günde 1240 kg hidrojen temin edebiliyorsunuz. Bir binek otomobili yaklaşık 60 dolar bedele doluyor ve 300 mil yapabiliyor. 1 kg hidrojenden alınan enerji 1 galon benzine eşdeğer. 1 kg hidrojen fiyatı 16 dolar civarında. Ancak istasyonun pahalı ve riskli olması nedeniyle bataryayı evde şarj etmek gibi bir şansınız da yok.

Sonuç olarak tüm bu faktörler henüz lityum-ion batarya yerine geçecek tam bir alternatif çözüm üretmeye engel. Ancak alternatif B planı olarak anlam ifade edebilir durumda. Elbette çalışmalar sürüyor.

Bakalım yakında daha ne gibi yeniliklere şahit olacağız.

İbrahim Aybar

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com