Bu yazımda; 24 Aralık Cuma günü Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen ”Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü” konferansının ana konuşmacısı olan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Sn. Fatih BİROL’un konuşmasına dair bilgiler vermek istiyorum.

Konferansı izleyenlerden birisi olarak, Sayın Fatih Birol’un verdiği mesajların dünyada yaşanan büyük enerji dönüşümünü net olarak ortaya koyduğunu söylemeliyim. Ana mesajlar şöyle:

Dünya, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya-Ukrayna Savaşı, başladığı zaman hiç görmediği boyutta bir enerji krizine girmiş oldu. Derinliği ve şiddetinin boyutu yüksek olan bu krizin öncesinde Rusya, dünyanın bir numaralı enerji ihracatçısıydı. Savaşla birlikte petrol, doğalgaz ve elektrik birim fiyatları hızla yükselmeye başladı. Tüm enerji piyasası bundan etkilendi. Öyle ki birçok ülke için resesyon tehlikesi belirdi. 2022 yılı bu gelişme ile zor geçmiş olsa da 2023 yılının daha da zor geçmesi bekleniyor.

2022-2023 KIŞI, AVRUPA KITASI İÇİN ZOR GEÇECEK

IEA global enerji görünümü raporuna göre krizin gelişimi iki ayrı kategoride ele alınıyor:

a) Ülkeler nasıl etkilenecek? Gelişmekte olan ülkeler en çok etkilenen ülkeler olacak. insanlar elektriğe erişme zorluğu yaşayacak. Özellikle Afrika kıtası ve enerji ithal eden ülkeler en riskli durumda olanlar. Ülkemiz de bu grupta yer alıyor.
Avrupa kıtası ülkeleri ise, ağırlıklı olarak enerji temininde Rusya‘ya bağımlı durumda. Neden bu stratejik hatayı yapmış olduklarını sorgulamaları gerekiyor. Enerji temin kaynaklarını çeşitlendiremedikleri için bedel ödeyecekler. 2022-2023 kışı Avrupa kıtası için zor geçecek. O nedenle, kapatılması düşünülen nükleer enerji santrallerini açık tutmaları önerildi. Avrupa kıtası için asıl zorluk 2023-2024 kışında yaşanacak. Ekonominin sanayii merkezli olması enerji ihtiyacını artırıyor. Enerji maliyeti yükseldiği için rekabet gücü düşüyor. Dolayısıyla resesyon ihtimali artıyor. İşgücü kayıpları söz konusu. Yine de Avrupa Kıtası‘nda alınan rasyonel önlemler sorunun şiddetini hafifletiyor.

RUSYA, AVANTAJINI KAYBETTİ
Rusya dünyanın enerji sisteminin merkezinde, en büyük enerji ihracatçısı ülke olarak Avrupa pazarını kaybediyor. Savaş öncesinde Rusya‘nın toplam petrol ihracatının % 55 i, toplam doğalgaz ihracatının ise % 65 i Avrupa kıtası ülkelerine yapılıyordu. Üstelik zamanında yapılan ödemeler Rusya‘ya büyük bir nakit avantajı veriyordu. Artık bu avantaj yok. Rusya’nın ikame pazarlar bulması da zaman alacak ve zor bir süreç. Örneğin doğalgaz hatlarını Güney Asya’ya bağlamak en az 10 yıl gerektiriyor. Gemiyle petrolün taşınması Avrupa’ya 5-6 günde yapılabilirken Güney Asya’ya 55-60 gün süre alıyor. Dolayısıyla Rusya da büyük bir yara almış durumda.

NÜKLEER FİZYON ENERJİSİNE HIZLA GERİ DÖNÜLÜYOR

b) Yenilenebilir enerjiye dönüşüm hızlanıyor mu? IEA tespitleri bu dönüşümün hız kazandığını gösteriyor. Tüm dünyada bu yönde büyük bir hareketlilik var. Öyle ki önümüzdeki 5 yılda sağlanacak gelişme, geçmiş 20 yılda sağlanan gelişme boyutunda olacak. Lisanslama ve izin işlemleri hızla tamamlanıyor. Öte yandan enerji verimliliği de 2022 de ortalamanın 2 katı oldu. Yalıtım ve kayıp kaçak önleme alanlarında büyük adımlar atılıyor. Ek olarak sıfır salımlı taşıt satışlarında muazzam gelişme var. 3 yıl önce bu taşıtların satışlardaki payı %4 iken bu yıl sonunda %15 oldu. 2030 yılında en büyük pazarlar olan Çin, Avrupa ve ABD pazarlarındaki payları %50 olacak. Öte yandan nükleer fizyon enerjisine hızla geri dönüş görülüyor. Hollanda 2 ayrı nükleer enerji santrali kurma kararı aldı. ABD, Kanada hatta Polonya da benzer yolun içindeler. Japonya Fukushima nükleer santralini onarıp faaliyete geçirdi. Üstelik yeni bir tane daha yapıyor. Bu santraller klasik türde olanlar. Ayrıca modüler nükleer enerji santrallerine de ciddi yatırımlar var.

TÜRKİYE, ENERJİ ÜRETMİNDE DÜNYANIN İLK 10 ÜLKESİ ARASINA GİRECEK

Buradaki itici güç ise enerji güvenliği. Artık hükümetler de bunu destekliyor. Örneğin ABD, bu yıl enflasyon düşürme yasasını hayata geçirerek yenilenebilir enerji yatırımlarına 400 milyar Dolar tutarında vergi muafiyeti sağladı. Hindistan bile güneş enerjisinden elektrik üretmek için çeşitli teşvikler vermeye başladı. Elbette bu büyük dönüşüm yarışı yenilenebilir enerji maliyetlerini düşürecek ve bu durum tüketici yararına olacak. Türkiye de ciddi atılımlar yapıyor. Önümüzdeki beş yıl içinde yenilenebilir enerji üretimi %65 daha artacak. Bu gelişme sonunda yenilenebilir enerji üretiminde Türkiye dünyanın ilk 10 ülkesi arasına, Avrupa’nın ise ilk 4 ülkesi arasına girmiş olacak. Ancak, güneş enerji panellerinin üretiminde Çin % 95 pay alıyor. Bu konu enerji güvenliği sorunu. Önümüzdeki 5 yıl sonda Çin’in pazar payı %75 e inecek olsa da sorun devam edecek.

ABD VE ÇİN, İLK KEZ RESMİ OLMAYAN EMİSYON GÖRÜŞMELERİNE BAŞLADILAR

Öte yandan küresel ısınmayı 1.5 C derecede sınırlamak mümkün olabilir mi dendiğinde halen IEA bu hedefin makul olduğunu düşünüyor. Bu düşünceyi destekleyen önemli bir gelişme COP27‘de yaşandı. ABD ve Çin ilk kez resmi olmayan emisyon görüşmelerine başladılar.

Sonuç olarak 2022 de hızlanan yenilenebilir enerji dönüşümü yarışında ülke olarak geride kalma lüksümüz yok. Hem Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat hedeflerine uyumlu ihracat gücümüz için, hem de 2053 karbon nötr taahhütümüz için boşa geçecek zamanımız yok.

İbrahim Aybar

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com