Türkiye ekonomisi bugün, sadece rakamlarla değil, güven endeksiyle de sınanıyor. Yıllar içinde pek çok dalga atlattık; ancak şu an karşı karşıya olduğumuz tablo, yalnızca verilerin ötesinde—toplumsal damarları da etkileyen bir kırılganlığı işaret ediyor.
YÜKSEK ENFLASYON, EROZYONA UĞRAYAN ALIM GÜCÜ
Tüketici fiyatları yaklaşık %33 düzeyinde seyrediyor; üretici cephesindeki maliyet baskıları ise hâlâ çift haneli. Halkın alım gücü, bu düzeydeki fiyat artışlarına ayak uydurmakta zorlanıyor. Reel ücretlerin geride kalması, sadece çalışanları değil, ekonomik güvenliği de sarsıyor. Bu durum, enflasyon altında ezilme; kavramını mecazi olmaktan çıkarıp günlük gerçekliğe dönüştürüyor.
İSTİHDAM PİYASASI: NİCELİKTEN NİTELİĞE GEÇİŞ GEREĞİ
İşsizlik oranlarında resmi tablo görece olumlu görünebilir; ancak genç nüfusun işgücüne katılımı, kayıt dışılık ve düşük ücretli istihdam ciddi yapısal sorunlar olarak varlığını sürdürüyor. Enflasyon yüksekken tek başına ‘istihdam var’ demek yeterli değil; ‘iyi istihdam’ söylemi de ön plana çıkmalı.
ULUSLARARASI ALGI VE TÜRKİYE’NİN RİSK-FIRSAT PROFİLİ
Dış arenada Türkiye’ye yönelik algı hâlâ temkinli. Enflasyonun yüksek olması, kur oynaklığı, dış borç yükü ve enerji ithalatına bağımlılık gibi unsurlar, yatırımcı güveninin önünde engel teşkil ediyor. Cari işlemler dengesinde ortaya çıkan olumlu sürprizler dikkat çekici olsa da, asıl mesele; sürdürülebilir mi? sorusunun yanıtında yatıyor.
TEKNOLOJİ VE KATMA DEĞERLİ İHRACAT: ÇIKIŞ KAPISI
Geleneksel emek-yoğun üretim modeli küresel rekabet açısından giderek baskı altında. Bu doğrultuda, teknoloji yoğun üretim, Ar-Ge odaklı ihracat, savunma-havacılık gibi alanlarda atılan adımlar umut verici. Türkiye’nin ihracatta niteliksel dönüşüm yoluna girmesi, sadece hacim büyütmekten çok, yüksek katma değer yaratmak demek.
ENERJİ VE AKARYAKIT: ENFLASYONUN SESSİZ TETİKÇİSİ
Ülke olarak enerji ithalatçısıyız. Petrol-doğalgaz fiyatlarında global yükseliş, döviz talebini artırıyor, üretici maliyetlerini yukarı çekiyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artışlar zincirleme olarak halkın bütçesine ve üretim maliyetlerine yansıyor.
REFORM ZAMANI: GECİKME LÜKS DEĞİL
Bugün için yapılması gerekenler açık:
– Halkın alım gücünü koruyacak gelir politikaları ve destek mekanizmaları. – İstihdamın niteliğini artıracak beceri dönüşümü ve kayıtlı istihdamda artış. – İhracatta yapı değişimi: Ar-Ge, teknoloji, katma değer. – Enerji maliyetlerinin kontrolü: Yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelim, verimlilik artışı. – Para ve maliye politikalarının uyumlu yürütülmesi, kur, faiz ve enflasyon üçlüsünde istikrarlı çerçeve.
Sonuç Olarak Bugün Türkiye ekonomisi, hem iç hem de dış cephede çelişik bir tablo sunuyor: Bir yandan cari denge pozitif sürprizler veriyor; diğer yandan halkın cebindeki alım gücü ve istihdamın niteliği üzerinde baskı sürüyor. Teknoloji odaklı ihracat stratejisi bir çıkış kapısı olabilir; ama bu çıkışı gerçekleştirmek için güven ortamı, yapısal reformlar ve hızlı aksiyon gerekiyor.
Doç. Dr. Yasin Kalafatoğlu
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.