–Bu sözler Mahatma Gandhi’ye ait. Tam olarak şöyle diyor: “Dünya; insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şeyleri verir, ama insanların hırsını gideremez”. Gerçekten bu aşırı hırs ve paylaşım kavgası hem insanlara hem de doğaya aşırı derecede zarar veriyor. Ülkeleri yönetenler, kendi ülkesi başta olmak üzere, bu varlık/gelir dağılımı çarpıklığının giderilmesi ve modern sosyal-hukuk devleti tesisine dikkat etmelidir.
–2022 yılında yayımlanan Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre 2021 yılı sonunda dünya nüfusunun ilk yüzde 10’u, gelirin %52’sine; varlıkların ise %76’sına sahip. Nüfusun en alttaki %50’lik kesimi gelirin %8’ine; varlıkların ise yalnızca %2’sine sahip. Bu durum, dünya refah ve barışı adına gerçekten vahimdir. Çözüm, devletlerin hukuk (modern) ve sosyal yönünün öne çıkarılması, vergiler ve harcamalar yönüyle varlıkların ve gelirin dünya genelinde daha adil dağıtılmasıdır.
İnsanlığın başlangıcından bu yana, toplumsal yaşamda karşılaşılan sorunların temelinde bir şeyleri paylaşamama yatıyor. İnsanoğlu tarih boyunca doğal kaynakları, toprağı, suyu, havayı, malı-mülkü, üretimi, tüketimi ve çok daha fazlasını paylaşamamış ve sürekli birbiriyle rekabet etmiş, savaşmıştır. Aile içi/kardeşler arası miras kavgaları, suyu/petrolü paylaşamayan ülkeler arası çıkan savaşlar, parayı paylaşamayanlar arası yaşanan çekişmeler, sevgiyi bile paylaşamadığı için birbirini öldüren insanlar bu paylaşamama sorununun farklı şekillerde karşımıza çıkan örnekleridir. Bütün bu kavgaların temelinde; hayata tutunmak için gerekli olan beslenme, barınma ve mutlu yaşamaya dönük ihtiyaçlar ile bunların iyileştirilmesi için ortaya çıkan ekstra talepler yatıyor.
Yıllar önce “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” filmini izlemiştim. Filmde, bir grup insan ilkel bir kabile olarak adeta dünyadan kopuk bir şekilde yaşıyordu. Modern dünyadan habersiz, ahşap evlerde yaşayıp avcılık yapıyor, tarımla uğraşıyor ve deniz ürünleri ile besleniyorlardı. Üstlerinde elbise bile yoktu, yapraklarla örtünüyorlardı. Buna ilkel yaşama karşın kabilenin tamamı hep çok mutlu olup sürekli olarak deniz sahilinde dans edip eğleniyorlardı.
ŞİŞE METALAŞTIĞI ARALARINDA KAVGA ÇIKIYOR
Bir gün alçaktan uçan bir helikopterden bir içecek şişesi atılıyor ve bu şişe kabilenin yakınındaki sahil şeridine düşüyor. Kabile üyelerinden biri, ne işe yaradığı konusunda hiçbir fikri olmadığı şişeyi tesadüfen sahilde buluyor ve yaşadığı bölgeye getiriyor. Kabile üyeleri şişeyi merakla inceliyor fakat ne olduğunu bir türlü anlamıyorlar. Şişe kimsenin ilgisini çekmiyor, günlerce köyün ortasında duruyor. Daha sonra kabile üyelerinden biri şişeyle oynarken, şişenin yuvarlak oluşundan yararlanarak hamur (ve de çamur) yapmaya başlıyor. Bu durum, diğer kabile üyelerinin dikkatini çekiyor. Şişenin işe yaradığını anlayan kabile üyeleri aralarında paylaşamıyorlar. Şişe metalaştığı için aralarında kavga çıkıyor; birkaç kişi hayatını kaybediyor ve kabilede huzursuzluk başlıyor.
Bu örnekten de görüleceği üzere, yeri geliyor, bir şişe bile insanın bir birini öldürmesi için yeterli olabiliyor. Zira temel sorun “paylaşım” ya da bir başka ifadeyle “paylaşamama”. Bu durumu bugün dünyada yaşanan sorunlarda da net olarak görebiliriz.
KAPİTALİST DÜNYADA REKABET, VAHŞİ YARIŞA DÖNÜŞÜYOR
J.J. Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi’nde; insanın doğal olarak iyi olduğu, adalet ve düzeni sevdiği, kalbinde doğuştan bir sapkınlık olmadığı ve doğadaki ilk hareketlerin her zaman doğru olduğu düşüncesi savunuluyor, insanları toplumun bozduğu belirtiliyor.
Gerçekten de kapitalist dünyanın temeli, hep daha iyiye kavuşmak adına yaşanan rekabet üzerine kurulu. Bu rekabet üretimde/tüketimde ve tüm yaşamda verimliliği sağlamakla birlikte çoğu kez vahşi (dengesiz) bir yarışa dönüşebiliyor, bu durum da kavgaların ve çekişmelerin temel nedeni olarak karşımıza çıkıyor.
Paylaşamama durumu sadece beslenme, barınma, tüketim, doğal kaynaklar vs. gibi iktisadi konularda değil; yönetimde, bürokraside, siyasette, kariyer basamaklarında, her yerde varlığını sürdürüyor, sorunların temel kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
EGO, HIRS, AÇ GÖZLÜLÜK VE GELECEK KAYGISI…
Egosu, hırsı, aç gözlülüğü ve gelecek kaygısı gibi nedenlerle insan, hep daha iyisini istiyor. Bunu yaptığı sürece de paylaşamama durumu ve bunun yarattığı sorunlar kaçınılmaz hale geliyor. Bu sorunu çözmesi gerekenler ise içinde ahlakın da üst kurum olarak yer aldığı, insanı ve doğayı esas alan modern yasalar ve bunu uygulayan sosyal-hukuk devletleridir.
Paylaşım arzusunun getirdiği aşkın (azgın) rekabet, doğanın tahrip edilmesi ve doğal kaynakların (su, enerji, ormanlar, madenler vs.) hızla tükenmesine ek olarak, az sayıda kişilerin daha fazla miktarda varlığa/gelire sahip olması, yığınlarca insanın ise aza kanaat getirmek zorunda kalması sonucunu doğuruyor.
DÜNYA NÜFUSUNUN İLK YÜZDE 10’U GELİRİN %52’SİNE, VARLIKLARIN %76’SINA SAHİP
2022 yılında yayımlanan Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre (https://wir2022.wid.world/www-site); 2021 yılı sonunda dünyamızda nüfusun ilk yüzde 10’u, gelirin %52’sine; varlıkların ise %76’sına sahiptir. Nüfusun en alttaki %50’lik kesimi gelirin %8’ine; varlıkların ise yalnızca %2’sine sahiptir.
Böylesi bir sonuca gelinmesi, dünya refah ve barışı adına gerçekten vahimdir. Çözüm, devletlerin hukuk (modern) ve sosyal yönünün öne çıkarılarak, vergiler ve harcamalar yönüyle varlık ve gelirin dünya genelinde daha adil dağıtılmasına dikkat etmeleridir. Zira dünyada bir yandan doğal kaynaklar hızla tükenirken diğer yandan yoksullukla-açlıkla mücadele etmek zorunda bırakılan milyarlarca insan mevcuttur. Bu duruma daha fazla tahammül edilmemelidir.
“DÜNYA İNSANLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK ŞEYLERİ VERİR, AMA…”
Mahatma Gandhi’ye göre dünya; insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şeyleri verir, ama insanların hırsını gideremez”. Gerçekten bu aşırı hırs ve paylaşım kavgası hem insanlara hem de doğaya aşırı derecede zarar veriyor. Ülkeleri yönetenlerin üzerinde durması gereken en önemli konu, kendi ülkesi başta olmak üzere, bu varlık/gelir dağılımı çarpıklığının giderilmesi ve modern sosyal-hukuk devleti tesisine dikkat etmeleridir.
Şaban Çağıran
İktisatçı/Denetçi
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.