Son Haberler

Enflasyon ortamında kim ne yapmalı?

-Enflasyonist ortamlarda, yerli para cinsinden ve sabit-düşük faiz oranıyla, özellikle uzun vadeli taksitli borçlanmak avantajlıdır. Enflasyonun üzerinde reel getirisi olması kaydıyla yerli para tasarrufuna gidilebilir. Ancak tasarrufun artması için faiz oranının reel getiri sağlayacak düzeyde tutulması gerekir. Aksi halde yerli para; yabancı paraya, altına, mala veya diğer alanlara akar.

-İşletme yöneticileri maliyet artışlarını tüketiciye yansıtabildikleri ölçüde avantajlı, aksi durumda ise dezavantajlı olurlar. Pahalı hale gelmiş malın satışı da oldukça güçtür. Zira hem mal pahalı hem de tüketiciler tüketimden cayma eğilimindedirler. Yönetenlerin para-maliye politikaları ile yapısal tedbirleri doğru ve iktisadın gereklerine uygun bir şekilde uygulamaları gerekir.

-Yüksek enflasyonu üreten siyasi erklerin, enflasyonu izleyen yıllarda bundan çok olumsuz yönde etkilendikleri yakın tarihimizde sıkça rastlanan bir durumdur. Yönetenlerin enflasyonu dizginleyecek yapısal tedbirleri kararlılıkla uygulaması, vergi ve harcamaları gelir dağılımını bozmayacak bir şekilde yapması, öncelikle toplumda güven ve adaleti en üst düzeyde sağlaması gerekir.

Enflasyon kısaca, “Toplam talebin arzdan fazla olması ile birlikte, fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak yükselmesi durumudur.” Belirli bir mal-hizmet grubunda ve/veya bir defalığına yaşanan fiyat artışı enflasyon tanımına girmez. Enflasyondan söz etmek için artışın yaygın ve süreklilik arz etmesi gerekir.

Enflasyonun yükselmesi halinde, eğer gelirler de aynı düzeyde artmıyorsa reel satın alma gücü zayıflar, yoksullaşma başlar. Bir örnekle açıklamak gerekirse; yüz birim yerli para ile normal şartlarda 1 kilo kıyma alınabiliyorken, bir yıl sonra aynı tutarla, alım miktarı yarım kiloya düşüyor ise reel satın alma gücü yarıya düşmüş, yoksullaşma yaşanmış demektir.

ENFLASYON; MALİYET, TALEP VE YAPISAL OLMAK ÜZERE ÜÇ TÜRLÜDÜR

Nedenlerine göre enflasyon; maliyet, talep ve yapısal olmak üzere üç türlüdür.

Maliyet enflasyonu; üretim girdisinde kullanılan mal ve hizmet fiyatlarında görülen sürekli fiyat artışıdır. Vergi tür/oranları, devalüasyon, borçlanma maliyeti ve aracıların kar oranlarındaki aşırı artışlar da maliyet enflasyonu üretir. Nihayetinde tüketiciye ulaşan maliyetin yüksekliği bire bir enflasyon olarak tüketiciye yansır.

Talep enflasyonu; arzın talebe göre yetersiz kalması nedeniyle oluşan ve süreklilik arz eden fiyat artışıdır. Bir ülkede harcamalar ve ihracat tutarının üretim ve ithalat toplamından fazla olması da talep enflasyonuna neden olur.

Yapısal enflasyon; genellikle az gelişmiş ülkelerde rastlanan, eksik rekabet ortamları ile arzın talebe göre gecikmeli olarak gerçekleştiği durumlarda oluşan enflasyon türüdür.

Gelecekte fiyatların artacağı beklentisine ilişkin psikolojik algı da enflasyonun önemli nedenlerinden biridir. İstisnai durumlar haricinde, enflasyonun sıfır oranda olması durumuyla pek karşılaşılmaz.

Az da olsa hemen hemen tüm ekonomilerde enflasyon vardır. Zira enflasyonun eksi olması ekonomik büyümeye engelleyicidir. Yani makul-ılımlı bir enflasyon oranının ekonomiye zararı yoktur. Yüksek enflasyonun ekonomi ve tüm paydaşlar üzerinde büyük olumsuz sonuçları vardır. Bunlar kısaca aşağıdaki şekilde açıklanabilir:

  • Gelir dağılımını bozar (zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar).
  • Borçlanma maliyetlerini artırır.
  • Reel gelirleri eritir.
  • Yerli para cinsinden tasarrufu düşürür.
  • Yatırımları azaltır.
  • Geleceğe ilişkin belirsizlik artar.
  • Sosyal barışı zedeler.
  • Spekülatörlüğü tetikler.
  • Ödemeler dengesi üzerinden olumsuz etki oluşturur.

ENFLASYON ORANI, FAİZ VE DÖVİZ KURU GENELLİKLE BİRLİKTE KOŞAR, BİRLİKTE YAVAŞLARLAR

Enflasyon oranının faiz ve döviz kuru üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Bu üçlü genellikle birlikte koşar, birlikte yavaşlarlar. Birinin çok önde ve/veya geride olması pek rastlanan bir durum değildir. Olsa bile kısa süre sonra geride kalan ileride olana yakınlaşır.

Enflasyonist ortamlarda:

  • Yerli para cinsinden ve sabit-düşük faiz oranıyla, özellikle uzun vadeli taksitli borçlanmak avantajlıdır.
  • Yerli parayı reel getirisi olmaksızın elde tutmak ve/veya yerli para cinsinden alacaklı olmak zarar ettirir.
  • Enflasyonun üzerinde reel getirisi olması kaydıyla yerli para tasarrufuna gidilebilir. Ancak tasarrufun artması için faiz oranının reel getiri sağlayacak düzeyde tutulması gerekir. Aksi halde yerli para; yabancı paraya, altına, mala veya diğer alanlara akar.
  • Gerçek ve tüzel kişiler ellerinde bulunan varlıkların fiyat artışından avantaj sağlarlar.
  • İşletme yöneticileri maliyet artışlarını tüketiciye yansıtabildikleri ölçüde avantajlı, aksi durumda ise dezavantajlı olurlar. Pahalı hale gelmiş malın satışı da oldukça güçtür. Zira hem mal pahalı hem de tüketiciler tüketimden cayma eğilimindedirler.
  • Yönetenlerin para-maliye politikaları ile yapısal tedbirleri doğru ve iktisadın gereklerine uygun bir şekilde uygulamaları gerekir.

Özellikle 70’li yıllardan itibaren, belirli dönemlerde yüksek enflasyonun olumsuz etkileri ülkemiz halkını önemli ölçüde olumsuz olarak etkiledi. Yüksek enflasyonu üreten siyasi erklerin, enflasyonu izleyen yıllarda bundan çok olumsuz yönde etkilendikleri yakın tarihimizde sıkça rastlanan bir durumdur.

Bu nedenle yönetenlerin enflasyonu dizginleyecek yapısal tedbirleri kararlılıkla uygulaması, kaynak (vergi) ve kullanımları (harcama) gelir dağılımını bozmayacak bir şekilde yapması, her şeyden önemlisi, öncelikle toplumda güven ve adaleti en üst düzeyde sağlamalıdır.

Şaban Çağıran

Bankacı/İktisatçı

cagiran@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası