Son Haberler

İşletmesini sağlıklı yönetmek isteyenlere öneriler…

-Bir işletmenin faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi için yeterli düzeyde nakit ve nakde dönüştürülmesi kolay olan varlıklara sahip olması gerekir. Bunun için alacak tahsil ve borç ödeme yönetimi, çok iyi planlanmalı. Alacakların ortalama tahsil süresi, borçların ortalama ödeme süresinden daha kısa olmalı. Aksi durumda öz sermaye ihtiyacı artacaktır.

-Sağlıklı bir işletme yönetimi için; stoklar minimum seviyede tutulmalı, gecikmiş alacak üretilmesine fırsat verilmemeli, alacak tahsilat etkinliğine önem verilmeli, kısa vadeli borçların vadesinin uzun tutulmalı, nakit akım tablosu oluşturularak planlı bir yapı kurulmalı. Borç-alacağın vade yönetimi iyi yapılmazsa, sanıldığından daha kötü sonuçlar doğurabilir.

Bir işletmenin faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi için yeterli düzeyde nakit ve nakde dönüştürülmesi kolay olan varlıklara sahip olması gerekir. Bunun için alacak tahsil ve borç ödeme yönetiminin çok iyi planlanması şart.

Nakdin vade yönetimi planlanırken, borçların ve alacakların (satışlar) ortalama tahsil süresine bakmak gerekir. Alacakların ortalama tahsil süresinin, borçların ortalama ödeme süresinden daha kısa olması gerekir. Aksi durumda öz sermaye ihtiyacı artacaktır. Örneğin; aylık cirosu 1 milyon TL olan bir işletmenin, ham maddeyi peşin satın alıp, vadeli satış yaparak alacaklarını ortalama  240 günde tahsil ettiği var sayıldığında bu işletme minimum 8 milyon TL öz sermayeye (8 ay X 1 milyon TL)  ihtiyaç duyacaktır. Eğer bu denli öz sermayesi yok ise kredi ihtiyacı hasıl olacak ki bu da borçları ve faiz giderlerini önemli ölçüde artıracaktır.

ALACAKLARIN VADESİNDE TAHSİLATI HAYATİ ÖNEM TAŞIR                                        

Stokların yüksek olması, nakdin stoklara bağlanması anlamına gelir ve önemli maliyet yaratır. Stok maliyetlerini azaltmanın yolu, minimum stokla çalışmayı ilke edinmektir. Ancak ihtiyaç olduğunda ise üretim sürecinin de aksamaması gerekir. Alacakların vadesinde tahsili hayati önemdedir. Gecikmiş alacak yaratmamak, bunun için de borç verme stratejisinin gözden geçirilmesi büyük önem taşır.

Bir işletmede borç-alacak vade yönetimi kadar  net işletme sermayesi de yakinen takip edilmelidir. Net işletme sermayesinin kısa vadeli borçları karşılayacak düzeyde optimal olması beklenir. Net işletme sermayesi; nakit, stoklar, alacaklar vb. değerlerden oluşan dönen varlıklarından, kısa vadeli borçların düşülmesiyle elde edilir. Bir başka ifadeyle bu oran, dönen değerlerin kısa vadeli borçların ne kadarını  karşıladığını gösterir.

KISA VADELİ BORÇLARIN VADELERİNİN MAKUL SÜREDE TUTULMASI GEREKİR

Net işletme sermayesini gösteren bir başka gösterge de cari oran’dır. Dönen değerlerin kısa vadeli borçlara bölünmesiyle bulunan cari oran 1’den büyükse net işletme sermayesi pozitif,  1’den küçük ise negatiftir. Cari oranın genellikle 1 – 1.5 aralığında olması beklenir, ancak sektörden sektöre, şirketten şirkete farklılıklar gösterebilir. Önemli olan, cari oranın işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilecek kadar yüksek, maliyetleri artırmayacak kadar düşük olmasıdır. Yani cari oranı yüksek tutalım derken, yüksek stok, yüksek alacak ve yüksek nakdin yarattığı ek maliyete fırsat verilmemesi gerekir. Buna ek olarak, kısa vadeli borçların vadelerinin de makul sürede tutulması gerekir.

Cari oran, bazı durumlarda tek başına anlam ifade etmeyebilir ya da şirketin ödeme gücünü ortaya koymakta yetersiz kalabilir. Bu durumda, ek olarak likidite oranına da bakmak gerekir. Likidite oranı, para ve paraya kolaylıkla çevrilebilir varlıkların kısa vadeli borçları karşılama gücüdür. Dikkat edilirse burada stoklar ve hazır değerler dikkate alınmaz, dönen değerlerden düşülür. Likidite oranının genel olarak cari oranın aksine, 1’in altında, hatta %25  civarında olması makuldür.

ŞİRKETLER, NAKİT AÇIĞINDAN DOLAYI BATMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALIYOR

İşletmelerde bu oranların işletme yönetimi tarafından yakinen takip edilmesi, işletmenin net işletme sermayesi tahmin tablosunu oluşturması ve gerçekleşme durumlarını takip etmesi gerekir. Bu yapılmazsa dönem içinde sürpriz ödeme zorluklarıyla karşı karşıya kalınabilir, bu durum da işletmenin beklenmeyen sarsıntıılar geçirmesine neden olabilir.

İflas eden ve/veya batan pek çok işletmenin varlıkları yüksek olmasına rağmen; borç ve alacak yönetimini iyi yapamadıkları için tasfiye edildiklerine sıkça rastlanır. Bir anlamda, şirketler çoğunlukla nakit açığından dolayı batma riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Özetle, net işletme sermayesinin optimal düzeyde tutulması gerekir. Bu oranın yüksek olması maliyetleri yükseltebilir, düşük olması kısa vadeli borçların ödenmesinde sorunlar yaratabilir. Bu nedenle, sağlıklı bir işletme yönetimi için;

  • Stokların minimum tutulması,
  • Gecikmiş alacak üretilmesine fırsat verilmemesi,
  • Alacak tahsilat etkinliğine önem verilmesi,
  • Kısa vadeli borçların vadesinin olabildiğince uzun tutulması
  • Nakit Akım Tablosu oluşturularak, planlı bir yapı kurulması,

gerekir. Borç-alacağın vade yönetiminin iyi yapılmaması sanıldığından daha kötü sonuçlar doğurabilir.

Şaban Çağıran

Bankacı/Denetçi

cagiran@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası