Son Haberler

Kadın ve ekonomi

Türkiye’de kadının iş gücü piyasasına girememe nedenlerine baktığımızda, eğitim düzeyinin ve ücretlerin düşük olmasının yanında pek çok engel görüyoruz. İşte rakamlarla kadının ekonomideki yeri…

Bu güzel derginin yegane kadın yazarı olarak nüfusun diğer yarısından bahsetmek bana kaldı. 30 milyon kadının en az 10 milyonu çalışabilir, üretebilir halde olmasına rağmen nedense ‘‘Kadının Ekonomiye Katkısından‘‘ yeterli düzeyde yararlanamıyoruz. Dünyanın her yerinde liderler kendi kadınlarını ve gençlerini ekonomiye kazandırmak için çözümler arıyor, girişimciliği teşvik ediyorlar.

Aslında bu ciddi bir sorun, o halde bugün bizlerde bu sorunumuzla;
Yüzleşelim,
Hesaplaşalım,
Sorgulayalım,
çözüm üretelim,
Uygulayalım,

Yüzleşmeye; Kadını evde-mutfakta- beşik başında görmediğimizde şaşıran bir toplum olduğumuzu kabullenerek başlayalım. Kadınlara karşı şiddetse neredeyse salgın boyutunda ve maalesef bu tacizler altında yaşıyor kadın, nasıl tepki vereceği de öğretilmediğinden, ya susup kabulleniyor, yada susup kahrediyor. Daha da kötüsü kadın olmak suç gibi algılanıyor.

Peki… ‘‘Erkek Olmak‘‘ ne demek?
Erkek olmak Kadın olmamak demek
Adam olmak Kadın olmamak demek
Güçlü olmak Kadın olmamak demek
Lider olmak Kadın olmamak demek

Kadın olmak öyle güçlü bir duygu ki, toplumun yarısı suçludur kadın olduğu için, diğer yarısı da ‘‘kadın olmamak için eğitilir ‘‘ durumda. Kadın‘sa;

Toplam işlerin 2/3’nü yapmakta
Toplam gelirin 1/10’nu kazanmakta
özel Mülklerin 1/100’üne sahip
Mültecilerin % 80’i kadınlar ve çocuklar
Savaş kayıplarının % 90’ı siviller (% 75’i yine kadınlar ve çocuklar)

Dünyanın 1 yıllık askeri harcaması Birleşmiş Milletler’in 700 yıllık bütçesine ve Birleşmiş Milletler kadınlarının 2928 yılda harcamayı planladığı bütçeye eşit. Nasıl ilginizi çekebildim mi? O halde şimdi birde bizdeki rakamlara bakalım: 1.3 milyon firmadan sadece, 80 bininde kadın ortak gözüküyor. Bu rakam faal midir, değil midir tartışılır.

KADININ İŞ GüCüNE KATILIMI
1990 % 34
2004 % 24,5
2011 % 29

134 ülkenin katıldığı Küresel Cinsiyet ve Uçurum Endeksine göre Türkiye‘de rakamlarla kadın;

Ekonomiye katılım alanında 131.sırada
Politikaya katılım alanında 99. sırada
Eğitime katılım alanında 109. sırada
Ortalamada 126. sırada.

AB Komisyonu Cinsiyet Eşitliği raporu verilerine göre kadın istihdamı;

Avrupa Birliğinde %57
Türkiye‘de %26

üNİVERSİTELİ KADIN SAYISI
Avrupa Birliği’nde % 58.9
Türkiye‘de % 43

En iyi durumda olduğumuz yegane alan burası ve kısa vade de ekonomiye katkı sağlayabilecek bu kadınlarımızı kazanmamız gerekiyor.

İnsani Gelişme Endeksine (İGE) göre okullaşmaya baktığımızda; Türkiye 6,5 yıl ile 169 ülke arasında 112. sırada. Bir eğitim göstergesi olan okullaşma yılının da İGE‘ye etkisi çok fazladır. Okullaşma yılı 0,5 oranında yüksek olmuş olsaydı Türkiye İGE sıralamasında 81. olacaktı.

Kadının Eğitim ve İstihdam İlişkisine baktığımızda, eğitimin müthiş etkisini görüyoruz.
İlkokul % 6.1
Orta Okul % 8.1
Lise % 30.4
üniversite % 53.3
Doktora % 100 çalışma hayatına, dolayısı ile ekonomiye katkıda bulunmuşlardır.

KADIN İŞ GüCüNüN öNüNDEKİ ENGELLER
Kadının iş gücü piyasasına girememe nedenlerine baktığımızda, başta eğitim düzeylerinin düşük olması, ücretlerin düşük olması, kadının ev ve iş yaşamına uyumlaştırılmasına yardımcı olacak destekleyici mekanizmaların bulunmaması, aileden izin alamama (2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanunda kadının isteği doğrultusunda çalışabilirliğine aile engel olmayacaktır yasasına rağmen) ve en önemlisi öz güven eksikliği. Bence en önemlisi de bu güvensizlik kısmı, bunun nedenini anlayabilmek için erkeğe verilen role ve öğretiye bakmalıyız.

Erkeğe sert, güçlü, baskın, cesaretli olmaları öğretildi, erkeğe öfke hariç acı, duygusallık, korku öğretilmedi, hatta ağlaması bile ayıp.
Erkek sorumludur Kadın değildir
Erkek öncüdür Kadın uymalıdır
Erkek üstündür Kadın aşağıdır
Erkek güçlüdür Kadın zayıftır
Erkek değerlidir Kadın değerli olana aittir

İşte tüm bunlar kadını daha az değerli kıldığı için, erkekler bunu şiddet ve tacize eşit bir denklem olarak algılıyorlar. ülkemde, dinimizde kadın baş tacı edilirken, gerçek yaşamda bunun tersi yaşanıyor olmasının asıl nedeni , ‘‘kadına değer verilmemesi değil, erkeğin hak ettiğinden daha fazla değerli kılınmasından kaynaklanıyor olabilir‘‘. Bu yeniden kodlanmayı gerektiren önemli bir sorundur.

Oysa Dünya değişiyor, sadece iklimiyle, teknolojisiyle değil, bu yeni düzen ekonomileri de değiştiriyor. Hizmet sektörüne, bilgi sektörüne ve yaratıcılığa dayalı, inovatif ekonomilere dönüşüyor. Bu yeni ekonomiler birbirinden çok farklı beceriler gerektiriyor ve kadınlar bu becerileri edinmeden erkeklerden çok daha başarılılar.

Bu yeni ekonomi hem boyut, hem de güce oldukça tepkisiz, oysa bu ikisi yıllarca erkeklere yardım eden özelliklerdi. Günümüzün ekonomisi bambaşka beklentiler içinde; hızlı öğrenim, hızlı değişim, açık ve samimi iletişim, değişkenliğe hızlı adaptasyon, esneklik, detayları kavrama, değişken saatler ve koşulsuz hizmet istiyor işte kadınlar bu alanlarda doğal yeteneklere sahipler ve erkeklerden çok daha başarılılar.

O halde mutfaktan kader ortaklığına, ne yapmalıyız, nerede olmalıyız?

ülkeyi etkileyecek, her hangi bir olayın, her hangi bir kararın her zaman iki tarafını da düşünmeliyiz. Erkek ve Kadın taraflarını. Mesela savaş, sadece birlik sayımız, zamanlama, direniş ve şiddet demek değildir. Fabrika, hastane, ekonomi tarafı da vardır. Savaşın bir erkek, bir de kadın tarafı vardır. Savaşın bir cephe. bir de müzakere tarafı vardır.

Her müzakere masasına, kısmi veya temsilen değil % 50 oranında kadınlara yer vermeden ne savaşları sonlandırabiliriz, ne de kalıcı barıştan bahsedebiliriz.
Savaşta; çaresiz – mülteci
Barışta; işsiz – kimliksiz olmak istemiyoruz.

Günümüz de savaşa sürüklenen toplumlara dikkatlice bakınız, en büyük eksiklikleri, eğitimli kadınlardır. Kadına yatırım yapmaz ve kadının ekonomiye katkısını sağlayamazsak; ne demokrasiden, ne sürdürülebilir ekonomiden, ne de her hangi bir istikrardan bahsedemeyiz.
Kadını; siyasette, ekonomide, sosyal ortamlarda özetle hayatın her alanında nüfusu oranıyla var etmeyi sağlamak durumundayız.

Yüce yaratan bizi eşit yaratmışken biz ayırım yapamayız. Yukarıdaki rakamlar tek ve en önemli eksiğimizi gösteriyor Eğitim, daha güzel bir gelecek için lütfen kızlarımıza inanalım ve onları da okutalım, kadın girişimcilere destek olalım.

Biz TOBB Kadın Girişimcileri olarak 3-8 Nisan tarihlerinde Hindistan‘a gidiyoruz. 12. Dünya Kadın Girişimciler Kongresi’ne katılacak ve uluslararası iş birlikteliklerine imza atacak binlerce girişimciyle biraraya geleceğiz. Kadın girişimcileri bekleriz. Bizimle gelmek isterseniz kayıt için: 0212 292 47 14’nolu telefonla iletişim kurabilirsiniz.

Zuhal Mansfield
DEİK/Türk-Mısır İş Konseyi Başkanı

19 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • Özgün KUŞAKÇI
    2 Mart 2012 01:40 - Reply

    Kadını ekonomiye katmak için eğitim dışında bide bazı gelenek göreneklerimizi değiştirmeliyiz diye düşünüyorum.Çünkü ülkemde kadın genç yaşta bazı şartlanmalarla yetiştiriliyor;evlilik,çocuk gibi.oyüzden kadınlarımız daha özgür bırakılmalı ve daha iyi bir eğitim için teşvik edilmeliler.

  • Ayhan Özdemir
    7 Mart 2012 18:48 - Reply

    Zuhal hanım başarılı bir işkadını olmanız nedehiyle gurur duyuyoruz. Başarılarınız daim olsun

  • Rahmi Makul
    16 Mart 2012 09:07 - Reply

    Muhterem ve muhteşem Zuhal hanım,siz sabahtan akşama kadar tüm TV kanallarından o güzel konuşma üslubunuzla kadınlara seslenin istediğinizi anlatın inanın fazla değişen bir şey olmayacaktır.Bu toplumun değişimi ve dönüşümü zaman alacaktır.Sizi gibi yetenekli , bilgi birikimi ile örnek sivil toplum önderlerinin katkıları ile bir şeyler olabilir ancak . Saygılarımla.

  • cagrı anıl
    16 Mart 2012 09:10 - Reply

    Kadın hakları ve cinsiyet eşitliği alanında son bir yılda azda olsa ilerlemeler sağlamasına rağmen Türkiye’nin bence kadın-erkek eşitliği karnesi hala başarısılzklarla dolu. biryerde okumuştum 2023 vizyonu ve dünyanın en büyük 10. ekonomisi olma kapsamında kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 35′e çıkarmayı hedefleyen Türkiye’nin, ekonomi başta olmak üzere hayatın her alanında kadınların önüne çıkan engelleri kaldırmadan ve kadın işgücünü yüzde 60-70′lere çıkarmadan o bir deyim vardırya “büyükler ligine ” ne girmesi imkansız görünüyor.en azından ben böyle düşünüyorum:)

  • Habibe Demircan
    16 Mart 2012 09:12 - Reply

    Kadınlara “eşit ücret” ilkesi benimsenirse, evlenen kadına “doğumdan sonra giderse” diye bakılmadan, yatırım yapılırsa, çocukların bakımı için güvenilebilir kreş imkanı sağlanırsa, iş hayatına atılan, girişimci kadınların sayısı artacaktır.

  • sema maybek
    16 Mart 2012 09:46 - Reply

    cok guzel anlatmıssınız yüregınıze sağlık bir kadın olarak 1983 de Ankara İtfaiye Meydanın da bır elk fırmasında fınans ısınde calısmaya başladıgımda kavgacı, bagıran erkeklere karşı yumuşak başlı, ılımlı, karşımdakını kırmadan konuşmaya çalıştım ta ki başka bır fırmada çalısan bır kışının telefonda gelırsem gösterırım gibi bir tavrına maruz kaldığım ve banka müdürü bir erkegın sözlü tacizleri ıle karsılastığım andan ıtıbaren maalesef o zarif kibar halimi bir kenara bırakıp dişlerimi göstermek zorunda kaldım ve erkek egemen olan bir pıyasada kadın olarak iş takibinde tavrımı degıstırdıgım anda erkeklerın tepkısı tamam ablam hallederız ,ablacagım sen nasıl ıstıyorsan seklıne dönüştü bu yüzden erkek tavrının değistırılmesınde yine bir kadın olan annelere cok büyük görev düşüyor bence ,kadınımız eğitimli olup bilgi sahibi oldugu andan ıtıbaren onun yetıstırdıgı erkek cocuk da kadını ıkıncı bır varlık degıl bu hayat yolunda bırlıkte yol alacagı yol arkadası olarak görmeye başlayacaktır Tanrının verdıgı nefesı tasıyan cok degerlı varlıklar (kadınlar ve erkekler) oldugumuzu unutmamalıyız

  • Funda KALE
    16 Mart 2012 09:57 - Reply

    Ülkemizdeki kadınların öğrenim durumuna bakıldığında % 21.5’i herhangi bir öğrenim kurumundan mezun değildir. % 37.2’si ilkokul mezunu, % 2.5’i ilköğretim, % 4.9’u ortaokul ve dengi, %10.6’sı lise ve dengi mezunu ve %3.9’u yüksekokul ve fakülte mezunudur. 2000 yılı verilerine göre genel nüfus içinde toplam 29.613.798 kadının 23.875.115 i okuma yazma bilmektedir. Toplam erkek nüfusu içinde okur yazarlık oranı % 93.9, toplam kadın nüfusu içinde okur yazarlık oranı % 80.6dır. Doğu bölgelerinde aile planlamasının, çocukların sağlıklı yetiştirilmesinin ve göçlerin engellenmesinin ve yeni istihdam alanlarının yaratılması için kadınların bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için örgün eğitimin yanında veya bitirdikten sonra kadınların gidebileceği yaygın eğitim kursları açılmıştır. VE BENCE BUNLARIN YAYGINLAŞMASI GEREKMEKTEDİR…

  • MİRAY DEVRAN
    16 Mart 2012 10:01 - Reply

    Kadın İçin Eğitimin Önemi Malesefki kadınlarımız hak ettiği yerlere gelememektedir. Bunun en büyük sebeblerinden birtanesi eğitimdir. Toplum örf ve adetlerin özellikle doğu bölgelerde kız çocuklarına yeteri kadar önem vermediklerinden dolayı kızlarımız ve kadınlarımız göz ardı edilmektedir. Bağnaz düşüncelerle okutulmayan cahil bırakılan kadınlarımız ne kadar üretken nekadar verimli nekadar kendine güvenebilen ve nekadar kendini ifade edebilen bireyler olabilirler?Bir söz vardır (İlim Çinde Bile Olsa Gidin Alın) Düşününce çok güzel ve anlamlı bir söz olduğunu hepimiz anlayabiliriz. Buda demek oluyorki illede eğitim illede eğitim.

  • Eda Tüzün
    16 Mart 2012 10:04 - Reply

    Her alanda yapılan kadın erkek ayrımcılığı eğitimde’de yapılıyor. Sonuçları göz ardı edilerek o anki şartlar göz önüne alınıyor ve uygulanıyor. İlerisi hiç düşünülmeden gelecekteki sorunlar hesaplanmadan verilen bu kararlar kadınların belkide felaketi oluyor.

  • Bade L.
    16 Mart 2012 10:05 - Reply

    Kadın aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Bu açıdan kadının toplumdaki yeri çok sağlam ve güçlü olmalıdır. Buda tamamen iyi bir eğitimden geçmektedir. Kültürlü ebeveynler kültürlü ve çağdaş çocuklar demektir.

  • n.sude
    16 Mart 2012 10:14 - Reply

    Konuşmayı okudum ve çok beğendim.tebrikler

  • leyla fatma güngör
    16 Mart 2012 10:24 - Reply

    Merhaba Zuhal Hanim öncelikle yazilarinizi tespitlerinizi katilarak ben ve benim gibi kadinlarin duygularini dile getirdiginizi düsünerek tesekkürlerimi bildiriyorum. bu yazinizi okurken yasadigimiz gercekleri gördüm.tarihe baktigimizda kurulan türk devletlerinde kadina esit haklar verilmiş fakat osmanli döneminde bu haklar elinden alinmiş tir.Daha sonra kurtulus savasi ve cumhuriyetin kurulmasiyla ATATÜRK kadinlarimiza secme ve secilme hakki vermiş.kadinlarimiz esi izin vermedigi için calişma hayatina bir türlü atilamamiştir.Devamli ailede herseyin sorumlusu kadinmiş gibi davranilip kadini sindirip herseyi kabullenmiş evet diyen hale getirilmiş.Kadina siddet erkek cocugu olana kadar cocuk dogurmasiyla bslar.Bunlari kadin egitilip bilinçlendirilip kocasizda var oldugunu farkina vardirmali.Gelenekci bir anlayişi da cürütmeliyiz.Kdin siyasette ekonomide üniversitelerde her yerde olmalilar.kadin siginma evlerini artirarak onlarin degerli insan bir birey olduklarini animsatarak kurslar acarak bilgiledirerek iş kolu edinmeleriBir cok iş yerlerinde kırk yas üstü kadinlarinda işe yardiklarini göstermek için istihdam saglayarak onlarida calişma hayatina katmalari evden cikmalari saglanarak ekonomiye katkida bulundurulmaliZuhal Hanim yazinizi duygulanarak okudum.sizerle gurur duyuyoruz. Ben haddim olmiyarak bildiriyorumki siz ve sizin gibi düsünen kadinlari mecliste de görmek istiyoruzsaygi ve sevgilerimle

  • Mrt Mert
    16 Mart 2012 10:25 - Reply

    Aile kurumu marjinalleştiği ve kadınlar da en az erkekler kadar ‘başlarının çaresine bakmak zorunda olduğu için.., Böyle bir toplumda yaşayan bireyler ancak ekonomik ve diğer ölçeklerde ‘güçlü’ olabildikleri sürece vardırlar. Kapitalist ilişkiler ‘güce’ pirim verir ve sadece o dilden anlar çünkü. Tüm çalışma ve didinme kişinin sadece kendisine dönük çıkarlara ulaşmasını amaçlar. Bunun için sürekli mücadele etmek zorundadır. Tüketim endüstrisi ve ‘ekonomik insan’ hüviyetiyle, herşey, sürekli çoğaltılan ihtiyaçları daha fazla karşılama ve onları tüketmeye endekslidir. Daha fazla para, daha iyi bir ev ve araba, ve şehevanî heveslerin en azamî düzeyde tatmini…:(“Neyseki bizim toplumuzun henüz buralara gelmedi..:)

  • Mahmut GÖRÜR
    16 Mart 2012 11:37 - Reply

    Dünya var olduğundan beri fiziksel güçleriyle egemen olan erkekler, kadınları hep kıskanmış ve bu nedenle daima ikinci plana itmiştir. ,Çünkü kadın; ruhsal anlamda çok daha güçlüdür… Çünkü kadın; yoktan var eder, doğurur…Çünkü kadın; erkekten çok daha detaylı düşünebilirBu nedenle değil midir ortaçağda kadınların “cadı” suçlamasıyla yakılması. Bu arada Zuhal Hanım’ım “Ülkemde, dinimizde kadın baş tacı edilirken,” tanımlamasına ne yazık ki katılamıyorum. Zira; sadece kendi ülkemizde değil, neredeyse tüm İslam toplumlarında kadın erkeğinin arkasından yürüyen, kendisini diğer erkeklerden sakınan,salt cinsel obje olarak değerlendirilen bir durumda olduğunun düşüncesindeyim. Kadının ekonomide ve sosyal hayatta erkeklerle birlikte ortak olması, eşit koşullarda iş hayatında yer alması ve bu eşit koşullarda kurulacak ailelerin doğacak çocuklarının aydın, eşitlikçi ve daha modern olacağını kabul edilir bir gerçek olarak görüyorum. Bu nedenlerle Sayın Zuhal Hanımın yazdıklarına yürekten katılıyor, iyi dileklerinin yakın bir zamanda hayata geçirilebilmesini umuyorum.

  • Serap Torun
    16 Mart 2012 11:38 - Reply

    Hayatın her alanında kendimi “Kadın girişimci” olarak görüyorum.Zira, Türkiye de yaşayan pek çok kadının yaptığı gibi, tek başıma ev geçindiriyor, çocuk büyütüyor, yaklaşık sekiz ay önce kurduğum Arts Tasarım Mimarlık şirketimi ayakta tutmaya ve ileriye götürmeye çalışıyor bu yolda önüme çıkarılan onlarca engeli göğüslemeye çalışıyorum.Tüm bunları dik ve vakur durarak yapabilmenin gururunu yaşıyorum.Bu yolda bana ve eminim pek çok insana yol gösterici, bilgilendirici ve motive edici duruşunuz ile örnek oluyorsunuz.Başarılarınızın devamını diliyorum.

  • Nermin ERÇOLAK
    16 Mart 2012 13:13 - Reply

    Eğitim alan çoğu kadın bile bu kısır rol modelleri çoçuklarına işliyor malesef. Kadın ve erkeği şekillendirmede annelerin payı büyük olduğuna göre, çözüm yine biz kadınlarda. Ama bunu nasıl anlatmalı..

  • Pinar Akalin
    16 Mart 2012 15:11 - Reply

    Sevgili Zuhal Hanim bu guzel yazi ve rakamlarla farkindalik yarattiginiz icin tesekkurler. “Yeniden kodlama” gerekliligi cok yerinde bir tespit 🙂 saygilarimla..

  • CEMİLE OKAY
    16 Mart 2012 20:09 - Reply

    Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan çoğu ülkesinin aksine Türkiye’de kadınlarımız geleneksel rollerinin ve istihdam biçimlerinin dışına çıkmakta başarılı olamamaktadırlar. Bu durumun nedenlerinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojikboyutları olduğu da söylenebilir.

  • Serdar Çakıcı
    24 Mart 2012 14:01 - Reply

    ” Kadınlarımızın, önce başını örtüp sonra eve kapatalım ” fikrine ve uygulamalarına hele ki, son yıllar daha da prim verilen ülkemizde (halk deyişiyle)Bundan iyisi şamda kayısı. Kısaca, Bu günkü durum bile büüyük başarı.Tür kadına her alanda hak sağlayan Cumhuriyet Devrimlerine önce kadınlar sahip çıkmalı. AB Komisyonu Cinsiyet Eşitliği raporu verilerine göre kadın istihdamı;( yazınızdan alıntı)Avrupa Birliğinde %57Türkiye’de %26Bu araştırma sonucu bile gösteriyor ki, Avrupa Ülkesi Olmamıza rağmen halen arap kültürünün etkisindeyiz.

  • Site Haritası