Son Haberler

Tahvil faizleriyle ilgili belirsizlik, yatırımcılar için büyük fırsat var!

-Son dönemlerde faiz oranlarının sürekli yükselmesi, tüketicilerin cebini yakıyor. Yüksek faizler, aynı zamanda işletmelerin sermaye maliyetlerini de gözle görülür miktarda yükseltti ve ev sahiplerinin evlerindeki özsermayelerini zayıflattı. Faiz oranları sadece halkın ve şirketlerin borçlanma maliyetlerini değil, aynı zamanda tahvil ihraç ederek borçlanan ülkelerin borçlanma maliyetini de belirliyor. Buna genel olarak “borç arzı” deniyor. Ancak Kasım 2023’ten itibaren çoğu yatırımcının sözlüğünden “borç arzı” kavramı kaybolmuş gibi görünüyor.

Tahvillerden farklı olarak gelişmiş piyasa hisse senetleri, Ocak ayında ABD ve Avrupa Birliği’nde yayınlanan güçlü makroekonomik verilere, istikrarlı veya yumuşayan çekirdek enflasyon rakamlarına ve nispeten düşük seyreden işsizlik oranlarına odaklandı. Olumlu havanın etkisiyle hisse senetleri iyi bir ay geçirdi. 26 Ocak itibarıyla, ABD hisse senedi endeksi S&P 500 ve Avrupa hisse senedi endeksi Euro Stoxx 50 aylık bazda +%2,5 arttı. Her zamanki gibi global hisse senedi piyasaları da bu iyimser havadan yararlandı.

Enflasyon endişelerinin azalmasıyla birlikte altının fiyatındaki yükseliş trendi yön değiştirerek 2024’in ilk ayında gerilemeye başladı. Bunun nedeni belirsizliğin ve enflasyonun arttığı dönemlerde altının değerini muhafaza etmesi nedeniyle yatırımcıların altına yönelmesi ve son dönemde olduğu gibi enflasyon ve belirsizliğin azaldığı zamanlarda da düşmesi. Nitekim, 26 Ocak itibarıyla, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%1,7 değer kaybetti.

Ham petrol, hem talep hem de arz dinamiklerinin etkisiyle oldukça iyi bir ay geçirdi. İyileşen makroekonomik göstergeler global talepte artış beklentilerini desteklerken, petrol üretiminin kilit bölgelerinden biri olan Orta Doğu’da devam eden jeopolitik gerginlik, ham petrol arzının kesintiye uğrayabileceği endişelerini arttırdı. Global petrol üretimini veya tedarik zincirini kesintiye uğratma potansiyeline sahip herhangi bir çatışma veya jeopolitik istikrarsızlık, genellikle ham petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturma eğilimi gösterir.

Kripto piyasaları, ABD Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu SEC’nin kripto piyasalarını daha geniş bir yatırımcı yelpazesine açması beklenen yeni Bitcoin endeks fonlarını (ETF) nihayet onaylayacağı yönündeki beklentiler nedeniyle karışık bir ay geçirdi. Bitcoin, SEC onayı beklentisiyle 2024’ün ilk günlerinde yükselişini sürdürdü ve iki yıldan sonra ilk defa 47.000 doları aştı. SEC onayının akabinde kısa süreliğine 40.000 doların altına düştükten sonra Bitcoin ay sonuna doğru tekrar 40.000 doların üzerine çıktı.

Türkiye borsası piyasalardaki olumlu havadan yararlanarak 2024’e güçlü başladı. 26 Ocak itibarıyla Türkiye hisse senedi endeksi BIST100 yerel para birimi bazında +%11,7 (ABD Doları bazında +%9) değer kazandı. BIST100’ün ABD Doları cinsinden aylık performansının Türk Lirası bazında getirisinden çok daha düşük olmasının ana nedeni, Ocak ayında ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında aylık bazda +%2,5 değer kazanması oldu.

Hisse senedi ve tahvil piyasalarının faizlerle ilgili beklentileri farklı seyretmeye devam ediyor. Bu da yatırımcıların ciddi getiri fırsatları yakalamasına imkân tanıyan bir ortam yaratıyor. Peki neden? Çünkü piyasada herhangi bir tutarsızlık ne kadar uzun sürerse, fırsat imkânı da bir o kadar büyür. Bu fırsatlar nadiren oluşur ve özellikle ekonomik ve piyasa döngülerinin dönüm noktalarında ortaya çıkarlar, tıpkı son birkaç yıldır olduğu gibi. Piyasalar eninde sonunda bir orta noktaya varmak zorunda kalacak.

Yatırımcıların son zamanlarda uykusunu en sıkıcı piyasalardan biri kaçırıyor: Tahviller! Yüksek faiz oranları tüketicilerin cebini yakarken, aynı zamanda işletmelerin sermaye maliyetlerini de gözle görülür miktarda yükseltti ve ev sahiplerinin evlerindeki özsermayelerini zayıflattı. Faiz oranları sadece halkın ve şirketlerin borçlanma maliyetlerini değil, aynı zamanda tahvil ihraç ederek borçlanan ülkelerin borçlanma maliyetini de belirliyor. Buna genel olarak “borç arzı” deniyor. Ancak Kasım 2023’ten itibaren çoğu yatırımcının sözlüğünden “borç arzı” kavramı kaybolmuş gibi görünüyor. Bunun nedeni ise piyasaların, merkez bankalarının olası faiz indirimlerini fiyatlamaya başlamasıyla birlikte faiz oranlarının düşmesi. Bu da tahvil fiyatlarında artışa (faiz oranları düştükçe tahvil fiyatları artar) ve dolayısıyla birçok tahvil yatırımcısının portföy getirileri bakımından rahat bir nefes almasına neden oldu.

Okurlarımızın hatırlayacağı üzere, enflasyondaki yumuşama ve güçlü makroekonomik veriler, 2023’ün sonlarına doğru yatırımcılar arasında, merkez bankalarının faiz oranlarını sabit tutmakla kalmayıp, 2024 yılı boyunca görünür bir seviyede faiz indirimine gideceği yönündeki beklentileri arttırmıştı. Bu nedenle 2023’ün sonuna doğru yaşanan piyasa hareketleri sadece hisse senetleri, kripto ve emtialar gibi portföy riskini arttırma eğilimi olan yatırımları değil, güvenli liman olarak kabul edilen tahviller ve benzeri yatırım araçlarının fiyatlarında da artışa neden oldu. Kısacası, yatırımcıların gelişmiş piyasa merkez bankalarının faiz politikalarına odaklanması tahvil piyasalarındaki arz ve talep dinamiklerinin önüne geçti.

TAHVİLLERDE YIL SONUNDAKİ İYİMSER HAVA OCAK AYINDA DAĞILMAYA BAŞLADI

Piyasa oyuncularının gelişmiş piyasalarda artan borç yükünün katı gerçeğiyle yüzleşmeye başlamasıyla, yıl sonunda tahvil piyasalarında oluşan iyimser hava 2024’ün ilk günlerinde dağılmaya başladı. Ocak ayından itibaren ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve hatta Japonya gibi büyük piyasa oyuncularının hazineleri, harcamalarını finanse etmek amacıyla 2 trilyon doların üzerinde yeni tahvil ihraç edecek. Bloomberg Intelligence’ın tahminlerine göre bu rakam, geçen yıla göre kabaca %7’lik bir artış anlamına geliyor.

Parasal genişleme politikalarının ortadan kalkmasıyla birlikte merkez bankaları artık eskisi gibi piyasalardaki tahvilleri silip süpürerek piyasaları ucuz paraya boğmuyor. Tam tersine, piyasalara daha fazla tahvil sürerek piyasalardaki likiditeye ulaşmanın yollarını arıyor. Bunun da faiz oranlarını yükseltmesi tabi ki kaçınılmaz.

Peki bu, yatırımcılar için ne anlama geliyor?

En azından yakın vadede 2023’te gördüğümüze benzer şekilde nominal faiz oranlarının daha yüksek seviyelerde seyretmesi kuvvetle muhtemel. Yukarıda bahsettiğimiz tahvil piyasalarındaki arz/talep dinamikleri, piyasa faizlerinin pek çok kişinin beklediğinden çok daha uzun sürede düşmesine sebep olabilir. Bunu nerden biliyoruz?

IMF’nin yakın vadede yayınladığı veriler, gelişmiş piyasalarda mali açığın giderek arttığına dikkat çekiyor. Gelişmiş ekonomilerdeki kamu borcu, yaklaşık yirmi yıl önce %75’lerde iken şu anda %110’un üzerinde seyrediyor. Bu borcun büyük bir kısmı, belli başlı sosyoekonomik trendlerin yanı sıra, 2020’de başlayan Covid salgını dönemindeki devlet finansmanı ve yaşlanan nüfusla birlikte artan sağlık hizmetleri nedeniyle birikmiş durumda. Aşağıdaki grafikte de belirtildiği gibi ABD başta olmak üzere belli başlı gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin net borçlanma miktarının 2028 yılına kadar GSYİH’nın en az %2’si civarında seyretmesi bekleniyor.

2022-2028 Beklenen GSYİH Bazında % Net Borçlanma Miktarı

Kaynak: IMF, Bloomberg

Not: Yukarıda belirtilen rakamlar GSYİH üzerinden borçlanılan yüzdeyi ifade eder.

Faizlerdeki bu yükselişe paralel olarak tahvil endeksleri, 2023’te elde ettikleri getirilerinin bir kısmını geri verdi. Kredi derecesi “yatırım yapılabilir” olan global tahvillerin göstergesi sayılan Bloomberg Global Tahvil Endeksi 26 Ocak itibarıyla -%1 geriledi. Benzer şekilde Bloomberg Global Şirket Tahvil Endeksi aynı dönemde -%0,9 kayıp yaşarken, Global Yüksek Getirili Tahvil Endeksi yatay seyretti.

Diğer piyasaların 2024’ün ilk ayını nasıl geçirdiğine de bir bakalım.

GELİŞMİŞ PİYASALARIN HİSSE SENEDİ ENDEKSLERİ YILA ARTIDA BAŞLADI

Tahvillerden farklı olarak gelişmiş piyasa hisse senetleri, Ocak ayında ABD ve Avrupa Birliği’nde yayınlanan güçlü makroekonomik verilere, istikrarlı veya yumuşayan çekirdek enflasyon rakamlarına ve nispeten düşük seyreden işsizlik oranlarına odaklandı. Olumlu havanın etkisiyle hisse senetleri iyi bir ay geçirdi. 26 Ocak itibarıyla, ABD hisse senedi endeksi S&P 500 ve Avrupa hisse senedi endeksi Euro Stoxx 50 aylık bazda +%2,5 arttı.

Her zamanki gibi global hisse senedi piyasaları da bu iyimser havadan yararlandı. Aynı dönemde, global hisse senedi göstergesi MSCI All Country World Index (ACWI) +%1,1 artarken gelişen piyasalar endeksi MSCI EM -%3,3 düşüş yaşadı. Gelişmiş piyasalarda dikkat çeken bir istisna İngiltere hisse senedi endeksi FTSE100 oldu. Yüksek seyreden enflasyonun yanı sıra beklenenden zayıf gelen makroekonomik veriler nedeniyle FTSE100 yıla -%1,3 kayıpla başladı.

ALTIN 2023’TEKİ GETİRİSİNİN BİR KISMINI GERİ VERDİ

Enflasyon endişelerinin azalmasıyla birlikte altının fiyatındaki yükseliş trendi yön değiştirerek 2024’in ilk ayında gerilemeye başladı. Bunun nedeni belirsizliğin ve enflasyonun arttığı dönemlerde altının değerini muhafaza etmesi nedeniyle yatırımcıların altına yönelmesi ve son dönemde olduğu gibi enflasyon ve belirsizliğin azaldığı zamanlarda da düşmesi. Nitekim, 26 Ocak itibarıyla, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%1,7 değer kaybetti.

HAM PETROL 2023 YILINDAKİ KAYIPLARININ ÇOĞUNLUĞUNU TELAFİ ETTİ

Ham petrol hem talep hem de arz dinamiklerinin etkisiyle oldukça iyi bir ay geçirdi. İyileşen makroekonomik göstergeler global talepte artış beklentilerini desteklerken, petrol üretiminin kilit bölgelerinden biri olan Orta Doğu’da devam eden jeopolitik gerginlik, ham petrol arzının kesintiye uğrayabileceği endişelerini arttırdı. Global petrol üretimini veya tedarik zincirini kesintiye uğratma potansiyeline sahip herhangi bir çatışma veya jeopolitik istikrarsızlık, genellikle ham petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturma eğilimi gösterir. 26 Ocak itibarıyla ABD ham petrolü WTI için ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda +%8,9 oranında artış göstererek 2023’teki -%11’lik kaybının büyük bir kısmını telafi etti.

KRİPTO PİYASALARI KARIŞIK BİR AY GEÇİRDİ

Kripto piyasaları, ABD Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu SEC’nin kripto piyasalarını daha geniş bir yatırımcı yelpazesine açması beklenen yeni Bitcoin endeks fonlarını (ETF) nihayet onaylayacağı yönündeki beklentiler nedeniyle karışık bir ay geçirdi. Bitcoin, SEC onayı beklentisiyle 2024’ün ilk günlerinde yükselişini sürdürdü, ve iki yıldan sonra ilk defa 47.000 doları aştı. SEC onayının akabinde kısa süreliğine 40.000 doların altına düştükten sonra Bitcoin ay sonuna doğru tekrar 40.000 doların üzerine çıktı. 26 Ocak itibarıyla hem Bitcoin hem de Ethereum aylık bazda sırasıyla -%1,2 ve -%1 oranında hafif düşüş kaydetti. Bitcoin ve Ethereum, sırasıyla +%157 ve %90 artışlarla olağanüstü bir 2023 geçirmişti.

TÜRKİYE BORSASI YILA GÜÇLÜ BAŞLADI

Türkiye borsası piyasalardaki olumlu havadan yararlanarak 2024’e güçlü başladı. 26 Ocak itibarıyla Türkiye hisse senedi endeksi BIST100 yerel para birimi bazında +%11,7 (ABD Doları bazında +%9) değer kazandı. BIST100’ün ABD Doları cinsinden aylık performansının Türk Lirası bazında getirisinden çok daha düşük olmasının ana nedeni, Ocak ayında ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında aylık bazda +%2,5 değer kazanması oldu.

PİYASALAR ARASINDAKİ TUTARSIZLIKLAR CİDDİ GETİRİ FIRSATLARI YARATIR

Daha önceki sayılarımızda da ele aldığımız gibi, hisse senedi ve tahvil piyasalarının faizlerle ilgili beklentileri farklı seyretmeye devam ediyor. Bu da yatırımcıların ciddi getiri fırsatları yakalamasına imkân tanıyan bir ortam yaratıyor.

Peki neden?

Çünkü piyasada herhangi bir tutarsızlık ne kadar uzun sürerse, fırsat imkânı da bir o kadar büyür. Bu fırsatlar nadiren oluşur ve özellikle ekonomik ve piyasa döngülerinin dönüm noktalarında ortaya çıkarlar. Piyasaların 2021’in sonlarından bu yana tanık olduğu şey de tam olarak bu.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, piyasalar eninde sonunda bir orta noktaya varmak zorunda kalacak. Piyasalar ya hafif bir ekonomik yavaşlama ile birlikte düşük faiz öngören hisse senetleriyle ya da enflasyonun ve dolayısıyla da faizlerin bir süre daha yüksek seyretmesini bekleyen tahvillerle hemfikir olacak. Sonuç ne olursa olsun, bu dönem, yatırımcıların portföylerine daha fazla kredi ve faiz bazlı, özellikle de daha düşük seviyelerde seyreden ama şu andakinin tam aksine yukarı eğimli tahvil getiri eğrisinden faydalanabilecek kısa vadeli sabit getirili ürünleri eklemeleri için harika bir dönem.

Global ekonomiler enflasyonla yaşamayı öğrenmeye devam ederken, hisse senedi fonları (yani ETF’ler) aracılığıyla altın veya gayrimenkul ve altyapı yatırımları gibi enflasyondan koruma özelliği olan yatırımlar, hem riski hem de getiriyi çeşitlendirerek yatırımcıların portföy getirilerinin artmasına yardımcı olabilir. Daha evvel de bahsettiğimiz üzere mükemmel bir portföy oluşturmanın imkânsız olduğu kesin. Fakat herhangi bir portföyün risk getiri profilini iyileştirmek kesinlikle mümkün. Yazımızı konumuza çok uygun ünlü bir sözle kapatalım. İyi bir yatırımcı olmanın kurallarından biri kesinlikle yanlış olmak yerine her zaman kabaca doğru olmayı tercih etmektir.

ELA KARAHASANOĞLU, MBA, CFA, CAIA

Uluslararası Yatırım Uzmanı

karahasanoglu@turcomoney.com

ela.karahasanoglu@ekrportfolioadvisory.com

https://www.linkedin.com/in/elakarahasanoglu/

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası