Son Haberler

Tarımın temeli tohumdur…

AB Komisyonu, gıda ve yemlerde yapılan kontroller sırasında tespit edilen gıda güvenliği risklerini, Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalı üzerinden yayınlıyor. Bu yayınlara göre, meyve ve sebzede pestisit kaynaklı bildirimde Türkiye 4 yıldır olduğu gibi yine ilk sırada! Bu bildirimlere konu olan gıda ürünlerinin yarısından fazlası sınırda reddedilerek ülkemize iade edildi.

Pestisit kaynaklı bildirimlerde Türkiye’yi Mısır ve Hindistan takip ediyor. Diğeri de İsrail ile bütün ticaretin durdurulması sonrasında, İsrail tohumlarının durumu yeniden tartışmaya açıldı. Son 25 yıla baktığımızda Türkiye 80 ülkeden 62 bin ton sebze tohumu ithalatına 2 milyar dolar ödedi. Bu zaman zarfı içinde en çok sebze tohumu ithal ettiği ülke, İsrail beklentisinin aksine Ukrayna oldu.

Türkiye son 25 yılda 80 ülkeden 62 bin ton sebze tohumu ithalatına 2 milyar dolar ödedi. Tarım Politikaları Uzmanı Ergin Kahveci’nin bu konuda paylaştığı veriler epeyce çarpıcı: “2022 yılında 361 bin 336 ton tohum, 2,059 milyar süs bitkisi, 230 bin meyve ve asma fidanı, 6 milyon fide ürettik. 232 milyon dolar ihracat, 169 milyon dolar ithalat yaptık. Yani ihracatta 63 milyon dolarla yüzde 37 oranında fazla verdik.”

-Türkiye son 25 yılda 80 ülkeden 62 bin ton sebze tohumu ithalatına 2 milyar dolar ödedi. Tarım Politikaları Uzmanı Ergin Kahveci’nin bu konuda paylaştığı veriler epeyce çarpıcı: “2022 yılında 361 bin 336 ton tohum, 2,059 milyar süs bitkisi, 230 bin meyve ve asma fidanı, 6 milyon fide ürettik. 232 milyon dolar ihracat, 169 milyon dolar ithalat yaptık. Yani ihracatta 63 milyon dolarla yüzde 37 oranında fazla verdik.

-Geçtiğimiz yarım yüzyılda, tohumculuk sektöründe önemli bir değişim yaşandı. 50 yıl önce ABD’de faaliyet gösteren 1000 civarında küçük ve aile işletmesi tohum şirketi yer alırken, günümüzde bu sayı 100’ün altına düştü. Bir dizi birleşme ve satın alma işlemi sonrasında Corteva, ChemChina, Bayer ve BASF gibi dört çok uluslu tarımsal kimyasal firma küresel tohum satışlarının yüzde 60’ını kontrol etmeye başladı.

Tohum, bütün ülkelerde efsanelere konu olmuş bir üründür. Yine de bütün ülkelerde stratejik bir alandır. Tohum konusu üzerine ne kadar konuşsak, yazsak azdır. Tohum kişisel ve ulusal bir sorun olmaktan öte dünyanın en önemli değerlerindendir.

Bu sefer konuyu yazmamı gerektiren iki olay oldu.

İlki, AB Komisyonu, gıda ve yemlerde yapılan kontroller sırasında tespit edilen gıda güvenliği risklerini, Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalı üzerinden yayınlıyor. Bu yayınlara göre, meyve ve sebzede pestisit kaynaklı bildirimde Türkiye 4 yıldır olduğu gibi yine ilk sırada! Bu bildirimlere konu olan gıda ürünlerinin yarısından fazlası sınırda reddedilerek ülkemize iade edildi. Pestisit kaynaklı bildirimlerde Türkiye’yi Mısır ve Hindistan takip ediyor. Diğeri de İsrail ile bütün ticaretin durdurulması sonrasında, İsrail tohumlarının durumu yeniden tartışmaya açıldı. Son 25 yıla baktığımızda Türkiye 80 ülkeden 62 bin ton sebze tohumu ithalatına 2 milyar dolar ödedi. Bu zaman zarfı içinde en çok sebze tohumu ithal ettiği ülke, İsrail beklentisinin aksine Ukrayna oldu. Ukrayna’yı takip eden ülkeler Çin, Danimarka, Bulgaristan ve İtalya. İsrail bu listede 22’nci sırada yer alıyor.

Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Hacı Ömer Güler şöyle diyor:  “İsrail’den domates tohumu alıyoruz. Aldığımız üründen çok daha fazlasını İsrail’e satıyoruz. İthalat 2,6 milyon dolardı. 386 milyon dolar ihracat yapan bir ülkeyiz. 132 ülkeye tohum ticareti yapıyoruz. Bu ülkelerden sadece bir tanesi İsrail ve payı yüzde 3-4 civarında. Bugün kapatsanız da hiçbir sıkıntısı olmaz.”

TÜRKİYE, 25 YILDA SEBZE TOHUMU İTHALATINA 2 MİLYAR DOLAR ÖDEDİ

Yapılan hesaplara göre, Türkiye son 25 yılda 80 ülkeden 62 bin ton sebze tohumu ithalatına 2 milyar dolar ödedi. Tarım Politikaları Uzmanı Ergin Kahveci’nin bu konuda paylaştığı veriler epeyce çarpıcı: “2022 yılında 361 bin 336 ton tohum, 2,059 milyar süs bitkisi, 230 bin meyve ve asma fidanı, 6 milyon fide ürettik. 232 milyon dolar ihracat, 169 milyon dolar ithalat yaptık. Yani ihracatta 63 milyon dolarla yüzde 37 oranında fazla verdik.

Tüm tohumluklar açısından 386 milyon dolar ihracat, 223 milyon dolar ithalat yaptık. İhracatta 163 milyon dolar fazla vererek, yüzde 73 daha fazla ihracat yaptık. İhracatta birim tohumluk fiyat ortalamamız 2,7 dolar/kg iken, ithalatta 4,5 dolar/kg. Bunun nedeni sebze tohumları ve ayçiçeği tohumu. Sebze tohumlarının birçoğunun menşei ülkesiyiz ancak ne yazık ki, tohumları yabancılar tescil ettirmiş durumda.”

İHRACAT PAZARINI KAYBEDEBİLİRİZ

Konunun farklı yönleriyle ilgili tartışmalar ve yorumlar yapılabilir. İhracat yapan bir iş kadını olarak sadece iki detaya dikkat çekeceğim. Birincisi, eğer ürünleriniz ikide bir en büyük pazar olan Avrupa’dan dönerse; hangi tohum kullanılırsa kullanılsın, pazarınızı kaybederseniz.

İkincisi, Türkiye, dünyanın en önemli domates ihracatçısı ülkelerinden biridir. Türkiye’nin kendi domates tohumları da vardır ama büyük market zincirleri ve küresel tedarikçiler, İsrail veya başka bir ülkenin tohumunu istiyorlarsa, yine pazar kaybetme riski altındasınız. Yani, hem gıda güvenliği içinde üretim yapılmalı, hem de tohum tedarikinde hiçbir ülkeye bağımlı kalınmamalı.

Tarımsal üretimin temelini oluşturan tohumlar, biyolojik çeşitliliği, gıda güvenliğini ve sürdürülebilirliği doğrudan etkileyen stratejik öneme sahip bir unsurdur. Son yıllarda küresel bir boyut kazanan tohum sorunu, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

KÜRESEL TOHUMCULUK PAZARI 73 MİLYAR DOLARI GEÇTİ

Geçtiğimiz yarım yüzyılda, tohumculuk sektöründe önemli bir değişim yaşandı. 50 yıl önce ABD’de faaliyet gösteren 1000 civarında küçük ve aile işletmesi tohum şirketi yer alırken, günümüzde bu sayı 100’ün altına düştü. Bir dizi birleşme ve satın alma işlemi sonrasında Corteva, ChemChina, Bayer ve BASF gibi dört çok uluslu tarımsal kimyasal firma küresel tohum satışlarının yüzde 60’ını kontrol etmeye başladı. Bu durum, tohum fiyatlarının artmasına ve tohum çeşitlerinin azalmasına yol açtı. Ayrıca gıda güvenliği ve biyolojik çeşitlilik açısından endişelere neden olmaya devam ediyor.

Küresel Tohum Sektörünün Ekonomik Büyüklüğü, 2024 yılında 73 milyar doları geçti ve 2030 yılına kadar da 100 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Başka bir tahmine göre de 112 milyar doları geçecek. 1990 yılında yedi büyük tohum şirketinin toplam ARGE harcamaları 2 milyar dolardan azken, 2021 yılında bu rakam 6.5 milyar doları aştı. Bunun yanı sıra, tohum patentlerinin ticareti de artmaya devam ediyor.

TARIM ÜLKELERİ İÇİN HEM TEHDİT HEM DE FIRSAT VAR

Alman Bayer’in Amerikalı Monsanto’yu, Çinli firmaların İsviçreli Syngenta’yı satın alması gibi büyük birleşmeler, tohum ıslahı ve atalık tohumların korunması konusunda yeni soruları gündeme getirdi. Dünyanın en büyük iki tohum şirketindeki bu gelişme, tarım ülkeleri için hem bir tehdit hem de bir fırsat sunuyor. Özellikle Türkiye gibi zengin biyoçeşitliliğe sahip ülkeler, yerel tohumları koruyarak ve ıslah ederek bu yeni dönemde önemli bir rol oynayabilir.

Türkiye’nin tohumculuk stratejisi, küresel pazarda rekabet edilebilirliğini artırmak ve yerel tohumları korumak üzerine kurulmalıdır. Yerel tohumların korunması, sadece kültürel mirasımızı korumakla kalmaz, aynı zamanda gıda güvenliğimizi de güçlendirir. Türkiye’nin endemik bitki, meyve, sebze ve çiçek çeşitliliği, bu potansiyeli gözler önüne seriyor.

YENİ TOHUMUN KORUNMASI İÇİN ATILACAK ADIMLAR

Türkiye’nin yerel tohumlarla üretilen yöresel tarım ürünlerinin ekonomik büyüklüğü yaklaşık 10 milyar dolar civarındadır. Bu, toplam tarım üretiminin yüzde 10’una denk geliyor. Küresel düzeyde ise, yerel tohumlarla üretilen tarım ürünlerinin ekonomik değeri 200 milyar doları buluyor. Bu rakamlar, yerel tohumların ekonomik önemini ve potansiyelini vurguluyor.

Türkiye’nin gelecekteki tohumculuk rolü, yerel tohumların korunması ve ıslahı üzerine yoğunlaşmalıdır. Yerel tohumların genetik çeşitliliği, hastalıklara ve zararlılara karşı daha dayanıklı hale getirirken, lezzet ve besin değeri açısından da üstün kılıyor. Yerel tohumların korunması ve geliştirilmesi, sürdürülebilir tarımın ve gıda güvenliğinin temel taşlarından biri olmalıdır.

Yerel tohumların korunması için atılacak adımlar şunlar olabilir:

. Yerel tohumların üretimi teşvik edilmelidir.

. Çiftçilere yerel tohumlara erişim kolaylaştırılmalıdır.

. Yerel tohumların tanıtımı yapılmalıdır.

. Yerel tohumların korunması konusunda farkındalık oluşturulmalıdır.

TOHUM BAĞIMLILIĞI…

Türkiye, İsrail ve Hollanda gibi ülkelerden tohum ithal etme konusunda uzun yıllardır bağımlılık yaşadı. Ancak son yıllarda bu durum değişmeye başladı, İsrail’in pazar payı azalırken, Çin, Tayland ve Hindistan gibi ülkeler bu boşluğu doldurmaya başladı. Bu değişim, Türkiye’nin tohumculuk stratejisini yeniden gözden geçirmesi için bir fırsat sunuyor.

Kıyamet deposu olarak da bilinen Norveç’teki Svalbard Küresel Tohum Deposu gibi projeler, tohum çeşitliliğinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından önemli bir adımdır. Türkiye, bu tür küresel çabaların bir parçası olmalı ve yerel tohumlarını koruyarak, küresel tohumculuk sektöründe aktif bir rol almalıdır.

Tohum konusunun daha pek çok boyutu var ve haliyle en çok tartıştığımız konulardandır. Şimdilik başka tartışmaya girmek istemiyorum. Tohum konusunu pratik çözmenin en iyi yollarından biri yerel tohumlara sahip çıkmaktır. İşte o mahalle pazarlarında kadınların sattığı meyve sebzelerin çoğu yerel tohumların eseridir.

ENDEMİK ZENGİNLİK ÖNEMLİ

Türkiye’de 13 binden fazla endemik bitki, meyve, sebze ve çiçek bulunuyor. Endemik olan nadir ve kıymetlidir. Marketten aldığınız üzüm ile adını bilmediğiniz sepetlerde, küfelerde satılan üzümlerin tadı ve kokusunun farkını herkes bilir.

Türkiye’de 500’den fazla elma bir o kadar da üzüm çeşidi olduğu söyleniyor. Hani nerede o çeşitler. Domates 250 yıl önce Anadolu’ya gelmiştir ama şimdi onlarca yerel çeşidinin kalitesini domatesin ana vatanında bile bulamazsınız. Avokado da böyledir, daha Türkiye’ye geleli 30 yıl oldu ama sadece Alanya’da 12 yerli çeşidi yetiştiriliyor. Kimi yazın ürün veriyor, kimi kışın…

TÜRKİYE, KÜRESEL OLARAK GELEN YÖRESEL ÜRÜN TALEBİNİ KARŞILAYABİLİR

Türkiye’nin yerel tohumları, yüzyıllardır Anadolu’da çiftçiler tarafından kullanılıyor. Bu tohumlar, bölgenin iklimine ve toprak koşullarına uyum sağlamış ve yüksek verimlilik, lezzet ve besin değeri sunuyor. Yerel tohumlar, aynı zamanda genetik olarak çeşitlidir ve bu da onları hastalıklara ve zararlılara karşı daha dayanıklı hale getiriyor.

Türkiye, küresel olarak gelen bu yöresel ürün talebini karşılayabilecek potansiyele de sahiptir. Yeter ki isteyelim!

Türkiye’nin tohumculuk stratejisi; yerel tohumların korunması, ıslahı ve pazarlanması üzerine kurulmalı ve bu sayede hem kültürel mirasımızı korumalı hem de küresel tarım pazarında rekabet edebilir bir konuma gelmelidir. Yerel tohumların korunması ve geliştirilmesi, Türkiye’nin tarımsal ve ekonomik geleceği için hayati öneme sahiptir.

Zuhal Mansfield

TMG Dış Tic ve Madencilik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı

mansfield@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası