Son Haberler

‘İç denetim, riskleri tespit eden check-up”tır’

Bu sözler, TİDE Kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun’a ait. 19 Eylül’de 25. yılını kutlayan TİDE Kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun ve TİDE Başkanı Murat Çağlar, Turcomoney’nin sorularını yanıtladı…

UZUN

Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda da TİDE, gerçekten örnek gösterilebilecek bir sivil mesleki kuruluş. Ülkemize değer kattığı gibi de dünyaya da faaliyetleriyle de örnek olabilecek bir kurum yaratmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.

 ÇAĞLAR

TİDE kurumsallaşma yolculuğunu tamamlamış bir kurum. Türkiye’nin ilk 3 STK’sı arasında yer alıyoruz. 3 bin üyemiz var. Üyelerimiz arasında kamudan holding finans kurumlarına, üretimden hizmet sektörüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren firmalarla çalışan meslektaşlarımız bulunuyor. İç denetim mesleğine gönül veren herkesi, tüzük kurallarına uyan herkesi derneğimize kabul ediyoruz.

UZUN

İç denetim uzmanı olmak için iktisat, işletme, hukuk gibi disiplinlerden mezun olma şartı aranıyordu. Ama bugün dijitalleşme ve teknolojinin geldiği boyutlar insan kaynağı konusunda çok farklı disiplinlerden de istihdam edilebilme imkanı ve fırsatı sağlıyor. İç denetim inter-disipliner bir faaliyet. Yani hukuk da sosyal bilimler de gerekiyor. Dijitalleşme ile birlikte mühendislik alanında da ihtiyaç olduğunu görüyoruz.

ÇAĞLAR

Üyelerimiz arasında her türlü kuruluş var. İsim vermek gerekirse Koç Holding,  Sabancı Grubu, Doğuş Grubu, bankalardan baktığımızda Yapı Kredi Bankası, Odeobank, ING , Akbank var. Üye yapımızın çoğunluğu finans ve holding şirketleri ağırlıklı… Ayrıca orta ölçekli, KOBİ ölçekli şirketler de var. Bu kuruluşlarda çalışan iç denetim meslektaşlarımızdan geniş bir yelpazeye sahibiz. Kamuda çalışan iç denetimci arkadaşlarımız da kurumumuzun üyesi.

 UZUN

Denetlenmek, denetim çok arzu edilen bir kavrammış gibi gelmese de aslında gerek kurumların, gerek bireylerin hayatlarında, kurumsal hayatlarında, bireysel hayatın sürdürülebilirliği açısından denetim olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir konu. Denetim aslında ticaretin olduğu daha doğrusu ekonomide zenginleşmenin, bolluğun, bereketin olduğu süreçlerde vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak kendini gösteriyor.

ÇAĞLAR

Biz  uluslararası bir örgütün Türkiye’deki temsilcisiyiz.  Pandemi döneminde özellikle üyeleriyle etkileşimi en yüksek enstitülerden biri olarak seçildik. Biz pandeminin başladığı dönemden itibaren eğitim platformlarının hepsini online yaptık. Sertifikasyon süreçlerini hepsini online ortamda gerçekleştirdik. Paylaşım toplantılarınıher hafta  düzenlemeye çalıştık. Şu ana kadar 12 toplantı gerçekleştirdik.

UZUN

İç denetçileri dahiliye mütehassıslarına benzetiyorum. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Hepimiz sağlığımız için çeşitli “check-up”lardan geçiyoruz. Kurumsal hayatın da “check-up”ı için böyle bir değerlendirmeye ihtiyacı var. Ama her şeyden önce yapmış olduğunuz işlerin değerlendirilmesi, denetlenmesi, ileriye yönelik risklerinizin ön görülerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli.

ÇAĞLAR

Modern denetim mesleğinde artık hissedarlar, kurumların sahipleri bir danışman arıyor. Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarlar anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı. Aslında iç denetim uzmanı şirketin sürdürebilirlik anlamında yani kurumsal yönetimin güvencesi olarak görev yapıyor.  Aklınıza gelebilecek her türlü süreci bu kapsamda sayabilirsiniz.

UZUN

Yeni Türk Ticaret Kanunu, aslında iç denetimi bir tedbirli yönetici özeni olarak iş sahiplerine iş insanları açısından önemli bir araç olarak sunuyor. İç denetim, riskin erken teşhisi komitesiyle, bağımsız denetim konusunda getirdiği düzenlemelerle yönetim kurullarının vazgeçilmezleri arasında. Geleceğini düşünen, kurmuş olduğu girişimin, kurumsal varlığın sürdürülebilir büyümesini düşünen, rekabette avantaj sağlamak istenen kurumlar için, iş dünyası için iç denetimin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.

ÇAĞLAR

İç denetim standart meslek standartı gereği hiçbir zaman icrai birime bağlı olmaz. Yönetim kurulu yapısına bağlı olur ki, bütün bu aktiviteleri bağımsız bir şekilde gözden geçirebilirsiniz. Güvence sağlasın. Bu anlamda yönetim kurulu bütün neticeleri, faaliyetleri, operasyonları gözlemlerken iç denetimin verdiği raporlara dayanarak eksik noktaları düzeltmesi gereken noktaları takip eder.

UZUN

Hangi ölçekte olursa olsun her kurumun aslında denetime ihtiyacı var. Bunun için sayısal herhangi bir veriye ihtiyaç yok. Bir kurum gelişmek, sürdürülebilir büyüme sağlamak, varlığını devam ettirmek istiyorsa kendini değerlendirme, bir denetimden geçmek durumunda. Ölçek açısından küçük olan, kendi içinde böyle bir istihdam imkanı olmayan kurum ve kuruluşlar bu hizmeti dışarıdan sağlayabiliyor.

ÇAĞLAR

İleride verilerin tamamının gerçekten dijital ortama aktarılması, bizim aslında denetimimizi genişletecek. Bu bizim için büyük bir avantaj. Bugünden de hazırlıklarımızı yapıyoruz.  Robotik süreçler, bahsettiğiniz bir takım geniş veri datasını ve online ortamda yapabilir hale geliyoruz. Fakat bunun için de her şeyi makinalara teknolojiye entegre ederek yapmamız mümkün değil.

UZUN

İleride var olmayacak meslekler, muhasebe ve denetim diye konuşuluyor. Önümüzdeki 10 yıla baktığımızda şunu görüyorum. Aslında meslek bir evrim geçirecek. Aynı abaküsden toplama çıkarma işlemleri gibi. Abaküsden bugün mevcut teknolojiyle başka noktaya geldiği gibi mesleğin ameli yani el emeği işleri ya robotlara ya teknolojinin dijital teknolojinin imkanlarına devredilecek.

DR. KAZIM KILINÇ

Bu röportajda iki konuğumuz var: Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün kurucu başkanı UZUN, diğeri TİDE Başkanı ÇAĞLAR… Konumuz iç denetim sistemi…

19 Eylül’de 25’inci yılını kutlayan TİDE’nin kurucu  Başkanı UZUN, denetimin kurumsal hayat için  olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir konu olduğunu belirterek. “Özellikle iç denetçileri dahiliye mütehassıslarına benzetiyorum. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Hepimiz sağlığımız için çeşitli “check-up”lardan geçiyoruz. Kurumsal hayatın da “check-up”ı için böyle bir değerlendirmeye ihtiyacı var. Bir iç denetçinin ileriye yönelik risklerinizi ön görerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli” diyor.

TİDE’nin Başkanı ÇAĞLAR ise, iç denetimin bir şirketin sürdürülebilirliği için büyük önem taşıdığını vurgularken, “Modern denetim mesleğinde artık hissedarlar, kurumların sahipleri bir danışman arıyor. Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarlar anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı” diye konuşuyor.

 

Katma değerli iç denetimi Ülkemizle tanıştıran TİDE 25 yaşında - Ekonomi haberleri

 

TİDE’nin kurucu  Başkanı UZUN ve TİDE Başkanı ÇAĞLAR sorularımızı cevaplandırdı:

 KILINÇ: İç denetimin dünyadaki geçmişi çok eski yıllara dayanıyor. Fakat Türkiye’deki geçmişi 25-30 yıl öncesine dayanıyor. Ali Kamil Bey, siz Türkiye İç Denetim Ensitütüsü’nün kurucu başkanısınız. 19 Eylül’de TİDE’nin 25’inci yılını kutladınız. Öncelikle kutluyorum sizi. Türkiye’de iç denetim sistemi nereden aklına geldi? Böyle bir dernek kurmak fikri nasıl oluştu, nasıl kurdunuz?

UZUN: Enstitümüzün kuruluşunun 25’inci yılını kutladık . Fakat enstitünün enstitü kurulma düşüncesi, girişimi, hayali aslında 30 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Benim meslek yaşantıma başladığım yıl yani 80’li yılların başında, yani bundan 40 yıl önce mesleğe başladığımda bankacılık sektöründe teftiş kurulunda başlamıştım.

80’li yılların başında ülkemizde denetim denince akla bankalardaki teftiş kurulları geliyordu. Tabi ki aynı zamanda kamu idarelerinde denetim kültürünün, denetim geçmişinin de köklü bir geleneği vardı. Maliye teftiş kurulları, maliye uzmanları, o günün bilinen denetim kurumları olarak karşımıza çıkıyordu. Reel sektör tarafında denetim bankacılık kadar gelişmiş değildi.

Tabi 90’lı yılların başına geldiğimizde de yine tablo çok farklı değildi. Yine bankacılık önde gelen bir sektördü. Reel sektör tarafında ise genelde eski maliyeciler tarafından kurulan denetim birimleri vardı. Bankalardaki teftiş kurulları, genel müdüre bağlıydı.

Hatta birçok kurumda da genel müdür yardımcılığına bağlıydı. Zaman tünelinden geçerek baktığımda teftişin denetimini de şubeler oluştururdu. Genel müdürlük birimleri dokunulmaz birimlerdi. Çünkü zaten genel müdürlük fonksiyonlarına bağlı çalışan fonksiyonlardı.

BUGÜN BÜYÜK VERİ DİYORUZ, O ZAMAN BÜYÜK DEFTER, DEFTER-İ KEBİR ÜZERİNDEN ÇALIŞMALAR YAPARDIK

Şimdi bugün büyük veri diyoruz, veri analitiği diyoruz. Biz o zaman büyük defter, Defter-i Kebir üzerinden çalışmalar yapardık. Teftişin içi devlet gibi katıydı ve üstat-muavin ilişkisi içinde bir mesafeli ilişki vardı. Bu şartlarda mesleğin ilk yıllarını geride bırakırken 90’lı yıllara geldiğimizde gerek Dünya’daki gelişmeler gerek ülkemizdeki kurumsal hayatın kaydettiği gelişmeler içerisinde bu teftiş geleneğinin bizde yarattığı alışkanlıkların dışında dış Dünya’da neler oluyor, denetim dünyada nasıl gelişiyor gibi soruların cevabını merak ediyorduk.

O zaman görev yaptığım bankanın üst yönetiminde bu konuları merakla sorgulamaya gittiğimde uluslararası meslek enstitüsü ile tanıştım.  Benim gibi yine bir bankanın teftiş kurulu yöneticileri de aynı arayış içindeydi. Hatta biz bu vesileyle bankacılıktaki bu geleneksel teftişin yeni bir bakış açısı arayışı ile iki bankanın teftiş yöneticileri olarak çağdaş denetim anlayışı nasıl geliştiririz noktasında düşünmeye başladık.

Tabii önce bilgilenme sürecine girdik. Bu konu, kendimizi geliştirme ihtiyacıyla başladı. Sonra  “bu organizasyonun ülkemizde benzer yapısını neden örgütünü kurmayalım düşüncesi” oluştu. O bir ilham kaynağı oldu.

Yazışmalarımız sonucu 1994 yılının Aralık ayında Uluslararası İç Denetim Enstitüsü’nün Batı Avrupa direktörünün meslek icabı İstanbul’u ziyaret edeceği bilgisini aldık. O da bizimle temas etti.  Kendisiyle buluştuk. O gün 4 meslektaşımız ile birlikte bir otelin lobisinde bir araya geldik. Biz bu hayalimizden düşüncemizden bahsettik. Türkiye’de de bir uluslararası organizasyonun şubesi, temsilcisi olarak faaliyet göstermek istediğimizi belirttik. Bu mesleğin çağdaş gelişimine katkı sağlamak istediğimizi anlattık.  O bizi dinledi. Tavsiyelerde bulundu.

TİDE Kurucu Ve Onursal Başkanı Ali Kamil Uzun'un 25. Yıl Mesajı - YouTube

TÜRKİYE İÇ DENETİM ENSTİTÜSÜ’NÜN KURULUŞU İÇİN İLK ADIMI ATTIK

1994 Aralık’taki o adım, Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün kuruluşu için ilk adım oldu. 1995 yılının Temmuz ayında uluslararası konferansın Paris’te yapılacağı bilgisi geldi. Bu toplantıya katılarak uluslararası enstitünün ve Avrupa misyonunun yöneticileriyle tanışma fırsatım oldu.

Ülkemizde böyle bir girişimi başlatma düşüncemi paylaştım.  Artık böyle bir konuda adımı atma konusunda meslek ailemizin, meslektaşlarımızla düzenli toplantılar yapıyor ve bu hayali de bir mesleki örgütlenmeye dönüştürme konusunda çalışmalarımızı sürdürüyorduk.

Paris’teki konferans sonrası biz bu organizasyonu tamamladık. Örgütlenmeyi ülkemize tanıtmak için ve uluslararası sempozyum yapma düşüncemizi açıkladık. Ben uluslararası organizasyonu yöneticilerini sempozyuma davet ettim.

19 EYLÜL 1995’TE TİDE’NİN KURULUŞUNU GERÇEKLEŞTİRDİK

Hem uluslararası gelişmeleri hem de uluslararası enstitünün ülkemizde tanınması hem de bizim bu gelişimi başlatmamız konusunda bizlere ilham vermesi konusunda bu süreç böyle başladı.

Eylül 1995 yılının 19 Eylül’üne geldiğimizde kuruluşunu gerçekleştirmiştik. İnanılmaz bir yolculuk idi bizim için. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda da TİDE, gerçekten örnek gösterilebilecek bir sivil mesleki kuruluş. Ülkemize değer kattığı gibi de dünyaya da faaliyetleriyle de örnek olabilecek bir kurum yaratmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.

KILINÇ: Murat Bey, Ali Kamil Bey derneğinizin 25 yıllık hikayesini, dünden bugüne nasıl gelindiğini anlattı. Siz TİDE’nin mevcut başkanı olarak bugünü anlatır mısınız? TİDE’nin kaç üyesi var? Kimler üye olabiliyor? Üyelik şartları neler?

ÇAĞLAR: TİDE 25 yaşında genç bir fidan. Ama bir STK için önemli bir geçmişimiz var. Türkiye tarihinde de baktığımızda 312 bin dernek kurulduğunu görüyoruz. Bunlardan 190 bini feshedildi. Yoluna devam eden 120 bin dernek var.

TİDE bunların içerisinde kurumsallaşma yolculuğunu tamamlamış bir kurum. Son 4 yılda projelelerimizle bunları perçinleştirdik. Türkiye’nin ilk 3 STK’sı arasında yer alıyoruz. Dolayısıyla geleceğe emin ellerle yolculuğumuza devam ediyoruz. 3 bin üyemiz var. Üyelerimiz arasında meslek gruplarına baktığınızda kamudan holding finans kurumlarına, üretimden hizmet sektörüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren firmalarla çalışan meslektaşlarımız bulunuyor.

İÇ DENETİM MESLEĞİNE GÖNÜL VEREN, TÜZÜK KURALLARINA UYAN HERKESİ DERNEĞİMİZE KABUL EDİYORUZ

Üyelik kriterlerimize gelince; meslek icabı mesleğe adım atmış genç meslektaşlarımızı ve bu konuya ilgi duyan, bu konuda araştırma yapan mali müşavirlerimiz de dahil olmak üzere iç denetim mesleğine gönül veren herkesi, tüzük kurallarına uyan herkesi derneğimize kabul ediyoruz.

Tabii derneğimiz faal bir dernek. Dernek üye sayımızı belirtirken aktif üyemizi vurgulamak istedim. Derneğimizde faal aktif üye olan olmayan belirli görevleri yerine getirmeyen arkadaşlarımızı da üyelikten dönem dönem çıkabiliyorlar…

KILINÇ: Üyeleriniz arasında kimler, hangi kurumlar var?

ÜYE YAPIMIZIN ÇOĞUNLUĞU FİNANS VE HOLDİNG ŞİRKETLERİ AĞIRLIKLI

ÇAĞLAR: Aklınıza gelen her türlü kuruluş var. İsim vermek gerekirse Koç Holding,  Sabancı Grubu, Doğuş Grubu, bankalardan baktığımızda Yapı Kredi Bankası, Odeobank, ING , Akbank var. Portföyümüzde Türkiye’nin ileri gelen tüm kuruluşlarının yanı sıra orta ölçekli, KOBİ ölçekli şirketler var. Bu kuruluşlarda çalışan iç denetim meslektaşlarımızdan geniş bir yelpazeye sahibiz.

Bunun haricinde kamuda çalışan devletin çeşitli kurumlarında, iktisadi teşebbüslerinde çalışan iç denetimci arkadaşlarımız da kurumumuzun üyesi. Ama üye yapımızın çoğunluğuna bakarsak finans ve holding şirketlerinin ağırlıklı olduğunu söyleyebilirim.

KILINÇ: TİDE, birçok etkinlikler düzenliyor. Kongreler düzenliyordu, uluslararası kongreler düzenledi. Bunların birçoğuna ben de katıldım. Fakat bu sene pandemi nedeniyle bir erteleme söz konusuydu. En son 19 Eylül’de siz dijital ortamda gerçekleştirdiniz. Biraz onu anlatır mısınız? Nasıl gerçekleşti, nasıl oldu? Bu durum devam ederse ne yapmayı düşünüyorsunuz? Nasıl etkinlikler düzenleyeceksiniz?

ÇAĞLAR: Biz  uluslararası bir örgütün Türkiye’deki temsilcisiyiz.  Pandemi döneminde özellikle üyeleriyle etkileşimi en yüksek enstitülerden biri olarak seçildik. Biz pandeminin başladığı dönemden başlamak üzere tüm üyelerimizi, meslektaşlarımızın yanında olabilmek için fiziki toplantılar gerçekleşemeyeceği için eğitim platformlarının hepsini online yaptık.

Sertifikasyon süreçlerini hepsini online ortamda gerçekleştirdik. Bunların haricinde bu dönemde yine meslektaşlarımızın yanında yer alabilmek için paylaşım toplantıları düzenledik. Bunları her hafta  düzenlemeye çalıştık. Şu ana kadar 12 toplantı gerçekleştirdik.

ÜYELERİMİZİN İHTİYACI OLAN KONULARDA ONLİNE AKTİVİTELERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK

Teknik konularda üyelerimizin ihtiyacı olan konularda online aktivitelerimizi gerçekleştirdik. Ofis hizmetlerimizin aksamaması için Mart ayından itibaren gerekli tedbirleri aldık ve altyapımızı oluşturduk. COVID-19’un etkilerini bertaraf etmek ve çalışanlarımızı korumak için de uzaktan çalışma metodunu gerçekleştirdik.

Şu anda tüm faaliyetlerimizi ve üyelerimizi uzaktan gerçekleştiriyoruz. Tabi bahsettiğiniz kongre bizim için çok önemli bir etkinlik. TİDE’nin geçmişinde önemli bir yeri olan iki günlük aktivitemizde yaklaşık 1400 kişiyi ağırladığımız bir etkinlik. Uluslararası katılımın olduğu çeşitli iş dünyasının olduğu bir etkinlik.

Bu sene de bunu online ortamda yapmaya öngördük. Çünkü gerek mevzuat gerek içişleri bakanlığının verdiği genelge gereği, şu anda fiziki ortamda olmayacak. Ama Aralık ayında kongremizi yine online ortamda meslektaşlarımızla yapmayı planlıyoruz.

KILINÇ: TİDE ile ilgili bir soru daha sormak istiyorum. Sertifika da veriyorsunuz aynı zamanda, eğitimler düzenliyorsunuz. Şu ana kadar kaç kişiye sertifika verildi?  

ÇAĞLAR: Yıllık bazda bu başvuru sürecine göre değişiyor. Ama bu yılda yaklaşık 60’ın üzerinde başvuru oldu. Bu arkadaşlarımızda online olarak seçtikleri tarihlerde sınavlarını alabiliyorlar. Şu anda fiziken sertifika teslimatını yapmadık, ama bu sınav süreçlerinde başarılı olmanıza göre sertifikasyon sürecine maddi akışı devam ediyor. Ayrıca şöyle bir opsiyon da sunduk meslektaşlarımıza. Pandemi nedeniyle, çeşitli nedenlerle sınavları sertifikasyon uluslararası yapılıyor. Sonuçta katılamazlarsa herhangi bir cezai yaptırım olmadan bir ek ücret alınmadan sınav tarihlerinde değiştirme imkanı veriyoruz.

DENETİM, ÖZELLİKLE İÇ DENETİM İNTER-DİSİPLİNER BİR FAALİYET

KILINÇ: Ali Kamil Bey, “iç denetim uzmanı olmak istiyorum, iç denetim konusunda çalışmak istiyorum” diyenler hangi eğitimi almalı? Hangi formasyonu almalı ki iç denetim uzmanı birisi olabilsin?

UZUN: Çok yerinde bir soru. Şöyle ifade edeyim. Aslında bizim mesleğimiz akademik bir meslek. Yani akademik bir meslek derken şunu kastediyorum: Bu mesleği yapabilmek için bir üniversitede lisans seviyesinde mezun olmak gerekiyor. Bu uluslararası sertifikalarda sınava giriş için, aday olmanız içinde aranan bir ön koşul. Onun için ben mesleğimi bir akademik meslek olarak nitelendiriyorum.

Mesleğe başladığım yıllarda genelde istihdam edilecek gençler için iktisat, işletme, hukuk gibi disiplinlerden mezun olma şartı aranıyordu. Ama bugün dijitalleşme, teknolojinin geldiği boyutlar iç denetim konusunda istihdam edilecek olan insan kaynağı konusunda çok farklı disiplinlerden de insan kaynağının istihdam edilebilme imkanı ve fırsatı var.

Şimdi bir yandan akademik bir meslek olduğunu söyledim, ama mesela doktor olmak için tıp fakültesini bitirmek gerekiyor. Hukukçu olmak yani avukat, hakim veya savcı olmak için hukuk fakültesini bitirmek gerekiyor. Ama lisans seviyesinde denetim fakültesi diye bir fakülte yok. Neden böyle?

Çünkü denetim, özellikle iç denetim inter-disipliner bir faaliyet. Yani hukuk da gerekiyor. Sosyal bilimlerin birçok alanı ilgili de bilgi birikimine de ihtiyaç duyuyor. Hatta şimdi bu dijitalleşme ile birlikte teknolojinin geldiği bu gelişmeyle mühendislik alanında da birçok alanda yeni disiplinlerin de bu mesleki faaliyetlerin içerisinde ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu nedenle iç denetim mesleğinin böyle geniş bir yelpazede disiplinlerden gelecek insan kaynağına ihtiyacı var.

 

TİDE Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Murat Çağlar'ın 25. Yıl Mesajı - YouTube

KURUMLARIN BAŞINDAKİ LİDERLER, HİSSEDARLAR ANLIK VERİ VE DANIŞMAN İSTİYOR

KILINÇ: Murat Bey, Ali Kamil Bey biraz önce teftiş kuruluyla iç denetim meselesini karşılaştırdı. Önceki yıllarda böyle bir kavram yoktu. Özellikle bankalarda ve bazı kamu kurumlarında teftiş kurulları var. İktisat ve İşletme Fakültesi’nden mezun olanlar, müfettiş olmak için, müfettiş yardımcısı olmak için yarışıyordu. Okurların daha iyi anlaması için soruyorum. İç denetim deyince ne anlıyoruz? Neyin denetimi yapılacak? Hangi alanlara denetim yapılacak?

 ÇAĞLAR:  Ben teftiş kavramından başlayayım, sonra denetimin kapsamını size aktarayım. Teftiş, aslında işletim içeren bir konsept. Eski anlamda iç denetim belki ilk haliyle hala faal olan kamu kurumlarında çeşitli konularda devam ediyor.

Aslında bir bütünleyici olarak bakmak lazım. Ayrıştırmamak lazım. Modern denetim mesleğinde artık hissedarlar, kurumların sahipleri bir danışman arıyor. Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarlar anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı.

Geçmiş hesapların kontrolünden ziyade bütün kapsam olarak bir kurumun içerisinde yer alan tüm süreçleri içerisine konulan kontrollerin düzenli olarak gözden geçirilmesi, belirli risk değerlendirmeleri yaparak o şirketin, o kurumun faaliyetlerini sürdüremeyecek hale getirebilecek ön plana çıkararak bu anlamda faaliyetleri engelleyecek unsurlar var. Bunların denetimini yapar. Gerekli anda düzeltmelerini verir.

Aslında şirketin sürdürebilirlik anlamında yani kurumsal yönetimin güvencesi olarak görev yapıyor.  Aklınıza gelebilecek her türlü süreci bu kapsamda sayabilirsiniz. İnsan kaynaklarından satın almaya, satıştan finans sürecine üretimden kalite kontrole kadar mevzuata uymak adına şirketin faaliyet alanını isteyen her sürecin iç denetim bir güvence mekanizmasıdır. Bu sahalarda sağlanan kontrollerin sağlıklı çalışıp çalışmadığını denetler. Gerekirse önerilerde de bulunup bunların düzeltilmesini ön görür.

KURUMSAL HAYATIN, BİREYSEL HAYATIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ AÇISINDAN DENETİM OLMAZSA OLMAZ, VAZGEÇİLMEZ BİR KONU

KILINÇ: Ali Kamil Bey, bu coğrafyada toplum, denetlenmeyi sevmiyor. Yöneticiler denetlenmeyi sevmiyor. Kayıt dışı işlemlerin çok fazla olduğu bir coğrafyadan söz ediyoruz. Acaba iç denetim belki de çok daha fazla büyüyebilir miydi? 

UZUN: Aslında ilk denetim faaliyetleri olarak bu coğrafyada gerçekleşti. İpekyolu, baharat yolu ticaretin kalbi hep bu coğrafyada atmış. Asya’dan Avrupa’ya uzanan Türkiye da burada önemli bir köprü görevini görüyor. Daha sonra bu kıta Avrupası’nda Sanayi Devrimi ile birlikte ve kapitalizmin beşiği  ABD’de modern denetimin şekillendiğini görüyoruz.

Biz de aslında Türkiye İç Denetim Enstitüsü ile 1995 yılında doğduğu coğrafyaya modern halini getirmeye vesile olduk. Ama şuna katılıyorum. Denetlenmek, denetim çok arzu edilen bir kavrammış gibi gelmese de aslında gerek kurumların, gerek bireylerin hayatlarında, kurumsal hayatlarında, bireysel hayatın sürdürülebilirliği açısından denetim olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir konu. Bu şekli ile de değerlendirmek lazım.

Şöyle bir metafor kullanmak gerekirse, özellikle iç denetçileri dahiliye mütehassıslarına benzetiyorum. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Şimdi hepimiz birey olarak sağlığımız için çeşitli “check-up”lardan geçiyoruz belli aralıklarla. Kurumsal hayatın da “check-up”ı için böyle bir değerlendirmeye ihtiyacı var. Ama her şeyden önce yapmış olduğunuz işlerin değerlendirilmesi, denetlenmesi onlarla ilgili ileriye yönelik risklerinizin ön görülerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli.

Türk Ticaret Kanunu, yeni kanun aslında iç denetimi bir tedbirli yönetici özeni olarak iş sahiplerine iş insanları açısından önemli bir araç olarak sunuyor. Riskin erken teşhisi komitesiyle, bağımsız denetim konusunda getirdiği düzenlemelerle yönetim kurullarının vazgeçilmez sorumlulukları arasında iç denetime yönelik düzenlemeleri ve o ilgili hükümlerin gerekçelerinde bunun altı çiziliyor.

Bu bakımdan ben geleceğini düşünen, kurmuş olduğu girişimin kurumsal varlığın sürdürülebilir büyümesini düşünen, rekabette avantaj sağlamak istenen kurumlar için, iş dünyası için iç denetimin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Denetim aslında ticaretin olduğu daha doğrusu ekonomide zenginleşmenin, bolluğun, bereketin olduğu süreçlerde vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak kendini gösteriyor.

KILINÇ: Murat Bey iç denetim, şirkete ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Yönetime ne gibi faydalar sağlıyor?

ÇAĞLAR: Aslında kurumların evrim geçirme sürecine bakarsak küçük bir KOBİ’yi, aile şirketini düşünelim. İlk başta siz her şeyin başındasınız. Nakit akışı da sizin elinizde, stoklar, satışlar, müşteri ilişkileri; her şey sizin kontrolünüzde. Ama bir süre sonra iş büyüyor. İlk etapta aile içine ve akrabalara yöneliyorsunuz. Güvenilir kişileri, ilgili bölümlerin başına koyuyorsunuz.

Ama iş öyle büyüyor ki belli bir ölçekten sonra işleri, profesyonellere devretmek zorundasınız. Belli bir ölçeğe geldiğiniz zaman zaten bu kontrolü şahsen pek yapmanız mümkün değil. İç denetimin burada yarattığı değer, bu tüm kurumsal yapının bütün faaliyetlerini bir güvence sahibine geliyor. Yani İngilizce tabiriyle cross-check yani karşılıklı kontrol mekanizması gibi düşünebilirsiniz.

İÇ DENETİM HİÇBİR ZAMAN İCRAİ BİRİME BAĞLI OLMAZ, YÖNETİM KURULU YAPISINA BAĞLI OLUR

O yüzdendir ki iç denetim meslek standardı gereği hiçbir zaman icrai birime bağlı olmaz. Yönetim kurulu yapısına bağlı olur ki, bütün bu aktiviteleri bağımsız bir şekilde gözden geçirebilirsiniz. Güvence sağlasın. Bu anlamda yönetim kurulu bütün neticeleri, faaliyetleri, operasyonları gözlemlerken iç denetimin verdiği raporlara dayanarak eksik noktaları düzeltmesi gereken noktaları takip eder. Denetçinin sahada bütün operasyonlardaki faaliyetlerinde girip çıkması nedeniyle birikim tecrübesinden de ayrıca danışmanlık olarak yararlanılır.

Bugün özellikle pandemi sürecinde gördüğümüz birçok hadisede şirketlerin belirli alanlardaki eksiklikleri alacakları aksiyonlar için iç denetçilerin bütün toplantılarda yer aldığını görüyoruz. Biz, kurumsal yönetimin güvencesiyiz diyebilirim.

KILINÇ: Biraz önce verdiğiniz örneklerde örneklerinizin büyük kuruluş, bankalar, özel sektöre ait büyük kuruluşlar olduğunu gördük. Acaba iç denetim birimini kurmak için hangi ölçekte firma olmak lazım?

ÇAĞLAR: Aslında bunun uluslararası anlamda belli bir ölçeği yok. Ama bunu tamamen şirket faaliyetlerinin yönetim kurulu tarafından kontrol edilemeyecek boyuta gelmesi olarak adlandırabiliriz. Bizim 3 bin 300 üyemiz var dedim. Farklı sektörler var dedim, ama 855 farklı kurumdan da üyemiz var. Bu üye yapısına baktığımızda 20-30 kişi çalıştıran şirketlerimiz de var. İçerisinde 6-7 bin çalışanı olan büyük gruplarımız da var.

20-30 KİŞİLİK KÜÇÜK BİR AİLE ŞİRKETİNDE İÇ DENETİM YAPILANMASI ÇOK MALİYETLİ GELEBİLİR, AMA DANIŞMANLIK ŞİRKETLERİ VAR

Dolayısıyla aslında ihtiyacın doğduğu noktada operasyonları ve faaliyetlerin artık bireylerin kontrolünden çıktığı nokta olarak tanımlayabiliriz. Bizler TİDE olarak gerek TÜSİAD ile yaptığımız iş birliklerinde gerek başka STK’larla yaptığımız iş birliklerinde KOBİ’lere ve aile işletmelerine bu anlamda destek vermeye çalıştık. Anadolu’da çeşitli şehirlerde organizasyonlar düzenledik.

İletişimde olduğumuz aile şirketlerinde gelinen hacim itibariyle profesyonel kadronun daha yaygınlaştığı, aile fertlerinin şirketin her alanını kontrol edemediği noktalarda bir danışmanlık hizmeti almaya başladığını gördük. Bütçe olarak baktığımızda 20-30 kişilik küçük bir aile şirketinde iç denetim yapılanması çok maliyetli gelebilir, ama bu noktada da iç denetim faaliyeti veren danışmanlık şirketleri var. Tüm zamanını size vermeyen, ama kontrol sağlayan firmalar var. Tüm bu büyümekte olan işletmelerin bu noktada iç denetime başvurduğunu gözlemliyorum.

UZUN: Tamamlamak adına bir şey eklemek istiyorum. Hangi ölçekte olursa olsun her kurumun aslında denetime ihtiyacı var. Bunun için sayısal herhangi bir veriye ihtiyaç yok. Bir kurum gelişmek, sürdürülebilir büyüme sağlamak, varlığını devam ettirmek istiyorsa kendini değerlendirme, bir denetimden geçmek durumunda.

BİR KURUMSAL VARLIĞIN DENETİM FAALİYETİNE MUTLAKA İHTİYACI OLACAK

Burada mesele şu. Sayın Başkan da bunu ifade etti. Ölçeği imkan veren kurumlar da içeride istihdam edilen insanlar tarafından bu faaliyet yürütülüyor. Ama ölçek açısından küçük olan, kendi içinde böyle bir istihdam imkanı olmayan kurum ve kuruluşlar bu hizmeti dışarıdan sağlayabiliyor.

Yani, sonuçta eğer bir kurumsal varlık kurumsal hayat içerisinde, rekabet içerisinde sürekliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak istiyorsa riskleriyle baş edebilmek ve onlara karşı belirli kontrolleri geliştirebilmek istiyorsa bir denetim faaliyetine mutlaka ihtiyacı olacak. Ama bunun nasıl sağlanacağı kurum içi mi olacak, kurum dışı kaynaklar için mi olacak? Bu işletmenin ölçeğine göre veya sektörün düzenlemelerine göre değişebilir.

KILINÇ: Doğru, iç denetim, kurumsal yapının sürdürebilirliği açısından da büyük önem arz ediyor. TOBB’un aktif olarak 2 milyon üzerinde üyesi var. Bunların yüzde 90’ından fazlası da aile şirketi, KOBİ niteliğinde şirketler. Dolayısıyla iç denetim KOBİ işletmeleri için, aile işletmeleri için de büyük bir önem fonksiyon icra ediyor. Pandemi süreciyle birlikte dünya ekonomisi farklı bir yörüngeye doğru gidiyor. İş yapma biçimleri değişmeye başladı. Bankacılık büyük ölçüde dijitalleşti. E-ticaret çok yaygınlaştı. Yapay zeka sistemleri yaygınlaşıyor, robotik sistemler büyüyor. Dijitalleşme iç denetimi nasıl etkiledi? Bu mesleğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

 VERİLERİN DİJİTAL ORTAMA TAŞINMASI DA BİZ DENETÇİLER İÇİN YARARLI OLDU

 ÇAĞLAR: Evet, çok güzel bir soru teşekkür ederim. Yaklaşık 10 yıldır hayatımızda bir dijital dönüşüm etrafımızda dolaşıyor. Aslında son yıllarda kurumların buna hazır hale gelmesinde çok büyük bir ivmelenme vardı. Pandemi öncesinde değişim ve dönüşüm başladı. Tabi bir dijital dönüşüm doygunluğu var diyemeyeceğim, ama bu anlamda verilerin dijital ortama taşınması da biz denetçiler için yararlı oldu.

Gözlem maalesef sadece ekrana dayalı verilerin sunulmasıyla olmuyor. Biz bir işletmeye adım attığımızda ilgileneceğimiz risk primleri konularını incelerken, aslında o işletmede her şeye bakarız.

Örneğin bir stok için sahaya indiğimizde stok incelemesi yaptığımızda stoklarla ilgili süreçleri kontrol ettiğimizde aslında gözlemlediğimiz etraftaki burada olabilecek stoklardan tutun da son derece müsait olmak süreciyle birçok alandan besleniriz.

Aslında dijital dünya bize tamamen yüzde 100 güvence veren, tüm verilerin şu anda değil ama online ortama dijital ortama geçmesiyle bizim o anlamda denetimi yüzde 100 dijital olarak yapabileceğimiz anlamına gelmez. İlerisi için gelişmeleri izliyoruz. Meslektaşlarımız arasında daha çok göreceğiz ileride.

VERİLERİN TAMAMININ GERÇEKTEN DİJİTAL ORTAMA AKTARILMASI, BİZİM ASLINDA DENETİMİMİZİ GENİŞLETECEK

İleride verilerin tamamının gerçekten dijital ortama aktarılması, bizim aslında denetimimizi genişletecek. Bu bizim için büyük bir avantaj. Bugünden de hazırlıklarımızı yapıyoruz.  Robotik süreçler, bahsettiğiniz bir takım geniş veri datasını ve online ortamda yapabilir hale geliyoruz.

Fakat bunun içinde her şeyi makinalara teknolojiye entegre ederek yapmamız mümkün değil. Bu verilerin incelenmesi için senaryoların yazılması, bu senaryoların doğru kontrol edilmesi, yeni senaryolarla eşleştirilmesi ve birini karar verici etkinlikte olması lazım.

Biz iç denetçi olarak ileride tam dijital anlamda denetime geçiş sürecinde bu verileri kontrol eden ve dizayn eden tarafta olacağımızı görüyoruz. Şu aşamada yüzde 100 dijital denetim yapıyoruz diyemeyiz. Ki mesleki olarak da mümkün değil. İleride bu büyük data verisinden de faydalanacağız. Buna yönelik de hazırlıklarımız sürüyor. İç denetimde istihdam ettiğimiz arkadaşlar da artık buna doğru yöneliyor. Gelecekte daha çok data evreni denetleyeceğiz.

PERYÖN - Türkiye İnsan Yönetimi Derneği

KILINÇ: Ali Kamil Bey, siz aynı zamanda Fütürizm Derneği üyesisiniz. Gelecekle de çok ilgilenen bir insansınız. Sizin bu konudaki öngörünüz nedir?

UZUN: Ben, şöyle düşünüyorum. Ön görmek ve uz görmek diyelim. Gelecekte nasıl nereye yönelecek diye. Aslında şöyle basit bir örnek vermek istiyorum. İlk hesap makinası abaküs idi. Daha sonra bunlar teknolojinin katkısıyla şeritli hesap makinaları, elektronik hesap makinaları.

Bugün ise hesaplama yapmak için cep telefonumuzdaki aplikasyonları kullanıyorsunuz. Tabi bunun ötesinde bambaşka veri analitiği yöntemleriyle de bir çok veriyi analiz etme imkanına sahipsiniz. Ama özünde işlev değişmiyor. Teknoloji değişiyor.

MESLEĞİN EL EMEĞİ İŞLERİ YA ROBOTLARA YA TEKNOLOJİNİN DİJİTAL TEKNOLOJİNİN İMKANLARINA DEVREDİLECEK

Bu bakımdan iç denetim mesleği de böyle. İleride var olmayacak meslekler, muhasebe ve denetim diye konuşuluyor. Önümüzdeki 10 yıla baktığımızda şunu görüyorum. Aslında meslek bir evrim geçirecek. Aynı abaküsden toplama çıkarma işlemleri gibi. Abaküsden bugün mevcut teknolojiyle başka noktaya geldiği gibi mesleğin ameli yani el emeği işleri ya robotlara ya teknolojinin dijital teknolojinin imkanlarına devredilecek.

Akıl teri,  yani alın teri kısmı teknolojiye terkedilirken akıl teri tarafında meslek mensubu, meslektaş, iş dünyasına, kurumsal hayata, daha fazla katma değer sağlayacak hale gelecek. Bu nedenle yetkinlikleri de değişecek denetçinin.

İşte o zaman mali süreçlerle ilgili konularının ön planda olduğu zamanlarda bu iş iktisat, ekonomi, işletme disiplini gibi konulardan gelen insan kaynağıyla gelen konulardan çözülürken ben denetimin de biraz daha mühendisliğe kayacak bir yönde gelişeceğini söylüyorum. Denetim mühendisliği de diyebilirsiniz. Siber riskler de var. O da bir güvenlik riski, kontrol riski olarak oluşuyor. Bu konuda da bilgi sahibi olmanız lazım.

Ben iç denetimin, çok yönlü insanların yapacağı bir meslek haline geleceğini, daha da bu tarafın güçleneceğini düşünüyorum. Disiplinler üstü bir konu. Tek bir akademik disiplinden olmayacak. Şimdi multi disiplini, çok yönlü becerileri içinde barındıracak bir meslek haline gelecek diye görüyorum.

Zaten Dünya da buna doğru gidiyor. İşin geleceği, iş yerinin geleceği o yöne gidecek. Çünkü bu pandemi koşullarında hepimiz evlere çekildik. O koca plazalar terkedildi. Eğitimde kampüsler boşaldı. Uzaktan erişim gündeme geldi. Denetimde saha da olmazsa olmaz gerçeği vardı.

Şimdi bu konuda uzaktan denetim faaliyetlerini nasıl yürütebiliriz, onların üzerinde duruyoruz. Onun için denetçi robotlar görebiliriz. Daha o veriyi büyük veriyi daha hızlı değerlendirip denetleyecek ama onun ötesinde çok yönlü becerilere sahip insan kaynağı ile bu işle uğraşan mesleği gerçekleştiren insanların stratejik anlamda rolünün daha güçlü daha önemli hale geleceğini öngörebiliriz. Ben gidişatın bu yönde olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan da yeni nesle bu mesleğe ilgi göstermesini tavsiye ediyorum.

KILINÇ: Murat Bey sizin tavsiyeniz neler olacak? İç denetim konusunda uzmanlaşmak isteyen, bu alanda çalışmak isteyen gençlere neler söylemek istersiniz?

ÇAĞLAR: Biz bu konuda elimizden geldiğince üniversitelerimize erişmeye çalışıyoruz. Ama gençlerin artık elinde teknoloji var. Eskiden sadece çevremizden bilgi alabiliyorduk ama artık TİDE’yi yakından takip ederek, yani TİDE’nin web sitesini, sosyal medyasını, Instagram, Facebook hesaplarını takip ederek bizlerin faaliyetlerini yakından dahil olabilirler.

Üniversite çağındaki arkadaşlarımıza illa ki o üniversitede ders açmamızı gerekmiyor. Gönüllü olarak bizim faaliyetlerimize katılarak mesleği yakından tanımaları, geleceğe dönük meslek hakkındaki izlenimlerini pekiştirmelerini öneririm. Bu meslek bilinmeyen bir meslekle olmakla beraber aslında kariyer anlamında da çok büyük fırsatlar açan bir meslek.

İç denetim birçok alana hakim olduğu için kariyer yolculuğunda arzu edenlerin çok farklı departmanlarda üst düzey yönetim pozisyonlarına geldiğini görüyoruz. Aslında merak sahibi olan tüm arkadaşlarımızı buraya davet ediyoruz.

BU MESLEK AYNI ZAMANDA GEZİCİ MESLEK, 23 FARKLI ÜLKEYE GİDİP 22 FARKLI KURUMDA İÇ DENETİM FAALİYETİ YAPTIM

Bu meslek aynı zamanda gezici meslek. Ben 23 yıllık kariyer mesleğimde hiç değiştirmeden büyük bir zevkle çalışıyorum. 23 farklı ülkeye gidip 22 farklı kurumda iç denetim faaliyeti yaptım. Onlarında alt bölümlerini düşündüğünüz zaman merak sahibi olan çok öğrenmeye açık kariyer yolculuğunda farklı bir değer yaratmayı isteyen arkadaşlarımıza kapımızın açık olduğunu söylemek isterim.

KILINÇ: Ali Kamil Bey, bir duayen olarak bir iç denetimci olarak işletmelere, patronlara neler tavsiye edersiniz?

UZUN:  Tabi iş insanları aslında ekonominin önemli aktörleri. İstihdam yaratıyorlar. Yatırım yapıyorlar. Her şey den önce işletme denilen kurumsal varlıkla ekonominin çarklarının dönmesi için önemli rolleri var. Sorumlulukları var.

Şimdi kendi sermayeleriyle, kendi emekleriyle yarattıkları bu değerleri, bu girişimi sonucu bir tüzel varlık haline kurumsal varlık haline dönüşmesi ile birlikte artık onun emeği topluma değer katan, toplumun bir varlığı haline geliyor. Bu bakımdan şöyle bir sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Bir yandan o girişim zekasıyla üstlendiği rol, ekonomide bir kurumsal değer yaratıyor.

O kurumsal değerin ekonominin bir parçası, toplumun bir parçası varlığı olması nedeniyle de geleceğe karşı da bir sürdürebilirliği nesilden nesle çünkü o istihdamın devamı, o yatırımın büyüyerek gelişmesi ekonomiye hem gelir hem devlete vergi olarak sonuç yaratması tedarikçisi müşterisi ile o zincirin zenginleşmesi ve aynı zamanda ülkesi için yarattığı bu değerin küresel alanda bir rekabet gücüne küresel markaya dönüşmesi gibi sorumlulukları var.

Bunu layıkıyla yerine getirebilmesi, bunun güvencesi olan denetime önem vermesi lazım. Bu bir yandan bağımsız denetimle olacak yani şirketinin finansal sonuçlarını bir bağımsız denetçi tarafından kamuoyuna güvence vermesi doğruluğu ve gerçeği yansıttığı için ama diğer yandan da iç denetimin ile de bu süreçleri sonuçlarının büyümesinin devamlı kılacak yarattığı o kurumsal değerin ekonomide, ülkede devamlılığını sağlayabilmesi açısından da bir iç denetime ihtiyacı var bu açıdan.

İŞ İNSANLARINA GELECEĞİ DE DÜŞÜNEREK DENETİM AKTÖRLERİYLE BİRLİKTE BU SÜRECİ YÖNETMELERİNİ TAVSİYE EDİYORUM

Ben onun için iş insanlarına bu iç zekalarıyla, girişimci zekalarıyla ekonomiye ve topluma yarattığı bu değerlerin geleceği de düşünerek denetim aktörlerine de bu anlamda onlarla da birlikte bu süreci yönetmelerini tavsiye ediyorum.

KILINÇ: İç denetim konusunun biraz da rating meselesine benzetiyorum. Uluslararası rating şirketleri şirketlere, ülkelere notlar veriyor. Pozitif not iyi not alma imkanı oluyorsa devlet, uzun vadeli ve düşük faizli borçlanma imkanına sahip oluyor. İyi not alan şirketler de uzun vadeli ve düşük maliyetli kredi alabiliyor. Bir de toplum üzerindeki itibarları farklı oluyor. Güvenilir bir profil ortaya çıkıyor. İç denetim sisteminden geçmiş şirketler toplum ve ilgili kuruluşlar nezdinde itibar kazanıyor. Ne dersiniz?

ÇAĞLAR: Kazım Bey, sizin bahsettiğiniz uygulamamın karşılığı var. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Borsa İstanbul’u denetleyen kurumların değerleme raporları çıkıyor. Bunların alt kriterlerine baktığınız zaman iç denetim ekibinin olduğu şirketler daha yüksek puanlama alıyor.

Keza kreditörlerin büyük bankaların kredi verme sürecindeki mevzuat uyum kriterlerine baktığınız zaman eğer sizin iç denetim ve iç kontrol yapınız varsa risk değerlendirmeniz düşük çıkıyor. Daha uygun finansman oranlarıyla aslında finanse ediyorsunuz. Aslında dediğiniz fiiliyatta birebir gerçekleşiyor.

UZUN: Kazım Bey, çok güzel bir söz ile bitireyim. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri çok önemli: “Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinden münakaşa yapmaktan zevk alırlar.” Bu açıdan iş insanları topluma önderlik eden kurumlarda yöneticilik yapan insanlar, daha doğrusu iş üretenler bu anlamda denetime açık oldukları takdirde hem toplum kazanacak hem de emekleri değer kazanacak. Ben bu sözleri değerli buluyorum.

Söyleşiyi izleyebilirsiniz…

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası