Son Haberler

Türkiye`nin gücüne inanıyoruz

Türkiye turizmde bu yıl sezon başında bile doluluk sınırlarını zorladı. Fakat ülkemizde Taksim parkında sökülen ağaçlar bahane edilerek ve sanal bir mutsuzluk ortamı yaratılarak maalesef bu konularda önünde olduğumuz İspanya‘nın gerisine itildik.

Yurt içi ve yurt dışı tanıtımlarla yaptığı olağanüstü ve heyecan uyandıran yatırımlarla, gıda ve turizm konularındaki olumlu ve yenilikçi düzenlemelerle Gastronomi ve Turizm konularında dünya liginin üst sıralarına yerleşen Türkiye, Nisan-Mayıs ayları gibi sezon başı olarak bilinen tarihlerde bile doluluk sınırlarını zorladı. Fakat ülkemizde Taksim parkında sökülen ağaçlar bahane edilerek ve sanal bir mutsuzluk ortamı yaratılarak maalesef bu konularda önünde olduğumuz İspanya‘nın gerisine itildik.
Peki bu işte kim kazandı?

Finans ve Faiz Lobisi mi, dış güçlerin kullandığı kişilerin sanal tuzağına düşen masum gençler mi? Onları desteklemek isteyen sade vatandaşlar mı? Bu kargaşadan siyasi rant elde etmek isteyen muhalif partiler mi? Türkiye’yi AB/Avrupa Birliğine almak istemeyen Avrupa Parlamentosu ve Almanya gibi ülkeler mi? Yoksa illegal suç örgütleri mi? Alkol lobisi mi? Camcılar, çerçeveciler vs. gibi başkalarının felaketinden yarar bulan masum esnaflar mı? Kışkırtıcı ve endişe uyandırıcı yayınlar yapan gazeteler mi? Kasetten canlı aynı tarz ve üsluptaki yayın tekrarları ile ” reating” yaptığını zanneden TV kanalları mı? Konuların daha da içerilerine girersek; doktor, zabıta, gazeteci, vs kılığına giren adi hırsızlar mı?

Kazananlar ayan beyan belli değil ama kaybedenler ortada. İşine gücüne gidip gelen, sessiz ve sade vatandaşlarımız kaybetti. Turizmciler, otelciler, taksiciler, fast foodcular, pastaneciler, lokantacılar, sigortacılar ve mallarını sigorta yaptırmamış kişiler ile tüm diğer esnaflar kaybettiler. İstanbul‘da ve yurdun birçok yerinde aynı bahane ile yollar, duraklar, bankalar tahrip edildi. Otobüsler, özel ve resmi araçlar yakıldı. ülkemize gelmiş, konuğumuz olan turistler korkup ülkelerine döndü, gelecek olanlar da rezervasyonlarını iptal ettiler.

Halbuki daha Mayıs ayı başında yeni haberler gelmişti, (TUİK ) Türkiye İstatistik Kurumundan. “Türkiye Ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 3 büyüdü” diye.”Tüketim harcamaları 2.1 puan, Kamu harcamaları 0.7 puan oldu” diye. GSHYİH Cari fiyatlarla 357 milyar 854 Milyon lira olarak gerçekleşti. Bunun 270 Milyar lirasını tüketim harcamaları oluşturdu. İlk sırayı da 68.1 milyarla gıda (yiyecek ve içecekler) aldı. Bunu 52.1 Milyar lira ile konut ve bağlantılı giderleri, 47.3 milyar lira ile ulaştırma ve haberleşme harcamaları takip etti.

28 Mayıs sabahına kadar ikinci çeyrekteki rakamlar bu oranları en az yüzde 40, üçüncü çeyrekte ise yüzde 70 katlayacak şekilde yukarı doğru gidiyordu. Sektörler tanıtıma yaptıkları yatırımların karşılığını tam almak üzereydiler. Aynı raporda dikkat çeken hususlardan bizce en önemlisi: İlk çeyrekte en çok artan harcama kalemlerinden birinin de otel ve lokantalarda olduğu konusuydu. Tüketiciler 2012 yılının ilk çeyreğinde, otel ve yeme-içme yerlerinde 11.6 Milyar lira tüketim harcaması yaparken, 2013’ün ilk çeyreğinde bunu yüzde 23.7 arttırarak 14.5 Milyar liraya çıkartmışlar. Zaten biz de yukarıdaki tespitlerimizi edindiğimiz bilgiler çerçevesinde bu paralelde yapmıştık. Tabiidir ki: Yaz aylarında tatile ve yakınlarıyla buluşmaya gelecek olan diğer ülkelerdeki vatandaşlarımız ile genel ve business turistlerin çoğalması, bu tarz tüketimleri hızlandıracaktı, gastronomik ürün ve hizmetlerin pazar payını arttıracaktı. Yine de olacak ama istenilen rekorları kırdıracak düzeyde olacak mı? Orası belirsiz olmasına rağmen belirli olan odur ki; bu iki sektörde kesinlikle 28 Mayıs-19 Haziran arasında ciddi bir gelir ve müşteri kaybı oldu. Bunun psikolojik uzantı ve neticeleri önümüzdeki çeyrek dönemleri de negatif olarak etkileyecek. Ancak; Gastronomi ve Turizm Sektörleri bu yaralarını saracak ve ileriye dönük yatırımlarını sürdürecek güce, kapasite ve kaliteye sahiptir. Tedarikte ve istihdamda kayıplar olabilir bazı mekanlar el değiştirebilir, sektöre büyük ümitlerle giren acemiler gemilerini terk edebilirler. Serbest piyasa ekonomilerinde bu tarz olaylar sıradan olup, piyasalar tarafından tolere edilebilir. Güçlü bir hükümet ve ekonomiye sahip olan ülkemiz ve herşeyin farkında olan insanlarımız, bu yaraların sarılmasında mutlaka yardımlaşma ve dayanışma içinde olarak, zarar gören mükelleflerine, esnafına ve yakınlarına destek vereceklerdir. Dost ve düşman, seven ve sevmeyen, merhametliyle ile hain böyle zamanlarda ortaya çıkarlar, kendilerini belli ederler. Böyle zamanlarda güçler sınanır, mağlup ve galip ortaya çıkar. İnancımız odur ki; milletimiz bu sınavdan da başarıyla çıkacak. AB kapısında 3 yıldır bir faslın müzakereye açılmasını bekleyen Türkiye, nedense tam da “MüZAKERE TARİHİ” olan 26 Hazirandan, tam da ” bir ay önce ” bu olaylara maruz kalıyor. Dünya medyasında; modern, gelişmiş Türkiye‘nin değil tam tersi gazlı, alevli, itiş kakış görüntüleri, yanmış, parçalanmış kamu ve özel sektöre ait malların çirkin manzaraları yayınlanıyor.

Avrupa Birliği ertelemeyi gündeme getirirken, Almanya ve bazı ülkeler bu karışıklığı onaylarken onlara göre: maalesef bize göre: hayırlısıyla, beklenen olmuyor, yeni bir fasıl açılıyor, kredi notları düşmüyor. Fakat ne oluyor? Piyasalardaki döviz birdenbire emilmeye başlanıyor. Dolarda kur artışları yaşanıyor, pariteler değişiyor, merkez bankasının faiz oranlarını arttırması isteniyor! Enflasyon oranlarının yükselmesi isteniyor. Bu nifak zaman zaman ve bazı bahanelerle yeniden düzenlenen Taksim parkı ve meydanında kaşınıyor. Başka şehirlerde de zayıf destekleri bulabiliyor. Ancak şapka düştü, kel göründü. Artık bu milleti gafil avlamak kolay olmayacak. Piyasalar normale dönerken, turizm cephesinden de yüzde 18 gibi güzel yükseliş haberleri, THY‘den muhteşem yolcu artışı bilgileri yürekleri ferahlatıyor.

Son aylarda yaşadığımız bu olayları “Tesadüf” olarak kabul edersek, “Tesadüflerin dünyasında, tesadüfen mi yaşıyoruz acaba?”

Vasfi Pakman

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası