Son Haberler

Türkiye’yi nasıl bir ekonomik tablo bekliyor?

-Seçim sonrası ekonomi yönetimini maalesef pek de parlak bir tablo beklemiyor. Depremin yarattığı hasar, 2 trilyon lirayı aştı, dış borcumuz 459 milyar dolara ulaştı, Kur Korumalı Mevduat uygulaması nedeniyle Hazine’nin maliyeti 95 milyar liraya çıktı. Seçim ekonomisi faturası, önümüzdeki üç yıl içerisinde bizi eski tabirle kemer sıkma politikaları ile karşı karşıya bırakacak.

Seçim öncesinde 400’ün altına inen CDS, seçimden sonra hızla 650’nin üzerine hızla çıktı. Bu durum, OECD ülkeleri içinde Arjantin’den sonra en yüksek risk primi ile borçlanma maliyetlerimizin de artmasına neden oldu. Düşük kredi derecelendirme notlarımız, artan TL ihtiyacı ve siyasi belirsizlik ile birleşince yabancı yatırımcı, doğrudan yatırım yerine konut alımını tercih ediyor. Seçimi kim kazanırsa kazansın milletçe ödeyeceğimiz bir fatura olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.

Seçim sonrası ekonomi yönetimini maalesef pek de parlak bir tablo beklemiyor. Son 5 yıl içerisinde dünyada yaşanan Amerika-Çin ticaret savaşları, Covid-19 pandemisi sonrasında genişleyici para politikalarının etkisi ile küresel düzeyde enflasyon yaşandı. Bunun yanında, ülkemizde uygulanan düşük faiz politikası, 2 trilyon TL’nin üzerinde maddi hasar, on binlerce can kaybı ve göç yaratan depremin ve buna ilave olan seçim ekonomisi faturasının, önümüzdeki üç yıl içerisinde bizi eski tabirle kemer sıkma politikaları ile karşı karşıya bırakacağı aşikar görünüyor.

KÜRESEL BORÇ MİKTARI 305 TRİLYON DOLARA YÜKSELDİ

2022 sonu itibariyle küresel borçlar 305 trilyon dolara yükselirken gelişmekte olan piyasalardaki borç, 100 trilyon doları aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Bu sınıftaki ülkelerin yüzde 75’inin borcu ise genişleyici para politikalarının etkisi ile artış gösterdi (Kaynak: Uluslararası Finans Enstitüsü). Gelişmekte olan ülkelerde borç yükü gittikçe artmaya devam ederken, dış borcun milli gelire oranı dünya ortalamasında %250, Türkiye’de 459 milyar dolar ile %50,7 oranında gerçekleşti.

Türkiye 5 Yıllık CDS

Kaynak: cbonds.com

Seçim öncesinde 400’ün altına inen CDS seçim sonrasında hızla 650’nin üzerine hızla çıkarak OECD ülkeleri içinde Arjantin’den sonra en yüksek risk primi ile borçlanma maliyetlerimizin de artmasına neden oldu. Yüksek CDS primi yanında düşük kredi derecelendirme notlarımızın artan TL ihtiyacı ve siyasi belirsizlik ile birleşmesi neticesinde yabancı yatırımcı, doğrudan yatırım yerine konut alımını daha fazla tercih ediyor.

“KUR KORUMALI MEVDUAT”IN   HAZİNE’YE MALİYETİ 84,7 TL’YE ULAŞTI

Merkez Bankası’nın net hata ve noksan kaleminde görülen dış kaynak ile döviz üzerinde uyguladığı baskı, döviz satışını kısıtladı. Seçim öncesinde serbest piyasada kur farkı 3 liraya kadar çıktı. Bankacılık sektörü, oyunun kuralları oyun esnasında sürekli değişen bir ortamda riski yönetemez hale gelmiş durumdadır. Dövizi tutabilmenin yolu olarak görülen kur korumalı mevduatın Şubat 2023 itibariyle Hazine’ye maliyeti 94,7 milyar TL’ye ulaştı. Ancak dövizi tutabilmek için gerekli kaynakların tükenmesinin ardından Merkez Bankası, bankalara verdiği dövizden TL’ye ek dönüşüm yükümlülüğü eşiklerini, gerçek kişi hesapları için değiştirdi. 17 Mayıs’ta bankalara gönderilen yazı ile “gerçek kişi hesaplarında 26 Mayıs-28 Temmuz 2023 tarihleri arasında ek yüzde 10 TL dönüşümünü sağlayamazlar ise eksik kalan kısım için 6 ay süreyle menkul kıymet tesis etme” direktifi verildi.

KKM Hacmi

Kaynak: Bloomberg

Oranı tutturamayan banka, bu tarihten sonra hedef tutana kadar ek yüzde 10 menkul kıymet blokesi yapılma kararı alındı. Ayrıca bankaların %8-9 faizli DİBS’lerden alma zorunluluğu gündemde olup kredi-mevduat faiz farkından net zarar yazma olasılıkları ortaya çıkmış bulunuyor. Özellikle mevduatını DİBS’te değerlendirerek hızlı faiz artışı nedeniyle likidite riskini yönetemeyen Demirbank’ın Kasım 2000’de 3 gün içerisinde batmasını yetkililere tekrar hatırlatmak isterim.

DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASI NEDENİYLE CARİ AÇIK 54 MİLYAR DOLAR’A ULAŞTI

Seçim sonrasında kur korumalı mevduatın yaratmış olduğu baskı yanında, depremin ağır yükünün, EYT emekli aylıklarının, memur, işçi maaşlarının, emekli aylık zamlarının ve seçim vaatlerinin hazine üzerinde yaratacağı ek yük, bütçe açığında artışa neden olacağı gibi TL ihtiyacı, hazinenin borçlanma ihtiyacını ve emisyonu artıracak gibi görünüyor. Faizi düşük tutma politikasının sonucu olan 54 milyar dolar cari açıkla birlikte Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin 12 Mayıs haftasında 9 milyar dolar düşüşle 105,1 milyar dolara geriledi. Brüt rezervler, pandemiden bu yana en sert düşüşü gördü

TL TASARRUF EĞİLİMİ DÜŞTÜ, KUR KORUMALI MEVDUATIN MALİYETİ ARTTI

Piyasa katılımcıları anketinde Mayıs itibariyle yılsonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi %37.17, dolar beklentisi 23.09 TL, büyüme beklentisi %3,7 oldu. Dövizde artış beklentisinin arttığı seçim sonrası dönemde, Merkez Bankası’nın faizi enflasyonun çok altında tutması nedeni ile TL tasarruf eğilimi düşerken kur korumalı mevduatın maliyeti arttı. Aynı zamanda alternatif yatırım aracı olarak görülen konut fiyatlarındaki aşırı şişkinlik, kiraların da yükselmesine neden oldu. Seçimi kim kazanırsa kazansın milletçe ödeyeceğimiz bir fatura olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.

Prof. Dr. Mehmet Yazıcı

Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı

yazici@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası