Son Haberler

Yatırımcılara yol haritası

2011 yılına girerken Turcomoney’de yayınladığımız Yatırım Dünyası Strateji raporumuzda “Yılın ilk çeyreğinde İMKB’de alım fırsatı oluşturacak bir gerileme bekliyoruz.” ifadesini kullanmıştık. Beklediğimiz gerileme gerçekleşti ve İMKB 100 endeksi 1 Mart’ta 58.000 seviyesini görerek buradan toparlanmaya başladı. Bu seviyeler beklentilerimize uygun olarak alım fırsatı yaratan seviyelerdi. Haziran 2011 Genel Seçimi yaklaştıkça artık İMKB’de yükselişin daha belirginleşmesini bekliyoruz. Kısa vadede aylık mevduat, orta-uzun vadede ise TüFE’ye endeksli tahvilleri öneriyoruz. Döviz cinsinden borcu olmayan yatırımcılar için döviz cinsinden bir yatırım aracı önermiyoruz. Altın hem zayıf dolara ve enflasyona karşı hem de her türlü risk algılaması kötüleşmesine karşı yatırımcısını korumaya devam ediyor. Dolayısıyla FED’den bir faiz artışı sinyali gelene kadar altın fiyatlarındaki yukarı yöndeki trend devam edebilir. Bu nedenle, portföy dağılımımızda %10-15 civarında altın bulundurulması önerilebilir.


SEçİME KADAR BORSADA ALIM FIRSATI VAR

2011’de biraz daha dalgalı bir yıl geçireceğiz. Yükselişlerin karşısında düşüşler de bekleniyor. İMKB 100 endeksi 1 Mart’ta 58.000 seviyesini görerek buradan toparlanmaya başladı. Bu seviyeler beklentilerimize uygun olarak alım fırsatı yaratan seviyelerdi. Aylık raporlarımızda da belirttiğimiz gibi Haziran 2011 Genel Seçimi yaklaştıkça artık İMKB’de yükselişin daha belirginleşmesini bekliyoruz. Genel seçim öncesinde anormal gelişmeler olmaması durumunda İMKB 100 endeksinin 70.000 – 71.000 aralığına kadar yükselebileceğini düşünüyoruz. Kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ve tek parti hükümetinin seçim sonrasında da devamı gibi koşullara bağlı olarak ise 2011 yılı için endeks hedefimiz 75-78.000 aralığıdır. Borsada gerilemelerin alım fırsatı olarak değerlendirilmesi önerimize devam ediyoruz. İMKB 30 endeksine dahil olan hisse önerilerimiz ECILC, ENKAI, ISCTR, KOZAA, SNGYO, TKFEN, THYAO, İMKB30 dışındaki önerirlimiz ise AKSEN, ANELT, ANSGR, CIMSA, GSDHO, NTHOL’dur.

KISA, ORTA VE UZUN VADEDE NASIL BİR STRATEJİ İZLENMELİ?
Kısa vadede aylık mevduat, orta-uzun vadede ise TüFE’ye endeksli tahvilleri ve Ocak 2014 vadeli tahvilleri öneriyoruz. Merkez Bankası munzam karşılıkları artırmaya devam ediyor. Nisan ayı Para Kurulu Toplantısında pek de beklenmeyen bir munzam karşılık artışı yapması piyasada önümüzdeki aylar için de artış beklentilerine neden oldu. TL‘nin daha da sıkışacağı anlaşılıyor demek yanlış olmayacak. Fakat akıl karıştıran Gösterge tahvil faizinde yaşanan düşüşün altında yabancı alımları olduğunu söylemek mümkün. Normal olarak faizlerin sıkışık TL nedeniyle artması bekleneceği halde başka bir yönde görülen hareket yabancı portföylerin TL cinsi faize yönelmesi nedeniyle oluştu. Diğer gelişen piyasa paralarında da benzer bir eğilim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kısa vadeli TL oranlarına mevduatları izleyerek bakacak olursak faizlerin yukarı yönlü hareket ettiğini söyleyebiliriz. Bu şartlar altında yatırımcılara da mevduat önerilebilir. Yatırımcılara önerimiz, son olarak % 9 brüt civarındaki seviyelerdeki aylık mevduata yatırım yapmaları yönündedir.

DöVİZ RİSKLİ, ALTIN EN GüVENİLİR LİMAN KONUMUNDA
Her zamanki gibi döviz cinsinden borcu olmayan yatırımcılar için döviz, ya da dövize dayalı bir yatırım aracı önermiyoruz. ABD’de FED’in 27 Nisan toplantısında niceliksel genişlemenin Haziran’da sonlanacağı, ancak mevcut likidite ile ilgili ise “devam” algılaması oluşturması doların düşük seyrini sürdürmesine ve altının popülaritesini korumasına uygun ortamın devamını sağlayacak gibi görünüyor. Altın hem zayıf dolara ve enflasyona karşı hem de her türlü risk algılaması kötüleşmesine karşı yatırımcısını korumaya devam eder. Dolayısıyla FED’den bir faiz artışı sinyali gelene kadar altın fiyatlarındaki yukarı yöndeki trend sürebilir. Bu nedenle, portföy dağılımımızda % 10-15 civarında altın bulundurulmalı.

2011 YILANA DAİR BEKLENTİLER
Türkiye’nin kredi notunun Yatırım Yapılabilir Seviyeye çıkması
İMKB-100 endeksi için 12 aylık hedef 75-78,000 aralığı.
2011 F/K ile en ucuz 5. borsa (G.O.P. ortalamasına göre %13.1 iskontolu).
Yatırım yapılabilir seviyeye çıkacak bir kredi notu iskontonun prime dönmesini sağlayabilir.

Banka karlarında gerilemeye (2010: +%17.4, 2011: -%1.8) rağmen İMKB gelişmekte olan piyasalar arasında en cazip borsalar arasında.
30’dan fazla halka arz, yaklaşık 10 milyar TL
İkincil halka arzlar (Finansbank ve Halkbank) yaklaşık 7.5 milyar TL. Ayrıca Ziraat Bankası,
TTKOM, PETKIM,THYAO’da Kamu payı satışları.
Cari açık 2011’de de artacak, özelleştirmeler ve yabancıların artan portföy yatırımı ile açığın finanse edileceğini bekliyoruz.
2011 ikinci yarıda faiz artırımı.
2010’da Bütçe performansı önemli derecede iyileşti. 2011’de de bütçe gelişmeleri yakından izlenecek.
Referandum sonuçları piyasalara tek parti hükümetinin devamı mesajını/algılamasını verdi. Beklenti paralelinde gerçekleşecek seçim sonucu borsayı destekler.
öne çıkacak sektörler ise otomotiv, havayolları, madencilik, cam ve gübre sektörüdür.

2011 YILINA DAİR RİSKLERİ
*Büyümeye ilişin verilerde beklenenden fazla yavaşlama
*Hükümetlerin kamu borcunu azaltma çabaları büyüme üzerinde baskı yaratabilir.
*Avrupa’daki finans sektörü sorunlarının tekrar büyüyerek gelişmiş ülke ekonomileri üzerinden global ekonomiyi tehdit eder hale gelmesi
*2011’de Avrupa ülkelerinde kredi notu düşüşleri devam eder.
*ülke borçlanma riskleri halen global büyüme için en önemli tehditlerin birisini oluşturuyor.
*ülkelerin rekabetçi olmak adına para birimlerinin değerini düşürmeleri ve korumacılık diğer bir risk unsurunu meydana getiriyor.
* Bir sonraki balonun Gelişmekte olan ülkelerde oluşması riski bulunuyor.

İŞTE PİYASALARA DAİR MUHTEMEL SENARYOLAR
2011 yılı için baz aldığımız temel bir senaryomuz ve bu senaryoya göre iyimser ve kötümser olarak iki farklı senaryomuz bulunuyor:

TEMEL SENARYO
*AB bölgesinde borç krizinin daha fazla derinleşip yayılmaması,
*2010’da 8,9 olan büyümenin, 2011’de de %6,5-7 bandında seyretmesi
*2011’de en az 1 kademe kredi notu artırımı.(Fitch: Yatırım yapılabilir,diğerleri 1 kademe altı)
*Enflasyon ilk yarıda baz etkisiyle hızla %5.7’ye gerileyecek, yıllık bazda ise %6.15 civarında olacak. Dolar/TL kurunda OVP rakamı olan 1.56’yı esas alıyoruz.
*Cari açık artışını sürdürerek 55 milyar dolar seviyelerine yükselecek, cari açık finansmanında DYSY’nın payı kriz öncesi % 40-50’lerden %25’e gerileyecek.
*Bu ise yılda en az 1-2 kere ortaya çıkan risk algılamasındaki kötüleşme esnasında piyasalarda satışların derinleşmesine neden olabilir.
*Tek parti hükümetinin devamı.
*Banka karlarında 2011’de %9,5 gerileme, banka dışı şirketlerde %7,3, toplamda ise %1 kar azalışı.
*Not artırımının da etkisiyle GOP ortalamasına göre iskonto makasının yakınlaşması.

İYİMSER SENARYO
*AB bölgesinde alınan önlemlerin piyasalarca olumlu karşılanması ve
*krizden toparlanmaya doğru piyasa algılamasının oluşması.
*2010’da %8.9 olan büyümenin , 2011’de de bu seviyelerde seyretmesi.
*2011 yılında Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesine
çıkarmasının yanı sıra, S&P, Moody’s gibi kurumlardan da kredi notunun
yatırım yapılabilir seviyeye getirilmesi.
*Enflasyon yıllık bazda %5,5 civarında olması.
*2010 yılında 1,40 seviyelerini test eden Dolar/TL kurunun 2011 yılında da 1,40 olacağını öngörüyoruz.
*Devam eden büyüme ile cari açık artışını sürdürerek 50 milyar dolar seviyelerine yükselmesi.
*Tek parti hükümetinin devamı.
*Banka karlarının 2011’de 2010 ile aynı seviyede kalması, banka dışı şirketlerde %12,3 toplamda ise %6,3 kar artışı.
* Not artırımının da etkisiyle GOP ortalamasına göre iskonto makasının kapanması ve hatta Türkiye borsasının primli hale gelmesi.

KöTüMSER SENARYO
*AB borç sorununun İspanya, İtalya gibi büyük ekonomilere sıçraması ve bu ülkelerin yardım talebinde bulunması.
*2010’da gerçekleşen büyümenin 2011 için gerçekleşmemesi halinde % 3,5 büyümesi
* Beklenen not artırımının 2011’de gerçekleşmemesi.
*MB’ nın parasal sıkılaştırma politakasının sertleşmesi
*Kredi hacminde ve cari açıkta engellenemeyen yükselişin olması
*Enflasyon yıllık bazda % 8,0 civarında olması
*2010 son çeyreğinde yükselmeye başlayan Dolar/TL kurunun 2011’de 1.60 seviyelerinde olması.
*2011 genel seçimleri sonucu koalisyonun oluşması.
*Banka karlarında 2011’de %15’in üstünde gerileme, banka dışı şirketlerde % 2,3 artış, toplamda ise %6,1 kar düşüşü.
*Not artırımının da gelmemesiyle GOP ortalamasına göre iskonto makasının tekrar açılarak %20’lere yaklaşması.

HİSSE SENEDİ STRATEJİSİ VE PORTFöY öNERİLERİ
2011’de biraz daha dalgalı bir yıl geçireceğiz. Yükselişlerin karşısında düşüşler de bekleniyor. Ocak ayı başında yayınladığımız Yatırım Dünyası strateji raporumuzda “Yılın ilk çeyreğinde İMKB’de alım fırsatı oluşturacak bir gerileme bekliyoruz.” ifadesini kullanmıştık. Beklediğimiz gerileme gerçekleşti ve İMKB 100 endeksi 1 Mart’ta 58.000 seviyesini görerek buradan toparlanmaya başladı. Bu seviyeler beklentilerimize uygun olarak alım fırsatı yaratan seviyelerdi. Aylık raporlarımızda da belirttiğimiz gibi Haziran 2011 Genel Seçimi yaklaştıkça artık İMKB’de yükselişin daha belirginleşmesini bekliyoruz. Genel seçim öncesinde anormal gelişmeler olmaması durumunda İMKB 100 endeksinin 70.000 -71.000 aralığına kadar yükselebileceğini düşünüyoruz. Kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ve tek parti hükümetinin seçim sonrasında da devamı gibi koşullara bağlı olarak ise 2011 yılı için endeks hedefimiz 75-78.000 aralığıdır. Borsada gerilemelerin alım fırsatı olarak değerlendirilmesi önerimize devam ediyoruz. İMKB 30 endeksine dahil olan hisse önerilerimiz ECILC, ENKAI, ISCTR, KOZAA, SNGYO, TKFEN, THYAO, İMKB30 dışındaki önerirlimiz ise AKSEN, ANELT, ANSGR, CIMSA, GSDHO, NTHOL’dur. Bankacılıkta ilk çeyrek mali tabloları sonrasında “en kötü” nün geride kalacağını düşünüyoruz. Bankaların konsolide olmayan mali tabloları 13 Mayıs’a kadar açıklanmış olacak. BDDK ise 2011 Mart ayı sonuçlarını 6 Mayıs’ta açıklayacak. Endekste yarıya yakın ağırlığı olan bankaların 2011 ilk çeyrek karlarında ortalama % 20’nin üzerinde gerileme görebiliriz. Yılın geri kalanında ise karların sınırlı düşüş göstermesini ve yıllık bazda kar düşüşünün %10 civarında olmasını bekliyoruz. Banka dışı şirketlerin ise 2011 yılında karlarında % 7.3 artış öngörüyoruz.

BANKACILIK KARLARINDA EN KöTü DöNEM GERİDE KALIYOR
Bankacılıkta ilk çeyrek mali tablolarında yılın en kötü sonuçlarının görüleceğini düşünüyoruz. Endekste yarıya yakın ağırlığı olan bankaların 2011 ilk çeyrek karlarında ortalama % 20’nin üzerinde gerileme görebiliriz. Yılın geri kalanında ise karların sınırlı düşüş göstermesini ve yıllık bazda kar düşüşünün % 10 civarında olmasını bekliyoruz. Banka dışı şirketlerin ise 2011 yılında karlarında % 7.3 artış öngörüyoruz.

EKONOMİDE MAKRO DENGELER NE DURUMDA?
2010 yılı Ocak-Şubat döneminde 5,4 milyar TL açık veren merkezi yönetim bütçesi 2011 aynı dönemine göre 2 milyar TL fazla verdi. Faiz dışı fazla ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde127 artarak 12 milyar TL olarak gerçekleşti. Bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre % 21,5 oranında artarak 48,1 milyar TL, bütçe giderleri ise % 2,5 oranında artarak 46,1 milyar TL oldu. 2010 yılı Ocak- Şubat döneminde faiz hariç bütçe giderleri 34 milyar 270 milyon TL olarak gerçekleşmiş iken 2011 yılının aynı döneminde yüzde 5,3 oranında artarak 36 milyar 87 milyon TL olmuştur. Diğer taraftan 2011 yılı Ocak-Şubat döneminde faiz giderleri 9 milyar 974 milyon TL oldu. Vergi gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre % 22,2 oranında artarak 40,9 milyar TL olarak gerçekleşti. Vergi türleri itibarıyla 2011 yılı Ocak-Şubat dönemi gerçekleşmelerine bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre; harçlar yüzde76,4, kurumlar vergisi yüzde 44,8, dahilde alınan katma değer vergisi yüzde 43.3, damga vergisi yüzde 32,8, ithalde alınan katma değer vergisi yüzde 20, gelir vergisi yüzde 14,6 arttı.

CARİ AçIK RİSKİ BüYüYOR
Türkiye’nin cari açığı Ocak ayında 5,9 milyar dolar olarak açıklandı. Böylece Ocak ayında yıllıklandırılmış cari açık 2009’da 16,4 milyar dolar’dan % 213 artışla 2010 yılında 51.36 milyar dolar ‘a ulaştı. Bu durum Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki karışıklıkların neden olduğu enerji fiyatlarındaki artış ile izah edilebilir. Son 12 aylık veriye göre 6,4 milyar dolar seviyesinde doğrudan yatırım gerçekleştiği gözlendi. Ocak ayında doğrudan yatırımlarda çıkış 270 milyon dolar seviyesinde oldu. 2011 Ocak ayında portföy girişi ise 2,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aralık ayında 0,3 milyar dolar portföy çıkışı yaşanmıştı. Böylece 2010 Ocak ayı yıllıklandırılmış 3 milyar dolar olan portföy girişi 2011 yılının Ocak ayından itibaren 16,6 milyar dolar oldu. 2011 yılı sonu cari açık tahminimizi 50 milyar dolardan 55 milyar dolara çıkarıyoruz. Böylece 2010 yılında %6.6 olan cari açığın GSYH’ ya oranının 2011’de %7’ye ulaşacağını tahmin ediyoruz.

SANAYİ üRETİMİ ARTTI
2011 yılı Şubat ayında sanayi üretim endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre % 13,9 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2011 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre; madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi % 6,4, imalat sanayi sektörü endeksi % 14,7 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %11,2 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2011 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 14,0 artış, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise bir önceki aya göre %1,7 azalış gösterdi.

BüYüME HEDEFİ AŞILDI
TüİK verilerine göre 2010 yılı son çeyrekte Türkiye gayrisafi yurtiçi hasılası % 9,2 büyüdü. Piyasa beklentisi % 7,1 idi. 2010 yılı tamamında büyüme rakamı % 8,9 oldu. Piyasa beklentisi olan % 8,45’in bir miktar üzerinde gerçekleşti. Mevsimsellik ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH 4.çeyrekteki artış %3,6 oldu. 2009‘da sektörel bazda sabit fiyatlarla en yüksek daralmanın gözlendiği inşaat sektörü, 2010‘da baz etkisinin de belirleyiciliğiyle yüzde 17,1 büyüme gösterdi.

Faiz piyasaları
TC Merkez Bankası’nın krizden çıkışta aldığı önlemlerin boyutunu değiştirdiği 2010 Kasım ayından bu yana zorunlu karşılık oranlarındaki artışların etkileri iyice belirginleşti. Politika faizi olarak alınan haftalık repo oranlarından piyasaya net 30 milyar TL civarında borç veren TCMB son zorunlu karşılık halesiyle artırdığı karşılıklar nedeniyle TCMB repodan borçlanmak yerine bonolarını satan bankaların imdadına yabancı alıcılar yetişti. Global piyasalarda gelişen piyasalara olan ilgi TL’ye de görülürken gelen döviz TL’ye dönüp yabancının alımlarıyla bu kağıtların faizleri gösterge kıymetle bakılacak olursa %9 bileşik civarında sabitlenmeye başladı. İkinci çeyrek itibariyle zorunlu karşılık önlemlerinin etkilerinin tam olarak görülmeye başlanacağını ve artışlarla karşılıkların 19,1 milyar TL daha piyasadan çekileceğini açıklayan TCMB bono faizlerini yukarı doğru itmeye devam ediyor. Politika faizlerinin artması konusunda yılın ikinci çeyreğinde etkileri göreceğini söyleyen Para Politikası Kurulu faizleri yılın erken 3. çeyrek veya daha olası 4. çeyrekte artırmak niyetinde görünüyor. Bu arada kredi derecelendirme şirketlerinden bir not artışı gelmesi halinde faiz artış gereksiniminin düşük olabileceği hesabı da muhtemelen yapılmış olsa gerek.

TCMB’nin Nisan ayında etkisi görülecek son munzam karşılık artış hamlesiyle faizler de bir yükseliş meydana geliyor. Kısa vadeli faizlerin aylık mevduatlar için %8,25-8,75 seviyesine, bono faizlerinin ise 6-12 ay arasında %7,75-8,5 seviyesine geldiği görülüyor. Aylık mevduat faizinin bonoda ancak yıllık vadelerde alınabildiği düşünülecek olursa kısa vadede aylık mevduatlarda yatırım yapmak faydalı olacaktır. Profesyonel yatırımcıların enflasyona endeksli tahvillere yatırım yapması için şartlar uygun görünüyor. Uzun vadede Türkiye’nin kredi notu değişiminin pozitif etkisiyle risk priminin düşmesinin faizleri düşürebileceği fikri bu kıymetleri cazip kılıyor.

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası