Son Haberler

Yükselen Pazarların Yeni Adı: CIVETS

Gelişmekte olan ülkelerde işler iyi ve hızlı giderken, zengin ülkelerde işler yavaş ve global ticaretteki mevcut pazarlarının korunması yönünde bir mücadeleye sahne olacak. Bu nedenle büyüyen ekonomiler ve pazarlar açısından BRIC ile beraber CIVETS ülkeleri ön plana çıkacak.

Geçtiğimiz yıllarda ekonomi çevreleri yükselen ekonomiler ve önde giden pazarları tanımlarken içinde Brezilya, Rusya, Hindistan ve çin’in bulunduğu ve bu ülkelerin baş harflerinden oluşan ‘BRIC’ adında yeni ekonomi coğrafyalarından bahsediyorlardı.

Henüz daha BRIC ülkelerinin ekonomik yükselişi ve özellikle global ekonomi içinde büyüme oranları ile gösterdikleri performans popüleritesini kaybetmeden, 2011 başı itibariyle yeni bir ekonomik bloğun varlığı uluslar arası ekonomi, finans ve iş çevreleri tarafından dile getirilmeye başlandı. Yüksek iç Pazar potensiyeli, kalabalık nüfusa dayalı tüketim kabiliyeti, ucuz iş gücü olanakları ve düşük maliyetli üretim avantajları ile yeni gelişen ekonomiler kategorisinde tanımlanan ve ülkelerin baş harfi bir araya getirilerek, CIVETS olarak adlandırılmışlardır. Başka bir ifade ile, CIVETS ‘in açılımı sırasıyla Kolombiya, Endonezya, Vietnam, Mısır, Türkiye ve Güney Afrika’dır.

Enteresan olan, bu ülkelerin hiç biri ne bulundukları coğrafya, ne temsil ettikleri kültür, ne de politik yapıları birbirine benzeyen ülkeler değildirler. CIVETS üzerine yorum yapan kesimler CIVETS ülkelerinin BRIC topluluklarına göre daha riskli ancak pazar dinamikleri açısından cazip fırsatların olduğu ülkeler olarak tanımlamayı doğru bulmuşlardır.

Dünyanın ünlü ekonomist ve analistlerinden Goldman Sachs ve Jim O’ Neil’in tahminlerine göre BRIC ülkelerinin toplam GDP(Gross Domestic Product-Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)’si 2020’ li yıllara doğru Amerika’nın GDP’ sini geçmekle kalmayacak, aynı zamanda Dünya’da global ekonomide yaratılacak katma değerin yarısına hükmedeceklerdir.

Global ekonomideki trend ve büyümeye yönelik diğer önemli bir tahminde güvenilir ve ciddi araştırmaları ile bilinen The Economist Intelligence Unit (EIU) den gelmiştir. EIU gelecek 20 yıl içinde bir çok ülkenin %4. 5 oranında büyüyeceğini tahmin etmekte birlikte, bu oranın ortalama % 4.9 civarında bir büyüme oranı beklenen BRIC bloğunun hemen altında olduğunun altı çizilmekte.

Bu iyimser yüksek büyüme performansını temsil eden ülkelere kıyasla, Dünyanın en zenginleri arasında yer alan ‘G7’ ülkelerinin ise % 1.8 gibi yukarıdaki oranların çok altında bir büyüme göstereceği beklenmekte. Bu iki ayrı ekonomik büyüme beklentisini Dünyanın artık iki ayrı hızda hareket eden ekonomik gelişim modeli veya iki ayrı ekonomik kutup ya da pazarlara sahip olduğunu göstermekte.

Başka bir ifade ile büyüme (GROWT) anlamında gelişmekte olan ülkelerde işler iyi ve hızlı giderken, Dünyada zengin ve kaymak tabaka milletleri temsil eden çok az sayıdaki gelişmiş ve refah düzeyi yüksek ülkelerde ise işler yavaş ve global ticaretteki mevcut pazarlarının yada eski ekonomik ve sosyal kazanımların korunması yönünde bir mücadeleye sahne olacaktır.

Bu nedenle büyüyen ekonomiler ve pazarlar açısından BRIC ile beraber CIVETS ülkelerinin ön plana çıkacağı özellikle uluslar arası yatırımcılar, çokuluslu şirket yöneticileri ve global iş dünyasının liderleri ile yapılan araştırmalarda özellikle ucuz işgücü, düşük üretim maliyetleri ve bu ülkelerin büyüyen iç pazarları nedeniyle CIVETS kapsamında tanımlanan ülke ve coğrafyaların öncelikle tercih edileceği ve global sermayenin bu yöne doğru akacağı varsayılmaktadır.

Uluslar arası araştırmacıların yaptığı çalışmalarda da ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır. Fleishman-Hillard’ın yaptığı bir araştırmada 153 ayrı şirketin liderlerine veya yöneticilerine CIVETS içinde yatırım için ilk tercihiniz yada sıralamanız nasıl olurdu yönündeki sorunun cevabı %86 oranıyla ilk tercihin Endonezya, %84 ile Güney Afrika’nın ikinci, %82 ile Türkiye üçüncü, %77 ile Vietnam dördüncü, %61 ile Mısır beşinci (Bu oran son olaylar ile birlikte mutlaka düşecektir) ve nihayet %56 oranlık bir tercihle Kolombiya sonuncu sırada gelmektedir. Bu araştırmaya katılan global şirket yöneticilerinin önemli bir kısmı yakın bir gelecekte CIVETS ülkelerinin ekonomik performansının BRIC ‘e yaklaşacağını ifade etmişlerdir.

Ancak, BRIC ile mukayese ile CIVETS toplam nüfus ve Pazar gücü olarak daha küçüktür. Endonezya en büyükleri olmakla birlikte nüfusu 242.9 milyon , Vietnam 89.5 milyon, Mısır 80 milyon, Türkiye 73 milyon ve Kolombiya 44 milyondur. Oysaki BRIC kapsamındaki ülkelerde Rusya 139 milyon, Brezilya 201 milyon, Hindistan 1.2 milyar ve çin 1.3 milyar nüfusa sahiptir.

CIVETS’in BRIC’ e nazaran diğer bir dezavantajı da Yatırımcılar stratejik yatırım kararı verirken sadece ekonomi ve Pazar parametrelerine göre karar vermezler, aynı zamanda evrensel insani ve sosyal gelişim ölçüleri ile siyasi istikrarı göz önüne alırlar.

Başka bir anlatımla, bir ülkenin inişli-çıkışlı sosyal türbülanslar yaşaması, politik yapı ve rejimin işleyişindeki sarsıntılar, demokrasi ve hukuk devleti uygulamalarındaki karnesi ve insan hakları boyutuyla uluslar arası kamuoyunda yarattığı algılama yabancı yatırımcıları ekonomik göstergelerdeki iyimserliğin ötesine taşıyarak yatırım yada iş ortaklığı kararlarında caydırıcı negatif etkiye neden olabilmektedir. Bu bağlamda, BRIC ülkelerinin CIVETS’ in çok önünde olduğu global aktörler ve otoriteler tarafından çok net olarak ifade edilmektedir.

BRIC ülkeler topluluğunun global ekonominin şekillenmesi, Dünya sermaye akışının yönlendirilmesi ve pay alınmasında önemli güç dengelerinden olmasını sağlayan bir diğer etkende bizzat bu ülkelerin kendilerinin de çokuluslu, global marka ve şirketlere sahip olmalarıdır. örneğin, çin ve Hint kökenli global markalar ön plana çıkmakta kalmıyor aynı zamanda bir çok tanınmış global firma ve markayı da satın alarak, global ekonomi ve pazardaki etkinliklerini ve nihayet lobi güçlerini pekiştirmektedirler.

Sonuç olarak, CIVETS önem sırasında BRIC den sonra yer almasına rağmen, CIVETS kapsamındaki ülkelerin çoğalan ve artan genç nüfus yapısı ikinci derecede gelişen ekonomiler olarak önem atfedilmesine neden olmaktadır. Esas itibariyle, yabancı sermaye açısından bu ülkeleri ilk etapta cazip hale getiren husus bu ülkelerin üretimden ziyade tüketim kabiliyetidir.

Bu ülkelerin dışarıdan görünen ve global platformlarda sürekli vurgulanan en önemli zafiyetleri ise ülke içinde yaşadıkları politik ve siyasi çalkantılar, demokrasi ve evrensel hukuk dışında kalan uygulamaları ve nihayet insan hakları, sosyal gelişim, bilim ve teknolojiye dayalı alt yapı ve çalışmalar yönünden uluslar arası gösterge ve kriterlerde son sıralarda yer almaları olarak gösterilmeleridir.

Prof. Dr. Ali Rıza BüYüKUSLU

buyukuslu@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası