Son Haberler

2023 yılında ekonomik görünüm nasıl olacak?

-2023 yılında ana senaryo, ekonomik yavaşlamanın sürmesi. Enflasyonda kalıcı düşüşün ne zaman başlayacağı ve faiz artırımlarının nerede duracağı merak ediliyor. Görünen o ki, faiz artırımları önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde de sürecek. Faizler, Mart sonunda zirve rakamına ulaşacak. Faizlerin ABD’de (FED) % 5, Avrupa’da (ECB) % 3 ile zirveyi gördükten sonra yıl boyu yatay seyretmesi bekleniyor. 2023 yılının son çeyreğine kadar tünelin ucunda faiz indirimi görünmüyor.

2023 seçimlerine kadar dış piyasa koşullarında beklenen yavaşlama nedeniyle büyümenin yükünü talep cephesini canlandırarak dengeleme politikasının izlenmesi bekleniyor. Destekler, teşvikler, yeni kredi ve KGF paketleri devrede olacak. Mevcut yönetim devamı ederse ana politikalar aynı kalır, ancak sınırlı rötuşlar yapılabilir. Yönetimin değişmesi durumunda ise daha radikal değişiklikler gündeme gelebilir.  Her iki durumda da döviz kurlarında yukarı yönlü bir harekete hazırlıklı olmak gerekir.

Dünya ve Türkiye ekonomisinde 2022 yılına damga vuran konu başlıklarını alt alta sıraladığımızda yılı oldukça zorlu gündem maddeleri ile geçirdiğimiz net biçimde görülüyor.

  • Pandemi ile süregelen mücadele, Çin’in sıfır Covid politikasının etkileri
  • Rusya-Ukrayna Savaşı
  • Enerji krizi ve Avrupa ülkeleri ekonomilerine etkileri
  • Tedarik zincirlerinde bozulma ve üretime etkileri
  • Lojistik zincirlerinde bozulma ve dağıtıma etkileri
  • İklim değişikliği
  • Yeşil dönüşüm
  • Gıda güvenliği
  • Enerji arz güvenliği
  • Dünyada 40 yılın en yüksek enflasyonu
  • Enflasyonla mücadele kapsamında tüm dünyada faiz artırımları ve parasal sıkılaşma
  • Faiz artırım hızı ve miktarıyla tetiklenen ekonomik yavaşlama/ resesyon

Tüm bu sorunların gölgesinde dünya ekonomisinin yılı ortalama % 2.9 oranında büyümeyle kapatması bekleniyor. 2023 yılı büyüme beklentisi ise % 2.1. Bir önceki yıl olan 2021’de dünya ekonomisinin büyüme oranının % 5.8 olduğu göz önünde bulundurulduğunda durgunluğun boyutu daha net görülebiliyor.

2023 YILININ SON ÇEYREĞİNE KADAR FAİZ İNDİRİMİ GÖZÜKMÜYOR

2023 yılında ana senaryo, ekonomik yavaşlamanın sürmesi. Cevap aranacak soruların başında ise enflasyonda kalıcı düşüşün ne zaman başlayacağı ve faiz artırımlarının nerede duracağı geliyor. Görünen o ki, faiz artırımları önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde de sürecek. Faizler, Mart sonunda zirve rakamına ulaşacak. Faizlerin ABD’de (FED) % 5, Avrupa’da (ECB) % 3 ile zirveyi gördükten sonra yıl boyu yatay seyretmesi bekleniyor. 2023 yılının son çeyreğine kadar tünelin ucunda faiz indirimi görünmüyor. Merkez bankaları enflasyonda kalıcı bir düşüşün başlayıp başlamadığını takip edecek ve ona göre kararlar alacak. Bu nedenle yılın ilk yarısı, dünya ekonomisi için daha zorlu geçmeye adayken, ikinci yarıda ekonomiler bir miktar canlanabilir. Bu ana senaryo dahilinde gelişmiş ülkeler büyümesinin 2023 yılında ortalama % 1.1 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Avrupa Birliği ülkeleri ile İngiltere’de büyümenin yüzde birin altında civarında gerçekleşmesi, ABD ekonomisinin resesyona girmemesine rağmen durağan seyretmesi ve büyümenin sadece % 1 olması bekleniyor. En güçlü büyüme ise Çin ve Hindistan başta olmak üzere gelişen piyasalarda gerçekleşecek gibi görünüyor.

GELİŞMİŞ ÜLKELER, YENİDEN ÇİN VE HİNDİSTAN PAZARLARINA YÖNELEBİLİR

Dünyada büyüme beklentileri böyle iken ihracatla büyüme politikası izleyen ülkemizin ihracatının önemli bölümünü gerçekleştirdiği Avrupa pazarlarındaki durgunluktan olumsuz etkilenmesi kuvvetle muhtemel. Öte yandan dünyada navlun fiyatlarının Eylül 2021 de gördüğü 10.000 dolarlık zirve fiyatlarının ardından düzenli bir düşüş sürecine girmesi ve bugünlerde 2.140 dolar seviyesine kadar inmesinin Türkiye’nin göreli avantajını ortadan kaldırdığını da eklememiz gerekiyor. Bu navlun fiyatları ile gelişmiş ülkelerin yeniden siparişler için Çin ve Hindistan pazarlarına yönelmesi imkan dahiline girdi.

SEÇİME KADAR DESTEKLER, TEŞVİKLER, YENİ KREDİLER VE KGF PAKETLERİ DEVREDE OLACAK

Türkiye için 2023 ekonomik beklentilerini değerlendirirken en önemli başlık şüphesiz seçimler. Bu nedenle senaryolar ister istemez “seçime kadar” ve “seçimden sonra” olarak oluşturuluyor.  Seçime kadar dış piyasa koşullarında beklenen yavaşlama nedeniyle büyümenin yükünü talep cephesini canlandırarak dengeleme politikasının izlenmesi bekleniyor. Destekler, teşvikler, yeni kredi ve KGF paketleri devrede olacak. Öte yandan geleneksel olmayan döviz girişleri ve yöntemlerle seçime kadar döviz kurunun sakin bir seyirde yatay ve dengeli yukarı yönlü tutulacağı ifade edilebilir. Kur konusundaki hassasiyet, dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip olan birkaç ülkeden biri olarak enflasyonun daha fazla yükselmemesi için kritik önem taşıyor. Kasım 2022 itibarıyla enflasyonda zirve görüldükten sonra yıllık TÜFE % 85.5’lik zirvesinden gerileyerek % 84.3 olarak gerçekleşti. Aralık ayı enflasyonu ise baz etkisi ile sert bir düşüş gösterecek. Aralık ayı enflasyonunun % 67 civarında açıklanması bekleniyor. Önümüzdeki yıl ise baz etkileri sürmekle birlikte enflasyonun; iç talebin canlanması, yüksek ücret artışları, bu artışların tetiklemesi muhtemel mal ve hizmet fiyat artışları nedeniyle Haziran ayında % 55 civarında gerçekleşmesi söz konusu olabilir. TCMB politika faizlerine baktığımızda ise Ağustos 2022 den itibaren yapılan ve 500 baz puanı bulan seri indirimlerle 26 ay aradan sonra yeniden % 9 ile tek haneye inen faizin seçimlere kadar tek haneli seviyesini koruması bekleniyor. Bankacılık sistemindeki kredi, teminat ve likidite araçları ile uygulanan makro ihtiyati politikalarla kredi faizlerinin politika faizine yakınsaması ve selektif kredi politikası uygulamalarının da süreceği ifade edilebilir.

YÖNETİM DEĞİŞİRSE RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER GÜNDEME GELEBİLİR

Seçime kadar ekonomide önümüzü görmek nispeten kolay olsa da seçim sonrası için aynısını söylemek pek de mümkün değil. Halen yaygın olan ve kanımca tehlikeleri de içeren genel eğilim “seçime kadar böyle gider seçim öncesi değişiklik olmaz” inancı ile tüm riskler ve çözümler seçim sonrasına ertelenmiş durumda. Seçim sonrası için ana beklenti ise “kim seçilirse seçilsin ekonomi politikaları değişmek zorunda”. Elbette değişimin yönü ve şiddeti mevcut yönetimin değişip değişmeyeceği ile yakından ilgili. Mevcut yönetimin devamı halinde ana politikaların aynı kalması ancak sınırlı rötuşlar yapılması gündeme gelebilecek iken, yönetimin değişmesi durumunda ise daha radikal değişiklikler gündeme gelebilir.  Ancak her iki durumda da döviz kurlarında yukarı yönlü bir harekete hazırlıklı olmakta fayda var.

Dr. Berra DOĞANER

OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi & Doğaner Finansal Danışmanlık Kurucusu

doganer@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası