Son Haberler

Muhteşem üçlü : Faiz, döviz kuru ve enflasyon

– Faiz, döviz kuru ve enflasyon, bir birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Biri daima diğer ikisini peşinden sürükler. Faizler düştüğünde kurlar yükselir, dışa bağımlı ekonomilerde kurların yükselmesi ise hem borçlanma hem de satın alma maliyetlerini artırarak enflasyona neden olur, ekonomide beklentiler bozulmaya başlar. Faizler yükseldiğinde ülkeye yabancı para girişi artar ve bu durum döviz kurlarını sakinleştirir. 

İstikrarlı bir döviz kuru, beklentiler ve yurt dışından döviz girişiyle mümkün olabilir.  Yabancı sermaye doğrudan yatırım ve portföy yatırımı ile gelir. Ülkede güven ortamı olursa, doğrudan yatırım gelir. Faiz düşük tutulduğunda portföy yatırımcısı döviz getirmez. Bu da dövizin azalmasına ve döviz üzerindeki stresin artmasına neden olur. Bu durum kuru yükseltir ve enflasyonun artışını tetikler. Böylece kendi kendini besleyen kısır döngü-bumerang oluşur.

Faiz, döviz kuru ve enflasyon bir birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Biri daima diğer ikisini peşinden sürükler.

Faizler düştüğünde kurlar yükselir, dışa bağımlı ekonomilerde kurların yükselmesi ise hem borçlanma hem de satın alma maliyetlerini artırarak enflasyona neden olur, ekonomide beklentiler bozulmaya başlar.

Faizler yükseldiğinde ülkeye yabancı para girişi artar ve bu durum döviz kurlarını sakinleştirir.  Döviz kurları stabil hale gelince dış kaynaklı enflasyonun maliyetleri düşer. Yüksek faiz oranı diğer yandan kredi talebinin düşmesine yol açar, toplam talebi azaltır. Bu kez de yüksek faiz maliyeti nedeniyle devlet bütçesi olumsuz etkilenir, ekonomi yavaşlar. Bugünlerde yaşadığımız durgunluk ortamı, enflasyon ile durgunluğun bir arada olma durumunu tanımlayan stagflasyon tanımına uymaktadır.

FAİZ, ENFLASYONUN PANZEHİRİ Mİ?

Klasik ekonomik teori, faizin enflasyonun panzehiri olduğunu söyler. Teoriye göre faizler arttığında kredi genişlemesi azalır, talep soğur, fiyat artışları dizginlenir. Bizim gibi dışa bağımlı ülkelerde bu sistem biraz daha ağır ve gecikmeli çalışır. Çünkü enflasyonun tek nedeni sadece talepteki artış değil, aynı zamanda çoğunlukla ithal ürünleri kaynaklı arz maliyetlerindeki artışın da etkisi vardır. Özellikle döviz kurlarındaki artış maliyeti de enflasyonu artırır.

DÖVİZ KURUNUN ROLÜ

İstikrarlı bir döviz kuru, beklentiler ve yurt dışından döviz girişiyle mümkün olabilir.  Yurt dışından gelecek sermaye akımları iki şekilde olur. Doğrudan yatırım ve portföy yatırımı şeklindedir. Birincisi, ülkedeki güven ortamıyla, ikincisi ise yüksek faizle ilgilidir. Faiz düşük tutulduğunda portföy yatırımcısı ülkeye döviz getirmez, bu da ülkede dövizin azalmasına ve döviz üzerindeki stresin artmasına neden olur. Bu durum kuru yükseltir ve enflasyonun artışını tetikler. Böylece kendi kendini besleyen kısır döngü-bumerang oluşur.

Ülkemizde bir birim ihracat için yaklaşık 0.70 birim ithalat gerekiyor. Yani ara ve başta teknoloji, enerji ve hammadde olmak üzere yatırım mallarında önemli ölçüde dışa bağımlıyız. Dolayısıyla kurda yaşanan artış raflardaki fiyatlara olduğu gibi yansır, enflasyonist etki yaratır. Bu nedenle enflasyonun önlenmesi faizi yükseltip sadece talebi düşürmekle olmaz. Aynı zamanda döviz kurundaki istikrarı da sağlamakla mümkün olabilir.

KUR, FAİZ VE ENFLASYON ÜÇGENİ

Bu üçlü arasındaki ilişki, diğer değişkenlerin sabit olması şartıyla aşağıdaki şekilde açıklanabilir.

  • Faiz düşerse sermaye çıkışı artar, döviz kuru yükselir.
  • Kur yükselirse, ithal maliyetleri artar, enflasyon artar.
  • Enflasyon hızlanırsa fiyat beklentileri bozulur, faiz artırılmak zorunda kalınır.
  • Faiz artırıldığında kur üzerindeki baskı azalır, enflasyon beklentileri düzelir, ancak ekonomide yavaşlama riski artar.

Bu üçlü arasında yaşanan döngüyü kırmanın yolu; sadece faiz, kur gibi kısa vadeli ve günübirlik para politikası araçları yerine, maliye politikası araçları (yatırım politikası, mali disiplin-vergiler, denk bütçe vs.), üretim yapısı, verimlilik, kurumlara olan güven, adalet ve ekonomide öngörülebilirliği sağlamak gereklidir.

SÜRDÜRÜLEBİLİR DENGELERİN ARAYIŞI

Ülkemizin en büyük sorunu, kısa vadeli çözümlerle uzun vadeli yapısal sorunların çözülmeye çalışılmasıdır. Oysa ekonomi esas olarak pozitif psikoloji ve güvene dayalıdır.

Bugünün dünyasında artık, yüksek faiz bir kırbaç değil, belirsizliği azaltan bir çıpa olarak görülüyor.  Rasyonelliğe dönüş, ekonomiyi yavaşlatmakla değil, güven ve istikrarın önünü açmakla olur. Enflasyonla kalıcı olarak mücadele etmenin yolu, kurların istikrara kavuşması, beklentilerin rasyonelleşmesi, güven ortamının oluşturulmasına bağlıdır.

Not: Kapak görseli, yapay zeka asistanı Grok tarafından oluşturulmuştur.

Şaban ÇAĞIRAN

Yönetici

cagiran@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlgili Haberler

Site Haritası