– Son günlerde altının manşetlerden düşmeyen yükselişi, zihnimdeki pek çok anıyı canlandırdı. Yıllar evvel Kapalıçarşı’da, tezgâhına eğilmiş yaşlı bir usta çekicini havada tutup şöyle demişti: “Altının iki sırrı vardır evlat: Biri sesi, diğeri sabrı. Sesini çınlamasından tanırsın, sabrını ise krizlerde sınarsın.” O cümle, her ekonomik dalgalanmada kulağımda çınlar. Çünkü altın, ekrandaki soğuk rakamlardan önce bir anı ve hafızadır.
– Altın, tam 6.000 yıllık bir güven hikayesidir. Altın, insanlık tarihinin en tutarlı güven sembolüdür. 17 Ekim 2025: Altın, ons başına 4.379 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu rakam, 1971’de Nixon’ın altın rezerv para penceresini kapattığı gündeki fiyatın tam 124 katı. Peki, bu yükseliş nereden geliyor? Cevap basit: Güven arayışından.
– 1 Kasım 2025’te, 1,2 milyar dolarlık yatırımıyla Büyük Mısır Müzesi kapılarını dünyaya açtı. Giza Piramitleri’nin gölgesinde yükselen bu devasa yapı, tek bir uygarlığa adanmış dünyanın en büyük müzesi olma özelliğini taşıyor. Müzenin kalbi ise Tutankhamun’a ait 5.398 eserde atıyor: Altın maske, altın taht, altın tabut… 1922’deki keşiften bu yana ilk kez tamamı bir arada sergileniyor.
– 2022-2024: Merkez bankaları üst üste 3 yıl boyunca 1.000 tonun üzerinde altın alımı yaptı. 2010-2021 ortalaması yılda sadece 473 tondu. World Gold Council verilerine göre, 2024’te net alım 1.045 ton oldu; Bu, üst üste 15. yıllık net alım demek. J.P. Morgan Research’ün kıdemli emtia stratejisti Gregory Shearer durumu şöyle özetliyor: “Merkez bankası alımlarının 2025’te de güçlü kalarak 900 tona ulaşacağını öngörüyoruz.”
– Küresel merkez bankası altın rezervleri toplamı 36.200 tona ulaştı. Bu, resmi rezervlerin yaklaşık %20’si demek. Polonya, 2025’in ilk yarısında 67,2 ton alımla lider. Azerbaycan, 34,5 ton ile ikinci sırada. Kazakistan: 32,4 ton. 2024’te 10 ton sattıktan sonra stratejik bir dönüş yaptılar. Çin: Resmi rakamlara göre 22,7 ton (toplam 2.300 tonun üzerinde). Türkiye: 2025’in ilk yarısında 19,5 ton. Toplam resmi rezerv 635 tona ulaştı.
– QNB Türkiye ekonomistlerinin araştırmasına göre, son 5 yılda Türkiye’nin altın varlıklarından elde ettiği değer artışı yaklaşık 350 milyar dolar. Türkiye’deki toplam altın stokunun değeri 530 milyar dolar civarında. Bunun %73’ü (yaklaşık 387 milyar dolar), “yastık altında” tutuluyor. 2025’in ilk 8 ayında yastık altı birikimi 51 ton daha artarak toplam 3.100 tona ulaştı. Türkiye’de altın, hane halkının yönettiği sessiz bir merkez bankası gibidir.
– Gelecek projeksiyonlarında ons fiyatı için yukarı yönlü senaryolar konuşuluyor. Asıl mesele “Fiyat ne olur?” değil, “Nasıl yönetilir?” sorusudur. Portföylerde altının oranı ne olmalı? New York ekranlarında fon girişleri yanıp sönerken, Delhi’de Dhanteras için bilezikler ince ince işleniyor. Washington “Kasa nerede?” diye soruyor. İstanbul’da ise gram tablosu yeni eşikleri yokluyor. Aynı gün, aynı gezegen, aynı duygu: Güven.
Ben bir madenciyim. Ellerim şimdilerde mermerin soğukluğuna alışkın olsa da, mesaimi bir zamanlar madenlerin şahı olan altınla, o sıcak ve ağır metalle harcadım. Son günlerde altının manşetlerden düşmeyen yükselişi, zihnimdeki pek çok anıyı canlandırdı. Yıllar evvel Kapalıçarşı’da, tezgâhına eğilmiş yaşlı bir usta çekicini havada tutup şöyle demişti:
-“Altının iki sırrı vardır evlat: Biri sesi, diğeri sabrı. Sesini çınlamasından tanırsın, sabrını ise krizlerde sınarsın.”
O cümle, her ekonomik dalgalanmada kulağımda çınlar. Çünkü altın, ekrandaki soğuk rakamlardan önce bir anı ve hafızadır. Bu yüzdendir ki altın, ekrandaki soğuk rakamlardan önce bir anı, bir hafıza ve tam 6.000 yıllık bir güven hikayesidir. Ancak aynı zamanda bu sabah açıklanan piyasa verilerini, Washington’daki hararetli siyasi tartışmaları ve Delhi’deki bir gelinin bileziğini kapsıyor. Çünkü altın, insanlık tarihinin en tutarlı güven sembolüdür.
17 Ekim 2025: Altın, ons başına 4.379 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu rakam, 1971’de Nixon’ın altın rezerv para penceresini kapattığı gündeki fiyatın tam 124 katı.
Peki, bu yükseliş nereden geliyor?
Cevap basit: Güven arayışından.
ALTININ İLK IŞIĞI
Gordion’da Midas’ın dokunduğu her şeyi altına çevirdiği o meşhur efsane, kralı sonunda Sard Çayı’na (antik adıyla Paktolos’a) sürükledi. Söylenceye göre Midas, ırmağın sularında yıkanarak lanetinden arındı. Ancak altına olan ilginin kökleri, bu efsaneden çok daha derinlere uzanıyor. Bulgaristan’ın Varna şehrinde, 1972 yılında bir buldozer operatörünün kazması tesadüfen tarihin en önemli arkeolojik keşiflerinden birine kapı açtı. M.Ö. 4600-4200 yıllarına tarihlenen bu nekropolde, dünyanın en eski işlenmiş altın takıları bulundu: boncuklar, taçlar, alınlıklar…
Ortada yazılı bir efsane yoktu ama sahne çok netti: Güneş gibi kararmayan bir metal, ölüyle birlikte sonsuzluğa uğurlanıyordu. Bu, altına ilginin bilinen en eski “hikâye anı”dır. 43 numaralı mezar özellikle dikkat çekiciydi: Erkek bir şefe ait bu gömütte, toplam 1,5 kilogram ağırlığında 990 altın obje bulundu. 6.000 yıl önce altın, çoktan güç ve statünün sembolü olmuştu bile.
“TANRILARIN ETİ ALTINDANDIR”
1 Kasım 2025’te, 1,2 milyar dolarlık yatırımıyla Büyük Mısır Müzesi kapılarını dünyaya açtı. Giza Piramitleri’nin gölgesinde yükselen bu devasa yapı, tek bir uygarlığa adanmış dünyanın en büyük müzesi olma özelliğini taşıyor. Müzenin kalbi ise Tutankhamun’a ait 5.398 eserde atıyor: Altın maske, altın taht, altın tabut… 1922’deki keşiften bu yana ilk kez tamamı bir arada sergileniyor. Antik Mısırlılar altını tanrısal bir öz sayardı: “Tanrıların eti altın, kemikleri gümüş, saçları lapis lazuli.” Altın bu yüzden güneş tanrısı Ra’nın ışıltısıyla özdeşleşti. Yani altın, “zenginlikten” önce “ölümsüzlük” demekti; kararmayan, çürümeyen, tanrısal…
Lidya’nın başkenti Sardes’te (Manisa sınırlarında) Kral Kroisos (bizim bildiğimiz adıyla Karun), MÖ 560 civarında elektrumdan saf altın ve gümüş sikkeleri ayrıştırarak tarihin ilk standart paralarından birini bastı.
Coğrafya aynı, duygu aynı: Güven.
MERKEZ BANKALARININ SESSİZ İHTİLALİ
Şimdi gelin efsanelerden çıkıp, paranın kararlarının alındığı o ciddi odalara geçelim. 2022-2024: Merkez bankaları üst üste 3 yıl boyunca 1.000 tonun üzerinde altın alımı yaptı. Bu rakamı bir perspektife oturtalım: 2010-2021 ortalaması yılda sadece 473 tondu. Yani alımlar iki kattan fazla arttı. World Gold Council verilerine göre, 2024’te net alım 1.045 ton oldu; bu, üst üste 15. yıllık net alım demek.
J.P. Morgan Research’ün kıdemli emtia stratejisti Gregory Shearer durumu şöyle özetliyor: “Ekonomik, ticari ve ABD politika belirsizliğini, değişen ve tahmin edilemez jeopolitik ittifakları hesaba katın. Merkez bankası alımlarının 2025’te de güçlü kalarak 900 tona ulaşacağını öngörüyoruz.” Küresel merkez bankası altın rezervleri toplamı 36.200 tona ulaştı. Bu, resmi rezervlerin yaklaşık %20’si demek (2023 sonunda bu oran %15’ti).
2025’İN EN AKTİF ALICILARI
. Polonya: 2025’in ilk yarısında 67,2 ton alımla lider. Merkez Bankası Başkanı Adam Glapiński, altın hedefini %20’den %30’a yükseltti.
. Azerbaycan: 34,5 ton ile ikinci sırada.
. Kazakistan: 32,4 ton. 2024’te 10 ton sattıktan sonra stratejik bir dönüş yaptılar.
. Çin: Resmi rakamlara göre 22,7 ton (toplam 2.300 tonun üzerinde). Ancak analistler gerçek rakamın çok daha yüksek olduğunu fısıldıyor.
. Türkiye: 2025’in ilk yarısında 19,5 ton. Toplam resmi rezerv 635 tona ulaştı.
NEDEN BU HÜCUM?
1933 – Executive Order 6102: ABD’de yurt içi altın toplandı; sistem, “kâğıdın” hükümranlığını ilan etti.
1971 – Nixon Şoku: Doların altına çevrilebilirliği sonlandırıldı; Bretton Woods sisteminin dayanağı çekildi.
Ders basit; rezerv yönetiminde karşı taraf riski yani elinizdeki varlığın bir başkasının borcuna bağlı olması küçümsenemez. Tarih bunu affetmez… Unutmayın; “Altın, kimsenin borcu değildir. “Bugün alımların stratejik mesajı çok açık: “İstediğim anda tutar, sayar, ülkeme götürürüm.”
FORT KNOX DEPOSU
“Fort Knox” diye anılan o meşhur kasalar dillere destandır. Öyle ki 1947 ve 1974’teki sınırlı ziyaretler bile şehir efsanelerini dindirmeye yetmedi. Şubat 2025’te Başkan Trump ve DOGE Direktörü Elon Musk, ABD altın rezervlerinin tam denetimini talep etti. Trump, Air Force One’da şöyle dedi: “Fort Knox’a gideceğiz, o efsanevi Fort Knox’a… Sırf altının orada olduğundan emin olmak için.”
Her şeyi karıştırmaya alışmış biri, altın deposunu ihmal edecek değil ya… ABD Hazinesi’nin altını burada ve miktarı da 4.579 ton. İşte çarpıcı detay: Bu altınlar hâlâ ons başına 42,22 dolar üzerinden kayıtlı. Bu fiyat 1973’ten beri değişmedi.Bu fiyat 1973’ten beri değişmedi. Yani ABD, milyarlarca dolarlık bir varlığı bilançosunda neredeyse ‘sembolik’ bir değerle tutmaya devam ediyor.
Bugünkü piyasa fiyatı mı? Bu yazıyı kaleme aldığım günlerde, 4.100 doların üzerindeydi. Yani defter değeri ile piyasa değeri arasında tam 100 kat fark var.
YENİDEN DEĞERLEME TARTIŞMASI
Hazine Bakanı Scott Bessent’in “ABD bilançosunun varlık tarafını Amerikan halkı için paraya çevirme” açıklaması, yeniden değerleme spekülasyonlarını alevlendirdi. Haziran 2025’te Kongre üyesi Thomas Massie, “Altın Rezerv Şeffaflık Yasası”nı sundu. Bu, 1950’lerden bu yana ilk kapsamlı denetimi öngören tasarıydı.
Kıssadan hisse: Devletler bazen “altını bağlıyoruz” demez, ama ışığını gösterir.
HİNDİSTAN VE TÜRKİYE: İKİ RİTÜEL, İKİ EKONOMİ
Hindistan ve altın deyince akla hemen Dhanteras geliyor. Yani Diwali ışık festivalinin kutlamalarının başlangıcı anlamı taşıyor. Bol hediye alındığı bu gün, Hindistan’ın en önemli altın alım günüdür. 2025 Ekim’inde rekor fiyatlara rağmen talebin güçlü kaldığı raporlandı. Hindistan’da gram altın fiyatı yıllık %57 artışla 12.441 rupiye ulaştı. World Gold Council verilerine göre, 2025’in ilk 10 ayında Hindistan altın ETF’lerine (borsa yatırım fonları) 3,1 milyar dolar giriş oldu. Bu, tarihin en yüksek yıllık girişidir. İşte kritik dönüşüm burada yatıyor: Z kuşağı, “tıkla-al” konforunu keşfetti. Altın ETF’leri ve dijital altın, bin yıllık ritüellere eklemleniyor. Kültür ölmüyor; sadece finansallaşıyor.
TÜRKİYE: YASTIK ALTINDA 530 MİLYAR DOLAR
QNB Türkiye ekonomistlerinin araştırmasına göre, son 5 yılda Türkiye’nin altın varlıklarından elde ettiği değer artışı yaklaşık 350 milyar dolar. Türkiye’deki toplam altın stokunun değeri 530 milyar dolar civarında. Bunun %73’ü (yaklaşık 387 milyar dolar), finansal sistem dışında, yani meşhur “yastık altında” tutuluyor. 2025’in ilk 8 ayında yastık altı birikimi 51 ton daha artarak toplam 3.100 tona ulaştı. TCMB Başkanı Fatih Karahan Amsterdam’daki yatırımcı toplantısında şöyle dedi: “Enflasyon düştükçe altın talebi de azalıyor.” Ancak QNB Baş Ekonomisti Erkin Işık’ın tespiti durumu daha iyi özetliyor: “Altın ve diğer varlıklardan yaratılan servet genellikle daha güçlü tüketime dönüşüyor.”
Türkiye’de altın, para politikasına paralel çalışan, hane halkının yönettiği sessiz bir merkez bankası gibidir.
PETRODOLAR MASALI BİTERKEN
1970’ler, petrodoların masal yıllarıydı. 2020’lerde ise “de-dolarizasyon”un sloganı şu: “Yerine başka bir taç takmak değil, rayları çoğaltmak. SWIFT sisteminin yanına CBDC tabanlı (merkez bankası dijital parası) yeni ödeme koridorları döşeniyor. Asya-Körfez hattında “mBridge” projesi, bu çoklu koridor gerçekliğini işaret ediyor. Katılımcılar arasında Hong Kong, Tayland, Çin, BAE ve Suudi Arabistan var.
Bu tabloda altın, tarafsız bir rezerv çıpası rolünde: Altın, yeni ticaret koridorlarının üzerinde inşa edildiği, kimseye ait olmayan bir teminat görevi görüyor. Bir ülkeye veya bir borca bağlanmayan, ama herkesin üzerinde uzlaştığı ortak bir güven dili.
ARTIK TOPRAKTA DEĞİL, BİLANÇODA
Yukon’un o meşhur “Altına Hücum” çağı 1896’da kalmış olabilir. Bugünün hücumu artık nehir yataklarında değil, şirket bilançolarında yaşanıyor. Bir madenci olarak söyleyebilirim ki, toprağın altı artık eskisi kadar cömert değil. CRU Consulting analisti Oliver Blagden, Londra’daki sempozyumda bu gerçeği şöyle ifade etti: “Küresel altın üretimi 2025’te yaklaşık 3.250 tonla zirve yapacak. Bu, muhtemelen insanlık tarihinin tek bir yılda çıkardığı en yüksek miktar olacak.”
Ancak 2030’a kadar üretim %17’ye kadar düşebilir. Yüksek tenörlü, iyi konumlu ve işletilebilir maden yatakları bulmak giderek zorlaşıyor. Yeni projeler olmadan madenler kapanacak, üretim düşecek. AISC yani Sürdürülebilir Üretim Maliyeti 2024’ün üçüncü çeyreğinde ons başına 1.456 dolara yükseldi. Ancak altın fiyatı 4.000 doların üzerindeyken madenciler için kâr marjı %47 civarında. Madenciler rekor fiyatlarda, deyim yerindeyse para basıyor.
Sözün özü: Fizik değerlenir, kâğıt (hisse) peşinden gelir.
GEÇMİŞTEN ÜÇ KISSA
. Mansa Musa (1324): Cömertliğin enflasyonu… Tarihin en zengin kişisi kabul edilen Mali imparatoru Mansa Musa, 1324’te hacca giderken yanına tonlarca altın aldı. Kahire, Mekke ve Medine’de o kadar çok altın dağıttı ki, Kahire’de altının değeri %25 düştü ve ekonomi 12 yıl boyunca toparlanamadı. Mesaj basittir: Arzın seli, değerin dilini bozar.
. Nixon şoku (1971): Paranın fiziğine veda…
15 Ağustos 1971. Başkan Nixon’ın o geceki sözü, paranın fiziğine veda busesiydi. Dolar artık altına çevrilemezdi. O gün altın 35 dolardı. Bugün 4.100 dolar. Dönüp dolaşıp aynı yere, “güvene” geliyoruz.
. Anadolu’nun düğün ziynetleri: Mikro merkez bankası…
Türkiye’de düğün masasında dönen o sarı halkalar, aslında haneye kurulmuş mikro rezervlerdir. Kriz günleri geldiğinde, o rezervler çekmeceden çıkar ve konuşur. Kapalıçarşı ustalarının dediği gibi; tüketicinin sabrı bazen işçilikte, bazen gramda sınanır, ama güven başlığını asla değiştirmez.
2026-2028 UFKUNDA NE VAR?
Gelecek projeksiyonlarında ons fiyatı için yukarı yönlü senaryolar konuşuluyor. Rakamlar pek çok şey anlatmaz, onları atlıyorum. Asıl mesele “Fiyat ne olur?” değil, “Nasıl yönetilir?” sorusudur. Portföylerde altının oranı ne olmalı? Ulusal bilançolarda hangi kapıdan girip hangi pencereden çıkacak? Çünkü fiyat manşeti atılır ve gider; geriye hikâye kalır.
Bugün tabloya bakın: New York ekranlarında fon girişleri yanıp sönerken, Delhi’de Dhanteras için bilezikler ince ince işleniyor. Riyad enerji parasının yeni raylarını döşüyor, Washington “Kasa nerede?” diye soruyor. İstanbul’da ise gram tablosu yeni eşikleri yokluyor.
Aynı gün, aynı gezegen, aynı duygu: Güven.
Ben buna hâlâ “fiziğin intikamı” diyorum: Tuşla dondurulan dijital kayıtlara karşı, ağırlığı olan bir varlığın sessiz ve derinden dönüşü. Midas efsanesi bize arzunun tehlikesini, Karun hikâyesi standardın gücünü, o yaşlı Kapalıçarşı ustası ise sabrın erdemini hatırlatır.
Bugün merkez bankaları kurumsal sabrı, haneler ise gündelik sabrı taşıyor.
Midas efsanesi bize arzunun tehlikesini, Karun hikâyesi standardın gücünü, o yaşlı Kapalıçarşı ustası ise sabrın erdemini hatırlatır. Dijital çağın baş döndüren hızına karşı altının cevabı hâlâ aynı: Ağırlık, güvenin gram cinsinden adıdır.
Ve o sesi (çekicin altından çıkan o tok sesi) kalabalıklar içinde, gürültüler arasında bile olsa her zaman tanırsınız.
Zuhal MANSFIELD
TMG Dış Tic. ve Madencilik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı
mansfield@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.