– Karşımızda artık kuralları eğip büken, çılgın liderler var. Peki bu sıra dışı liderler bir devrimin habercisi mi, yoksa felaketin ta kendisi mi? Cevabı biyografilerde, anılarda, gizli kalmış röportajlarda aradım. Savaş meydanlarından CEO ofislerine, saray koridorlarından sokak mitinglerine kadar uzandım. Gördüm ki; tarihin yönünü çizenlerin çoğu, ilk bakışta “deli” diye yaftalananlar. Henry Kissinger ne demişti? “Dünyayı değiştirenler, çoğunlukla aklın sınırlarını zorlayanlardır.”
– Neden artık uslu liderleri değil, meydan okuyanları seviyoruz? Neden mantıktan çok cesareti alkışlıyoruz? Çünkü dünya değişti. Artık masaya yumruğunu vuranlar, ekran başında milyonları peşinden sürükleyenler, algoritmalarla duyguları şekillendirenler kazanıyor. Hindistan’dan Brezilya’ya, Rusya’dan Türkiye’ye kadar her coğrafya, kendi ruh hâline uygun bir çılgın lider yaratıyor. Bazısı teknolojiyle devrim yapıyor, bazısı eski yaraları kaşıyarak güç topluyor.
Dünyanın tam ortasında bir sarkaç salınıyor: Bir ucunda umut, diğerinde felaket… Ve bu sarkacı hareket ettirenler, artık klasik liderler değil. Ne gri takım elbiseli bürokratlar, ne de kitaplardan fırlamış strateji dehaları. Karşımızda artık başka bir tür var: Kuralları eğip büken, ezberi bozan, alkışla büyüyen çılgın liderler.
İşte tam da bu yeni türün peşine düştüm. Son bir yıl boyunca, sabah kahvemi içerken, uçakta bulutlara bakarken, gece uykusuz kaldığım saatlerde hep aynı soruyu düşündüm: Bu sıra dışı liderler bir devrimin habercisi mi, yoksa felaketin ta kendisi mi?
Cevabı kitaplarda aradım. Biyografilerde, anılarda, gizli kalmış röportajlarda. Savaş meydanlarından CEO ofislerine, saray koridorlarından sokak mitinglerine kadar uzandım. Gördüm ki; tarihin yönünü çizenlerin çoğu, ilk bakışta “deli” diye yaftalananlar. Henry Kissinger ne demişti? “Dünyayı değiştirenler, çoğunlukla aklın sınırlarını zorlayanlardır.” Belki de, biz çok uzun süredir yanlış yerlere bakıyorduk.
NEDEN ARTIK USLU LİDERLERİ DEĞİL, MEYDAN OKUYANLARI SEVİYORUZ?
Yeni kitabım “Çılgın Liderler Çağı: Dönüşüm mü Felaket mi?” (Destek Yayınları), tam da bu arayışın bir meyvesi. Bir yargılama değil; bir sorgulama. Neden artık uslu liderleri değil, meydan okuyanları seviyoruz? Neden mantıktan çok cesareti alkışlıyoruz? Ve bu tercihin bedeli ne olacak?
Çünkü dünya değişti. Artık masaya yumruğunu vuranlar, ekran başında milyonları peşinden sürükleyenler, algoritmalarla duyguları şekillendirenler kazanıyor. Hindistan’dan Brezilya’ya, Rusya’dan Türkiye’ye kadar her coğrafya, kendi ruh hâline uygun bir çılgın lider yaratıyor. Bazısı teknolojiyle devrim yapıyor, bazısı eski yaraları kaşıyarak güç topluyor. Hepsi ortak bir noktada buluşuyor: Sıradan olmayı reddediyorlar.
ATATÜRK AKIL DIŞI DENİLECEK KADAR CESURDU
Kitap boyunca gördüğüm örnekler hem büyüleyici hem ürkütücü. Atatürk, imparatorluk yıkıntısından modern bir cumhuriyet kurarken, akıl dışı denilecek kadar cesurdu. Churchill, savaşın tam ortasında, nefreti değil, umudu örgütledi. Mandela, intikam yerine barışı seçti. Ama aynı zamanda, Kaddafi gibi hayalleriyle halkını felakete sürükleyenler de vardı. Elon Musk gibi, hem Mars’a koloni kurmayı hedefleyen, hem de bir tweet’le piyasaları altüst edebilen figürler de.
Peki biz ne yapıyoruz? Bu liderleri sadece izlemiyor, onları büyütüyoruz. Korkularımızla, özlemlerimizle, içimizdeki boşluğu doldursunlar diye onları kutsuyoruz. Onlar bizim aynamız. İyiliğimizin ve deliliğimizin yansıması.
ARTIK DÜNYA, HİKÂYE YAZAN LİDERLERİ ÖDÜLLENDİRİYOR
Bu kitapta sadece siyasi liderlik yok. İş dünyasından spora, sanattan teknolojiye kadar farklı alanlarda çığır açan veya karanlık dönemler başlatan lider tipolojilerine de yer verdim. Çünkü dönüşüm, sadece meclis kürsüsünde değil; laboratuvar masasında, stadyumda, sahnede de başlıyor.
Kitabın özü şu: Artık dünya, hikâye yazan liderleri ödüllendiriyor. Risk alanları, kalıpları kıranları, alışılmışı sarsanları. Ama bu sarsıntı neyi doğuracak? Yeniden doğuşu mu, yok oluşu mu?
BU ÇAĞ BİZİ NEREYE GÖTÜRECEK?
Her toplum kendi liderini yaratır. Tarihi onlar yazar, ama kalemi biz tutarız. O yüzden bu kitap bir alarm zili değil, bir davettir: Gelin, liderliği yeniden düşünelim. Sadece siyaset için değil. Çünkü her birimiz kendi alanımızda birer lideriz. Ve bir gün geldiğinde, biz de eskiyle yeni arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağız.
Çılgın liderler çağı başladı. Sorusu şu: Bu çağ bizi nereye götürecek?
Mehmet ÖĞÜTÇÜ
Global Resources CEO
ogutcu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.