Son Haberler

Karbon piyasası kurulmalı, Borsa İstanbul’da faaliyet göstermeli

-Dünya üzerindeki canlı yaşamı açısından önemli bir işlevi olan sera gazlarının son 150 yılda sanayileşmenin etkisi ile atmosfere salınım oranındaki hızlı artış, dünyanın giderek daha fazla ısınmasına neden oldu. Kuraklık, gıda sıkıntısı ve iklim değişikliği kaynaklı doğal felaketlerin artması üstüne bir de Ukrayna-Rusya Savaşı, bu konuyu iyice gündeme taşıdı.

 -Avrupa Birliği (AB), iklim krizini ülkemiz açısından farklı bir boyuta taşıdı. Zira ihracatımızın %40’ndan fazlasını yaptığımız AB’nin üye ülkelerin yanı sıra AB dışı ülkelerden gelen birtakım ürünlere “Sınırda Karbon Vergisi” uygulaması Türkiye’yi doğrudan etkileyecek. 1 Ocak 2023’te AB’nin bu konudaki ilk düzenlemesi yürürlüğe girecek ve geçiş süresi başlayacak. 2026 yılında ise sınırda karbon vergisi tam anlamı ile uygulanmaya başlayacak.

-Karbon vergisi, karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtların karbon ve eşdeğer karbon içeriğine göre vergilendirilen bir çevre vergisi. Atmosfere salınan karbon miktarı arttıkça vergi de artıyor. Vergi ödemekle yükümlü olan işletmeler ya vergi ödeyerek maliyetli üretim gerçekleştirecek ya da teknolojilerini geliştirerek karbon emisyonunu azaltacak ve vergi maliyetini düşürecekler. Karbon vergilerinin amacı, sera gazı emisyonunu azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatmak. 

-Türkiye’nin en kısa zamanda ilgili sektörlerde karbonu fiyatlandırmak için aksiyon alması gerekiyor aksi durumda AB düzenlemeleri kapsamında ihracat yapan işletmelere sınırda karbon vergisi nedeni ile ek vergi yükümlülüğü çıkacak ve denkleştirme izninin AB ETS piyasasından ihracat yapan işletmelerce satın alınması gerekecek.

-Türkiye’de kurulacak bir karbon piyasası kurulmalı Borsa İstanbul’da faaliyete geçirilmeli. Mevcut durumda yeterli bilgi, tecrübe ve alt yapıya sahip olan Borsa İstanbul nezdinde kurulacak bir piyasa ile aktif bir şekilde karbon hakları alınıp satılabilecek ve AB ETS benzer şekilde karbon ticareti yapılabilecek. Zamanımız daralıyor acele etmekte fayda var.

6 Kasım 2022’de Mısır’ın Sharm El Sheikh kentinde Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP27) Konferansı’nın 27’ncisi başladı. Son yıllarda iklim değişikliği konusu gün geçtikçe önem kazanan ve hayatımızda daha çok yer işgal eden bir konumda. Özellikle kuraklık, gıda sıkıntısı ve iklim değişikliği kaynaklı doğal felaketlerin artması üstüne bir de Ukrayna-Rusya savaşı konuyu iyice gündeme taşıdı.

Bilindiği üzere, Dünya üzerindeki canlı yaşamı açısından önemli bir işlevi olan sera gazlarının son 150 yılda sanayileşmenin etkisi ile atmosfere salınım oranındaki hızlı artış, dünyanın giderek daha fazla ısınmasına neden oldu.

AB, 2026 YILINDAN İTİBAREN KARBON VERGİSİ UYGULAMAYA BAŞLAYACAK

İklim krizini Avrupa Birliği (AB), ülkemiz açısından daha farklı bir boyuta taşıdı. Zira ihracatımızın %40’ndan fazlasını yaptığımız AB’nin üye ülkelerin yanı sıra AB dışı ülkelerden gelen birtakım ürünlere “Sınırda Karbon Vergisi” (Carbon Border Adjustment Mechanism-CBAM) uygulaması Türkiye’yi doğrudan etkileyecek. 1 Ocak 2023’te AB’nin bu konudaki ilk düzenlemesi yürürlüğe girecek ve geçiş süresi başlayacak. 2026 yılında ise sınırda karbon vergisi tam anlamı ile uygulanmaya başlayacak.

İLK ETAPTA ETKİNELEBİLECEK SEKTÖRLER

İlk etapta etkilenebilecek sektörlerimiz; çimento, demir-çelik alüminyum, gübre ve elektrik gibi emisyon yoğun sektörler olacak. AB’nin bu uygulamadaki amacı; üretimin sera gazı emisyonu konusunda sıkı kuralları bulunmayan AB dışı coğrafyalara kaymasını yani “karbon kaçağı”nı önlemek. Bazı firmalar iklim değişikliği ile mücadele kapsamında doğacak maliyetlerden kaçınmak için bu yolu tercih edebiliyor.

İklim kriziyle mücadelede amacıyla 194 ülkenin 2015 yılında imzaladığı Paris Anlaşması’nı önemli bir aşama olarak kabul etmek gerekiyor. Bu anlaşmanın önemi küresel ısınmanın 1,5 derecede tutulması ve bunun için ülkelerin verdiği taahhütleri kapsıyor. Türkiye, 2021 Kasım ayında Paris Anlaşması’nı resmen onayladı ve imza attı. AB, 2021’de çıkardığı İklim Yasası ile 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının en az %55 oranında azaltılması (1990 yılına kıyasla) ve 2050 yılında karbon nötr olunması konularında uzlaştı. Japonya, Güney Kore ve Güney Afrika 2050 yılını, Çin ise 2060 yılını “emisyonu net olarak sıfıra indireceği tarih” olarak belirlerken, Türkiye 2053 yılını taahhüt ettiğini açıkladı. Son COP27 Konferansı’nda ise Türkiye, 2030 yılı için % 21 olarak açıklanan artıştan azaltım hedefini % 41’e yükselttiğini ve ülke olarak, 2030 yılı için, yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı yapmış olacağını açıkladı[1].

Bu arada vurgulamakta fayda var, Paris Anlaşması öncesi de iklim krizi ile ilgili (Ör: Kyoto Protokolü) ülkeler karbon emisyonun azaltılmasına yönelik aksiyonlar alıyorlardı.

KARBON EMİSYONUNU İNDİREBİLMEK İÇİN ÜLKELER HANGİ ADIMLARI ATIYOR?

Peki karbon emisyonunu indirebilmek için ülkeler ne gibi adımlar atıyor, yöntemler nedir?

Temel olarak iki yöntem var. Birincisi Karbon vergisi, ikincisi ise Emisyon Ticaret Sistemi (ETS). ETS, kısaca karbon tahsisatlarının alım satımının yapıldığı bir piyasa olup, aslında bizim yazımızın konusunu ETS oluşturuyor.

Dünya üzerinde 40’tan fazla ülke, ya fosil yakıtlar üzerine vergi koyarak ya da emisyon ticareti yoluyla karbon emisyonu üzerinde bir fiyatlandırmayı kabul etti.

KARBON VERGİSİNİN AMACI, KÜRESEL ISINMAYI YAVAŞLATMAK

Karbon vergisi, karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtların karbon ve eşdeğer karbon içeriğine göre vergilendirilen bir çevre vergisi niteliğinde. Atmosfere salınan karbon miktarı arttıkça vergi de artıyor. Vergi ödemekle yükümlü olan işletmeler ya vergi ödeyerek maliyetli üretim gerçekleştirecek ya da teknolojilerini geliştirerek karbon emisyonunu azaltacak ve vergi maliyetini düşürecekler. Karbon vergilerinin amacı, genellikle sera gazı emisyonunu kısıtlayarak ve azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatmak.

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), başta CO2 olmak üzere küresel ısınmaya sebep olan sera gazı emisyonunun azaltılmasını amaçlayan bir mekanizma. Sistemin işleyişi ticareti yapılabilen karbon tahsisatları (izinleri, sertifikaları) üretilerek bu tahsisatların bir ticaret platformunda alınıp satılması ve bu yolla emisyon üretenlerin emisyonlarını azaltmaya teşvik edilmesi olarak ifade edilebilir.

ETS de kendi içerisinde ikiye ayrılır. Birincisi emisyonlara sınır getirilmesi (Cap and Trade System), ikincisi Taban ve Kredi Sistemi (Baseline and Credit Scheme-BCS) yani emisyon üreten işletmelere belli bir miktarda karbon emisyonu gerçekleştirmelerine izin veren tahsisatlardır. ETS’de, tahsisatlar ya ücretsiz ya ihale yoluyla ya da bu ikisinin karmasıyla dağıtılabilir.

31 ÜLKEDE 11 BİN TESİS

ETS uygulamasına en güzel örnek AB bünyesindeki ETS (EU ETS- European Union Electronic Trading System) verilebilir. AB’deki ETS, toplam 31 ülkede yaklaşık 11.000 tesisi ve bu ülkelerdeki havacılık faaliyetlerini kapsıyor. ETS kapsamı içerisinde yer alan tesislerden kaynaklı emisyonlara her yıl üst sınır değeri belirleniyor. Bu sınır değer içinde, tesislere her yıl belirli miktarda sera gazı emisyonu tahsisi yapılıyor. Tahsisatın toplam miktarı ise önceden belirlenmiş üst sınırı geçemiyor. Tahsis edilen değerin üzerinde emisyonu olan tesislerin fazlalık miktarı kadar karbon kredisini temin etmesi gerekiyor. Yani planlanandan daha fazla üretim yaparak daha çok karbon salınımı yapacak olan tesis kredi satın almak zorunda. Aynı şekilde daha az üretim yapan ya da teknolojisini yenileyerek daha az karbon salınımı yapan tesisler ise ihtiyaç fazlası karbon kredilerini satabiliyor. Bu arada 3 Ocak 2018’den itibaren AB’de emisyon tahsisatlarının finansal araç olarak tanımlandığını ve sermaye piyasası aracı olarak düzenlemelere tabi olduğunu vurgulamakta fayda var.

TÜRKİYE, EMİSYON AZALTIMINDA HANGİ YÖNTEMİ UYGULAYACAK?

Ülkemize baktığımızda emisyon azaltımında izlenecek yöntem hakkında henüz net bir karar verilmiş değil. Ancak bir ETS sisteminin kurulması düşünülürse öncelikle üretim sürecinde açığa çıkan doğrudan emisyonların hesaplanması, raporlanması ve doğrulanması önem taşıyor. Bu konuda Türkiye’de sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasına yönelik yaklaşık 10 yıl önce yürürlüğe giren bir mevzuat bulunuyor. Bu nedenle Türkiye’nin raporlama aşamasına hazır olduğunu söylemek mümkün. Ancak Türkiye’nin en kısa zamanda ilgili sektörlerde karbonu fiyatlandırmak için aksiyon alması gerekiyor aksi durumda AB düzenlemeleri kapsamında ihracat yapan işletmelere sınırda karbon vergisi nedeni ile ek vergi yükümlülüğü çıkacak ve denkleştirme izninin AB ETS piyasasından ihracat yapan işletmelerce satın alınması gerekecek.

Aslında Türkiye’de ETS yapılanmasına yönelik bazı çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor. İstanbul Finans Merkezi Projesi’nin 2012-2015 yıllarını kapsayan 33 numaralı Eylem Planı “Türkiye’de Bir Karbon Piyasası Oluşturulması” şeklindeydi. Bu konuda birtakım çalışmalar Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) liderliğinde yapılmıştı. Ardından Dünya Bankası Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) kapsamında Türkiye için ETS kurulmasına yönelik yol haritası geliştirildi ve “Türkiye’de Sera Gazı Emisyon Ticareti Sisteminin Kurulmasına Yönelik Yol Haritası Raporu” 2016 yılı Aralık ayında yayımlandı[2]. Söz konusu Rapor’da tahsisatlar için hibrit bir model öngörüldü.

KARBON PİYASASI BORSA İSTANBUL’DA FAALİYETE GEÇİRİLEBİLİR

Halihazırda karbon piyasası için yasal alt yapı ve parametreleri belirleme dışında ihale ve ticaret platformlarının oluşturulması, fiili olarak tahsisin yapılması, ihalelerin yapılması, kayıt hesaplarının tutulması gibi birçok aşamanın gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Son olarak, yukarıda ifade edilen aşamaların gerçekleştirilmesi sonrasında ülkemizde kurulacak bir karbon piyasasının Borsa İstanbul’da faaliyete geçmesi düşünülebilir. Mevcut durumda yeterli bilgi, tecrübe ve alt yapıya sahip olan Borsa İstanbul nezdinde kurulacak bir piyasa ile aktif bir şekilde karbon hakları alınıp satılabilecek ve AB ETS benzer şekilde karbon ticareti yapılabilecek. Ayrıca AB uygulamasına paralel şekilde ülkemizde de karbon piyasasında alınıp satılan hakların sermaye piyasası aracı olarak belirlenmesi halinde piyasanın sağlıklı bir şekilde işleyişi SPK denetiminde olacak.

Zamanımız daralıyor acele etmekte fayda var.

[1] https://csb.gov.tr/bakan-kurum-cop27-zirvesi-bakanlar-oturumunda-konustu-bakanlik-faaliyetleri-36297

[2] https://pmrturkiye.csb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/12/Turkiyede-Sera-Gazi-Emisyon-Ticareti-Sisteminin-Kurulmasina-Yonelik-Yol-Haritasi.pdf

Kubilay Mahir Dağlı

Eliptik Yatırım Genel Müdürü

dagli@turcomoney.com

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası