– Temmuz toplantısında gösterge faizini %46’dan %43’e çeken TCMB, 250 baz puan indirim bekleyen piyasanın üzerinde 300 baz puanlık indirim gerçekleştirdi. Faiz koridorundaki asimetrik durumu koruyan TCMB toplantı notunda enflasyon konusundaki iç ve dış risklere dikkat çekerek enflasyondaki iyileşme sağlanana kadar sıkı duruştan taviz verilmeyeceğini şahin bir söylem ile belirtti. Enflasyonun ana eğiliminde bir bozulma olmayacağı beklentisiyle TCMB’nin yılsonuna kadar yapılacak toplantılarda faiz indirimlerine devam edeceğini düşünüyoruz.
– Temmuz ayında geniş bantta dalgalı bir seyir izleyen EURUSD paritesi, ay başındaki yükselişini sürdüremedi ve ay ortasından itibaren kademeli bir geri çekilmeye sahne oldu. Haziran sonunda 1.18 seviyesine doğru ivmelenen parite, Temmuz’un ilk günlerinde 1.1830 seviyesini test etse de kalıcılık sağlayamayarak aşağı yönlü baskıyla karşılaştı ve Temmuz ayının son gününde FED faiz kararının ardından 1.14 seviyesine kadar geriledi.. Makro cephede ABD ekonomisine ilişkin gelen veriler, genel olarak pozitif bir tablo çizdi.
– Global piyasalarda ana gündemin yine tarifeler konusuna yoğunlaşmasını bekliyoruz. Yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan tarifelerin, belirsizliğin azaltması ile risk iştahını pozitif etkilemesi beklenirken tarifeler konusunda yapılacak detaylandırma açıklamalarının da risk iştahında dalgalanmaya neden olabileceğini düşünüyoruz. Tarife konusu dışında piyasaların yine FED ve ECB gibi büyük merkez bankalarının faiz beklentilerine odaklanacağını düşünüyoruz. Ağustos ayında sadece İngiltere Merkez Bankası’nın toplantısı bulunuyor.
– Temmuz toplantısıyla birlikte faiz indirim döngüsüne dönen TCMB’nin enflasyondaki gerilemeye paralel kalan üç toplantıda da faiz indirimlerine devam etmesini bekliyoruz. Temmuz ayında gözden geçirmesi bulunan Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu “B1”den “Ba3”e yükseltmesinin de Türkiye’nin risk priminin düşmesi açısından olumlu yansımaları olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, son dönemde ABD ve AB ile Türkiye ilişkilerinde yaşanan iyileşmelerin de uygulanan programa orta ve uzun vade de katkı sağlamasını bekliyoruz.
– Jeopolitik tarafta mevcut durumun kötüleşmemesi, tarifeler konusunda belirsizliklerin ortadan kalkması ve yurt içinde yeni bir şok dalgalanma olmaması durumunda, TCMB’nin gevşeme döngüsüne devam etmesinin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde ekonomide yeni bir dengelenme döneminin başlayabileceğini, bunun da başta bankacılık sektörünü sonrasında ise reel sektörü olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz.
ABD Başkanı Donald Trump’ın tarifelerinin devreye gireceği 1 Ağustos tarihi yaklaşırken ABD’nin önemli ticaret partnerleri ile tarife anlaşmaları bir bir açıklanıyor. Haziran ayında İngiltere ile gerçekleştirilen ilk anlaşmadan sonra Cenevre’de yapılan görüşmelerde Çin ile anlaşmaya varıldığı açıklandı. Temmuz ayında ise Filipinler, Vietnam ve Endonezya’nın ardından Japonya, Avrupa Birliği ve Güney Kore ile de anlaşmaya varıldığı açıklandı. Anlaşmalarda gerçekleşen oranların ilk açıklanan oranların altında olması, risk iştahı üzerinde olumlu etki yaratırken geçmiş oranları bir miktar üzerinde olması enflasyon üzerinde geçici de olsa bir etki yapması beklenmektedir. Bununla beraber, oranların netleşmesi FED’in enflasyon öngörülerini oluşturduktan sonra faiz indirimlerine döneceği beklentilerini destekliyor. FED beklentilere paralel Temmuz toplantısında faizleri sabit tutmuştur. Toplantı sonrasında yapılan açıklamalarda tarifelerin ABD ekonomisine etkileri belirginleşene kadar sıkı duruşa devam edileceği belirtildi. Mevcut durum itibarı ile FED’in yılsonuna kadar iki faiz indirimi yapması piyasalarda fiyatlanmaya devam ediyor. Sekiz kez faiz indirimi yaptıktan sonra beklemeye geçen ECB Temmuz toplantısında da pas geçti. Diğer yandan, Haziran ve Temmuz aylarında yoğun bir şekilde piyasaları etkisi altına alan jeopolitik riskler Temmuz ayının ikinci yarısında gündemde alt sıralara gerilese de halen Rusya-Ukrayna arasında ve Ortadoğu’da devam eden sıcak çatışma ortamları piyasaları baskılamaya devam ediyor.
YIL SONUNDA GÖSTERGE FAİZİN %35 SEVİYELERİNE GERİLEYEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ
Yurt içinde ise; TCMB Mart ayında yaşanan dalgalanma sonrası yaptığı sıkılaştırma adımlarının bir kısmını, Mayıs ve Haziran enflasyon verilerinin beklentilerin altında gelmesi sonrası Temmuz toplantısında geri aldı. Temmuz toplantısında gösterge faizini %46’dan %43’e çeken TCMB, 250 baz puan indirim bekleyen piyasanın üzerinde 300 baz puanlık indirim gerçekleştirdi. Faiz koridorundaki asimetrik durumu koruyan TCMB toplantı notunda enflasyon konusundaki iç ve dış risklere dikkat çekerek enflasyondaki iyileşme sağlanana kadar sıkı duruştan taviz verilmeyeceğini şahin bir söylem ile belirtti. Temmuz ayında bazı yönetilen ve yönlendiren fiyatlarda ve ÖTV – KDV kalemlerinde yapılan ayarlamalar sonrasında aylık enflasyonda geçici bir artış olsa da enflasyonun ana eğiliminde bir bozulma olmayacağı beklentisiyle TCMB’nin yılsonuna kadar yapılacak toplantılarda faiz indirimlerine devam edeceğini düşünüyoruz. Toplantı metinde belirtildiği gibi faiz indirimlerinin miktarlarına, açıklanacak verilere göre karar verilmesini bekliyor ve yıl sonunda gösterge faizin %35 seviyelerine gerileyebileceğini düşünüyoruz. Temmuz ayına TCMB’nin faiz indirim beklentileri doğrultusunda pozitif momentum ile başlayan BIST 100 Endeksi, ay genelinde bu seyrini sürdürerek ayı %7’y1 aşan yükselişle 10.650 puandan tamamlamaya hazırlanırken Sınai endeks ayı %10’a varan yükselişle Bankacılık Endeksi ise %5’e yaklaşan yükselişle kapatmaya hazırlanıyor.
FED’İN KURUMSAL YAPISINA YÖNELİK ELEŞTİRİLER, PARA POLİTİKASI ÜZERİNDEKİ SİYASİ BASKILARI DERİNLEŞTİRDİ
Temmuz ayında geniş bantta dalgalı bir seyir izleyen EURUSD paritesi, ay başındaki yükselişini sürdüremedi ve ay ortasından itibaren kademeli bir geri çekilmeye sahne oldu. Haziran sonunda 1.18 seviyesine doğru ivmelenen parite, Temmuz’un ilk günlerinde 1.1830 seviyesini test etse de kalıcılık sağlayamayarak aşağı yönlü baskıyla karşılaştı ve Temmuz ayının son gününde FED faiz kararının ardından 1.14 seviyesine kadar geriledi. Bu baskının temelinde, ABD ve Avrupa’dan gelen makroekonomik veriler, para politikalarına ilişkin yönlendirmeler ve özellikle ayın ikinci yarısında yeniden tırmanan ticaret gerilimleri yer aldı. Makro cephede ABD ekonomisine ilişkin gelen veriler, genel olarak pozitif bir tablo çizdi. FED ise politika faizini %4.25 – %4.50 arasında sabit bıraktı. Karar sonrası konuşma yapan FED Başkanı Jerome Powell’ın metninde ise artan belirsizliklere rağmen ekonominin güçlü duruşunu koruduğunu ifade etmesi ve para politikasının hâlihazırda ılımlı biçimde sıkılaştırıcı olduğu ifadeleri yer aldı. Temmuz ayı boyunca gelen işsizlik başvurularındaki düşüşler, dayanıklı mal siparişlerinin artması ve büyümeye dair öncü göstergeler, ABD ekonomisinin dirençli yapısını teyit etti. FED Başkanı Powell’a yönelik Başkan Trump’tan gelen sert eleştiriler, kısa vadeli volatiliteyi artırsa da, piyasalarda belirleyici bir yön değişimi yaratmadı. Öte yandan Hazine Bakanı ve bazı kongre üyelerinin FED’in kurumsal yapısına yönelik eleştirileri, para politikası üzerindeki siyasi baskının derinleştiğine işaret etti. Avrupa cephesinde ise enflasyonun %2.0 seviyesinde belirlenmesi, ECB’nin faiz indirimi için acele etmeyeceği yönünde algılandı. Temmuz toplantısında politika faizinin %2.15’te sabit bırakılması piyasa beklentileriyle uyumlu olurken, karar metninde ticaret savaşlarına yönelik atıflar dikkat çekti. Ayın en dikkat çeken gelişmesi ise ABD Başkanı Trump’ın, Avrupa Birliği ile yeni bir ticaret anlaşmasına varıldığını ve AB menşeli ürünlere %15 oranında tarife uygulanacağını açıklamasıydı. Böylece EURUSD paritesi, bu açıklamanın hemen ardından aynı gün içinde yaklaşık %1.3 oranında değer kaybederek 1.1580 seviyelerine kadar geriledi. FED Başkanı Powell’ın konuşması sonrasında ise parite 1.1400 seviyesini gördü fakat bu desteği kıramadı ve alımlar ile yükseldi. Teknik açıdan bakıldığında, 1.15 seviyesi hem psikolojik bir eşik hem de kısa vadeli fiyatlama davranışları açısından önemli bir destek bölgesi olarak öne çıkıyor. Bu seviyenin aşağı yönlü kırılması halinde, 100 günlük hareketli ortalama ile örtüşen 1.1350 seviyesi ikinci destek noktası olarak takip edilebilir. Yukarı yönlü ataklarda ise Temmuz ayının zirvesi olan 1.18 seviyesi güçlü bir direnç olarak izlenmeli.
ALTININ YÖNÜNÜ TAYİN EDECEK BAŞLICA UNSURLAR
Temmuz ayında ons altın, küresel ekonomik görünümdeki belirsizlikler, ABD dolarındaki zayıflama ve süregelen ticaret gerilimlerinin etkisiyle güvenli liman teması etrafında güçlü bir talep görmeye devam etti. Ayın ilk yarısında dolar endeksindeki düşüşle birlikte 3300 dolar seviyesinin üzerine yerleşen ons altın, ay ortasında gelen alımlarla birlikte 3400 dolar bandını test etti. Bu yükselişte, ABD ile Avrupa Birliği arasındaki ticaret görüşmelerinin sertleşen söylemlerle sonuçsuz kalması ve 1 Ağustos itibarıyla devreye gireceği belirtilen yeni gümrük tarifeleri belirleyici oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın, AB’den ithal edilen ürünlere %15 oranında tarife uygulayacaklarını açıklaması, yatırımcıların yeniden güvenli liman arayışına yönelmesine yol açtı. Siyasi cephede ise AB ile ABD arasında yükselen tarife savaşı, Temmuz ayı boyunca piyasalarda öngörülemezliğin artmasına neden oldu. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in FED’in kurumsal yapısını eleştiren açıklamaları ve Temsilciler Meclisi’nde FED Başkanı Jerome Powell hakkında açılan soruşturma, para politikası bağımsızlığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu gelişmeler, sistemik risk algısını beslerken altın fiyatlarının yukarı yönlü eğilimini destekledi. Tüm bu gelişmeler ışığında, Temmuz ayında ons altın, zaman zaman kâr realizasyonlarına sahne olsa da genel olarak güçlü duruşunu korudu. Öte yandan FED Faiz Kararı sonrası 3265 seviyesine kadar inen ons altın aylık kapanışını 3310 dolar civarında tamamladı. Değerli metal, yatırımcı nezdinde küresel dalgalanmalar karşısında güvenli bir zemin sunmaya devam etti. Teknik görünümde, 3500 dolar seviyesi güçlü bir direnç noktası olarak ön planda kalmayı sürdürürken, 100 günlük hareketli ortalamanın geçtiği 3250 dolar seviyesi ilk önemli destek olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki dönemde jeopolitik risklerin seyri ve FED’in Eylül ayındaki faiz patikasına dair netlik kazanması, ons altının yönünü tayin edecek başlıca unsurlar olarak izlenmeli.
ENFLASYONUN YAVAŞLAMA EĞİLİMİNE GİRMESİ, TCMB’NİN ADIMLARINI DESTEKLEYİCİ BİR ZEMİN OLUŞTURDU
Temmuz ayında USDTRY kuru sınırlı bir yükselişle yönünü yukarı çevirdi. Haziran ayını 39.76 seviyelerinde yatay tamamlayan parite, Temmuz boyunca 40.00 – 40.55 bandında dalgalı bir görünüm sergiledi ve ayı 40.50 seviyesinde noktaladı. Bu hareketin arkasında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 300 baz puanlık faiz indirimi ve bu adımın oluşturduğu beklenti kanalı yer aldı. Haziran ayında politika faizini %46 seviyesinde tutan TCMB, Temmuz toplantısında faizleri %43’e çekerek parasal sıkılaştırma döngüsünün sonlandığına yönelik güçlü bir sinyal verdi. Karar metninde “veriye bağlı ve toplantı bazlı kararlar alınacağı” vurgusu öne çıkarken, bu söylem piyasalarda ileri vadeli faiz indirimlerinin devam edebileceği yönünde fiyatlamalara neden oldu. Bununla birlikte, enflasyonun yavaşlama eğilimine girmiş olması da TCMB’nin bu adımını destekleyici bir zemin oluşturdu. Haziran ayında yıllık TÜFE %35.05’e gerileyerek, yıl sonu enflasyon beklentisi olan %29.66’ya yakınsamaya başladı. Bu tablo, özellikle iç talebin yavaşlamaya başladığına işaret eden öncü göstergelerle birlikte değerlendirildiğinde, faiz indirimlerinin temkinli ancak sürdürülebilir olabileceği beklentisini güçlendirdi. Küresel cephede ise, FED’e yönelik belirsizlikler ve ABD’de açıklanan karışık makro veriler, doların global çapta yönünü netleştirmekte zorlanmasına neden oldu. Bu durum, gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde oynaklığı azaltırken, Dolar/TL’nin de kontrollü bir yükseliş patikasında kalmasını sağladı. Teknik açıdan bakıldığında, 41.02 zirvesi yeniden hedeflenebilir. Aşağı yönlü hareketlerde ise 50 günlük hareketli ortalama olan 39.70 ve 100 günlük hareketli ortalama olan 38.85 bölgesi ara destekler olarak takip edilmeli. Piyasa katılımcılarının yıl sonu USDTRY beklentisinin 43.70 TL seviyesinde oluştuğu göz önüne alındığında, orta vadede yukarı yönlü eğilim korunmaya devam ediyor.
Global piyasalarda ana gündemin yine tarifeler konusuna yoğunlaşmasını bekliyoruz. Yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan tarifelerin, belirsizliğin azaltması ile risk iştahını pozitif etkilemesi beklenirken tarifeler konusunda yapılacak detaylandırma açıklamalarının da risk iştahında dalgalanmaya neden olabileceğini düşünüyoruz. Tarife konusu dışında piyasaların yine FED ve ECB gibi büyük merkez bankalarının faiz beklentilerine odaklanacağını düşünüyoruz. Ağustos ayında sadece İngiltere Merkez Bankası’nın toplantısı bulunuyor.
YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA TAKİP EDİLECEK GELİŞMELER…
Yurt içinde ise; devam eden yolsuzluk soruşturmalarından gelebilecek haber akışlarının yanı sıra başta 4 Ağustos’ta açıklanacak Temmuz enflasyonu olmak üzere açıklanacak makroekonomik veriler ve 14 Ağustos’ta TCMB tarafından açıklanacak yılın III. Enflasyon Raporu’nda verilecek mesajlar, yakından takip edilecek. Jeopolitik tarafta ise Rusya-Ukrayna ve başta Suriye’deki gelişmeler olmak üzere Ortadoğu’dan gelecek haber akışları yakından izlenmeye devam edilecek.
Temmuz toplantısıyla birlikte faiz indirim döngüsüne dönen TCMB’nin enflasyondaki gerilemeye paralel kalan üç toplantıda da faiz indirimlerine devam etmesini bekliyoruz. Temmuz ayında gözden geçirmesi bulunan Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu “B1”den “Ba3”e yükseltmesinin de Türkiye’nin risk priminin düşmesi açısından olumlu yansımaları olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, son dönemde ABD ve AB ile Türkiye ilişkilerinde yaşanan iyileşmelerin de uygulanan programa orta ve uzun vade de katkı sağlamasını bekliyoruz.
BORSA İSTANBUL’UN, POZİTİF BİR SEYİR İZLEMESİNİ BEKLİYORUZ…
Jeopolitik tarafta mevcut durumun kötüleşmemesi, tarifeler konusunda belirsizliklerin ortadan kalkması ve yurt içinde yeni bir şok dalgalanma olmaması durumunda, TCMB’nin gevşeme döngüsüne devam etmesinin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde ekonomide yeni bir dengelenme döneminin başlayabileceğini, bunun da başta bankacılık sektörünü sonrasında ise reel sektörü olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz.
Yukarıda sıralanan dinamiklere bağlı olarak Temmuz ayından itibaren kademeli bir şekilde riskli varlıklara yönelen ilginin Ağustos ayında da devam etmesini ve BİST’in dalgalanma yaşansa da ay genelinde pozitif bir seyir izlemesini bekliyoruz. Bu beklentiler ile BİST 100 Endeksinin Ağustos ayında 10.350 – 11.250 aralığında geniş bir bantta dalgalanacağını düşünüyoruz.
Osman Göktan
Şeker Yatırım Genel Müdürü
goktan@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.