– Kar elde etmek uğruna mevzuat ve kural dışı işlemlerin adeta teşvik edildiği bir şirkette, kural koymaya çalışmak, kurumsal bir işleyiş ve yapı kurmak, üst yönetim desteği yok ise sizi sistemin dışına atar. Kuralsızlıktan beslenenlerin kurbanı haline gelirsiniz. Eski köye yeni adetler getirmenin daima bir bedeli olmuştur. Değişimi ve kurumsallaşmayı ilke edinen, uygulayan, uygulamaya çalışanların işi bu anlamda zordur.
– İşe alınacak nitelikli kişiler mi şirket kültürünü oluşturmalı, şirket kültürü mü yeni alınacak nitelikli kişiler tarafından oluşturulmalı? Sanırım asıl soru bu. Şirketleri ve kurumları batıranlar veya zor duruma düşürenler genellikle niteliksiz yöneticiler ve kötü yönetimlerdir. Bu nedenle doğru insanları, doğru zamanda, doğru koltuklara teslim etmek gerek. Aksi durum, şirketlere uzun vadede ağır bedeller ödetir.
İnsanların alışkanlıklarını değiştirmek güç. Eskiden büyüklerimiz “bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de o” derlerdi. O yaşlarda buna bir anlam veremezdik. Şimdi bakıyorum da, gerçekten öyleymiş. İnsanların kendine özgü, yani nevi şahsına münhasır karakterleri var. Bu karakterler, neredeyse hiç değişmiyor. Adeta kodlanma durumu söz konusu.
Karakter ve davranış kalıpları eğitimle, çevreyle de kolay kolay değişmiyor. Değişse bile bunun oranı artı-eksi maksimum yüzde 10-20 aralığındadır. Belki de değişim değil, esneme aslında. Bu duruma o kadar çok tanık oluyorum ki. Dede, oğul, torun… Üç kuşakta karakter ve davranışlar neredeyse aynı.
Şirketlerde de benzeri bir durum var. Her şirketin kendine özgü karakteristik özellikleri, davranış kalıpları, ekosistemi, kültürü var. Bazı şirketler müşteri, bazıları ürün kalitesi, bazıları rekabetçi fiyat vs. odaklı davranışlara haiz olabiliyor ve bu özelliklerini genellikle uzun yıllar koruyorlar. Şirket kültürü, bir örgütün üyelerinin düşünce ve davranışlarını şekillendiren ve yönlendiren değer, inanç, alışkanlık, norm ve genel kabul görmüş anlamlar bütünüdür. (1)
BİR ŞİRKETİN UZUN YILLARA DAYALI BİR KÜLTÜRÜ VAR
Her bir şirketin uzun yıllara dayalı bir kültürü var. Ve bu kültürü oluşturan unsurlar, esas olarak şirketin yönetici ve çalışanlarından beklenen davranışlar bütünüdür. Şirket kültürü çoğu kez çalışanların davranışlarına ve yaşanan sorunlar karşısında aldıkları tavırlara yansır. Aynı şekilde çalışan davranışları da şirket kültürünün bir yansımasıdır.
Çalışan davranışları mı şirket kültürünü oluşturur, yoksa şirket kültürü mü çalışan davranışlarına yansır, tartışılır. Ama şu bir gerçek ki, bir şirkette cezalandırılan davranış bir başka şirkette ödüle bile layık görülebilir ya da tam tersi de olabilir. Bazı şirketlerde düşüncenizi özgürce ortaya koyarsanız, bazılarında düşüncenizi dile getiremezsiniz, daha da ötesinde cezalandırılırsınız. Bu anlamda şirket kültüründe neyin teşvik edildiği, neyin cezalandırıldığı önemlidir.
BİR SUÇA GEREĞİNDEN AZ YA DA FAZLA CEZA VERMEK, ADALETSİZLİĞİ TEŞVİK EDER
Devlet yönetiminde de öyledir. Yeterli tedbir alınmadığı için verginin kolaylıkla kaçırılabiliyor olması aslında bir tür kayıt dışılığı teşviktir. Kanunda yazılı bir suça gereğinden az ya da fazla ceza vermek adaletsizliğe teşviktir. Aslında topluma mehaz teşkil eden devletin hak, hukuk, adalet, eşitlik ve etik değerlerde nerede durduğu, yaklaşımının ne olduğu çok önemlidir.
Mevzuata aykırı da olsa sırf daha fazla kar elde etmek için teşvik edilen ve yıllarca buna alışan bir çalışanı, kurallara uyum anlamında zapturapt altına almak güç, hatta imkansızdır. Aynı şekilde tersi de geçerli, etik değerlere ve mevzuata bağlı birisine, sırf daha fazla kar elde etmek uğruna kural dışı işlem yaptıramazsınız.
ESKİ KÖYE YENİ ADETLER GETİRMENİN DAİMA BİR BEDELİ OLUR
Kar elde etmek uğruna mevzuat ve kural dışı işlemlerin adeta teşvik edildiği bir şirkette, kural koymaya çalışmak, kurumsal bir işleyiş ve yapı kurmak, üst yönetim desteği yok ise sizi sistemin dışına atar. Kuralsızlıktan beslenenlerin kurbanı haline gelirsiniz. Eski köye yeni adetler getirmenin daima bir bedeli olmuştur. Değişimi ve kurumsallaşmayı ilke edinen, uygulayan, uygulamaya çalışanların işi bu anlamda zordur.
Çoğu zaman insanlar için önemli olan, bir fikrin doğru ya da etkili olup olmadığı değil, hakim görüşlerin veya alışkanlıkların yargı kalıplarına uyup uymadığıdır. Yeni şeyler ego, statü, iş ve kimlikleri daima tehdit eder. (2)
ŞİRKETLERİ VE KURUMLARI BATIRANLAR, GENELLİKLE NİTELİKSİZ YÖNETİCİLER VE KÖTÜ YÖNETİMLERDİR
Şirketlerde yöneticilerin ve çalışanların niteliği yanında, niyeti ve çabası çok önemlidir. Burada şu soruyu sormak gerekir. İşe alınacak nitelikli kişiler mi şirket kültürünü oluşturmalı, şirket kültürü mü yeni alınacak nitelikli kişiler tarafından oluşturulmalı? Sanırım asıl soru bu. Jim Collins (3), “Önce kim, sonra ne” diyerek; iyiden mükemmele dönüşebilen şirket liderlerinin işe yeni bir vizyon ve strateji belirleyerek başlamadıklarını, önce doğru insanları işe aldıklarını, bu insanları doğru koltuklara yerleştirdiklerini ve vizyon, misyon ve stratejiyi bu doğru koltuklara oturmuş insanlarla belirlediklerini belirtiyor.
Şirketleri ve kurumları batıranlar veya zor duruma düşürenler genellikle niteliksiz yöneticiler ve kötü yönetimlerdir. Bu nedenle doğru insanları, doğru zamanda, doğru koltuklara teslim etmek gerek. Aksi durum, şirketlere uzun vadede ağır bedeller ödetir.
Not: Görseller, yapay zeka asistanı Gemini tarafından oluşturulmuştur.
Şaban ÇAĞIRAN
Bankacı-Yönetici
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.