Son Haberler

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ BÜYÜYOR

♦ Ziraat Bankası, İş Bankası, Garanti Bankası ve Akbank’ın pazar payı % 52.3; Yapı Kredi Bankası,
Halk Bankası ve Vakıflar Bankası’nın toplam pazar payı ise % 24,71 seviyesinde. Yani 7 banka, sektörün tamamının % 77’lik kısmını kontrol ediyor.

♦ 2000’li yılların ardından sağlıklı bir yapıya kavuşan Türk bankacılık sektörü; güçlü kârlılığını sürdürmekle birlikte kredi kalitesindeki iyileşmeye rağmen son dönemde net faiz marjının daralması ve faiz dışı giderlerin artması sonucu kârlılıkta düşüş yaşadı.

♦ Türk bankacılık sektörünün 2011 yılındaki gelirlerinin % 62,39’luk kısmı net faiz gelirlerinden, % 22,96’lık net bankacılık hizmet gelirlerinden, yüzde 14,65’lik kısmı ise diğer operasyonlar ve işlem gelirlerinden oluşuyor.

♦ Toplam sayıları 48 olan bankaların sermaye yapısı içerisinde; % 26,5’lik kısmı yerli kamu kesimine,
% 31,7’lik kısmı yerli özel kesime, % 21,9’u küresel yatırımcılara ait olup, % 19,8’lik kısmı ise borsa payı olarak halka açık statüdedir. Sektörün % 29,70’lik kısmını kamu bankaları oluşturuyor.

SEKTöRDE AKTİF BüYüKLüK 644 MİLYAR DOLARA ULAŞTI

Türkiye, küresel kriz nedeniyle bankacılık sektöründe temerrüt olayı gerçekleşmeyen, genel bütçe yardımına ihtiyaç duymayan nadir ülkelerden biri. Sağlam öz kaynak yapısı, sağlıklı likidite profili, düşük kaldıraç oranı ve yaygın mevduat bazlı fonlama yapısı Türk bankacılık sektörüne önemli avantajlar sağlıyor.

2000-2001 yıllarındaki krizlerin akabinde yeniden yapılandırılan Türkiye ekonomisi ve “Türk Bankacılık Sektörü”, son 2008 küresel krize yol açan ve şu ana kadar giderek derinleşen sebepler açısından AB, ABD ve diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, bir çok açılardan pozitif yönde ve önemli ölçüde farklılaştı.

öncelikle, kurumsal ve perakende bankacılık potansiyelinin mütemadiyen devam etmesi nedeniyle, Türkiye’deki bankalar, faaliyetlerini hala geleneksel işlevleri üzerinden sürdürebilme avantajı bulabiliyorlar. Bu sayede Türk bankacılık sektörü, küresel krize neden olan eşik altı konut kredilerinden ve karmaşık türev enstrümanlardan uzak kalabiliyor.

Bankacılık sektörünün büyüklüğü yaygın mevduat fonlamasına dayandığı için yurtdışı fonlarına bağımlılığın önemini ve küresel krizin Türk bankalarına bulaşıcılık olasılığını göreceli olarak azaltıyor.
BDDK’nın kriz öncesi dönemde ve kriz sürecinde yürürlüğe koyduğu likidite rasyoları, % 12’lik hedef sermaye yeterliliği rasyosu, kar dağıtımının izne bağlanması, karşılıklara ilişkin değişiklikler gibi düzenleme ve uygulamalar sektörün sağlamlığını pekiştirdi. Bankacılık sektörü, yüksek sermaye yeterlilik rasyosu ve düşük kaldıraç oranlarıyla çalışarak dikkat çekiyor. Ancak, kredilerdeki hızlı büyüme ve karlılıktaki düşüş kriz döneminde artış eğiliminde olan sermaye yeterlilik rasyosunun gerilemesine neden oluyor. Ancak, sektörün sermaye yeterlilik rasyosu asgari ve hedef rasyoların üzerinde seyrediyor.

Finansal kaynakların çok büyük bir bölümünün bankalar tarafından toplanıp ve onlar tarafından kullandırılması nedeniyle, Türkiye’de finansal sektörün temelini bankacılık sistemi oluşturuyor. Bankacılık sisteminin finansal yapısı ile ülkenin genel ekonomik-politik durumunun karşılıklı olarak birbirlerini etkileme korelasyonu oldukça yüksek.

Kamu ve özel bankalar arasındaki ölçek ayırımı, ya da bankaların çok az bir kısmında yoğunlaşan piyasa hâkimiyetleri dikkate alındığında, Türk bankacılık sisteminde ileri düzeyde ve tipik bir oligopolcü yapı gözleniyor.

48 BANKA 10.519 ŞUBEYLE HİZMET VERİYOR

Türk bankacılık sektörü, yürürlükteki mevzuat kapsamında, mevduat bankaları, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankaları olarak üç fonksiyonel grupta sınıflandırılıyor. 2011 yılsonu itibariyle 31 mevduat bankası, 13 kalkınma ve yatırım bankası ve 4’ü katılım bankası olmak üzere Türkiye’de 10.519 şubesiyle toplam 48 adet banka bulunuyor.

ülke istihdamına 195.415 kişilik katkı sağlayan (Genel istihdamın yaklaşık % 1’i), mali sistemin % 77,81’ini (TCMB hariç 86,08’i) oluşturan ve aktif toplamının GSYH oranı 2010 yıl sonu itibariyle % 91,14 düzeyinde bulunan Türk bankacılık sektörü dünya ekonomileriyle entegrasyon seviyesi oldukça yüksek olup, küresel etkileşimlere açık konumda yer alıyor.

Türk Bankacılık sektörünün genel finans sistemi içerisindeki pazar payı 2011 yılsonu itibariyle % 77,81 düzeyinde gerçekleşti ve 2002 yılından itibaren giderek artış trendi izledi.

Diğer kuruluşlar içerisinde yer alan faktoring, leasing, sigorta şirketleri, menkul kıymet aracı kuruluşları, yatırım fonları vb gibi kuruluşların pazar payları % 16 ile % 12 arasında değişiyor.
Ancak para arzındaki genişleme paralelinde bilançoları giderek büyüyen dünyadaki diğer merkez bankalarının aksine TCMB’nin pazar payının son 10 yıl içerisinde % 23,46 oranından % 9,61 oranına düşmesi ve giderek küçülmesi pozitif yönde bir gelişme olarak dikkat çekiyor.

HABERİN DEVAMİ TURCOMONEY‘DE!

TURCOMONEY MART 2012 SAYISI, YAYSAT BAYİLERİNDE

AYRICA D&R, KEMZİ KİTABEVİ, KABALCI KİTABEVİ, NT MAĞAZALARINDA…

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası