Son Haberler

Tekstil ve hazır giyim yeniden diriliyor

tekstil_ve_hazir_giyim_yeniden_diriliyor_2.jpg ♦ 315 milyar dolarlık dünya konfeksiyon ticaretinde Türkiye’nin payı % 3,7 ve dünyanın 4. büyük tedarikçisi konumunda. AB pazarlarındaki daralma eğilimini telafi etmek için, sektörün alternatif pazarlar yaratması, yenilikçi ürün ve üretim modellerine yönelmesi şart.

♦ İTKİB, üyelerine Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda cazip koşullarda işlem yapabilme olanağı sağlayarak, kur riskinin minimize edilmesini sağlıyor. En büyük pazarlardan Rusya’yı daha aktif hale getirmek için Ruble ile ticaret gündemde.

♦ Yerli üreticilerle, yabancı heyetleri biraraya getirmek amacıyla İstanbul Fashion Week ile Collection Premiere düzenleniyor. Türk moda endüstrisine büyük katkı sağlayan IFW ve CPI’ı 38 bin 500 kişi ziyaret etti. Kriz döneminde kapanan 6 bin atölyenin yeniden açılması bekleniyor.

KRİZLE KAPANAN 6 BİN İŞYERİ YENİDEN AçILACAK MI?

Ekonomik kriz nedeniyle büyük zarar gören hazır giyim sektörü toparlanma yolunda. Yeni pazar arayışları devam ederken, kapanan 6 bin işyerinin yeniden açılması bekleniyor.

tekstil_ve_hazir_giyim_yeniden_diriliyor_3.jpgİstihdam deposu olarak bilinen tekstil ve hazır giyim sektörü, 2008 yılında yaşanan krizde büyük yara almış ve o dönemde yaklaşık 6 bin işyeri kepenk kapatmak zorunda kalmıştı. 2010 yılında toparlanmayı başaran ve yeniden harekete geçen sektör, dünya ekonomisinde ortaya çıkan iyileşme, çin ve Bangladeş pazarlarında iş gücü maliyetlerindeki ortaya çıkan artışla birlikte avantaj yakaladı. ABD ve Avrupa’daki siparişleri çekmeyi başaran Türk hazır giyim ve tekstil sektörü, geçen yıl yakaladığı 14.6 milyar dolarlık ihracatını bu yıl 17 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyor.

Uluslararası piyasalarda yeniden ortaya çıkan küresel kriz dalgasının pazarda daralma yaratması beklenirken, yüksek üretim maliyetleri ve kur riski sektörün büyümesini yavaşlatan en önemli sorunlar olarak görülüyor. Peki bugün 211 ülkeye ihracat yapan Türk hazır giyim ve tekstil sektörü bu sorunları aşıp, hedefine ulaşmayı nasıl başaracak, bunun için hangi adımlar atılıyor, ne tür çalışmalar yürütülüyor? Bu soruyu ve daha fazlasını İTKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi’na yönelttik:

DIŞARDA KüRESEL KRİZ, İçERDE YüKSEK üRETİM MALİYETLERİ
EN BüYüK TEHDİT!

♦ Tekstil ve konfeksiyon ihracatında Türkiye’nin geldiği son durumu değerlendirir misiniz? Son birkaç yılda nereden, nereye gelindi? Kaç ülkeye ihracat yapılıyor?
2010 yılında küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin azalması, dünyanın en büyük ekonomilerinde ve genel anlamda piyasalarda hakim olan olumlu hava ile tekstil ve hazır giyim sektöründe de işler açıldı. 2009 yılına kıyasla hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı % 10,5’lik artışla 14,2 milyar dolara yükseldi. Ayrıca, başta çin ve Bangladeş olmak üzere hazır giyim ve konfeksiyonda büyük üretici durumundaki ülkelerde meydana gelen işgücü problemleri ve ücretlerin artışı, AB ve ABD kaynaklı siparişlerin ülkemize yönelmesini sağladı.
Halen yabancı alım grupları Türkiye’den alım potansiyellerini koruyorlar. Bu çerçevede, mevcut olumlu havanın dünyadaki ve ülkemizdeki temel ekonomik göstergelerin düzelmesi ile birlikte bu olumlu havanın istikrar kazanacağını umuyoruz.

Diğer yandan bilindiği gibi, en büyük pazarımız olan AB’de birçok üye ülkenin kamu borçları nedeniyle önemli ekonomik sıkıntıları var. Bunun için birçok ülke kemer sıkmaya yönelik ekonomik tedbirler alıyor. Tabi bu bir anlamda iç pazarın da daralmasına neden olabilir.
2011 yılının ilk yedi ayı itibarıyla Türkiye’den 9,8 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yapıldı. 2011 yılı için ise yıllık 17 milyar dolara yakın bir ihracat performansı öngörüyoruz. Ancak bu rakama ulaşmak için üretim maliyetlerinin yüksekliğinin ve döviz kuru üzerindeki sıcak para baskısının ihracat kesimi üzerindeki olumsuz etkilerinin hafiflemesini gerekli görüyoruz.

Türkiye’den 180’in üzerinde ülkeye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yapılıyor. İhracatımızın dolar bazında yüzde 80’i, 27 AB ülkesine yönlenmiş olmakla birlikte, pazar çeşitlendirmesi faaliyetleri, ihracatçı birlikleri olarak sanayicilerimizi yeni hedef pazarlara yönlendirme çalışmalarımız ve bu doğrultuda ticaret heyeti ve fuar gibi etkinlikleri devam ediyor.

Sektörün ihracatındaki devamlılığın sürdürülebilmesi için, AB pazarlarındaki daralma eğilimini telafi etmek, alternatif pazarların yaratılması çok önemli. Başta Rusya olmak üzere BDT bölgesindeki ülkeler ile yakın komşu ülkelerin pazarlarına yönelik firmalarımızın yoğun arayışları ve İhracatçı Birlikleri olarak bizim de Ortadoğu ve komşu ülkelerin yanı sıra çin başta olmak üzere Asya ve Afrika’da çeşitli pazarlara yönelik çalışmalarımız ve girişimlerimiz devam ediyor.

Pazar çeşitlendirmesinin yanı sıra, yenilikçi ürün ve üretim metotlarına yönelim, tasarım altyapısının geliştirilmesi, sektörün önünü açacak çalışmalar olacak.

TEKSTİL VE KONFEKSİYON İHRACATINDA
EN BAŞARILI İL İSTANBUL, 2. SIRADA İZMİR VAR

♦ Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyonda en iyi ihracat yapan illeri hangileri?
Türkiye’nin en fazla tekstil ve konfeksiyon ihracatı yapan ili İstanbul. İzmir, Bursa ve Denizli ise tekstil ve konfeksiyon ihracatında söz sahibi diğer illerimiz.

♦ Türkiye’nin dünya tekstil ve hazır giyim pazarındaki konumu nedir? Sektördeki ağırlığın daha da arttırılması için neler yapılmalı?
Dünya Ticaret örgütü kaynaklı en son yayınlanmış istatistiklere göre, 315,4 milyar dolarlık dünya konfeksiyon ticaretinde Türkiye’nin payı % 3,7 ve dünyanın 4. büyük tedarikçisi konumunda. Benzer şekilde 211 milyar dolarlık dünya tekstil ticaretinde de % 3,7’lik pay ile 8. büyük tedarikçisi konumundayız. Sektörümüz, ekonominin emniyet sübabı olmakla beraber çok büyük bir katma değerdir. Milli ekonominin en eski ama eskimeyen sektörü konfeksiyondur.

Türkiye, bölgesinin gençlik aşısı olacak, merkezi olmaya da devam edecek. Bu büyümenin lokomotif sektörlerinden biri de mutlaka hazır giyim sektörü olacak.

Türkiye’nin 100. kuruluş yıl dönümünde ihracat odaklı bir büyüme hedefliyoruz. Ama itiraf etmek gerekir ki bu hedefe, bugünkü yapı ve sistemlerle ulaşamayız. Burada önemli olan zihniyet devrimi. Tekstil ve hazır giyimcilerimiz artık yüksek katma değerli, teknolojik ürünler üretmeliyiz. özellikle Ar-Ge departmanlarımıza bu noktada büyük görev düşüyor.

TEKSTİL VE HAZIR GİYİMDE TüRKİYE’NİN AVANTAJLARI

♦ Rekabet edebilme açısından Türk firmalarını, diğer ülkedekilerle kıyasladığımızda ne tür avantajlar ve dezavantajlar gözlemliyorsunuz? Sektörünün önündeki en büyük sorunlar nelerdir?
Dünyanın dördüncü büyük hazır giyim ve konfeksiyon ihracatçısı ülke olarak Türkiye’nin bazı rekabet üstünlükleri var. Bunlar temelde, şöyle sıralanabilir:

• Hammadde Açısından Zenginlik: Türkiye, dünyanın en büyük 7. pamuk üreticisi konumunda. Yıllık üretim, 2010-2011 sezonu için 500 bin ton olarak tahmin ediliyor. Türk pamuğunun yaklaşık % 30’u yüksek kaliteli ve uzun elyaflı. Sentetik iplik kapasitesi de dikkate değer büyüklükte.
• Eğitimli ve Kalifiye İnsan Kaynağı
• Büyük Pazarlara Coğrafi Yakınlık
• Gelişmiş Hazır Giyim Yan Sanayii
• Hızlı Moda Yapabilmek
• ürün çeşitliliği
• Gelişmiş Tekstil Terbiye Sanayii
• Yaratıcılık
• Avrupa Birliği Teknik Mevzuatına Uyum
• çalışanların Sosyal Koşulları Konusunda Hassasiyet
• Kalite, Sağlık ve çevreye Verilen önem
• Kalite Kontrol ve Test Laboratuvarları
• AB ile Gümrük Birliği ve çok Sayıda ülke ile Serbest Ticaret Anlaşmaları.

Tüm bunların yanında, ülkemiz son yıllarda hazır giyim ve konfeksiyon ticaretinde “organizatör ülke” olma yolunda önemli mesafeler aldı. Zira, 2005 yılında dünya çapında tekstil ve konfeksiyon ticaretinde miktar kısıtlamalarının kalkması ile ticarette dengeler değişmiş, Asya ve Uzakdoğu ülkeleri ucuz hammadde ve işçilik gibi avantajları sayesinde bir çok pazarda hakim konuma gelmişlerdir.

Türkiye bu koşullarda rekabetçi kalabilmeyi, yukarıda sayılan rekabet üstünlüklerinin yanısıra “organizatör ülke” olma yoluna giderek başarabildi. Diğer yandan, sektörde tasarım kabiliyetinin oldukça gelişmesi, dünya çapında tanınan moda tasarımcılarının yetişmesi, yerli markalar yaratılması, bu markaların uluslararası pazarlarda ustaca pazarlanması, dağıtım kanallarının daha etkin kullanılması, yurtdışında mağazalar açılarak perakende piyasalarına nüfuz edilmesi, dünyanın en büyük ve önemli pazarlarından AB ülkelerine coğrafi yakınlık avantajının kullanılması ve “hızlı moda” yapan bir ülke konumuna gelinmesi, rekabet gücünü korumaya hizmet eden faktörler oldu.


İŞTE SEKTöRüN öNüNDEKİ ENGELLER!

Türkiye elinde bulundurduğu avantajların yanında; sektör açısından gerek iç, gerekse dış bazı faktörler nedeniyle rekabet gücü konusunda sorunlar yaşıyor. Bunların başında üretim maliyetlerinin yüksekliği geliyor. Gerek hammadde maliyetleri, gerek işgücü maliyetleri ve gerekse enerji maliyetleri oldukça yüksek seviyelerde. Halihazırda AB ülkelerindeki ekonomik belirsizlik de sektör için şu anda bir dezavantaj.

2008 KRİZİNDE KAPANAN 6 BİN ATöLYE YENİDEN AçILIR MI?

♦ çin’in ve diğer global etkilerin Türk tekstil ve konfeksiyon sektörüne etkilerinden bahsedebilir misiniz?
Türkiye ile çin arasında maliyetlerden kaynaklanan makas daraldı. Ayrıca bizde daha hızlı ve daha parça parça üretim yapılabiliyor. Birçok perakende devi Türkiye’ye yöneldi. özellikle İtalyan ve Fransız perakende grupları siparişlerini Türkiye’ye veriyor.

Şu anda sıkıntı sipariş almakta değil, siparişleri yapacak atölye bulmakta yaşanıyor. 2008 krizinde sektörde 6 bin işyeri kapandı ve bunların çoğu küçük atölyelerdi. İstihdamda geri dönüş oldu ama açılan yeni işyeri sayısı sadece 1.000 civarında. İşler böyle iyi giderse yeniden atölyeler açılacak.

♦ ülkemizde sektörünüzün önünün açılması için, ekonomi yönetiminden ne tür beklentileriniz var?
Bugün AB’de ciddi bir kriz var. O yüzden döviz kuru politikaları sıkı bir şekilde takip edilmeli. Sepet kurun şu anki seviyelerde veya daha yukarılarda seyretmesi AB’deki krize karşı bizi korur. çünkü kur bize daha rahat mal satabilme ve rekabet edebilme şansı veriyor.

Avrupa bölgesindeki kriz, AB’nin yaptığı ithalatı düşürecek. Biz burada döviz kurunun yükselmesiyle farkı kapatıp diğer rakiplerimize göre daha rahat mal satabilecek pozisyona gelebiliriz. Bunu çok iyi kullanmamız lazım. Kısa zamanda kurun geriye gitmesini engellemek için gerekli tedbirleri almamız lazım.

Ancak ekonominin en büyük beklentisi cari açığın bir sorun olmaktan çıkarılmasıdır. İhracatın ve sanayinin büyümesi ve bu büyümenin sürekliliğinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalı. İstihdam deposu olan sektörümüze istihdam vergileri açısından pozitif ayrımcılık yapılarak üretimin Anadolu’ya taşınması teşvik edilmeli. Ayrıca son dönemlerde artan sanayi ve ihracatçı kredilerindeki maliyet artısı gözden kaçırılmamalı.
Biz Türkiye’den 2010 yılında farklı coğrafyalarda toplam 211 ülkeye 14,6 milyar dolar değerinde hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yaptık. 2011’de ise istikrarın devamıyla birlikte ihracatı rekor seviyeye taşıyarak 17 milyar dolar aralığına çıkmayı hedefliyoruz.

Yıl içinde çok sayıda koleksiyon hazırlayarak dağıtım kanallarımızı geliştirip aktif pazarlama yaparak, uluslararası rekabet gücümüzü korumaya gayret ediyoruz. Ayrıca, ülkemizin uluslararası ticarette bugüne kadar edindiği deneyimler ve coğrafi konumumuzun avantajıyla “organizatör ülke” rolüyle ticari katma değer yaratmaya devam edeceğiz.

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTöRü BüYüME TRENDİNİ SüRDüRECEK

♦ Global anlamda tekstil ve hazır giyim sektörünün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Giyinme gibi temel bir ihtiyaç varoldukça tekstil ve hazır giyim sektörü dünya ekonomisinde yerini ve önemini koruyacak. Ayrıca tekstil ve konfeksiyon mamulleri günümüzün teknolojik gelişmeleri ve araştırma-geliştirme faaliyetleri sayesinde çok farklı sektörlerde kullanım alanı buluyor. Dünya nüfusu ve gelişmekte olan ülkelerde tekstil tüketimi devamlı artıyor, tüketicinin tekstil ve hazır giyim ürünlerinden beklentisi giderek değişiyor ve çeşitleniyor.

Bu nedenle, tekstil ve hazır giyim ürünlerinden çok işlevlilik, fonksiyonellik, çeşitlilik, kullanıcı ve çevre dostu olmak gibi özellikler aranıyor. Bu özellikleri de teknik tekstiller karşılıyor. Teknik tekstiller “estetik ve dekoratif özelliklerinden daha çok fonksiyonel özellikleri ve teknik performanslari için üretilen tekstil malzemeleri ve ürünleri” olarak tanımlanıyor.

Teknik tekstil ürünleri havacılıktan savunma sanayine, tıptan inşaata, otomotiv sanayiinden spor giysiler ve malzemelere, tarımdan inşaata hayatın her alanına girmiş durumda. çoğu kez nihai tüketici bizzat teknik tekstil ürününü kullanmaz, ürün bir otomobilin vites kutusunda veya gövdesinde, bir çelik yelekte, otoyollarda, bina konstrüksiyonunda ya da bir hasta yatağında kullanıcı ile karşılaşır. Dolayısıyla tekstil ve konfeksiyon sektöründe teknolojik gelişmelerin devam edeceğini, global anlamda öneminin de korunacağını düşünüyoruz.


DOLAR VE EURO YERİNE RUBLE GüNDEMDE

♦ İTKİB olarak sektörün kısa, orta ve uzun vadede büyümesi için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? üyelerinizin ticari kapasitelerinin arttırılmasına dönük ne tür destekler sağlıyorsunuz?
Göreve gelişimizden kısa bir süre sonra kendini hissettirmeye başlayan global krizin etkilerini en alt seviyeye düşürmek için bir çok projeyi hayata geçirdik. öncelikle dağınık halde duran sektör birliklerini topladık. İhracatçıyı kur riskine karşı koruyabilmek için Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ile işbirliği anlaşması yaptık.

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından koordinasyonu yürütülen, ihracatçı birliklerinden İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği girişimi ile hayat geçirilen projede, üye ihracatçıların, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda cazip koşullarda işlem yapabilmeleri sağlandı.

Artık ihracatçı firmalar, VOB Borsası’nı kullanarak kur risklerini minimuma indirebiliyor. Bu amaçla üye firmalar, ilgili piyasa verilerini ve İTKİB’le ilgili tüm güncel haberleri kendi bilgisayarlarından anlık olarak izleyebiliyor. Ayrıca aracı kurumlarla yapılan özel anlaşmalar sonucunda, İTKİB üyesi dış ticaret firmalarının VOB işlemlerini çok daha uygun koşullarda gerçekleştirilebilmeleri sağlandı.

VOB’la yapılan bu anlaşmanın dışında en büyük pazarlarımızdan olan Rusya’yı daha aktif hale getirmek için Ruble ile ticareti ihracatçının gündemine taşıdık.


IFW VE CPI’I 38 BİN 500 KİŞİ ZİYARET ETTİ

♦ Uluslararası fuarlar ve İstanbul’da düzenlenen organizasyonlarla ilgili olarak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İstanbul Fashion Week ile başarılı bir projeyi piyasaya sunduk. Moda tasarımı alanında dünyaya bilgi akışını sağlamak ve dünyanın önde gelen moda basını ve alıcılarının dikkatini İstanbul’a çekmek üzere kurgulanan İstanbul Fashion Week ile tasarım ve üretimden perakendeye, ülkemizin tüm tekstil ve moda endüstrisi; tüm yön verenleri ile birlikte tekrar tek bir platformda buluşturdu.

İhracatçının yolunu aydınlatan ve riskleri minimize eden projeleri hayata geçirebilmek pek çok projeyi tamamladık. Ayrıca halen üzerinde çalıştığımız projelerde bulunmakta. İTKİB olarak üyelerimizin ürettiği ürünlerin yurtdışında doğru alıcılarla buluşmaları için birçok organizasyonlar yapıyoruz. Bu nedenle geçtiğimiz dönemlerde Almanya’ya gittik. Dusseldorf Fashion House’da düzenlenen “Let’s Talk Fashion” B2B ikili görüşmelerinde Alman meslektaşlarımızla bir araya geldik. Ayrıca çorap sektörü temsilcileriyle de Danimarka’ya bir ziyaret gerçekleştirerek ürünlerimizi sergiledik. Bu ülkelerdeki heyetlerle Türk üreticilerinin yakın ilişkide bulunmalarını sağladık.

Bu görüşmeler oldukça verimli geçti ve görüşmelerin meyvelerini de zaten almaya başladık. önümüzdeki dönemlerde bu tarz organizasyonlarımıza hız vereceğiz. örneğin yakın tarihlerde Fransa, İspanya ve Almanya’da organizasyonlarımız olacak. Türk üreticilerin bu ülkelerde ürünlerini tanıtmaları için fırsatlar yaratacağız.
Ayrıca yerli üreticilerle yabancı heyetlerin bir araya gelmesini sağlamak amacıyla artık geleneksel hale gelen İstanbul Fashion Week (IFW) ile Collection Premiere İstanbul (CPI)’ı düzenliyoruz. Söz konusu bu organizasyonumuzda kendisini dünya çapında kanıtlayarak Türk moda endüstrisinin gelişiminde öncü bir rol üstleniyor.

IFW ve CPI’ı 38 bin 500 kişi ziyaret etti. Böylece yaklaşık 40 bin olarak belirlenen ziyaretçi hedef sayısına ulaştık. Ortaya çıkan rakamlar zaten organizasyonun başarısının en önemli göstergesi.

İSTANBUL DüNYA MODA ŞEHİRLERİ ARASINDA İLK 5‘E GİRMEYİ HEDEFLİYOR

İstanbul Fashion Week’in dünya moda takvimindeki yerini güçlendirmek ve dünya modasına yön veren ilk 5 şehir arasına girebilmek için kalite çıtasını her organizasyonda biraz daha yukarıya taşımayı amaçlıyoruz.

Biz bu noktada rastlantısal değil sistematik bir şekilde hareket ediyoruz ve geriye dönüşü olmayan bir yolda ilerliyoruz. IFW ve CPI etkinlikleri İstanbul’un geleceğini de şekillendiriyor. Kentimizin bir bakıma yazgısını değiştiriyor. Rakamsal olarak baktığımızda etkinliklerimiz süresince yerli ve yabancı konuklarımız kent ekonomisine 11 milyon doların üzerinde katkı sağladı.

öte yandan organizasyonumuzu izlemeye gelen yaklaşık 150 yabancı basın mensubunun dört günlük ulaşım ve konaklama giderleri için 400 bin euro harcadık. Burada bir konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Aralarında dünyaca ünlü moda ve ekonomi yayınlarının da bulunduğu 150 medya kuruluşunu Türkiye’de tek bir markanın tanıtımı veya defilesi için getiremezsiniz. Tüm bu yabancı basın mensuplarını IFW’de defileleriyle yer alan 21 marka için ayrı ayrı getirmeye kalksak 9–10 milyon euro harcamamız gerekirdi.


GENç MODACILAR YARIŞMALARLA KEŞFEDİLİYOR

İTKİB olarak eğitim konusuna ve gençlerin desteklenmesine de büyük önem veriyoruz. özellikle genç modacıları desteklemek amacıyla tasarım yarışması düzenliyoruz. Arzu Kaprol, Bahar Korçan, Hakan Yıldırım, ümit ünal ve Hatice Gökçe gibi tasarımcılarımız önceki dönemlerde düzenlenen Genç Moda tasarımcıları yarışmalarında belli derecelendirmelere girdi ve yine bu yarışma desteği ile kendi markalarını yarattılar.

2009 yılı itibariyle Geleneksel İTKİB Genç Moda Tasarımcıları yarışması kabuk değiştirerek KOZA, kanatlanacak genç moda tasarımcıları adını aldı. Ayrıca bir de kumaş tasarım yarışmamız var. Bu yarışmamızda para ödülünün dışında ilk üçe giren tasarımcılarımıza yurtdışı fuarlara katılma imkanı, yabancı dil eğitimi gibi imkanlar da sağlıyoruz.

OSAP’A üYE OLAN FİRMALAR
REKABETTE AVANTAJ KAZANIYOR

♦ Birliğinize bağlı alt kuruluşlardan bahseder misiniz, hangi alanlarda ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?
Birliğimize bağlı olan alt kuruluşlarımızdan ilk olarak OSAP A.Ş.’den bahsetmek istiyorum. OSAP’ın amacı üyelerimizin güçlerini birleştirerek satın alma konusunda maliyet avantajı yaratmak ve satış organizasyonu ile yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında rekabet gücü sağlamak. Bu çerçevede OSAP A.Ş. bugün 1000 özel sektör ve 17.000 İTKİB üyesi adına satın alma yapıyor.

OSAP üyesi olmak ücretsizdir, üyelik sözleşmesi hiçbir ücret ya da taahhüt içermez. OSAP hiçbir koşulda üye firma bilgilerini başka firmalarla paylaşmaz. Ortak Satın Alma şirketlerin ortak ihtiyaçlarını tek bir merkezde toplayarak edindiği montan ile pazarlıklar gerçekleştirerek maliyetleri azaltırken, kaliteyi artıran bir sistem olarak üyelerimize büyük avantajlar sağlıyor.
Birliğimize bağlı bir diğer alt kuruluşumuz ise İstanbul Moda Akademisi (İMA)…Avrupa Birliği, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından yürütülen Moda ve Tekstil İş Kümesi’nin bir parçası olarak kuruldu.

Türk tekstil ve hazır giyim sektörünü geliştirmek amacını taşıyan İstanbul Moda Akademisi, modanın kalbinin attığı Nişantaşı’nda son teknoloji ile yenilenmiş Sadrazam Sait Paşa Konağı’nda hizmet veriyor. İMA, eğitim hayatına 2008 senesinin başında dünyanın önde gelen moda okulları London College of Fashion başta olmak üzere, Domus Academy (İtalya) ve IFM (Fransa), ile işbirliği içinde hazırladığı, uluslararası ve yerel eğitim kadrosu ile sunduğu moda tasarımı, moda ürün geliştirme ve teknolojisi, moda fotoğrafçılığı ve medya, moda yönetimi ve pazarlama alanındaki kısa kurslar ile başlamış olup, hala sektöre yönelik sürekli profesyonel gelişim ve akademik programlar ile geleceğin modacılarını eğitiyor.

ULUSLARARASI STANDARTLARDA KALİTE EKOTEKS İLE ONAY ALIYOR

Ekoteks Laboratuvarı’ysa, kurulduğu 1998 yılından bu yana uluslararası geçerliliği olan bağımsız bir laboratuvar olarak tekstil sektöründeki hizmetlerini arttırarak sürdürüyor. Türkiye’nin ihracat lokomotiflerinden İTKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) tarafından 5 milyon dolarlık başlangıç yatırımıyla 1800 metrekare alan üzerine kurulan Ekoteks Laboratuvarı, uluslararası standartlarda, güvenilir, hızlı ve kaliteli servis sağlıyor.

öncelikli kuruluş amacı, ihracat yapan firmalara en kısa zamanda, test maliyetlerini en düşük seviyede tutarak hizmet vermek, ayrıca tekstil ürünlerinin kalitesini istenen seviyeye yükseltmeye ve sürekliliğini sağlamaya yönelik önemli katkıda bulunuyor.
Ekoteks eğitimli, deneyim sahibi ve dinamik kadrosuyla verdiği güvenilir sonuçlarla, insan sağlığı ve çevreye zararlı olabilecek tüm ürün ve kimyasalları kontrol altında tutmayı amaçlayan koruma zincirinin aktif bir üyesi olmaya devam ediyor.

3 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • rumuz
    9 Eylül 2011 16:52 - Reply

    kriz nedeniyle kapısına kilit vuran atölyelerin açılması demek Türkiye ekonomisinin ayağa kalması deemektir umarım böyle olur

  • rumuz
    9 Eylül 2011 16:52 - Reply

    kriz nedeniyle kapısına kilit vuran atölyelerin açılması demek Türkiye ekonomisinin ayağa kalması deemektir umarım böyle olur

  • Kerem
    9 Eylül 2011 17:03 - Reply

    Bu ülkede tekstil ayağa kalkarsa işsiz mi şisiz kalmaz memleket ayağa kalkar

  • Site Haritası