Geçen hafta biterken Sabancı Üniversitesi’nin İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından İstanbul’da düzenlenen önemli bir konferansa katılma fırsatı buldum. Uluslararası Enerji ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol’un ana konuşmacı olarak verdiği mesajlar, yenilenebilir enerjiye dönüşüm açısından çok önemliydi. Bu yazımda sizler için bu mesajları yorumlayacağım.

1. Son günlerde yükselen petrol fiyatlarının 90 $/varil birim fiyat düzeyini aşamayacağı düşünülüyor. Çin ekonomisinin yavaşlaması, bataryadan elektrikli (BEV) taşıtların pazar payının hızla yükselmesi petrole olan talebi düşürüyor. Dahası, başta ABD olmak üzere petrol üretici birkaç ülkede ciddi üretim artışı geliyor. Halen petrol üreten ülkelerde üretimi kısıtlama politikası nedeniyle 6 milyon varil/gün boyutunda atıl kapasite oluştu. Bunun sürdürülebilir olmadığı, fiyatların düşeceği öngörülüyor.

2. Doğalgaz temininde de Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde 5 $/m3 olan doğalgaz fiyatı savaşla birlikte 40 $/m3 düzeyine çıktı. Halen 10 $/m3 düzeyinde seyrediyor. 2025 ve 2026 yıllarında ABD ve Katar merkezli büyük bir kapasite artışı gelecek. Devreye girecek yeni yatırımlar, mevcut yatırımların yarısı kadar büyük olacak. Satıcı tarafın değil, alıcı tarafın güçlü olduğu bir döneme girilecek. Bu da fiyatları ciddi oranda ucuzlatacak. Türkiye bu durumu dikkatli yönetebilirse, ucuz doğalgaz temini için büyük bir fırsat yakalayabiliriz.

3. Kömürden enerji yatırımları halen Çin ve Hindistan’da azalarak devam ediyor. Onun dışında kömüre yönelik yatırımlar terk ediliyor. Net karbon sıfır hedefleri tüm ülkeleri bu yatırımdan uzaklaştırıyor.

4. Yenilenebilir enerji ise tüm dünyada parlayan bir yıldız durumunda. En büyük yatırım payını ise güneş enerjisi yatırımları alıyor. Yeni enerji yatırımlarının %80 i yenilenebilir enerji alanında devam ediyor. Başını Çin’in çektiği yatırımlarla devreye giren global kapasite 510 gigawatt saat düzeyine ulaşmış durumda. Buna ek olarak 1.500 gigawatt saat kapasite hazır ve devreye girmek üzere. Ancak iletim hatlarındaki yatırımlar bitmediği için devreye alınamıyor. Burada darboğaz olarak iletim hatları yatırımı ortaya çıkıyor.

5. Nükleer enerji yatırımlarına son 3 yıldır ciddi bir geri dönüş yaşanıyor. Japonya, Güney Kore, İsveç gibi ülkeler başta olmak üzere nükleer enerjiden vazgeçmiş ülkeler dahi yatırıma yönelmiş durumda. Yeni yatırımların öncüsü tahmin edildiği gibi yine Çin. Konvansiyonel nükleer enerji yatırımlarını hızla tamamlıyor. 2025 ve 2026 yıllarında devreye alacağı yeni nükleer santraller hem daha güvenli ve yerli kaynaklara bağımlı olması hem de sıfıra yakın sera gazı emisyonu nedeniyle avantaj sunuyor.

6. Sera gazı emisyonlarının artışında ciddi bir azalma var. Hatta gelişmiş ekonomilerin olduğu ülkelerde emisyon 1970 li yıllar düzeyine inmiş durumda.

7. Dünyanın en büyük üç ekonomisinden birisi olana Avrupa Birliği artık önemli bir dönüm noktasına geldi. Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa Birliği yönetiminin üç tarihi yanlış içinde olduğunu gösterdi. Birincisi; tüm AB ülkeleri petrolde %65, doğalgazda %75 oranında tek ülkeye, yani Rusya’ya bağımlı olmanın bedelini ödedi. İkincisi; 25 yıl önce elektrik üretiminde nükleer enerji payı %35 iken politik nedenlerle bu orana %15 lere indirmiş olmaları oldu. Üçüncü tarihi yanlış ise 25 yıl önce güneş enerjisi panellerini ilk üreten coğrafya olmalarına rağmen zaman içinde üretimin %85 inin Çin’e kaymasına göz yummalarıydı. 24 Şubat 2023 te başlayan Rusya-Ukrayna savaşı AB ülkelerinin aklını başına getirmeye başladı. Kış aylarının ılık geçmesi de şans oldu. Aslında enerji üretiminde AB ülkeleri Çin ve ABD’ ye oranla oldukça dezavantajlı durumda. Elektrik maliyeti 3,5 kat kadar daha pahalı. Dolayısıyla enerji alanında rekabet etmesi mümkün değil. Burada iki yol var: Ya tesisleri küçültme ve kapatma, ya da enerji üretimini uygun başka ülkelere taşıma. Örneğin Almanya en büyük petrokimya üretim tesisini ABD’ye taşımaya devam ediyor.
Sonuç olarak AB içinde bu yıl yapılacak yeni seçimlerden sonra görev alacak yeni AB yöneticilerinin yeni bir enerji master planı hazırlayıp üye ülkelerin onayına sunması gerekiyor. Bu master planında yeni teknolojileri ne şekilde rekabetçi avantajlarla kullanabileceği ve mevcut enerji yapılanmasını nasıl sadeleştireceği oldukça önemli.

Sn. Fatih Birol, sorduğum bir soru üzerine füzyon enerjisinin hayata geçmesi için önümüzde daha uzun bir yol olduğunu, öte yandan son haftalarda satışları yavaşlayan BEV taşıtların hızla otomotiv pazarlarını domine edeceğini ve bundan geri dönüş olmayacağını belirtti.

Bir başka soru üzerine ise 2026 yılında AB pazarına ihracat yaparken devreye girecek olan sınırda karbon vergisi konusunda ülkemizle ilgili olumlu konuşmadı. Ülkemizin ekonomi yönetimiyle görüştüğünü, farkındalık olduğunu ama kalan 2 yıllık sürede hazırlanmamız için ülke olarak henüz yeterli aksiyon alamadığımızı belirtti.

Sonuç olarak enerji politikaları konusunda önemli değerlendirmeler yapan Sayın Fatih Birol’un açıklamalarını dikkate almamızın ülke olarak bize ev ödevi verdiği ortada. Umarım dikkate alırız.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı içtenlikle kutluyorum.

İbrahim Aybar

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com