Son Haberler

“Bildiğiniz Batı artık yok”

– Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Die Zeit gazetesine verdiği röportajda şöyle dedi: “Bildiğiniz Batı artık yok. Yeni bir dünya düzeni geliyor.” Bu söz, bir başlıktan çok daha fazla anlam taşıyor. Bu, Batı merkezli dünyanın kendi gerçeğiyle yüzleştiği bir manifestodur. Ve bu manifestonun satır aralarında, sizlerin yani dünyanın duyarlı bireylerinin öncülüğünde şekillenecek bir gelecek var.

– Von der Leyen’in işaret ettiği bu kırılmayı üç blokla özetleyebiliriz: 1.Liberal Batı Düzeni: ABD-AB merkezli, hala güçlü ama içeriden sarsılıyor. 2.Otoriter-Korumacı Blok: Çin ve Rusya’nın yükselen düzeni; teknolojiyle kontrol, yatırımla nüfuz… 3.Pragmatik Güney: Afrika, Latin Amerika, Güney Asya… Kimsenin yanında değil. Kendi oyununu kurmak istiyor.

– Donald Trump, “Ekonomiyi çökertiyor!” dendi. Oysa Trump’ın politikası bir kaos değil, bir inşaydı: Amerikan üreticiyi, Amerikan teknolojiyi, Amerikan çıkarlarını yeniden merkeze almak. Bu politikaların bazıları: 370 milyar dolarlık Çin ithalatına tarife. Çelik ve alüminyuma %25 vergi. NAFTA yerine USMCA. Yerli üretimi teşvik eden kamu alımları. Sonuç ne oldu? ABD’nin ticaret açığı düştü mü? Hayır. Ama ekonomi yeniden içe döndü.

– 2023 yılında BRICS grubu genişledi. Mısır, Suudi Arabistan, Etiyopya ve BAE bu yapıya katıldı. Bugün BRICS+ anlamamız gereken gerçek şu: Dünya nüfusunun %45’ini oluşturuyor. Küresel petrol üretiminin %43’ünü üretiyorlar. Yeni bir ödeme sistemi ve yerel para ile ticaret arayışındalar. Bu ne demek biliyor musunuz? Küresel para sisteminde doların tekeli sarsılıyor. Ve bu sadece finansal değil, jeopolitik bir meydan okumadır.

– Bu yeni dönemde; Uluslararası kurumların (DTÖ, BM) etkinliği sorgulanıyor. Bölgesel bloklar ve ittifaklar (hem ekonomik hem askeri) önem kazanıyor. Teknolojik üstünlük ve tedarik zinciri güvenliği, ulusal güvenlik meselesi haline geliyor. Enerji dönüşümü ve iklim değişikliğiyle mücadele, yeni işbirliği ve rekabet alanları yaratıyor. Bu yeni ve sert rekabetçi döneme uyum sağlamak gerekiyor.

– Yeni dünya düzeni, bir yazıyla, bir temenniyle, bir toplantıyla ya da zirveyle kurulmayacak. Yeni dünya düzeni, duyarlı her ülkenin insanı, her meslek örgütünün adımı, her kamu ve özel işletmenin stratejik kararları ile başlayacak. Von der Leyen’in sözlerini sadece duymak, okumak yetmez. Onlara yanıt vermek gerekir. Çünkü bildiğimiz dünya artık yok.

Bu yazıyla, tarihin belki de en karmaşık ama aynı zamanda en yaratıcı dönemlerinden birini  değerlendirmek için bu sayfalardayım. Die Zeit gazetesine verdiği röportajda Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şöyle dedi: “Bildiğiniz Batı artık yok. Yeni bir dünya düzeni geliyor.”

Bu söz, bir başlıktan çok daha fazla anlam taşıyor. Bu, Batı merkezli dünyanın kendi gerçeğiyle yüzleştiği bir manifestodur. Ve bu manifestonun satır aralarında, sizlerin yani dünyanın duyarlı bireylerinin öncülüğünde şekillenecek bir gelecek var.

DÜZENİN DAĞILMASI MI, YENİDEN PAYLAŞIM MI?

Soğuk Savaş’ın ardından tek kutuplu bir Amerikan rüyası vardı. Washington’dan çizilen sınırlar, Davos’ta yazılan ekonomik kurallar, Silikon Vadisi’nden doğan teknolojilerle dünyayı kodladık. Ama, artık tek kutuplu dünya; çok sesli, çok çıkar temelli ve çok kırılgan bir dünyaya dönüştü.

Von der Leyen’in işaret ettiği bu kırılmayı üç blokla özetleyebiliriz:

1.Liberal Batı Düzeni: ABD-AB merkezli, hala güçlü ama içeriden sarsılıyor.

2.Otoriter-Korumacı Blok: Çin ve Rusya’nın yükselen düzeni; teknolojiyle kontrol, yatırımla nüfuz…

3.Pragmatik Güney: Afrika, Latin Amerika, Güney Asya… Kimsenin yanında değil. Kendi oyununu kurmak istiyor.

Sadece ülkeler değil, şirketler, markalar, teknoloji ekosistemleri de artık bu üçlü yapıda pozisyon almak zorunda.

“TARİHİN SONU” YANILGISI

1992’de Francis Fukuyama, “Tarihin Sonu”nu ilan ettiğinde şöyle demişti: “Liberal demokrasi artık evrensel düzenin tek modeli olacak.” Ama bu iddia, bugün Hindistan’ın otoriter pragmatizmine, Çin’in dijital totaliterliğine, Brezilya’nın çok yönlü dış politikasına baktığınızda sadece nostaljik bir inanç gibi görünüyor.

Tarih ölmedi…Tarih yeniden yazılıyor.

Ve o yazının satır aralarında siz, biz, hepimiz varız….

Duyarlı her birey, şirket yönetenler, vizyon belirleyenler veya sistem tasarlayanlar…

EKONOMİK DEVRİM Mİ, MİLLİYETÇİLİK Mİ?

Donald Trump sahneye çıktığında “Ekonomiyi çökertiyor!” dendi. Oysa Trump’ın politikası bir kaos değil, bir inşaydı:

Amerikan üreticiyi, Amerikan teknolojiyi, Amerikan çıkarlarını yeniden merkeze almak.

Bu politikaların bazılarını hatırlayalım:

. 370 milyar dolarlık Çin ithalatına tarife

. Çelik ve alüminyuma %25 vergi

. NAFTA yerine USMCA

. Yabancı uzmanlara sınırlama

. Yerli üretimi teşvik eden kamu alımları

Ve sonuç?

ABD’nin ticaret açığı düştü mü? Hayır.

Ama ekonomi yeniden içe döndü.

Stratejik sektörler tanımlandı.

Kritik mineraller ve çip üretimi ulusal güvenlik meselesi oldu.

MUSK’IN MARS’A YOLCULUĞU

Elon Musk’ın “Mars’a koloni kuracağız” sözü size sadece bir hayal gibi mi geliyor?

Aslında bu, teknolojik milliyetçiliğin sembolik zirvesidir.

Trump’ın “Amerika’yı merkeze alma” çabasının uzaya yansımasıdır.

Çünkü yeni ekonomik devrim, artık sadece yeryüzüyle sınırlı değil.

YENİ GÜÇ MERKEZLERİ

2023 yılında BRICS grubu genişledi. Mısır, Suudi Arabistan, Etiyopya ve BAE bu yapıya katıldı. Bugün BRICS+ anlamamız gereken gerçek şu:

  • Dünya nüfusunun %45’i
  • Küresel petrol üretiminin %43’ü
  • Yeni bir ödeme sistemi ve yerel para ile ticaret arayışında

Bu ne demek biliyor musunuz?

Küresel para sisteminde doların tekeli sarsılıyor.

Ve bu sadece finansal değil, jeopolitik bir meydan okumadır. Küresel para sistemi deyince, şunu hatırlatmak isterim. Japonya, ABD devlet tahvillerini elinden çıkarmaya başladı. Arkası da gelecektir. Malum; Trump, Rusya’nın elindeki ABD tahvillerini kabul etmediğini açıkladı.

ÇİN’İN YÜKSEK HIZLI TRENLERİ

Çin’in yüksek hızlı trenleri, sadece hızlı trenden ibaret değildir. Bir gerçeği işaret ediyor. 2008’de Çin, yüksek hızlı tren teknolojisi yoktu. 2024 itibariyle dünyanın en büyük hızlı tren ağını kurdu. Fransa ve Almanya’nın 60 yılda yaptığını, Çin 15 yılda başardı.

Küresel Güney artık “sadece pazardır” diyemeyiz. Bu ülkeler, üretici. Bu ülkeler, geliştirici. Bu ülkeler, karar verici.

DAHA PARÇALI BİR DÜNYA

Küreselleşme, bildiğimiz haliyle sona ermiş olabilir, ancak uluslararası ekonomik ve siyasi etkileşim tamamen ortadan kalkmış değil. Dünya, daha parçalı, daha rekabetçi ve devletlerin ulusal çıkarlarını daha ön plana çıkardığı yeni bir döneme giriyor. Trump’ın “ekonomik devrimi,” bu dönüşümün önemli bir parçasıydı ve potansiyel olarak gelecekte de etkili olabilir. Ancak bu eğilimler sadece Trump’a özgü değil; artan jeopolitik rekabet, teknolojik değişim ve iç politikadaki kaymalar gibi daha derin yapısal faktörlerden kaynaklanıyor.

Bu yeni dönemde;

* Uluslararası kurumların (DTÖ, BM) etkinliği sorgulanıyor.

* Bölgesel bloklar ve ittifaklar (hem ekonomik hem askeri) önem kazanıyor.

* Teknolojik üstünlük ve tedarik zinciri güvenliği, ulusal güvenlik meselesi haline geliyor.

* Enerji dönüşümü ve iklim değişikliğiyle mücadele, yeni işbirliği ve rekabet alanları yaratıyor.

TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK TAVSİYELER

Türkiye, tam da bu üçlü düzenin kesişim kümesindedir.

. NATO üyesi ama Şangay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci.

. AB ile Gümrük Birliği içinde ama Çin’le “Kuşak ve Yol” projesi ortağı.

. Afrika ve Orta Asya’da etkili bir oyun kurucu.

Bu konum, risk kadar fırsat barındırıyor.

ÜÇ ÖNEMLİ SORU

Siz değerli okurlara şu üç stratejik soruyu bırakmak istiyorum:

1.Dijital egemenliğiniz var mı?  Verinizin, algoritmanızın, yapay zekânızın rotası size mi ait?

2.Kritik tedarikleriniz güvenli mi? Mineralden çipe, lojistikten yazılıma kadar zinciriniz sağlam mı?

3.Yeni küresel dengede sesiniz var mı? Sadece uyum sağlayan değil, şekillendiren olmaya hazır mısınız?

Unutmayın…

Yeni dünya düzeni, bir yazıyla, bir temenniyle, bir toplantıyla ya da zirveyle kurulmayacak.

Yeni dünya düzeni, duyarlı her ülkenin insanı, her meslek örgütünün adımı, her kamu ve özel işletmenin stratejik kararları ile başlayacak.

Von der Leyen’in sözlerini sadece duymak, okumak yetmez.

Onlara yanıt vermek gerekir.

Çünkü bildiğimiz dünya artık yok.

Ama kurulacak olanın mimarları hâlâ aramızda…

Zuhal MANSFİELD

TMG Dış Tic. ve Madencilik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı

mansfield@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlgili Haberler

Site Haritası