Son Haberler

Reel sektörde iflaslar ve iflas ertelemeleri artıyor

Reel sektörde iflaslar ve iflas ertelemeleri artıyor
Türk ekonomisinin son dönemlerde gerek dış faktörler, gerekse içeride yaşanan gerginlikler ve talep daralması ile karşı karşıya kalması, iflasları ve iflas ertelemelerini artırdı.
İflas erteleme taleplerinin ve iflasların sık sık duyulmaya başlanması ekonomide yeni bir eşik halidir. İflas erteleme talebinde bulunan şirketlerin önemli bir kısmı üretime devam etmekle birlikte, içine düştükleri likidite sorunlarını aşmak için de yerli ve yabancı şirketlerle ortaklık görüşmesi yaptıkları ve borçlularıyla yeniden yapılandırma faaliyetleri yürüttükleri gözleniyor. Sıkıntının temel kaynağı TL’nin aşırı değer kaybıdır. TL’nin değer kayıpları reel sektörü hırpalıyor. TL’nin aşırı değer kayıpların kredi maliyetlerindeki artış ve kar performansında düşüş kanallarıyla Türkiye ekonomisinde makro düzeydeki dalgalanmaları artırmış olması reel sektörün finansal pozisyonlarındaki stresi oldukça artırmış durumdadır. Reel sektörün kredi limit kullanımı oranlarındaki doluluk oranlarındaki ciddi artışlar meydana geldi, yüksek borçluluk yapısına dayalı olarak sürdürülen faaliyetlerin ürettiği kârlılık performansı ve faiz karşılama oranları ise zayıflamaya başladı. Özellikle yaşanan jeo-politik riskler siyasi belirsizlikler ile küresel ölçekte yaşanan mali zorluklar nedenleriyle Şirketlerin ödeme öncelikleri ve ödeme refleksleri değişmiş piyasanın likidite akışı zarar gördü. Tüm sektörlerde 2016 bütçelerinde eğitim ve reklam harcamaları başta olmak üzere önemli tasarruf tedbirleri alındığı ve harcamaların kısıldığını, ödeme isteğinin ve tahsilat kabiliyetinin giderek azaldığını görüyoruz. Esasen bu durum likidite sıkışıklığının ve fon akışındaki duraksamanın işaretidir. Bu şekilde piyasa genelinin nakit akışı dengesinin bozulması nedeniyle tahsilatlarda meydana gelen aksamalar, ekonomi genelinde talep ve satışları aşağılara çekiyor.

ULUSLARARASI PİYASALARDA TÜRKİYE ALGISI
Ekonomik ve siyasi olumsuzluklar nedeniyle Türkiye’deki atmosferin yatırım için uygun olmadığı şeklindeki algılar ulusal ve küresel piyasalarda giderek artıyor. Ülke içerisinde siyasi kutuplaşmanın artmasının yatırım ortamını bozması ve Güneydoğu’daki şiddet ortamının güvenlik maliyetlerini oldukça artırmış olması ve Suriyeli mülteci sorunlarının yarattığı ekonomik yük oldukça fazladır. Mültecilerin yarattığı ekonomik sorunların yanında sosyal dokuda yarattığı bozulma, gelecek dönemlerde ekonomik kayıpların da üstesine çıkacak yüksek problem olasılığı barındırıyor.

MALİYE POLİTİKALARI İŞLEVSEL DEĞİL
Piyasa canlılığını koruma açısından Maliye politikaları yeterli işlevselliğe sahip değil. Ekonominin canlı tutulması açısından, maliye politikalarının yeterince işlevsel olamaması ve özellikle son dönemlerde kamu yatırımlarındaki düşüşlerin piyasalarda gelir-harcama kısıtlılığı yaratması ve yine kamu kurumlarının kendisine iş yapan reel sektörün hak edişlerinin ödemesini geciktirmesi piyasa ödemelerinde zincirleme temerrüt haline sebep oluyor. Bölgesel karışıklıklar ve risklerin Türkiye ile Rusya arasında ürettiği politik gerginliğin ekonomik sonuçları Türkiye’de önemli ekonomik kayıplara ve iktisadi hayatın biraz daha zorlaşmasına sebep oluyor. Düşük enerji fiyatlarının da katkısıyla son çeyrekte devam eden büyümenin belli bir bölümü satılamayan ve üreticinin elinde kalmış olan stoklardır. Bunun finansman yükü firmaları sıkıntıya sokuyor.

İFLAS ERTELEME OLAYLARINDA ARTIŞ
İflas erteleme statüsünü talep etmiş olan firmalardan belli bir kısmının temerrüt haline sürüklenmeleri, kendi birikmiş finansal stresleri, genel ekonomik konjonktürdeki ani dalgalanmalar ve yanlış büyüme stratejileriyle de ilintili olmakla birlikte, en temel gerekçe, kredi koşullarındaki makro sıkılaştırma politikalarında zorlanan kreditörlerin ani davranış değişiklikleridir. Para piyasalarında kredi koşullarında yapılan sıkılaştırmalar, firmaların bekledikleri limit artışı ve yenileme taleplerinin karşılanmasını oldukça zorlaştırdı ve reel sektörün zaten zayıf olan işletme sermayelerine yaptığı katkı azaltıldı. Kredi koşullarındaki sıkılaşmalar, esasen başlı başına şirket iflaslarının en önemli sebebidir. Zira Yüksek üretim gücünü, yeterli pazar konumu, satış ve nakit yaratma kabiliyetini ve bilanço dengelerini koruyan firmaların bile kredilerinin yenilenmemesi, mevcut tahsisli kredilerinin limit boşluklarını kullandırılmamış olması başlı başına iflas/iflas erteleme/likidite sıkışıklığına yakalanma sebebi olabiliyor. Zira şu ana kadar iflas erteleme yönetimine başvuran veya iflas eden firmaların bir kısmının içerisinde düştüğü temerrüt hali; üretim gücündeki, satış ve nakit yaratma kabiliyetindeki zafiyetlerden, bilanço dengesizliklerinden ve öngörülmeyen herhangi bir finansal sürprizden kaynaklanmadı, daha çok kreditörlerin davranış değişikliklerinden kaynaklandı.

KREDİTÖRLER, FİRMALARI ZORA SOKUYOR
Bankaların fonladığı firmalara dönük kredi koşulları; küresel gelişmeler, bölgesel ve jeopoltik riskler, firmalara özgü finansal streslere bağlı olarak elbette değişim gösterecektir. Bu finans kuruluşlarının tamamen olağan ve doğru olan bir tepkisidir. Ancak, yüksek üretim gücünü, pazar payını ve satış kabiliyetini koruyan firmaların finansal stresleri artmış olsa bile bu firmalara açılmış olan kredilerin gelecek bir yıllık dönemde de yenileneceği rating literatüründe ve bankacılık alanında temel varsayımıdır. Kreditörlerin firma bazında olmayan ve makro gerekçelere, yasal düzenlemelere veya bankanın kendi mali yapısından kaynaklı gerekçelere dayalı davranış değişiklikleri bu gibi firmaları likidite yönünden zora sokabiliyor. 2016 yılında şirket İflas ve iflas ertelemelerdeki artışın nedenlerinden bir tanesi de, makro düzeydeki ulusal kredi politikalarıyla ilgili olacaktır. Artan finansal stres 2016 yılında Türk ekonomisini “iflas” ya da “iflas erteleme” gibi olgularla karşı karşıya bırakacaktır. İflas erteleme girişimlerinin belirli bir kısmında da iflas erteleme statüsünden beklenen faydanın dışına çıkılarak finansal sisteme zarar verecek şekilde hukuksal düzenlemelerin firmalar tarafından istismar edilmesi halleri de mevcuttur.
Esasen iflas erteleme elde eden şirketlerin, yeniden üretim ve satış gücü kazanmak amacıyla borç ödemeleri yasal olarak azami 4 yıla kadar erteleniyor. Ancak, geçmiş örneklere bakıldığında iflas erteleme hakkı elde eden firmaların içerisinde en fazla % 5’i yeniden üretim/satış gücü kazanıyor. İyileştirme niyetiyle iflas erteleme sürecinde genellikle, yönetimden ve finans/üretim/pazarlama alanından anlamayan ve piyasa bilgisi olmayan hukuk alanında deneyimi olan kişilerin kayyum olarak atanması firmalara yeniden sağlık kazandıramıyor. Süreç içerisinde çoğu kez şirketi kurtarmak yerine, içini boşaltmaya, şirketin iyice zayıflanmasına sebep olunuyor.

2 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • BİROL DİZDAR
    29 Mart 2016 17:14 - Reply

    Özel şirket iflas ertelemeleri büyük soru doğuruyor
    Yatırım fonu alanlar dikkat etmeli:Özel şirket bonosu taşıyan yatırım fonları alınırken yatırımcıların çok dikkat etmeleri şart oldu: Yatım fonu içinde özel şirket bonosu varsa bu bonoların hangi şirkete ait olduklarını bulacaksınız. Sonra bu bu şirketin mali durumunu inçeleyeceksiniz. şirketin bonoların kuponlarını zamanında ödeme güçü olup olmadığına karar vereceksiniz. bu şekilde araştırdıktan sonra alıp almamaya karar vereceksiniz. Bu araştırmayı yapmanız konusunda herhangi bir yasal veya SPK tarfından çıkarılmış bir karar olmamasına rağmen eğer bu yatırım fonu içinde bono veya tahvili bulunan bir şirket temerrüde düşerde bono kupununu ödeyemezse yatırım fonunuz için açıklanacak fiyatta bir düşüm olacağından Bu konuda hiçbir kusurunuz olmamanıza rağmen zarara uğramanız kesin.Bu adaletsiz ve karışık durumun biran evvel SPK tarafından yatırım fon sahiplerini koruyan bir kararın çıkması beklenmelidir.

  • BİROL DİZDAR
    29 Mart 2016 17:18 - Reply

    Portföyünde özel sektör bonosu bulunan yatım fonları tehlikeli olmaya başladı. Bu bonoların temerrüde düşmesi halinde yatım fonlarında da fiyat düşmeleri olacağından yatırımcıların hiç kusuru olmadan zarara uğrama riskleri var.12 şubat günü AYNES GIDA adlı bir firma bonosunun kuponunu ödeyemediğinden bu şirketin bonosunu portföyüne alan,, AZİMUT KISA VADE BORÇLANMA ARAÇLAR FONU başta olmak üzere birçok fon yatırımcısı zarara uğradı. Fon alıcısı aldığı söz konusu yatırım fonu içinde hangi şirketlerin bonoları bulunduğunu, bu bono ihraç eden şirketin ileride bu bononun karşılığını öeyip edemeyeceğini bilemez. Böyle bir sorumluluğu da yoktur.
    . Kurucu, fonu bu sözleşme (içtüzük) çerçevesinde ve tasarruf sahiplerinin haklarını koruyarak yönetmek/yönettirmek zorundadır
    Buna rağmen zararın yatırım fonu sahiplerine ait olması ne vicdanın nede hukukun ”sorumlu olanın cezasını çeker” prensibine uymamaktadır. Bu nedenle ileride yatırım fon sahiplarının de zararı yüklenmemesi konusunda bir düzenleme yapmak gereği ortaya çıkıyor.Yatırım fonunu kuran FON PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETİ bu sorumluluğu üstlenmek zorundadir. Zira her fonun denetçisi ve komisyonu vardır. Bu SPK nın bir kararıdır. Her hlde SPK ‘nun bu konuda bir düzenleme yapmak gereği ile karşı karşıyayız.

  • Site Haritası