Son Haberler

Şeffaflığın piyasalar için önemi arttırıyor

Gelecek dönemler için en büyük değeri şeffaflık olan AB, kredi derecelendirme kuruluşları ile ilgili tam rekabeti sağlamayı hedefliyor.

Global krizin başlamasından bu yana krizin nedenleri ve bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde tartışmalar devam ediyor. AB parlamentosunun gündeminde; finansal piyasalar ve sermaye piyasaları ile ilgili düzenlemeler 2012 yılında öncelikli konuların başında yer alıyor. Bu kapsamda Ocak ayı sonunda, AB parlamentosunda ve ilgili komisyonlarda yapılan görüşmelerde EACRA (Avrupa Kredi Derecelendirme Kuruluşları Birliği) olarak katkıda bulunmak amacıyla bulunduğumuzda göze çarpan hususlara ilişkin gözlemler aşağıdaki paragraflarda özetlenmeye çalışıldı.

Günümüzde özellikle ABD ve AB’de kredi derecelendirme piyasası az sayıda kredi derecelendirme kuruluşunun tekelinde bulunuyor. Dolayısıyla piyasalar üzerinde doğrudan, ya da dolaylı olarak çok büyük etki yaratıyor. Bu etkinin zaman zaman doğru, ya da adil olup olmadığı da tartışılıyor. özellikle son dönemde meydana gelen gelişmeler ışığında kredi derecelendirme işlevinin kamusal bir mal olduğuna yönelik söylemlerin arttığı da göze çarpıyor. Bu nedenlerle, AB’nin 2012 yılı içinde kredi derecelendirme kuruluşları ile ilgili olarak rekabeti artırıcı tedbirler almak amacıyla çok yoğun çalışmalar yaptığı ve çok kısa zamanda buna yönelik düzenlemeleri hayata geçirmesi bekleniyor.

KOBİ’LERİN İLGİSİ SERMAYE PİYASALARININ ETKİNLİĞİNİ ARTTIRIYOR
1980’li yılların başında Japonya ve son yıllarda BRICS ülkelerinde, KOBİ’ler tarafından derecelendirilmiş ve risk ölçümü yapılmış tahvil ve bonoların ihracının teşvik edilmesi ve özendirilmesi bu ülkelerde sermaye piyasalarının hızla genişlemesine ve derinlik kazanmasına yol açtı. Bunun sonucunda da kredi derecelendirme sektöründe rekabet arttı. Bu rekabet ise KOBİ’lerin sermaye piyasalarından daha etkin yararlanmasına yol açtı.

Zira bu işletmelere ait tahvil ve bonoların derecelendirilmesi genel olarak yerel ve bölgesel kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yerine getiriliyor. Bu gelişmeler doğal olarak şeffaflığı artırması nedeniyle hem yatırımcılar ve hem de finansal aracılar açısından daha güvenilir bir yapı ortaya çıkarıyor. BRICS ülkelerinin son dönemde ekonomik açıdan güçlü olmalarının önemli nedenleri arasında sermaye piyasalarının bu anlamda sağlıklı bir yapıya kavuşması gösteriliyor. ülkemizde de sermaye piyasalarının gelişmesi, KOBİ’lerin alternatif finansman imkanlarına kavuşması, şeffaflığın ve karşılıklı güvenin oluşması ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini artırması açısından önem taşıyor.

BASEL KRİTERLERİNDE DEĞİŞİKLİKLER öNGöRüLüYOR
Basel kriterleri kapsamında kredi derecelendirmesi bulunmayan firmalara ait kredilerin ağırlığının artırılması planlanıyor. Mevcut durumda derecelendirmesi olmayan firmalar için bankalar tarafından ayrılan karşılık oranı derecelendirme yaptıran ve riskli kategoride yer alan firmalardan daha düşük. Yapılması düşünülen değişiklikle derecelendirme yaptırmayan firmalar için bankalar tarafından ayrılması gereken karşılık oranı % 200 düzeyinde belirlenecek. AB komisyonu, bilinen riskin bilinmeyene göre daha düşük olduğunu öngörüyor. Diğer taraftan, kamusal kaynakların ve fonların yönetimini yapan fonların ve diğer kuruluşların gerekli risk ölçümlemelerini yapmaları ve risk yönetim gereklerini yerine getirmelerinin zorunlu hale gelmesi hedefleniyor.

ŞEFFAFLIK İçİN DüZENLEMELER SüRECEK
AB kurum ve kuruluşlarında son krizin en büyük nedenlerinden birisi hatta açık ara en önemlisi olarak yeterli şeffaflığın bulunmaması görülüyor. Bu nedenle, finansal piyasalarda rol alan tüm kuruluşların ve herhangi bir şekilde küçük yatırımcılarla doğrudan veya dolaylı olarak finansal ilişkisi olan diğer kuruluşların her türlü faaliyetlerinin kamuoyu ile paylaşılması gerektiği vurgulanıyor. Bu çerçevede ilgili kurum ve kuruluşların en üst düzeyde şeffaflığı tesis etmeleri ve bunu sürdürmeleri isteniyor. ülkemizde de TTK’nda yapılan ve 2012 yılında yürürlüğe geçecek değişikliklerin özellikle şeffaflık kültürünün ülkemiz iş dünyasına yerleşmesine büyük etkisinin olacağının altını çizmek gerekir.

Şeffaflık orta-uzun vadede ülkemiz insanlarının ve işletmelerinin daha sağlıklı ve daha güvenli bir ortamda faaliyet göstermelerine yardımcı olacak. O nedenle, TTK’nda yapılan şeffaflığı artırmaya yönelik değişiklikler uzun dönemde piyasadaki tüm paydaşların ortak çıkarlarına hizmet ediyor. Bu noktada “güneş giren eve doktor girmez” atasözümüzün anlamı önem kazanıyor.

Rafi KARAGöL

JCR Eurasia Yönetim Kurulu Bşk.Vekili
EACRA Yönetim Kurulu üyesi

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası