Son Haberler

“Hedefimiz, ihracatçılarımızın ana bankası olmak”

Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Balcı: 

– Sektöre güçlü bir özkaynakla geri dönen bankayız

– Biz tüm ekosistemin ana bankası olmayı hedefliyoruz

-1913 yılında Adapazarı İslam Ticaret Bankası adıyla 13 kişi tarafından özel girişim bankası olarak kurulan Türk Ticaret Bankası’nın faaliyetleri, 1997 yılında ekonomik krizin etkileri nedeniyle  durduruldu. 2019 yılında BDDK’ya yeniden faaliyet izni için başvuru yapıldı. Banka, 29 Nisan 2022’de yeniden faaliyete geçti. 2023 yılında TMSF’nin hisselerinin satılmasına ilişkin ihale sonucunda bankanın yüzde 98.5 oranındaki hissesinin yeni sahibi İhracatı Geliştirme A.Ş. oldu.

– Güçlü bir finansman modeliyle yeniden Türk bankacılık sistemindeki yerini alan Türk Ticaret Bankası, 2025 yılının ilk yarısında başarılı bir performs gösterdi. Bu dönemde yaklaşık 4 kata yakın bir büyüme gerçekleştiren banka, ihracatçının finansman ihtiyacına odaklandı. Yeni nesil bir “fijital banka” olma hedefini ortaya koyan Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Balcı, hedeflerini ve projelerini Turcomoney’e anlattı…

Yüz yıllık bir markayı yeniden hayata döndürürken onu klasik bir banka olarak değil; ihracatçının danışmanı ve finansal yol arkadaşı olacak bir platform olarak tasarlamak oldu. Sermaye yapımızı güçlendirdik; stratejimizi netleştirdik, teknoloji omurgamızı kurduk, risk çerçevemizi inşa ettik, insan kaynağımızı topladık ve 6 Mayıs 2025’te tanıtım toplantımızı gerçekleştirdik. Bundan sonraki hedefimiz ise net; “ihracatçının ana bankası olmak”.

– 6,23 milyar TL ödenmiş sermayesi ile sektöre güçlü bir özkaynak tabanıyla geri dönen bir bankayız. Biz “fijital” olarak nitelendirdiğimiz bir yapı oluşturuyoruz. Bizim ihracatçı odaklı misyonumuzun gereklerine dijital bankacılık büyük ölçüde uygun olmasına rağmen biz hibrit bir modelle dijital bankacılıkla birlikte belirli bir oranda fiziki şubeleşmeyi de stratejik olarak benimsedik. Şubelerimizi ihracatçıların ağırlıklı faaliyet gösterdiği merkezlerde açmaya başladık.

– İlk şubemizi Türkiye İhracatçılar Meclisi Dış Ticaret Kompleksi’nde açtık. Halihazırda 8 şube ile İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa, Denizli ve Gaziantep illerinde faaliyetteyiz. Yıl sonuna kadar Adana, Adapazarı, Antalya, Erzurum, Konya, Samsun ve Trabzon illerinde 7 şube daha açarak 15 şubeye ulaşmayı planlıyoruz. 2025 yılında ihracatın %85’lik etki alanını kapsamayı planlıyoruz. Bugün 320 çalışma arkadaşımızla hizmet veriyoruz; yıl sonuna kadar çalışan sayımız 400’e ulaşacak.

– Türk Ticaret Bankası’nın yeniden yapılanmasında bizi farklılaştıran kilit unsur, İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) çatısı altındaki benzersiz paydaş bileşimi. TİM, Türk Eximbank, 61 ihracatçı birliği ve 20 bankanın güç birliğiyle kurulan bu yapı, yalnızca sermaye değil; pazar erişimi, veri, güven, garanti kapasitesi ve politika uyumu getiriyor. Dolayısıyla çok ortaklılık sorun yaratmıyor; bilakis hedeflediğimiz faaliyetler bakımından çok büyük bir kaldıraç vazifesi görüyor.

İGE çatısı bize sadece sermaye değil; pazar erişimi, güven ve ortak misyon getirdi. Çok ortaklılık doğru yönetişimle karmaşa değil, hız ve ölçek demektir. Biz bu yapıyı ihracatçının finansal ekosistemine dönüştürmeye başladık. Önceliğimiz ihracatçı; ama sadece onlarla sınırlı değil. İhracatçının ekosistemi tedarikçisinden çalışanına, lojistiğinden danışmanına kadar uzanıyor. Biz tüm bu ekosistemin ana bankası olmayı hedefliyoruz.

– Üç halkadan oluşan bir yaklaşımımız mevcut. Çekirdek halkamız, ihracatçı firmalar. İkinci halkamızı yakın ekosistem oluşturuyor. İhracatçı tek başına çalışmıyor; yan sanayi, lojistik operatörleri, sigorta ve danışmanlık firmaları, yeşil dönüşüm sağlayıcıları gibi geniş bir çevre var. Üçüncü halkamız, diğer ticari ve seçici bireysel bankacılık… İhracat odaklı olsak da bir mevduat bankasıyız; dolayısıyla perakende ve genel ticari bankacılık hizmetlerinden dışlanmış bir yapı değiliz.

– 2025 Haziran itibarıyla 675 şirkete limit tahsis ettik ve halihazırda 389 firmada fiilen kredi riski üstlenmiş durumdayız. Nakdi ve gayrinakdi toplamında yaklaşık 36 milyar TL düzeyinde finansman sağladık ve bu rakamı yıl sonuna kadar 75 milyar TL’ye ulaştırmayı hedefliyoruz.  Gerçekleşen ve projeksiyon bazlı döviz gelirleri, sipariş sözleşmeleri ve dış ticaret belgeleri üzerinden limit tesis edeceğiz. Fiziki teminatı yetersiz firmalar için İGE kefaleti desteğini yoğun olarak kullanmak istiyoruz.

– İhracatçı ekosisteminin bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz. Biz yalnızca ihracatçıya finansman sağlayan bir banka değiliz. Özellikle zor pazarlarda faaliyet gösteren ya da mevzuat değişiklikleriyle karşı karşıya kalan firmalara, rekabette avantaj elde edebilmeleri için de adımlar atıyoruz. Teminat erişimi zor KOBİ’ler için İGE A.Ş. gücü, Eximbank hatları ve reeskont mekanizmalarıyla uygun vadeli kredi; tedarik zinciri finansmanı gibi modelleri daha da geliştireceğiz.

DR. KAZIM KILINÇ

Türk Ticaret Bankası köklü geçmişiyle Türkiye’nin önemli bankalarından biriydi. 1913 yılında Adapazarı İslam Ticaret Bankası adıyla 13 kişi tarafından özel girişim bankası olarak kurulan banka, 1937 yılında Türk Ticaret Bankası adını aldı. 1997 yılında ise 1994 ekonomik krizinin etkileri nedeniyle faaliyetleri durduruldu. 2019 yılında BDDK’ya yeniden faaliyet izni için başvuru yapıldı. Banka, 29 Nisan 2022’de yeniden faaliyete geçti. 2023 yılında TMSF’nin hisselerinin satılmasına ilişkin ihale sonucunda bankanın yüzde 98.5 oranındaki hissesinin yeni sahibi İhracatı Geliştirme A.Ş. oldu. Bankanın ilk şubesi 12 Mart 2025’te TİM kampüsünde açıldı.

Sayın Balcı – 100 yıllık bir geçmişi olan banka, çeyrek asırdan sonra tekrar Türk bankacılık sistemindeki yerini aldı. Siz 2023 yılının Aralık ayında Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandınız. O günden şimdiye kadar yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız?

BALCI – Öncelikle gösterdiğiniz ilgiden ve bankamızla ilgili bilgileri paylaşma imkanı sunmanızdan dolayı teşekkür ederim. Evet, 112 yıl önce kurulan bankamız Türkiye ekonomisinin ve bankacılığının bir çınarı. Yani, köklerimiz çok güçlü. Malum, o dönemde ekonomide ve finans sektöründe gayrimüslimlerin hakimiyeti vardı. Öyle ki, bir Müslüman tüccarın banka üzerinden finansman ihtiyacı oldiğunda, gayrimüslim bir tüccardan kefalet almazsa kredi alamıyordu. Buna karşı Adapazarı’nda çoğu muhacir 13 Müslüman tüccarın öncülüğünde milli girişimcilerimizin, Müslüman tüccarların finansman ihtiyacını sağlamak üzere, Adapazarı İslam Ticaret Bankası adıyla kurulmuş. Aslında bu kökler ve marka değerimiz üzerinde daha fazla durmak isterim, ama günümüze gelelim; merhum Yahya Kemal’in ifadesiyle, “kökü mazide yatan âtiyiz”.

Aralık 2023’te Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendikten sonra ilk önceliğimiz, geçmişin mirasını geleceğin ihtiyaçlarıyla buluşturan açık, ölçülebilir ve uygulanabilir bir stratejik çerçeve oluşturmaktı. Bankamız yıllar sonra yeniden sahneye çıkarken, hedefimiz sadece “faaliyete başlamak” değil; ihracatçının güven duyduğu, veri ve teknolojiye dayalı, çevik ve sürdürülebilir,“fijital” yani fiziksel ve dijital bir banka modeli kurmaktı.

Paydaşlarımızla (İGE, TİM, İhracatçı Birlikleri) bir dizi çalıştay yürüterek vizyon, misyon ve değerlerimizi yönetim kurulumuzda da defalarca müzakere ederek belirledik. Türkiye ekonomisinin ihracat odaklı büyüme stratejisine hizmet eden bankamızın vizyonunu; bu büyüme yolculuğunda finansal katkı sağlayarak ihracatçının ana bankası olmak olarak belirledik. Misyonumuza da; “yenilikçi finansal çözümlerle ihracatçının ihtiyaç duyduğu tüm bankacılık ürün ve hizmetlerini en hızlı, en güvenli ve en uygun koşullarla sunmak” tanımladık ve bankamızın yeni yolcuğuna başladık. Bu doğrultuda 5 yıllık stratejik planımızı hazırladık ve planı hayata geçirmek üzere iş programımız ile ilgili politika, limit ve teminat çerçevelerini oluşturduk; birim ve komiteleri kurguladık. Bankamızda, bir bankanın hizmet verebilmesi için gerekli olan insan kaynağı, ileri teknoloji altyapısı (veri merkezi), ana bankacılık sistemi, entegrasyon, ürün, politika, prosedürleri ve gerekli süreçleri rekor denilebilecek bir sürede tamamladık. Kuruluş faaliyetlerimizin dokuzuncu ayı olan Eylül 2024’te kritik sistem ve organizasyonel yapıları ayağa kaldırdık ve kredilendirme faaliyetlerimize başlayarak eşine az rastlanır bir çevikliğe imza attık.

Özetle Aralık 2023’ten bu yana yaptığımız iş; yüz yıllık bir markayı yeniden hayata döndürürken onu klasik bir banka olarak değil; ihracatçının danışmanı ve finansal yol arkadaşı olacak bir platform olarak tasarlamak oldu. Sermaye yapımızı güçlendirdik; stratejimizi netleştirdik, teknoloji omurgamızı kurduk, risk çerçevemizi inşa ettik, insan kaynağımızı topladık ve 6 Mayıs 2025’te tanıtım toplantımızı gerçekleştirdik. Bundan sonraki hedefimiz ise net; “ihracatçının ana bankası olmak”.

SEKTÖRE GÜÇLÜ BİR ÖZKAYNAKLA GERİ DÖNEN BANKAYIZ

Rakamlarla Türk Ticaret Bankası’nı anlatır mısınız? Bankanın ödenmiş sermayesi ne kadar? 2024 yılını ve 2025 yılının ilk 6 ayını nasıl geçirdiniz? Bankanın aktif büyüklüğü, karlılığı konusunda neler söyleyeceksiniz?

BALCI – Her ne kadar bankamız, 112 yıllık tarihiyle ilk özel sermayeli milli banka olma özelliğini taşıyor olsa da, biz bu bankayı sıfırdan kurduk. Bir bankanın hizmet verebilmesi için gerekli olan insan kaynağı, ileri teknoloji altyapısı (veri merkezi), ana bankacılık sistemi, entegrasyonlar, ürünler, politika, prosedürler ve  gerekli süreçleri rekor denilebilecek bir sürede, 9 ayda tamamladık.

Türk Ticaret Bankası’nı rakamlarla özetlersek: 6,23 milyar TL ödenmiş sermayesi ile sektöre güçlü bir özkaynak tabanıyla geri dönen bir bankayız. Hazırlık döneminden operasyonel faza girerken 2025 yılının ilk  çeyreğinde faaliyetlerimiz kârlı bölgeye geçti. Hızlı müşteri kazanımı, ihracat finansmanı odaklı kredi çıkışları ve güçlü sermaye desteğiyle ölçeklenmeye devam ettik. 2025 yılının ilk altı ayında yaklaşık 4 kata yakın bir büyüme sağladık. Sermayesi sağlam, ölçeği hızla artan, kısa sürede kârlılığa dönen ve ihracatçının finansman ihtiyacına odaklanmış yeni nesil bir fijital banka olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.

BANKACILIKTA FİJİTAL BİR YAPI OLUŞTURUYORUZ

-Bankanın şu anda kaç şubesi var? Kaç kişi çalışıyor?

BALCI – Biz “fijital” olarak nitelendirdiğimiz bir yapı oluşturuyoruz. Malum, hızla gelişen dijital teknoloji, bankacılıkta yaklaşık 40 yıldır önemli imkanlar sundu. Bu sistemleri yeni kurduğumuz için en iyisini, en verimlisini ve en ileri teknikleri kullanma imkanımız var. Bu, bizim için önemli bir avantaj. Zira yeni yatırımlarda fırsat maliyetine neden olacak eskimiş bir teknolojimiz yok. Bu göreli avantajı kullanıyoruz. Ancak şunu da belirtmek isterim; benim doktora tezim bankacılıkta teknolojik değişmeyle ilgiliydi ve İngiltere gibi bazı ülkelerde insansız-şubesiz bankacılık üzerinde yapılan çalışmalarda, müşterilerin yine de bazen insan görmek istediği şeklinde bulgularla karşılaştık. Aslında bizim ihracatçı odaklı misyonumuzun gereklerine dijital bankacılık büyük ölçüde uygun olmasına rağmen biz hibrit bir modelle dijital bankacılıkla birlikte belirli bir oranda fiziki şubeleşmeyi de stratejik olarak benimsedik.

Vizyon ve misyon metinlerinde vurgulanan önceliğimizi ortaya koymak üzere şubelerimizi ihracatçıların ağırlıklı faaliyet gösterdiği merkezlerde açmaya başladık. Bu kapsamda ilk şubemizi Türkiye İhracatçılar Meclisi Dış Ticaret Kompleksi’nde açtık. Halihazırda 8 şube ile İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa, Denizli ve Gaziantep illerinde faaliyetteyiz. Yıl sonuna kadar Adana, Adapazarı, Antalya, Erzurum, Konya, Samsun ve Trabzon illerinde 7 şube daha açarak 15 şubeye ulaşmayı planlıyoruz. Bu yaklaşımımız ile 2025 yılında şubelerimizle ihracatın %85’lik etki alanını kapsamayı planlıyoruz.

Bugün 320 çalışma arkadaşımızla hizmet veriyoruz; yıl sonuna kadar çalışan sayımız 400’e ulaşacak. Deneyimli bankacı ve genç yeteneği aynı takımda buluşturduk; çevik proje ekipleri kurduk. Değerlerimizi içselleştirmek için “yalın süreç”, “hızlı karar” ilkeleri çevresinde kültürel programlar oluşturduk. İhracatçı müşteri temas rollerinde uzmanlaşmayı destekleyen eğitim modülleri tasarladık.

BİZİ FARKLILAŞTIRAN KİLİT UNSUR, İGE ÇATISI ALTINDAKİ BENZERSİZ PAYDAŞ BİLEŞİMİ

Bankanın arkasında İhracatı Geliştirme (İGE) A.Ş. gibi güçlü bir yapı var. 2023’te Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türk Eximbank, 61 ihracatçı birliği ve 20 bankanın ortaklığında kurulan İhracatı Geliştirme (İGE) A.Ş. bünyesine katılması, Türk Ticaret Bankası’nın güçlü bir mali yapıya sahip olmasını da beraberinde getiriyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nasıl? Çok ortaklı yapı nedeniyle yetki karmaşası, müdahaleler ya da başka sorunlar yaşanıyor mu, yoksa size kolaylık olarak mı yansıyor?

BALCI – Çok yerinde bir soru. Türk Ticaret Bankası’nın yeniden yapılanmasında bizi farklılaştıran kilit unsur, İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) çatısı altındaki benzersiz paydaş bileşimi. TİM, Türk Eximbank, 61 ihracatçı birliği ve 20 bankanın güç birliğiyle kurulan bu yapı, yalnızca sermaye değil; pazar erişimi, veri, güven, garanti kapasitesi ve politika uyumu getiriyor. Dolayısıyla çok ortaklılık sorun yaratmıyor; bilakis hedeflediğimiz faaliyetler bakımından çok büyük bir kaldıraç vazifesi görüyor.

Yönetim Kurulumuz, bu yönetişim tasarımının kalbinde. İki Yönetim Kurulu Başkan Vekilimizden biri TİM (Türkiye İhracatçılar Birliği) Başkanımız Sayın Mustafa Gültepe; kendisi aynı zamanda İGE Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de yürütüyor. Diğer Başkan Vekilimiz de Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Özgür Volkan Ağar. Yönetim Kurulumuz akademik makroekonomi ve politika tasarımı, dış ticaret ve ihracatçı temsil gücü, sektör derinliği, uluslararası ekonomi analitiği, bankacılık dönüşümü ve yeniden yapılandırma, ticari/kurumsal bankacılık saha tecrübesi, operasyon ve risk verimliliği, çok şubeli yapı ölçekleme ve katılım bankacılığı perspektiflerini aynı masada birleştiren dengeli bir kompozisyona sahip. Bu çok katmanlı yapı sayesinde; ihracatçı ekosistemi – ticari uygulama – risk/operasyon – kamu politikası – akademi eksenlerinde stratejik kör noktalar en aza indiriliyor, tüm kritik paydaşların ihtiyaçları karar setlerine hızlı ve veri temelli biçimde yansıyor. Böylece güçlü sermaye tabanımız, disiplinli yönetişim ve çevik icra ile birleşerek, ihracatçının değişen gereksinimlerine yanıt veren platform bankacılığı modelimizi hızla ölçeklendiren bir hızlandırıcıya dönüşüyor.

İGE ÇATISI BİZE SADECE SERMAYE DEĞİL, PAZAR ERİŞİMİ, GÜVEN VE ORTAK MİSYON GETİRDİ

Belirttiğiniz gibi, çoklu yapılar doğru yönetişim olmadan ağırlaşabilir. Ancak, bizde çok şükür yukarıdan aşağıya tüm paydaşlarımızla bir uyum var. Hatta, gerek birliklerimizden, gerekse sektördeki diğer paydaşlarımızdan maddi-manevi destek görüyoruz. Onlar da çalışanlarımız da bizimle aynı heyecanı paylaşıyor. Zira, bankamızın tüm Türkiye için önem arz eden bir misyona sahip olduğunu tüm paydaşlarımız hatta müşterilerimiz de biliyor. Zaten  organizasyonumuzda net bir sorumluluk, yetki, raporlama ve komite yapısı oluşturduk. Böylelikle paydaşların strateji masasında güçlü olmasını sağlarken, operasyon masasında bankanın profesyonel yönetimini bağımsız kıldık.

Sonuç olarak; İGE çatısı bize sadece sermaye değil; pazar erişimi, güven ve ortak misyon getirdi. Çok ortaklılık doğru yönetişimle karmaşa değil, hız ve ölçek demektir. Biz bu yapıyı ihracatçının finansal ekosistemine dönüştürmeye başladık.

BİZ TÜM BU EKOSİSTEMİN ANA BANKASI OLMAYI HEDEFLİYORUZ

-Türk Ticaret Bankası’nın öncelikli hedef kitlesi doğal olarak iş dünyası, KOBİ’ler, ihracatçılar. Diğer ticari ve bireysel müşterilerin ihtiyaç duyduğu bankacılık ürünleri ve hizmetleri ile ilgili durum nedir?

BALCI – Sorunuzun özünde şu var: “İhracatçı odaklı bir bankasınız; peki diğer ticari ve bireysel müşteriler bankacılık hizmetlerini sizden nasıl ve ne ölçüde alacak?”. Cevabımı şöyle ifade edeyim. Önceliğimiz ihracatçı; ama sadece onlarla sınırlı değil. İhracatçının ekosistemi tedarikçisinden çalışanına, lojistiğinden danışmanına kadar uzanıyor. Biz tüm bu ekosistemin ana bankası olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda üç halkadan oluşan bir yaklaşımımız mevcut.

Çekirdek halkamız, ihracatçı firmalar. Kurumsal, ticari/KOBİ ve KOBİ-ihracatçı segmentlerinde ilişki bazlı, uzman destekli, fijital bir model kurduk ve temel ürün setimizde yer alan krediler, Eximbank ve reeskont kredileri, İGE kefaletli krediler, teminat mektupları, dış ticaret işlemleri, kur/faiz riskinden korunma çözümlerine yer verdik. Bu alandaki derinleşmemiz, kârlılığımızı desteklemenin yanı sıra ülke ihracat kapasitesinin artırılmasına doğrudan katkı sağlayacak.

İkinci halkamızı yakın ekosistem oluşturuyor. İhracatçı tek başına çalışmıyor; yan sanayi, lojistik operatörleri, sigorta ve danışmanlık firmaları, yeşil dönüşüm sağlayıcıları gibi geniş bir çevre var. Bu şirketlerin önemli bir bölümü dış ticaret akışında kritik rol oynuyor, ama geleneksel bankacılık sınırlı çözümler sunuyor. Buradaki ihtiyaçları karşılamak üzere; tedarik zinciri, doğrudan borçlandırma sistemleri, onaylı fatura finansmanı, lojistik ve gümrük entegrasyonları, yeşil dönüşüm finansmanı gibi ürün ve hizmetleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Üçüncü halkamız, diğer ticari ve seçici bireysel bankacılık… İhracat odaklı olsak da bir mevduat bankasıyız; dolayısıyla perakende ve genel ticari bankacılık hizmetlerinden dışlanmış bir yapı değiliz. Bireysel bankacılığı çeşitlenmiş fonlama tabanı oluşturma ve ihracatçı firma ortak ve çalışanlarına özel bireysel bankacılık hizmetleri sağlama amaçlarına yönelik olarak şube yoğunluğu yaratmadan, dijital müşteri edinimi ile cazip koşullar sağlayan bireysel ürünler sunmayı planlıyoruz.

YIL SONUNA KADAR 75 MİLYAR LİRALIK FİNANSMAN SAĞLAYACAĞIZ

-Şimdiye kadar kaç şirkete ne kadar finansman sağladınız, yıl sonunda hangi rakamları hedefliyorsunuz, finansmanın şartları ne olacak?

BALCI – 2025 Haziran itibarıyla 675 şirkete limit tahsis ettik ve halihazırda 389 firmada fiilen kredi riski üstlenmiş durumdayız. Nakdi ve gayrinakdi toplamında yaklaşık 36 milyar TL düzeyinde finansman sağladık ve bu rakamı yıl sonuna kadar 75 milyar TL’ye ulaştırmayı hedefliyoruz.  Bu rakamlar, hızlı müşteri kazanımımızın yanı sıra ihracatçı ve KOBİ odaklı konumlanmamızın portföye yansımaya başladığını gösteriyor. Gerçekleşen ve projeksiyon bazlı döviz gelirleri, sipariş sözleşmeleri ve dış ticaret belgeleri üzerinden limit tesis edeceğiz. Fiziki teminatı yetersiz firmalar için İGE kefaleti desteğini yoğun olarak kullanmak istiyoruz. TCMB Reeskont ve Eximbank iş birlikleri ile müşterilerimize maliyet avantajı sağlamak ana hedeflerimiz arasında yer alacak.

MERKEZ BANKASI, TL TASARRUF ARAÇLARININ CAZİBESİNİ ARTIRACAK ADIMLAR ATIYOR

-Türkiye ekonomisi, belirli aralıklarla kur şokları nedeniyle dolarize oluyor. Bu nedenle bankalarda açılan döviz hesapları, TL hesapların iki katına yaklaşmıştı. Şu anda da dövizde her an bir patlama olabileceği endişesi yaygın. Siz bu endişeyi taşıyan bireysel tasarruf sahiplerine ve firmalara neler söylemek istersiniz?

BALCI – Türkiye’nin ekonomik belleğinde keskin kur hareketleri var; bu nedenle tasarruf sahiplerinin anlaşılabilir bir dövize yönelme refleksi var. Ancak, kuru tahmin etmek, özellikle sermaye akımlarının hızla yön değiştirdiği dönemlerde çoğu zaman beyhude bir çaba. Doğru olan, özellikle firmalar bazında profesyonel destek alarak kur riskini yönetilebilir hale getirmek; gelir ve yükümlülükler arasında denge kurmak; finansal araçları stratejik biçimde kullanmaktır diyebiliriz.

Detaylandırırsak; KOBİ’ler kur oynaklığından en hızlı etkilenen kesim; çünkü marjları dar ve finansal planlama kapasiteleri sınırlı. Kur şoklarını yönetmek için iki temel yöntemden bahsedilebilir. Bunlardan ilki olan “Doğal Sınırlama”da döviz gelirleri döviz borçlarıyla, ithalat girdileri ihracat gelirleriyle eşleştirilmeli; mümkün olduğunda sözleşmeler aynı para cinsinden fiyatlanmalı. İkinci yöntem olan “Finansman Yoluyla Sınırlama”da ihracat kredileri, Eximbank kanalları ve bankalar aracılığıyla sağlanan döviz/TL dönüşümlü paketler; kredi çektiğiniz para birimi ile gelir para biriminiz arasındaki açığı daraltır. Bahsettiğimiz iki yöntem ile kur riski firmalar açısından yönetebilir hale geliyor. Bu konuda biz de KOBİ’lerimizin riskini öngörülebilir hale getirecek hem uzmanlığımız hem de finansal enstrümanlarımızla yanlarında olmayı ana hedef olarak koymuş durumdayız.

Öte yandan, son dönemde para politikasında belirgin bir normalleşme, sıkılaşma ve dezenflasyon hedefi etrafında yeniden çerçevelenen bir politika seti görüyoruz. Merkez Bankası, fiyat istikrarı için sıkı duruşu korurken, kur korumalı (KKM) hesaplardan kademeli çıkış ve TL tasarruf araçlarının cazibesini artıracak adımlar atıyor. Bu geçiş süreci, yeniden-dolarizasyon risklerini sınırlamak amacıyla başarılı ve aktif biçimde yönetiliyor.

İGE, İHRACATÇILARIN TEMİNAT AÇIĞINI KAPATMAK İÇİN KURULMUŞ BİR GARANTİ KURUMU NİTELİĞİNDE

-KOBİ’ler üretimde, yatırımda, istihdamda, ihracatta Türk ekonomisinin belkemiği konumunda. Fakat KOBİ’ler, finansmana erişim konusunda büyük zorluklar yaşıyorlar. Bankalar, kredi verirken geri dönüşleri garanti altına almak için teminat istiyor. Fakat birçok KOBİ için bu durum bir zorluk oluşturuyor. Teminat sorununa nasıl bir çözüm getiriyorsunuz? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

BALCI – KOBİ’lerin teminat yetersizliği nedeniyle finansmana erişimde yaşadığı sıkışıklık, yalnızca işletmelerin değil, ülke ekonomisinin büyüme potansiyelini sınırlayan yapısal bir sorun. Bankamızın yeni yolculuğunun temel amacını; ihracatçının finansman kaynaklarına erişimini kolaylaştırmak, onlara küresel rekabette avantaj elde edebilmeleri için ihtiyaç duydukları danışmanlık hizmetini sunmak ve stratejik ortakları olmaktır diye özetleyebiliriz.

KOBİ’lerin teminat yetersizliği nedeniyle finansmana erişimde yaşadığı sıkışıklık, yalnızca işletmelerin değil, ülke ekonomisinin büyüme potansiyelini sınırlayan yapısal bir sorun. Bu sorunun giderilmesi konusunda en önemli seçenek kamu destekli kefalet kaldıraçlarının etkin bir şekilde kullanılması. Ana ortağımız İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) ihracatçıların teminat açığını kapatmak için kurulmuş bir garanti kurumu niteliğinde. Açtığımız kredilerde özellikle İGE kefaletini sistematik biçimde devreye alıyoruz. Kredilendirme faaliyetlerine 10 ay önce başlamış bir banka olduğumuz halde, halihazırda en yüksek İGE kefaletli kredi sağlayan ikinci bankayız.

Öte yandan, TCMB reeskont kredileri gibi kamu kaynaklı finansman hatları da ihracatçıya düşük maliyetli seçenekler sunuyor. Bu hatlara erişimi kolaylaştıran süreçlerimizle ihracatçılarımıza kısa süre içinde hatırı sayılır kredi hacimleri sağladık.

Ayrıca ihracatçıya özel koşulları dikkate alan dijital skorlama araçları üzerinde çalışıyoruz. Bu yaklaşımda e-fatura, e-irsaliye, gümrük beyannamesi, POS ve ihracat sipariş akışlarından elde ettiğimiz gerçek zamanlı veriyle nakit yaratma kapasitesini ölçmek ve dinamik kredi limitleri tahsis etmeyi amaçlıyoruz. Böylelikle riskleri ihracatçıya özel bir şekilde ölçmek ve özü itibarıyla diğerlerine nazaran çok daha az risk taşıyan ihracatçılara hak ettikleri seviyede finansman sağlayarak kredi bazımızı genişletmek istiyoruz.

KREDİLERİ ENFLASYONU ARTIRACAK MECRALARDA DEĞİL, DOĞRUDAN İHRACATÇIYA, ÜRETİCİYE KREDİ VEREREK DEZENFLASYON POLİTİKASINA DESTEK OLUYORUZ

-“Yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek kur”… Türkiye ekonomisi, uzun yıllardır sanki bir şeytan üçgeninde kıvranıp duruyor. Mevduat sahipleri faizin enflasyonun altında olmasından yakınıyor, şirketler ise yüksek faizler nedeniyle finansman ihtiyacını karşılayamıyor, yatırım yapmaktan kaçınıyor. Halk ise yüksek enflasyondan, satın alma gücünün azalmasından ve gelir dağılımının bozulmasından şikayet ediyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

BALCI – “Yüksek Faiz – Yüksek Enflasyon – Yüksek Kur” üçgeni, Türkiye ekonomisinin dönemsel değil, yapısal gerilim noktası. Üçgeni kırmanın ilk şartı, tutarlı ve yeterince sıkı bir para politikası ile öngörülebilirlik sağlamak. Bu da mali disiplin, makro ihtiyati çerçeve ve şeffaf iletişimle desteklenmeli. Son iki yılda para politikasında kademeli fakat kararlı sıkılaşma adımları atılması ve risk primindeki ciddi gerilemenin uluslararası yatırımcı algısında iyileşmeye işaret etmesi, doğru yönde olduğumuzu gösteriyor. Yıllık TÜFE, 2024 ortalarında görülen zirve seviyelerinden kademeli olarak geriledi; Haziran 2025 itibarıyla resmi enflasyon %35,6 düzeyine indi. Bu hâlâ yüksek bir oran; fakat dezenflasyonun başladığına işaret ediyor. Sektörel enflasyon beklentilerinde de gözle görülür iyileşme olduğunu takip ediyoruz.

Dezenflasyonun kalıcı olabilmesi için para politikasının tek başına yeterli olmadığını biliyoruz; mali çerçeve, yapısal verimlilik artışları ve ihracat odaklı üretim kapasitesinin güçlendirilmesi de sürdürülebilirlik açısından şart. Ekonomi yönetiminin bu konularda da somut adımlar attığını gözlemliyoruz. Dezenflasyon ve bütçe dengesini sağlama süreçlerinin birlikte yönetilme ihtiyacı olan dönemlerde vurguladığınız sıkıntıların yaşanması kaçınılmaz. Bir süre daha devam edeceği görülen bu dönemde risk ve kayıpları minimize edecek bir yaklaşım izlemek gerekiyor.

Türk Ticaret Bankası’nın finansman stratejisi, Türkiye için hayati önem taşıyan dezenflasyon politikalarına aslında çok önemli destek sağlıyor. Bildiğiniz üzere ana akım iktisat görüşünü benimseyen ekonomistler olarak enflasyonu belirli istisnai denebilecek dönemler dışında daha çok monetarist bir yaklaşımla paranın miktar teorisiyle izah ediyoruz. Türkiye’de enflasyon oranının düşürüldüğü, kontrol altına alınabildiği dönemler de bu politikaların uygulandığı, talebin sınırlandırıldığı dönemler olmuştur. Şu anda da bu politikaların uygulandığı ölçüde enflasyonda da düşüşler yaşanıyor. Bu politikanın esası sıkı para politikasıyla para arzını sınırlamak, ki tekrar belirteyim, doğru yöntem. Ancak denklemin öbür tarafında da arz-üretim değişkeni var. Üretimi artırırsan da fiyatlar düşer. Bir yandan sıkı para politikası uygularken diğer yandan üretimi artırmak kolay değil tabii. Zira sıkı para politikasında kredi muslukları da ister istemez sıkılıyor. İşte bu noktada Türk Ticaret Bankası olarak biz kredileri talebi (yani tüketimi, enflasyonu) artıracak mecralarda değil, doğrudan ihracatçıya, üreticiye kredi vererek arz tarafından da dezenflasyon politikasına destek oluyoruz.

– İhracatçılar açısından finansmana erişim konusu önemli, ama bir başka önemli husus da uluslararası pazarlara ulaşım. Bu konuda hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

BALCI – Finansmana erişim ihracatçı için oksijense, uluslararası pazarlara erişim kas ve damar sistemidir. İkinci hususu da ihmal etmemek gerekir. Finansman sağlamak, yolculuğun yarısıdır. Türk Ticaret Bankası olarak diğer yarıyı oluşturan pazar bulma, doğru koşullarda satış yapma, riski azaltma ve tahsilatı garantiye alma konularında da ihracatçımızın yanında olmayı hedefliyoruz. Bu nedenle 5 yıllık Stratejik Planımızın ikinci döneminde finansman ürünlerinin yanına veri, istihbarat, danışmanlık ve dijital ekosistem bileşenlerini ayağa kaldırmak konuları ağırlık kazanıyor.

AVRUPA, ORTA DOĞU, KUZEY AFRİKA, ORTA ASYA İÇİN ÇOKLU MUHABİR BANKA HATLARIMIZI OLUŞTURMAK İSTİYORUZ

-Yurt dışına açılma planınız var mı? Varsa hangi ülkelerde şube açacaksınız?

Geleneksel anlamda yurt dışında şube bankacılığına gitmeyi şu aşamada planlamıyoruz. Bizim müşteri kitlemiz, Türkiye’de üretip dünyaya satan ihracatçılarımız. İhracatçının ihtiyacı yurt dışında şube bankacılığından çok, alacağını tahsil etmek, riskini sigortalamak, hukuki ve operasyonel süreçleri güvenle yönetmek. Bu ihtiyaçları karşılamak üzere yurt dışında banka‑banka ilişkileri, fintech kanalları, sigorta ortaklıkları ve hukuk ağları oluşturmak ana hedeflerimiz arasında. İhracatçımız nerede iş yapıyorsa biz orada dijital kanallarla, muhabir banka ağımızla, sigorta, hukuk ve danışmanlık konularındaki ortaklarımızla ihracatçımızın yanında olacağız. Bu kapsamda öncelikle ana ticaret koridorlarımız (Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya) için çoklu muhabir banka hatlarımızı oluşturmak istiyoruz. Sonrasında Eximbank, küresel ticari alacak sigortacıları ve faktöring / forfaiting kuruluşlarıyla çerçeve anlaşmalar yapmayı düşünüyoruz.

-Bankacılık sektöründe sıkça dile getirilen konulardan biri de, bankaların yüzde 50 faiz vererek topladığı mevduatın ciddi bir bölümünü krediye dönüştüremeden Merkez Bankası’na düşük faizle zorunlu karşılık olarak vermesi. Bu durumun, net faiz marjını etkilediği,  bankaların karlılığı üzerinde bir baskı oluşturduğu belirtiliyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

BALCI – Önce fotoğrafı netleştirelim. Türk Lirası mevduat faizlerindeki yüksek seyir para politikasındaki sıkı duruşun ve TL’ye geçişi teşvik eden düzenlemelerin doğal bir yansıması. Finansal istikrar amaçlı olarak TL mevduat payını artırmayı hedefleyen zorunlu karşılık düzenlemeleri banka bilançoları üzerinde yüksek bir fonlama maliyeti ortaya çıkarıyor.

Öte yandan, makro ihtiyati adımların bir politika amacı var: dezenflasyon sürecini desteklemek, krediyi üretken alanlara yönlendirmek ve finansal sistemin dengesini korumak. Özellikle seçici kredi büyümesi yaklaşımıyla ihracat, yatırım ve üretim odaklı krediler teşvik edilirken tüketime yönlenebilecek arz  kontrol altında tutulmaya çalışılıyor.

Bankalar TL mevduatı yüksek bir maliyetle topluyor; fakat kredi tarafında regülasyon kaynaklı hız sınırlamaları, risk iştahı ve teminat yapısı gibi nedenlerle fonların tamamı aynı hızla kredilendirilemiyor. Getiri, fonlama maliyetinin gerisinde kaldıkça Net Faiz Marjı daralıyor.

İçinde bulunduğumuz sıkıntılı ortamda ihracatçının finansmana erişimini kolaylaştırmak için kaynak maliyetini verimli yönetmek kadar doğru ürün karması, teminat yapısı ve kamu destek mekanizmalarına entegrasyon da kritik. Türk Ticaret Bankası olarak başta TCMB Reeskont Kredileri yanında, kredilere İGE kefalet desteği sağlayarak uygun koşullu finansman seçenekleri ile ihracatçıya destek veriyoruz.

TÜRKİYE, HEM RİSKLERE DAHA AÇIK, HEM DE FIRSATLARA DAHA YAKIN

-Küresel ekonomiyi çok yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor. İsrail’in Gazze’ye saldırısından sonra İran’a da saldırması ve 12 gün süren bir savaş, Üçüncü Dünya Savaşı mı oluyor sorusunu gündeme getirdi, dünyaya endişelendirdi. Rusya-Ukrayna savaşı üç yıldır devam ediyor. Bütün bu gelişmeler, Türk ekonomisini ve doğal olarak Türk bankacılık sistemini de çok etkiliyor. Sizin beklentiniz ve değerlendirmeleriniz nedir?

BALCI – Maalesef dünyada savaş ve zulümler giderek artıyor. Gazze’de insanlık tarihinin belki de en utanç verici dramı yaşanıyor. Türkiye elinden geleni yapıyor. Bu dönemde, bu coğrafyada jeopolitik riskler artık maalesef istisna değil, iş yapma ortamının parçası. Gazze’den Rusya-Ukrayna hattına uzanan çatışmalar; enerji fiyat oynaklığı, navlun maliyetleri, sigorta primleri ve küresel risk iştahı kanallarıyla tüm ekonomileri etkiliyor. Ancak krizler potansiyel olarak fırsatları da içinde barındırır. Mesela bu olumsuz gelişmeler, Türkiye’nin jeopolitik önemini artırmaya devam ediyor. Avrupa, Türkiye’ye daha fazla ihtiyaç duyduğu bir konumda. Türkiye, bu hattın merkezinde olduğu için hem risklere daha açık, hem de ekonomik tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesinden kaynaklanan fırsatlara daha yakın.

Türk bankacılık sektörü güçlü sermaye ve düzenli regülasyon gözetimi sayesinde şoklara karşı tamponlu bir yapı sergiliyor; yine de değişken koşulların bulunduğu dönemlerde aktif-pasif yönetimi kritik. Kısacası; jeopolitik belirsizlikler var, fakat doğru risk yönetimi, veriyle desteklenen karar alma ve ihracatçıyla omuz omuza çalışan bir bankacılık modeliyle bu dönemi fırsata çevirebiliriz. İhracatçının başarısı, ülkemizin başarısıdır; biz de bu başarının finansal ortağı olmak için buradayız.

KREDİ VERİP ÇEKİLMEYECEĞİZ, İHRACATÇININ BÜYÜME YOLCULUĞUNUN HER AŞAMASINA EŞLİK EDECEĞİZ

-Geçen aylarda düzenlediğiniz tanıtım toplantısında, “Yalnızca finansman sağlayan bir banka değil, ihracatçılarımızın büyüme yolculuğunda yanlarında olan bir iş ortağı olmayı hedefliyoruz” demiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?

BALCI – Elbette açayım. Buradaki kastımız şu: İhracatçının iş döngüsünün bulunduğu ekosistemin tamamında yer alacak bütünleşik bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz. Bankamızın vizyonunda, yukarıda da anlattığım üzere ülkemizin ihracat odaklı büyümesinde etkin rol alarak ihracatçının ana bankası olmak yer alıyor. Biz yalnızca ihracatçıya finansman sağlayan bir banka değiliz. Yakın gelecekte, ihracatçının en büyük ihtiyaçlarından biri olan danışmanlık alanında da sorumluluk üstlenen bir banka olmayı hedefliyoruz. Buradan yola çıkarak siparişten üretime, sevkiyattan tahsilata, kur riskinden teşvik başvurusuna kadar her adımda finans ve danışmanlık hizmetlerimizle yanlarında olacağız.

İhracatçılar, hızla değişen global piyasalarda rekabet avantajı sağlayabilmek için ciddi bir danışmanlığa ihtiyaç duyuyor. Firmaların, özellikle KOBİ’lerin işlerini büyütebilmeleri yalnızca finansmana erişimden değil, izledikleri stratejik rotadan geçiyor. Özellikle zor pazarlarda faaliyet gösteren ya da mevzuat değişiklikleriyle karşı karşıya kalan firmalara, rekabette avantaj elde edebilmeleri için danışmanlık alanında da adımlar atıyoruz. Bu kapsamda hem genel müdürlük bünyemizde hem de şubelerimizde dış ticaret uzmanlarından oluşan ekipler kuruyoruz.

Teminat erişimi zor KOBİ’ler için İGE A.Ş. gücü, Eximbank hatları ve reeskont mekanizmalarıyla uygun vadeli kredi; tedarik zinciri finansmanı gibi modelleri daha da geliştireceğiz. Şubelerimizde uzman ekip + dijital platformda 7/24 işlem, belge, durum takibi hizmetleri verilecek. Aynı ekrandan akreditif, tahsilat, sigorta, kur koruma hizmetleri sağlanacak. Döviz pozisyonu, nakit akışı, fiyatlama senaryoları ve erken uyarı göstergeleriyle müşteriyi proaktif bir şekilde bilgilendireceğiz. TİM, İhracatçı Birlikleri, Ticaret Bakanlığı’nın İhracat Akademisi, fintek ve lojistik ortaklarıyla; teşvikler, alacak sigortası, hukuki destek ve yeni pazar bulma konularında yönlendirmeler yapacağız.

Kısacası; kredi verip çekilmeyeceğiz. İhracatçının büyüme yolculuğunun her aşamasına eşlik edeceğiz. Çünkü ihracatçının başarısı, ülkemizin başarısıdır.

AKILLI SİSTEMLERİ İHRACATÇININ REKABET GÜCÜNE DÖNÜŞTÜREN BİR BANKA OLMAK İÇİN HAZIRLANIYORUZ

-Teknoloji dünyasında baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda hayatın her alanında güçlü bir şekilde yer almaya başlayan yapay zeka, birçok işi, mesleği kökünden değiştirdi, değiştiriyor. Doğal olarak bankacılık da bu gelişmelerden çok etkilendi, etkileniyor, daha fazla etkilenecek. Nitekim son yıllarda birbiri ardı sıra dijital klasik bankalar ve katılım bankaları faaliyete geçmeye başladı. Türk Ticaret Bankası olarak sizin öngörünüz nedir? Gelecekte nasıl bir bankacılık olacak? Türk Ticaret Bankası, çok büyük ölçüde dijital bir yapıya bürünecek olan bu yeni duruma nasıl hazırlanıyor?

BALCI – Yapay zekâ, veri ve bulut teknolojileri bankacılığı “kanal” işinden “gömülü, tahminleyici ve kişiselleştirilmiş hizmet” işine dönüştürüyor. Geleceğin bankası; müşterinin iş akışına görünmeden entegre olan, kararları veriyle hızlandıran, riski gerçek zamanlı yöneten ve regülasyona otomatik uyum sağlayan bir yapı olacak.

Veri ve yapay zeka tarafında; makine öğrenmesiyle dinamik kredi skoru, nakit akışı erken uyarıları, kur / emtia risk senaryoları hizmetleri sunmak istiyoruz. Üretken yapay zekayı hem müşterilerimiz hem de çalışanlarımız için akıllı yardımcılar oluşturmak için konumlandırıyoruz. Belgeleri otomatik işleyen (akreditif, gümrük evrakı), teminat boşluklarını uyarabilen analitik çözümler geliştirmeye başladık. Operasyonel verimlilik için tekrar eden işlerin otomasyonu, süreçlerin yapay zeka ajanları ile baştan tasarlanması, akıllı asistanlarla iç işleyişin hızlandırılması konusunda projeler yürütüyoruz. Büyük veri altyapısı oluşturarak ihracat pazarlarındaki gelişmeleri ve bunun etki analizini gerçek zamanlı yapabilen sistemler tasarlıyoruz. Böylece, bankacılık gibi doğası gereği çok sayıda karmaşık işlemin yapılması gereken bir alanda, son kullanıcıya katma değerli ve yalın çıktılar vermeyi hedefliyoruz.

Özetle, giderek yazılıma ve içgörü temelli uygulamalara dönüşen bankacılık sektöründeki yeni bir banka olarak yazılımı ve akıllı sistemleri ihracatçının rekabet gücüne dönüştüren bir banka olmak için hazırlanıyoruz.

-Sayın Balcı, Türk Ticaret Bankası 1985 yılında tüm bankalar arasında ilk 10’da, özel bankalar arasında ise ilk 4’te yer alıyordu. Sizin bu konudaki hedefiniz nedir? Önümüzdeki 5 yılda banka hangi konumda, hangi noktada olacak? Bankacılık pazarındaki payı, sıralaması ile ilgili hedefiniz nedir?

BALCI – Evet, Türk Ticaret Bankası Türkiye ekonomisinin önemli bir kurumu, markası. Türkiye ekonomi tarihinde önemli bir yer işgal ediyor. Orta yaş ve üstü iş insanlarının hepsinin hayatına işine dokunmuş, halkın bankası olmuş, “ikinci adresiniz” olarak zihinlerde yer etmiş bir marka. Şahsen ben de Boğaziçi’nde okurken ağabeyim askerdeydi, onun işlerini yürütüyordum, Alibeyköy’de işyerimizin karşısında Türk Ticaret Bankası vardı, biz giderdik, müdürü bize gelirdi, çay içer her ihtiyacımızı konuşurduk. Benim de ilk çek karnem Türk Ticaret Bankası’ndandır. Marka değeri olarak böyle bir sıralama yapsanız yukarıdaki sıralamalar daha da farklı olurdu. Günümüzde de önemli bir misyon ifa ediyoruz. Özel bir bankayız ama ihracatçıyı desteklemek, ihracatçının bankası olmak gibi Türkiye’yi ilgilendiren kamusal bir amacımız var. Hasılı şöyle ifade edeyim; özgül ağırlığımız, iş dünyasının gönlündeki yerimiz bambaşka. Bunları tırnak içinde reklam amaçlı söylemiyorum. Sahadaki arkadaşlarımız bunu hep yaşıyorlar. Her kapıdan içeri bu sayede çok rahat giriyorlar.

1980’li yıllarda bankacılıkta başarıyı belirleyen metriklerle, bugünün bankacılığındaki metrikler çok farklı. Bugün yeniden doğarken odak noktamız, “sistemin toplam aktiflerinde kaçıncıyız?” sorusundan çok daha stratejik: ihracatçının ana bankası olmak ve dış ticaret değer zincirinde derinlik kazandırmak. Bu odak bizi sistem sıralamasında da yukarı taşıyacaktır; ancak asıl başarı metriğimiz ihracatçıların bankacılık hizmetleri içindeki payımız, işlem derinliği ve ekosistem etkisi olacak. Dış ticaret finansmanında ana banka statüsü, İGE ve paydaşlarımızın gücüyle birlikte esas ölçütümüzdür.

BAZAN KENDİMİ CEYLANI KOVALAYAN ÇİTALARA BENZETİYORUM

-Siz aynı zamanda bir akademisyensiniz. Üniversitede dersler veriyorsunuz, bunun yanı sıra yöneticilik yapıyorsunuz, etkinlikler organize ediyorsunuz. Geçen yılın Kasım ayında yapılan oylamada 2025-2030 dönemi için Avrupa Sosyal Haklar Komitesi üyeliğine 11 aday arasında en yüksek oyu alarak yeniden seçildiniz. Bütün bu görevleri üstlenmek, sizin için zor olmuyor mu?

BALCI – Aslında hocalık çok severek, fazla emek vererek, ciddiye alarak yaptığım bir iş. Biliyorsunuz,  müsteşarlıktan emekliye ayrılarak İstanbul Ticaret Üniversitesi’ne (İngilizce İktisat Bölümü’ne) hocalığa geldim. Ticaret de benim “ikinci adresim” oldu diyebilirim. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığı, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Türk Ticaret Bankası…  Burada müsaadenizle reklam da yapayım. Üniversitemizi, bölümümüzü de tavsiye ederim üniversite adaylarına. Derslerimi yurtdışında  bulunmam dışında aksatmam, ki onların da mutlaka telafisini yaparım. Dersleri bizzat kendim yaparım, sınavları da. Bazen bir slaydın hazırlanmasına saatler veririm. Kitap yazıyorum, kafamda önemli akademik işler var.

Avrupa Konseyi’ndeki görevim de önemli bir sorumluluk. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden sonra Konseyin en önemli denetim organı.

Türk Ticaret Bankası’nın önemini, misyonunu ve yaptıklarımızı konuştuk. Bu kuruluş aşamasında epeyce zaman ve emek verdik. Bu köklü çınarı ekonomimize yeniden kazandırmanın, bankanın yeniden inşasının, kuruluşunun başında olmak, çalışma arkadaşlarımıza olduğu gibi bana da heyecan veriyor. Bu yüzden çok gayret ve zaman veriyoruz.

Evet, aslında bunlara yetişmekte zorlanıyorum. Bazan kendimi ceylanı kovalayan çitalara benzetiyorum. Hani çita hızla kovalarken avını tuttu-tutacak… Ben de öyle ve çoğu zaman bir türlü yakalıyorum. Burada severek çalışmak, yaptığın işten zevk almak anahtar husus. Hayatta -doğru mu yanlış mı pek de bilmiyorum ama- işi öncelikleyen bir yapım var. Geceleri de geç vakte kadar çalışıyorum. Allah sağlık ve ömür verdikten sonra neticede hepsine bir türlü yetişiyoruz.

– Sayın Balcı, eklemek istediğiniz bir husus var mı?

BALCI – Teşekkür ederim. İnşallah ileride bu hedeflere doğru ilerlemiş olduğumuz günlerde tekrar görüşürüz.

-Türk bankacılık sistemine güçlü bir şekilde yeniden dönüş yapan Türk Ticaret Bankası’nın yeni yolculuğunda başarılar dileriz.

 RAKAMLARLA TÜRK TİCARET BANKASI

Kuruluş Yılı: 1913

Yeniden Faaliyete Geçtiği Yıl: 2022

Ödenmiş Sermayesi: 6,23 milyar TL

Ortaklık Yapısı: İhracatı Geliştirme Merkezi A.Ş. (İGEME): %98.5

Şube Sayısı: 7

Çalışan Sayısı: 320

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlgili Haberler

Site Haritası