Son Haberler

Kamuda yarı zamanlı çalışma imkanının, iş hayatında kadın istihdamını artırması bekleniyor

İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Uzmanlar, çocuk sahibi olan veya evlat edinen devlet memurlarına yarı zamanlı çalışma hakkı tanıyan yönetmeliğin iş hayatındaki kadınları olumlu yönde etkilemesini bekliyor.

18 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni uygulama ile erkek ve kadın memurların, artık çocuklarının doğumundan ilköğretim çağına kadar yarı zamanlı çalışma imkanından faydalanmalarının önü açılırken, azalan genç nüfusun da bu şekilde önüne geçilmesi planlanıyor.

Ebeveynlere, çocukları ilkokul çağına gelene kadar yarı zamanlı çalışabilme imkanı sağlanmasının, iş hayatındaki kadınları olumlu yönde etkilemesi, aile kavramını güçlendirmesi ve bu sayede kadınların da istihdam çarkından kopmaması hedefleniyor.

İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas, alınan kararın kadınların iş dünyasındaki varlığına yönelik etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.

Doç. Dr. Nas, kamuda hayata geçirilen ve çocuk sahibi olan ailelere yarı zamanlı olarak çalışabilme imkanının Türkiye'deki iş hayatında yeni bir model olarak ortaya çıktığını, aslında Kovid-19 salgını döneminde yarı zamanlı ya da uzaktan çalışma gibi modellerin uygulanmasına karşılık devlet eliyle yeni bir çalışma modelinin ortaya konulduğunu söyledi.

Özellikle aile yılı kapsamında hayata geçirilen bu yeni uygulama ile iş hayatı ve aile yaşantısının dengelenmesinin amaçlandığını, düşen doğurganlık oranına gösterilen sebepler arasında bulunan kariyer, iş hayatı gibi etmenlerin insanlar için bir engel olarak görülmemesi adına böyle bir adım atıldığını anlatan Nas, bu değişiklikle birlikte özellikle kadının evdeki rolünün kuvvetlendirilmesinin amaçlandığını belirtti.

Hem kadınlar hem de erkekler için bu uygulamanın yürürlükte olmasına karşılık, özellikle kadının doğal annelik rolüne katkı sağlayacak olan bu yürütmenin pek çok sektörde uygulanabileceğine dikkati çeken Nas, "Bu uygulama kültürel olarak aile ile ilgili yükümlülüklerin daha çok kadınlar üzerinde ağırlıklı odaklandığı için, kadınları daha fazla çalışmaya teşvik edecek bir uygulama olabilir. Çocuğu olan kadın bir seçim yapmak durumunda kalırsa tamamen işten vazgeçmeyip belli bir süre için yarı zamanlı çalışabilecek, ailesinden de kopmayacak. O anlamda bu, kadınları biraz daha istihdama entegre etmek açısından bir yöntem olarak kullanılabilir." diye konuştu.

– "Kadınların aile içerisindeki ve toplumsal rolünü desteklemek için bir çözüm olabilir"

Uzaktan çalışma veya yarı zamanlı çalışma modellerinin Avrupa Birliği (AB) üye devletlerinde de yaygın olarak kullanıldığını, oradaki ülkelerde çocukları 8 yaşına gelene kadar ebeveynlerin yarı zamanlı çalışabilme hakkının bulunduğunu ifade eden Nas, iş ile aile dengesinin kurulabilmesi için bu sistemin önemli bir araç olduğundan bahsederek, şöyle devam etti:

"Yarı zamanlı ya da kısmi zamanlı çalışma genel olarak AB'de daha çok kadınların kullandığı bir yöntem oluyor. Özellikle AB'de 8 yaşına kadar çocuğu olan kadın çalışanların yüzde 31'inin kısmi zamanlı çalıştığını görüyoruz. Bu oran erkeklerde daha düşük, yüzde 8-10 arasında. Örneğin Avusturya, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde yüzde 65'lere varıyor. Yani özellikle tercih edilen bir yöntem olduğunu görüyoruz. Yine genel olarak baktığımızda burada kadınların oranı daha fazla. Yani bu, iş yaşamı ve aile dengesi arayışı içinde olan kadınlar tarafından daha çok tercih ediliyor. Kadınların aile içerisindeki ve toplumsal rolünü desteklemek için bir çözüm olabilir."

Kadınlar adına yarı zamanlı veya esnek çalışma uygulamalarının özel sektörde de karşılık bulmasının zamanla sağlanabileceği görüşünde olduğunu, her ne kadar özel sektörün kar ve fayda temelli bir yaklaşımı olsa da artık değişen koşullar nedeniyle şirketlerin de bu modellere yönelebileceğini düşündüğünü dile getiren Nas, "Burada aslında kamunun böyle bir karar alması bir şekilde model oluşturuyor iş hayatında. Tabi özel sektör de sonuçta kar unsuruyla hareket ediyor ancak sosyal sorumluluk da artık çok önemli bir belirleyici etken olmaya başladı. O yüzden özellikle belli sektörlerde, bu tür çalışmaya daha uygun işlerde bence bunun bir model olarak benimsenebileceğini düşünüyorum.​​​​​​​" ifadelerini kullandı.

Nas, atılan bu adımın aile kavramı açısından önemli olduğunu ancak özel sektörde de uygulanmaya başlanmasından sonra, kadınların iş hayatında ayrımcılığa uğramaması, işverenleri tarafından tercih edilmemesi veya terfi, zam gibi uygulamalardan yeterince faydalanamaması gibi sorunlarla karşılaşılmaması için ekstra önlemlerin de alınması gerektiğine vurgu yaptı.

– "Kamu-özel sektör elbirliği ile imkanların düzenlenmesi için çalışmalı"

Halihazırda bazı özel sektör mensubu firmaların bu alanda "sosyal sorumluluk" bilinciyle yürütülen destekleme çalışmalarına önayak olduğuna ancak bu çalışmaların daha da artırılması gerektiğine işaret eden Nas, genç nüfusun artması için yapılan bu çalışmalarda özel sektörün çalışmalarının da yaygınlaşması gerektiğini kaydetti.

Ailelere yönelik doğum, eğitim desteği gibi faaliyetler ile iş hayatındaki kadın ve aile faktörünün kuvvetlendirilebileceğini de anlatan Nas, "Bunun sosyal güvenlik sistemiyle, devlet sistemiyle, özel sektör üzerinden biraz daha desteklenmesi lazım. Bu gerçekten ciddi bir mesele. Modern hayat zaten insanın üzerine çok fazla yük bindiriyor. İstanbul gibi bir şehirde bir yerden bir yere gitmeniz bile bir külfet. Bu olumlu bir adım ancak başka önlemlerle desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Çalışma yerleri ile eşgüdümlü olarak yürüyen kreşler, bakım merkezleri ve çeşitli destek imkanlarının da bu konuda önemli olduğunu belirten Nas, şöyle devam etti:

"Hayat pahalılığının çok arttığı bir ortamda birçok insan için belki cazip olmayabilir. Daha farklı yöntemleri tercih edebilirler, anneanne, babaanne yardımı almak gibi. Fakat çözüm aslında çok net. Bu uygulamaya tek baktığımızda daha çok aile içinde çocuğa bakmayı önceleyen bir yaklaşım. Ama belki eğer kreş olanaklarını genişletebilirsek, özel sektörde belli bir sayının üzerinde çalışanı olan yerlere kreş zorunluluğu getirebilirsek ki genellikle bu tür zorunluluklar da kadın çalışan sayısıyla orantılı oluyor. Yani bir şekilde devletin ve özel sektörün desteğiyle bu olabilir, sağlanabilir. Aile kavramına en önemli katkıyı bu şekilde verebiliriz."

Kadınların iş ve aile hayatı içerisindeki rolüne katkı sağlayan çalışmaları takdir ettiklerini, bu çalışmalara özel sektörün de sağlayacağı katkı ile hem kadın istihdamı hem de nüfus politikaları adına çok daha iyi yerlere gelinebileceğini vurgulayan Nas, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kadınlara yönelik çalışma hayatında daha fazla ilerleyebilmeleri, daha fazla önemli karar alıcı makamlara gelebilmeleri için de destek gerekiyor. O yüzden kadınlara en azından koşullar baştan eşit olmadığı için o eşitliği sağlayacak bazı pozitif önlemler alınması gerekiyor. Biraz daha kota uygulamaları olabilir. Kadınların üst makamlara gelmesi için kadın-erkek dengesi daha fazla gözetilebilir."

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Site Haritası