Son Haberler

Krizden çıkış yolu yatırım yapmak ve üretimi artırmaktır!

Avrupa’daki borç krizi ve ABD’deki büyümeye ilişkin endişeler dünya ekonomilerini olumsuz etkiliyor. Birçok gelişmiş ülkede Nisan 2011’den bu yana zayıflayan ekonomik aktivite ve artan enflasyon endişeleri yaratıyor. Peki krizden çıkışta yatırım ve üretimin rolü nedir?


Dünyada ekonomik büyümeyi tehdit eden en büyük risk; bankacılık ve finans sistemindeki sorunları çözmeye çalışan ama henüz çözemeyen Euro bölgesi geliyor. Mali ve hatta politik birlik olmadan parasal birliğin başarılı olup olamayacağı tartışması ortaya çıktı. Dünya ekonomilerindeki dengesizlikler ve borçlanma limitleri halen çözülememiş olduğundan belirsizlikler devam ediyor. Bu belirsizliklerin giderilmesi en iyi olasılıkla 2-3 yıl alabilir. Bütün bunlara rağmen düşükte olsa büyümenin varlığı biraz da olsa iyimser olmaya gerektiriyor.

Kredibilitesi olan mali planları sahip ve yerel para birimlerini dış satım gelirlerini artırmak amacıyla devalüe edebilen ülkelerin göreceli olarak krizden daha az etkilendikleri gözleniyor. Bunlara sahip olamayan, ya da yapamayan ülkelerde ise krizin derinleştiği ve dünya ekonomilerini olumsuz etkilediğine şahit oluyoruz.

Krizler toplumsal huzursuzlukların da temel nedenidir

Birçok ülkede enflasyonun yılsonuna kadar yükseleceği ve devamında 2012 yılının ikinci yarısından itibaren belirgin bir şekilde yavaşlayacağı öngörülüyor. Başta petrol ve temel gıda maddelerinin fiyatlarında meydana gelen artışlar geniş kesimlerin gelişmiş ülkelerde hayat standardını düşürdü. Az gelişmiş ülkelerde ise daha çok insanı açlık sınırı altında yaşamak zorunda bıraktı. Bugün bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan toplumsal eylemlerin nedenlerinin başında 2008 yılından bu yana yaşanan ekonomik sorunlar olarak görülebilir. Gerek ABD’de ve gerekse Avrupa’da tüketim hala çok zayıf olduğu için işletmeler finansman kaynağına sahip olsalar da yeni yatırımlar için pek istekli görünmüyor. Bu da yeni iş alanları yaratılamamasının ana nedenlerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

Türkiye de cari denge yılın ilk yarısında 46 milyar dolar açık vermiş, bu açık ise büyük oranda kısa vadeli borçlanmalar, portföy yatırımları ve “net hata ve unutma hesabı” yoluyla finanse edildi. Yılsonunda cari dengenin 70-80 milyar dolar civarında açık vereceği öngörüsü yaygın olarak kabul ediliyor. Bu durumda da dış finansmanın herhangi bir sekteye uğramadan artarak devam etmesi bekleniyor. Diğer bir ifadeyle, yılsonuna kadar ilave 30 milyar dolar civarında yabancı sermaye girişine ihtiyaç duyulacak.

ABD de uygulanan parasal genişleme paketleri krizin derinleşmesini önleme anlamında yeterince etkili olamadı çünkü piyasaya pompalanan para finansal kuruluşların bozulan bilançolarını düzeltmeye yönelik olarak kullanıldı. Hatta bu parasal genişleme ABD’de kredilerin artışına ve yatırımlara yönelmeyip, gelişmekte olan ülkelerde yeni balonların oluşmasına sebep oldu.

çözüm; Düşük Maliyetli Finansmanla Yatırıma Yönelmektir.

FED’in faizleri gelecek 2 yıl boyunca sıfıra yakın düzeyde tutacağını açıklaması esasen ABD ekonomisi açısından gelinen noktanın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi. Ancak ekonomide büyümenin olmaması, faiz oranlarının yüksek olması değildir. Bankaların ekonominin temel üretim gücü olan ve iş yaratan KOBİ’leri finanse edememesi belkide genişleme paketlerinin başarısız olmasının nedenidir. Şimdi beklenen 3. genişleme paketlerinin bu amaçları sağlamaya yönelik olması gerektiği öne çıkıyor.

Esasen ABD ve gelişmiş ülkeler açısından krizden çıkmanın reçetesi düşük faizli finansman ile yüksek getirili yatırım yapmaktır. Bu orta-uzun vadede büyümeyi getirecek, vergi gelirlerini artıracak, borç/GSMH rasyosunu düşürecek ve borçlanmanın sürekliğini sağlayacak.

krizden_cikis_yolu_yatirim_yapmak_ve_uretimi_artirmaktir.jpgBugün geldiğimiz noktada, Avrupa’da parçalı siyasi yapı, ABD’de ise büyüyemeyen ekonomik yapıdan hangisinin daha az kötü olduğunu söylemek zordur. Toplam olarak baktığımızda Avrupa’nın borç/GSMH rasyosu ABD’den düşüktür ancak makul-uygulanabilir bir ortak mali politikaların olmaması Avrupa ülkelerini daha zor bir duruma sokuyor.

Bütün bunlar ABD ve Avrupa’da ikinci bir dip olasılığının var olduğunu düşündürse de, bu ülkelerde düşük de olsa büyümenin olması pozitif olmak için umutların yeşermesine neden oluyor.

Türkiye krizden güçlenerek çıkabilecek mi?

Türkiye’de kredilerdeki hızlı artış ve yüksek cari işlemler dengesi açığı önde gelen sorunlar ortaya çıkıyor. Global büyümenin yavaşlaması Türkiye’de cari işlemler açığını ve kredilerdeki artışı azaltabilir. ülkemiz açısından uluslar arası piyasalardaki olumsuz gelişmeler, fon girişinde ani düşüşlere yol açabilir hatta döviz çıkışlarını hızlandırabilir. Ancak global olarak faizlerin düşük kalmaya devam edeceği, büyümenin yavaşlayacağı ve buna paralel petrol fiyatlarında düşüş olacağı beklentisi Türkiye açısından cari işlemler açığını ve finansman sorununu şimdilik erteliyor gözüküyor.

Türkiye’de, güçlü sermaye yapısına sahip bankacılık sektörü, göreceli olarak düşük olan hane halkı borçlanması, disiplinli maliye politikaları, düşük borç/GSMH oranı, ihracat odaklı üretim yapısı ve dinamik girişimci profili ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayabilecek faktörler olarak ortaya çıkıyor. önümüzdeki süreçte; Türkiye üretimi ve dış satım gelirlerini artıracak, ithalatı azaltabilecek ve bunları destekleyecek mali-parasal tedbirleri kısa zamanda ve etkin bir biçimde alabilirse istihdamı artırabilir ve sağlıklı bir büyüme trendini yakalayabilir.

“Aşırı büyüme illüzyon durgunluk ise realitedir”

Keynes ve Hayek 1930’larda durgunluktan çıkışta etkili olan ekonomistler olarak ekonomik daralmanın olduğu dönemlerde kamu ve özel kesim harcamalarının devam ettirilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Hayek’e göre bu tek başına yeterli değildir. Buna ilaveten sürdürülebilir üretimin varlığı da önemlidir.

Sürdürülemeyen büyümenin sonucunda meydana gelen daralmaların toplumsal maliyetleri de çok yüksek olmakta. Bundan kaçınmanın tek yolu aşırı büyümeden uzak durmaktır. “Durgunluğun temel nedeni bankaların aşırı tüketime yönelik kredi büyümesidir ve aşırı ekonomik büyüme illüzyon durgunluk ise realitedir” diyor ünlü Ekonomist Hayek.

Rafi KARAGöL
JCR Eurasia Yönetim Kurulu Bşk.Vekili
EACRA Yönetim Kurulu üyesi

karagol@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası