Son Haberler

Avuç mu galip gelecek, yoksa çuval mı?

5 Soru, 5 Cevap

Türkiye’de “Etik Olmak” kolay mı?

*Etik; doğru ve iyi ile yanlış ve kötü davranışları ve uygulamaları tanımlayan kurallar bütünüdür. Türkiye’de etik olmak kolay değil. Bir toplumda yaşayan insanların ve kurumların tümünün etik olmasını sağlamadan toplumun etik olmasını sağlamak mümkün olmaz. Hepimiz etik olmadan toplumun etik olmasını bekleyemeyiz.

*Etik Değerler Merkezi olarak gençler ve üst düzey yöneticiler arasında anket yaptık. Her iki kesim de üç önemli etik sorunda mutabık: Ayrımcılık, Haksız kazanç ve yolsuzluk ile rüşvet…  Emek vermeden kazanılan kazançlar haksız kazançtır. Bir dolara yapılabilecek bir işi kamuya on dolara satıp parasını almak haksız kazançtır. Yolsuzluk ve rüşvet ülkede gelir dağılımını bozar.

*Peki, Türkiye etik bir toplam olabilecek mi? Ne gençler ne de yöneticiler Türkiye’de etik değerlere sahip çıkılması konusunda bugünkünden daha iyi bir ortamın olacağını ümit etmiyor. İşimiz çok zor. Etik olmaya çalışan bir avuç insan ve bir avuç kurum… Etiği umursamayan ise bir çuval insan ve bir çuval kurum var. Avuç mu galip gelecek yoksa çuval mı? Bekleyip göreceğiz!

Bu kez etik konusunda sohbet edelim dedim… Ancak baştan söylemeliyim: İşimiz çok zor… Türkiye’nin öne çıkan etik sorunları; Ayrımcılık, haksız kazanç, yolsuzluk ve rüşvet… Ne yazık ki hem gençler hem de üst düzey yöneticiler Türkiye’de etik değerlere sahip çıkılması konusunda bugünkünden daha iyi bir ortamın olacağını ümit etmiyor. Etik olmaya çalışan bir avuç insan ve bir avuç kurum… Etiği umursamayan ise bir çuval insan ve bir çuval kurum var. Avuç mu galip gelecek yoksa çuval mı? Bekleyip göreceğiz!

1

Etik nedir?

Bu soruyu bana birçok kişi soruyor. Etik Değerler Merkezi Derneği Kurucu Onursal Başkanı olarak benden karışık, uzun ve herkesin anlamayacağı bir tanım yapmamı bekliyorlar. Bir iki cümle ile açıklama yapınca şaşırıyorlar. “Etik bu muymuş?” diyorlar. “Etik: Doğru ve iyi ile yanlış ve kötü davranışları ve uygulamaları tanımlayan kurallar bütünüdür.”

“Ahlak” kelimesini bireysel davranışlar ve uygulamalar için sıkça kullanıyoruz. Kurumlar için oluşturulacak iş ahlakı ilkelerine ise “Kurumsal Etik İlkeleri” diyoruz.

Kurumlar müşterileriyle, tedarikçileriyle, personeliyle ve tüm paydaşlarıyla ilişki kurarken hangi davranış ve uygulamaların doğru hangilerinin yanlış olacağını önceden belirlemek zorundadır. Her yönetici kafasına göre şirket içinde kendi doğrularını uygulamaya başlarsa şirket içinde kargaşa başlar. Şirket itibarı zedelenebilir. Bunu önlemek için şirketler o şirkette çalışan tüm personelin uymak zorunda olduğu şirket etik ilkelerini ve kurallarını belirler. Bunları yazılı hale getirir. Personele bu konuda eğitim verir.

Daha sonra etik kurallara uyum konusunda denetim yaptırır. Etik kurallara uymayan personele gereken cezalar verilir.  Şirketler etik ilkelere uyarak paydaşları gözünde güven kazanırlar ve itibarlarını korurlar.

2

Türkiye’de etik olmak kolay mı?

Türkiye’de etik olmak kolay değil. Etik Değerler Merkezi’ni kurmak için çalışmalar yaparken rahmetli Sakıp Sabancı beyin ziyaretine gitmiştim. Ona kurmak istediğim bu sivil toplum kuruluşunu anlatmıştım. Önce çok heyecanlandı ve bana, “Bülent Bey ne güzel düşünmüşsünüz. Yenilikleri ve yaratıcılıkları hep siz buluyorsunuz” demişti. Onun bu sözleri çok hoşuma gitmişti. Sakıp beyin olurunu ve desteğini almak benim için çok önemliydi.

SAKIP BEYİN SÖZLERİYLE BAŞIMDAN KAYNAR SULAR DÖKÜLMÜŞ GİBİ OLDU

Beni onurlandıran bu cümlesinin üzerinden ancak on veya on beş saniye geçmişti ki beni kendime getiren ikinci cümlesini söyledi. “Bülent Bey siz göle yoğurt mayası çalmaya çıkmışsınız!” dedi. Başımdan kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Kendimi göle yoğurt mayası çalan Nasrettin Hoca gibi hissettim. Benim üzüldüğümü görünce sırtımı sıvazlayıp omuzuma vurarak “Üzülme ağam senin mayan tutacak, tutacaaak!” diye bana moral vermişti.

Odasından ayrılıp asansöre bindiğimde Sakıp beyin dediklerini düşündüm. Bana Türkiye’de etik olmanın ve etik kalmanın çok zor olduğunu kendi ifade tarzı ile anlatmaya çalışmıştı. Etik mayasının tutması için çok sayıda insanın göle maya çalmasını sağlamamız gerektiğini anladım.

Bir toplumda yaşayan insanların ve kurumların tümünün etik olmasını sağlamadan toplumun etik olmasını sağlamak mümkün olmaz. Hepimiz etik olmadan toplumun etik olmasını bekleyemeyiz.

 

3

Türkiye’de en önemli etik sorunlar nelerdir?

Türkiye’de yaşanan en önemli etik sorunların neler olduğunu anlamak için Etik Değerler Merkezi Derneği olarak bir araştırma yaptırmıştık. Çıkan sonuçlar hiçbirimiz için sürpriz olmamıştı. Hepimizin bildiği ve yaşadığı toplumsal kirlenmenin hangi alanlarda olduğunu teyit eden sonuçlarla karşılaştık.

GENÇLERE SORDUK: ÜLKEMİZDE YAŞANAN EN ÖNEMLİ ETİK SORUNLAR NELERDİR?

 

Önce gençlere sorduk “Sizce ülkemizde yaşanan en önemli etik sorunlar nelerdir?” diye. Daha sonra da aynı soruyu şirket yöneticilerine sorduk. Aldığımız cevapları sizinle paylaşmak isterim.

Gençlerin gözünde ülkemizde yaşanan en önemli etik sorunlar:

  • Ayrımcılık
  • Haksız Kazanç
  • Aldatıcı Reklam ve Ürün Tanıtımı
  • Yolsuzluk
  • Rüşvet

Yöneticilerin gözünde ülkemizde yaşanan en önemli etik sorunlar:

  • Adaletsiz Yönetim
  • İşe Alım ve Terfiler
  • Ayrımcılık
  • Emek Sömürüsü
  • Haksız Kazanç, Haksız Rekabet
  • Kurum Kaynaklarının Sömürülmesi
  • Yolsuzluk ve Rüşvet

GENÇLER VE YÖNETİCİLER ÜÇ ÖNEMLİ ETİK SORUNDA MUTABIK: AYRIMCILIK, HAKSIZ KAZANÇ, YOLSUZLUK VE RÜŞVET

Yukarıda görüldüğü gibi her iki listede de yer alan hem gençlerin hem de yöneticilerin mutabık oldukları üç önemli etik sorun yaşanıyor ülkemizde.

  1. Ayrımcılık
  2. Haksız Kazanç
  3. Yolsuzluk ve Rüşvet

Ülkemizde “Ayrımcılık” yapılmasından herkes şikayetçi. Ayrımcılık bir etiksizliktir. Çok çeşitli şekillerde ayrımcılık yapılabilir. Eşit olanlar arasında eşit davranmamak ayrımcılık yapmaktır.  Çeşitli nedenlerden dolayı eşit davranmak gerekirken taraf tutup tuttuğunuz tarafa menfaat sağlamak ayrımcılıktır. Hak edenin sizin yüzünüzden hakkını alamaması, liyakat yerine tanıdık olanların atamalarının yapılması, terfi ettirilmesi, torpil yapılması, ihalelerin işi en iyi, en ucuza ve kaliteli yapacak olana değil, yandaş şirketlere verilmesi gibi çok çeşitli şekillerde ayrımcılık yapılabilir.

Ülkemizde “Haksız Kazanç” olmasından herkes şikayetçi. “Haksız Kazanç” bir etiksizliktir. “Haksız Kazanç” sağlamak sadece bir avuç azınlığı mutlu eder. Çoğunluk ise “Haksız Kazançtan” şikâyetçidir.

Emek vermeden kazanılan kazançlar haksız kazançtır. Bir dolara yapılabilecek bir işi kamuya on dolara satıp parasını almak haksız kazançtır. Üç kat imarı bulunan bir arsayı satın alıp sonradan imar değişikliği yapan kişilere çeşitli menfaatler sağlayarak imarını yirmi kata çıkartmak haksız kazançtır. Kamuya ait bir fabrikayı eder değerinin elli kat altında bir değerle devletten satın alıp daha sonra aynı fabrikayı bir başkanına yüz kat fiyatla satmak haksız kazançtır. Bu tür örnekleri çoğalmak mümkündür.

Bal tutan parmağını yalar. Ateşe yakın olan ısınır. Gemisini yürüten kaptan. Kısa yönden köşeyi dönmek gibi sözler ile haksız kazanç sağlayanları kabullenmek etik dışı bir davranıştır.

RÜŞVET VE YOLSUZLUK BİR ETİKSİZLİKTİR. ÜLKEDEKİ GELİR DAĞILIMINI BOZAR

Ülkemizde “Yolsuzluk ve Rüşvet” olmasından herkes şikayetçi. “Rüşvet” ve “Yolsuzluk” bir etiksizliktir. Ülkedeki gelir dağılımını bozar. “Rüşvet ve Yolsuzluk” zengini daha zengin fakiri daha fakir yapar. Ülke kaynaklarının adaletsiz dağıtılmasına yol açar. “Yolsuzluk ve Rüşvet” ülkede yapılan ayırımcılığı da körükler. Haksız kazançların büyümesine yol açar.

Balık baştan kokar. Tencere yuvarlanır kapağını bulur. Annesine bak kızını al. Benzeri deyişlerden ders almalıyız. Kurumları emanet ettiğimiz tepe yöneticiler ve kamu gücünü kullanan siyasiler ve bürokratlar “Yolsuzluk ve Rüşvetten” uzak durmazlarsa etik kirliliğini ülkemizden temizleyip atmamız mümkün olmaz.

4

İnsanlar Türkiye’deki kurumlara güven duyuyor mu?

Türk toplumunda giderek azalan duygulardan bir tanesi “Güven” duygusudur. İnsanlar birbirlerine güven duymamaya başladı. Güven duyulması gereken kurumlara duyulan güven giderek azaldı. İnsanlar kurumların yaptıkları açıklamaları, aldıkları kararları kuşku ile karşılamaya başladı.

Etik Değerler Merkezi Derneği olarak yaptığımız bir araştırmada şirket yöneticilerine sorduk. “Türkiye’de ilişkide bulunduğunuz kurumlara duyduğunuz güven için 10 (on) üzerinden not verir misiniz? dedik.

10 (on) çok güveniyorum ve 1 (bir) hiç güvenmiyorum olacak şekilde kurumlara not vermelerini istedik. Şirketlerin tepe yöneticilerinin verdiği güven notlarını aşağıda paylaşıyorum.

Kurumların Güven Notu:

  • (2/10) Medya
  • (2/10) Siyasi Partiler
  • (3/10) Spor Kulüpleri
  • (3/10) Hükümetler
  • (3/10) Belediyeler
  • (3/10) Kamu Kurumları
  • (4/10) Yargı

ÖNEMLİ KURUMLAR GÜVEN KONUSUNDA GEÇERLİ NOT ALAMADI

Yöneticilerin verdiği notlar da gösteriyor ki güven duyulması gereken önemli kurumlar güven konusunda geçerli bir not almamış. Hiçbiri toplumdan güvenoyu alamamış.  Güvenilirlik konusunda hepsi sınıfta kalmış. Bu önemli kurumların toplum gözünde güven kazanması gerekir. Kurumlara güven duyulmadan ülkemizde etik ve temiz toplum oluşturmak mümkün olmayacaktır.

5

Etik bir toplum olabilecek miyiz?

Gelecekte Türkiye etik değerlere önem veren bir toplum olabilecek mi? Etik Değerler Merkezi Derneği Kurucu Onursal Başkanı olarak bu soruya gönülden “Evet” demek istiyorum. Ancak benzer bir soruyu üniversite gençlerine sormuştuk. Gençlerin yüzde 76’sı gelecekten umutlu değillerdi.

 

AVUÇ MU GALİP GELECEK YOKSA ÇUVAL MI? BEKLEYİP GÖRECEĞİZ

Şirketlerin tepe yöneticilerine de “İş hayatında yapılan etik uyum çalışmalarının ileride başarılı olacağına inanıyor musunuz?” şeklinde sorduğumuz bir soruya, yöneticilerinin sadece yüzde 7’si iş aleminde etik konusunda yapılan çalışmaların ileride olumlu sonuç vereceğine “kesinlikle inanıyorum” demişti.

Sözün kısası ne gençler ne de yöneticiler Türkiye’de etik değerlere sahip çıkılması konusunda bugünkünden daha iyi bir ortamın olacağını ümit etmiyor. Son dönemlerde Suriye ve Afganistan’dan ülkemize gelen çok sayıda göçmenin yüksek doğum oranı ile ülkemizin insan yapısını değiştireceği aşikardır. Bu iki ülke insanlarının etik değerlere fazla önem vermemesi bizim etik duyarlılığımızı olumsuz etkileyecektir.

İşimiz çok zor.

Etik olmaya çalışan bir avuç insan ve bir avuç kurum…

Etiği umursamayan ise bir çuval insan ve bir çuval kurum var.

Avuç mu galip gelecek yoksa çuval mı?

Bekleyip göreceğiz!

Bülent Şenver

senver@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası