İSTANBUL (AA) – MAŞALLAH DAĞ/DOĞA KIRMIZIOĞLU – Ankara'daki Lokman Hekim Sağlık Grubunda görevlerini icra eden hekim babalar ve çocukları, doktorluğu kuşaktan kuşağa taşırken mesleki deneyimle de genç bakış açısını birleştiriyor.
Aynı meslekte omuz omuza çalışarak hastalara şifa dağıtan babalar ve çocukları, doktorluğun tıbbi bilginin yanı sıra fedakarlık, işbirliği ve kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerle sürdüğünü gösteriyor.
Lokman Hekim Sağlık Grubunun Ankara'daki farklı hastanelerinde görev yapan doktor aileler, hem hastane koridorlarında hem de hayatın içinde birbirlerine rehberlik ediyor.
Mesleklerini çocuklarına miras bırakan hekim babalar ve onların izinden giden evlatları, mesleki yönden iletişimleri ve aile içindeki deneyimlerini, Babalar Günü dolayısıyla Anadolu Ajansına anlattı.
– "Doktorluk bir yaşam biçimi"
Gastroenteroloji üzerine eğitim alan Lokman Hekim Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. Mustafa Sarıoğlu, ortopedi ve travmatoloji alanlarında asistan doktor olarak görev yapan oğlu Arş. Gör. Selahattin Talha Sarıoğlu ve iç hastalıklarında asistan doktor olarak çalışan kızı Arş. Gör. Azra Begüm Sarıoğlu ile mesleklerini icra ediyor.
Eşi, oğlu, kızı, gelini ve damadıyla meslektaş olduğunu söyleyen Mustafa Sarıoğlu, doktorluk mesleğinin ailede kendisiyle başladığını belirtti.
Öncesinde, baba mesleği terziliği icra etmesine rağmen tercihini doktorluktan yana kullandığını ifade eden Sarıoğlu, insanlara faydalı olmanın kendisini mesleğe yönelttiğini, evde anne ve babanın doktor olmasının, çocuklarının meslek seçimini etkilediğini söyledi.
Bir hastanın iyileşmesinden mutluluk duyduğunu vurgulayan Sarıoğlu, "Çocuklarım da kendilerini iyi geliştirdi. İşlerini gayet güzel yapıyorlar. Onlara biz bir şeyler veriyoruz. Onlar da çok taze bilgilere sahip. Bu durum, hekimlikte çok önemli. Sonuçta gündemi takip etmek ve bilgileri yenilemek önemli, bazen onlar da bize destek oluyor." dedi.
Doktorluğun bir yaşam biçimi olduğunu, bu durumun çocuğa yansıdığını ve meslek seçiminde belirleyici olabildiğini aktaran Sarıoğlu, "İşe başladıktan sonra önce kuzenlerim doktor oldu. Sonra çocuklar. Şimdi damadımız ve gelinimiz de bu meslekte. Muhtemelen onların çocukları da doktor olur diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Selahattin Talha Sarıoğlu da mesleğe kendi seçimiyle başladığını belirterek "İster istemez aile de doktor olunca, onların hayatlarını görünce, pasif bir yönlenme oldu. Çocukluğumuzdan bu yana doktorların içerisindeyiz, hastanelerdeyiz. Bize de başka mesleği yapamazmışız gibi geldi." diye konuştu.
Babasıyla hastalara uyguladıkları tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi alışverişinde bulunduklarını anlatan Sarıoğlu, bu görüşmelerin kendisini geliştirdiğini, babasının kendisine rol model olduğunu dile getirdi.
Azra Begüm Sarıoğlu da babasının meslek seçiminde etkili olduğunu vurgulayarak "Babamın gece gündüz hastalara nasıl yardımcı olduğunu görünce, ben de onun gibi biri olmak istedim. Doktor olmamda çok büyük etkeni var. Evde genellikle hasta tartıştıkları için o dili anlamak için doktor oluyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Meslek seçiminde annesinin de etkili olduğuna vurgu yapan Sarıoğlu, eğitimli, meslek sahibi ve kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir birey olarak annesinin kendisine ilham verdiğini anlattı.
– "Tıbbın dili, ona çocukluktan itibaren geçti"
Oğlu Mehmet Ali Göçer ile aynı hastane ve birimde çalışan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Celil Göçer de meslekte 30. yılına girdiğini, hekimliğe ilgisinin çocukluk yıllarında başladığını söyledi.
Bu dönemde babasının "Ne olacaksın oğlum?" sorusuna "Operatör doktor olacağım." yanıtını verdiğini aktaran Göçer, "Aradan yaklaşık 20 yıl geçtikten ve uzmanlık diplomasını aldıktan sonra babamı arayıp, 'Baba, hani operatör doktor olacağım demiştim ya oldum.' dedim. O da çok mutlu olmuştu. Bu, benim için unutulmaz bir anı." dedi.
Oğluyla aynı hastanede çalışmanın kendisi için ayrı bir mutluluk kaynağı olduğuna işaret eden Göçer, eşinin de doktor olduğunu, oğlunun, doğumundan itibaren tıp terimleriyle iç içe büyüdüğünü kaydetti.
Göçer, "Baba-evladın üzerine hoca-asistan ilişkisi eklendi. İş ortamında tüm asistanlara eşit davranmaya gayret ediyorum. Oğlumla ilk konuşmaya başladığımızda, 'Herkesten daha çok çalışacaksın.' demiştim. Onun öyle yaptığını da görüyorum. Oğlum, meslek kararını kendi iradesiyle verdi. Tıbbın dili, ona çocukluktan itibaren geçti. Eğitime başladığında, birçok şeyi biliyor olduğunu gördüm." diye konuştu.
Araştırma Görevlisi Mehmet Ali Göçer de çocukluğundan itibaren babasının mesleki pratiğine tanıklık ettiğini ve bu sürecin meslek seçimine yön verdiğini, hekimlik kararının zamanla olgunlaşan bir gözlem sürecinin ardından şekillendiğini aktardı.
Doktorluğu, küçük yaşlardan itibaren bir parçası gibi gördüğünü kaydeden Göçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne kadar kıymetli bir iş olduğunu görüp bunu hayatım boyunca yapmak istediğimi fark ettiğimde, ne kadar ayrıcalıklı olduğumu anladım ve bu yola devam etmeye karar verdim. Babamın kıymetli tecrübelerine ve bilgilerine her zaman başvurmaya çalışıyorum. Gelecekte çocuğum da hekim olmayı isterse aynı desteği sunmaya hazırım."
– "Çocuklarıma zaman ayırmada zorlandım"
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Necmettin Din de aynı hastanenin acil serviste mesai harcayan oğlu Dr. Mustafa Sait Din ile hastalara umut oluyor.
Tıp fakültesi tercihinde okul yıllarında çevresinin yönlendirmesiyle bu kararı aldığını söyleyen Din, çocuklarını mesleki tercihlerinde özgür bıraktığını söyledi.
Özellikle asistanlık yıllarındaki yoğun mesai dönemlerinde çocuklarına zaman ayırmaya zorlandığına işaret eden Din, "Üç torunum var ve mesleğimiz gereği, hastalıklarını erken safhada tedavi etme şansına sahip oluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Acil Servis Uzmanı Dr. Mustafa Sait Din de babasıyla aynı hastanede çalışmanın kendisi için büyük bir anlam taşıdığını, birimindeki ortamının dinamik yapısının kendisine mesleki tatmin sağladığını söyledi.
Mesleğe yönelme dönemine ilişkin Din, "Ortaokul yıllarımda babamın yoğunluğunu görünce doktor olmak istemediğimi düşündüm ama daha sonra insanların teşekkürlerini, minnetlerini görünce güzel bir meslek olduğunu gördüm. Tıp fakültesi seçme nedenimin yüzde 90'ı babamdır." diye konuştu.
Çocukluk döneminde, babasının yoğun iş temposu nedeniyle birlikte fazla zaman geçiremediklerini dile getiren Din, "Şimdi bunu telafi etmeye çalışıyoruz. Aynı hastanede çalışıyoruz. Artık zaman bizim." dedi.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.