Son Haberler

Ekonomik tedbir alırken dikkat!

Perakende piyasalarında seçimlerden sonra hissedilir hareketlenme yaşanıyor. Borsa’daki yükseliş ve dövizdeki nispi gerilemeyle yabancı sermaye girişi de artıyor. Bu tablo piyasalarımızda güven atmosferinin yeniden oluştuğunu gösteriyor. Her türlü durumda Türkiye konum olarak çok değerli. Avrupa başta olmak üzere tüm dünyanın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının geçiş noktasındayız. Bir tarafta Rusya diğer tarafta Ortadoğu, enerji kaynaklarını ihraç etmek için Türkiye’yi hesaba katıyor.
Türkiye’ye yılın ilk iki ayında gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı 2.4 milyar dolar oldu.

Seçimlerden sonra artması beklenen yabancı sermaye yatırımlarında da pozitif işaretler var. Nisan ayının ilk 2 haftasında gelen yabancı sermaye tutarı yaklaşık 3 milyar doları buldu. Elbette Rusya ve Ukrayna’da yaşanan son gelişmelerin de bu konuda etkisi var. Sözkonusu ülkelerden kaçan sermaye ve Rus sermayesi, olası yaptırımlardan etkilenmemek için batı dünyası yerine, Türkiye’yi tercih ediyor. Bütün bu gelişmeler; soğuk savaşın ardından batı ittifakına, Türkiye’nin jeopolitik önemini bir kez daha hatırlattı.

İç piyasalara baktığımızda Nisan ayı ile birlikte siyasi belirsizlik riskinin azaldığı, ekonomik faaliyetlerde canlanma sinyallerinin oluşmaya başladığı görülüyor. Mayıs ve Haziran aylarının her anlamda hareketli geçmesi beklenebilir. Tüketici Güven Endeksi, Mart sonundan itibaren Şubat ayındaki dip noktadan sonra tekrar yükselişe geçti. Piyasalardaki bir diğer önemli gelişme ise ekonomi yönetiminin, kredi artış hızını ve taksitli kredileri çeşitli tedbirlerle frenlemesiydi. İlk çeyrekte alınan tedbirler, iç piyasa ve perakendede nispi bir yavaşlama sağladı. Fakat burada çok dikkatli olunmalı! AB, ekonomiyi canlandırmak için piyasalara 1 triyon dolar sürmeyi tartışırken, Türkiye yavaşlatma tedbirlerini alıyor. Ancak bu tedbirleri alırken çok dikkatli olunmalı. Piyasaları yavaşlatırken, başka dengeleri bozmamaya özen gösterilmeli! Ekonomiyi yavaşlatma yönünde kararlar alan Türkiye’nin, şu noktaya da dikkat etmesi gerekiyor. Dolaylı vergilerin yüzde 70’i perakende sektöründen toplanıyor. Dolayısıyla alışverişin yavaşlaması demek, sözkonusu vergi gelirinin olumsuz etkilenmesi demektir.
Dikkate alınması gereken bir diğer konu ise borçluluk oranıdır. Başarı olarak nitelendirilebilecek borçluluk oranımız, GSHY’nin yüzde 38’i (Bu oran AB’de yüzde 93’lerde) seviyelerinde. 2013 yılı büyüme rakamları beklentilerin üzerinde yüzde 4 olarak gerçekleşti. Ancak burada büyümenin kalitesine bakmak lazım. Diğer bir değişle büyümenin; tüketim ve ithalata dayalı değil, imalat ve ihracat ağırlıklı olması için çaba harcanmalı. 2014 yılı büyümesiyle ilgili olarak ilk sinyalleri döviz değerinin yükselişiyle görmeye başladık. 2014 yılının ilk 2 ayında (Ocak-Şubat) ihracat yüzde 7.2 artışla 25 milyar dolar, ithalat yüzde 1.7 azalışla 37 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti. Diğer bir değişle dış ticaret açığı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 16.6 azaldı. önemli bir gösterge olan ihracatın ithalatı karşılama oranı sözkonusu dönemde geçen yılki 62.5‘ten 68.2’ye yükseldi. Şubat ayında bu oran son yılların en iyisi olan yüzde 72.1’e yükseldi. Sonuç olarak tüm göstergeler bu yıl büyümede, ihracatın önem kazanacağına işaret ediyor.

Eko Sentez
Dr. Fatih Anıl
ORKA Holding İcra Kurulu üyesi
anil@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası