– En insani gereksinimimiz olan beslenmemizi sağladığımız gıdaların güvenliği tehdit altında. Yakaladığımız teknolojik büyümenin de bir sonucu olarak enerji arzı, talepteki büyümeyi yakalayamıyor. Su sorunu bütün dünyanın kafa yorduğu bir sorun haline geldi. Su kaynakları azalıyor, olan su kaynakları kirleniyor. Milyonlarca insan temiz su bulmakta zorlanıyor. Daha önce görmediğimiz sorunları, hızla yaşamaya başladık.
– Yapmamız gereken, yarını beklemeden, hemen bugün ilk adımı atmak olmalı. Kağıtları çift taraflı değerlendirmeli, musluklardan boşa su harcanamaması için önlemler almalı, geri dönüşüm kutularını kullanmalıyız. Enerji tüketimini azaltmalı, yenilenebilir enerjileri kullanmalı, su kaynaklarını ve yeşil alanları, biyolojik çeşitliliği korumalıyız. Küresel geleceğimizi yönetmek konusunda hepimize rol ve sorumluluklar düşüyor.
Doğal kaynakların sınırlı, talebin ise vahşi, adaletsiz ve sınırsız olduğu bir yerkürede yaşıyoruz. Evimiz, yaşam alanımız olan yerküredeki denge ciddi bir şekilde sarsılıyor, günden güne bozuluyor. Bizimle birlikte yaşayan canlı türlerinin soyları tükeniyor. En insani gereksinimimiz olan beslenmemizi sağladığımız gıdaların güvenliği tehdit altında. Yakaladığımız teknolojik büyümenin de bir sonucu olarak enerji arzı, talepteki büyümeyi yakalayamıyor. Su sorunu bütün dünyanın kafa yorduğu bir sorun haline geldi. Su kaynakları azalıyor, olan su kaynakları kirleniyor. Milyonlarca insan temiz su bulmakta zorlanıyor.
Bilim insanları, insan davranışları (üretim, sanayileşme, kentleşme, vb.) sonucu atmosfere salınan karbondioksit gazının küresel ısınmaya neden olduğunu belirtiyor. Bu ısınma, iklimi değiştiriyor, değişen iklim yerkürenin yapısında ciddi değişikliklere neden oluyor.
DAHA ÖNCE GÖRÜLMEYEN SORUNLARI YAŞAMAYA BAŞLADIK
Küresel ısınma, bazı bitki ve canlı türlerinin yok olması, nüfus artış hızının düşmesi (hatta bazı ülkelerde eksi olması) ve nüfusun giderek yaşlanması, hızlı kentleşme, küresel ekonomik sistemin bir yandan refah ve zenginliği, diğer yandan da fakirlik ve yokluğa yol açması, kaynak (üretimde kullanılan başta enerji ve tarımsal ürünler olmak üzere) kullanımı daha önce görülmedik şekilde hızla sorun olmaya başladı. Küresel ısınmanın sebep olduğu bu sorunlar, sürdürülebilirlik kavramını gündelik yaşantımızda en çok konuşulan konulardan biri haline getirdi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR?
Sürdürülebilirlik, kelime anlamı olarak daimi olma yeteneğidir. Ekoloji bağlamında ise, biyolojik sistemlerin çeşitliliğinin devamlılığı olarak kullanılır. Bu nedenle, insanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma sorumluluğundadır.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BAĞLAMINDA NELER YAPILIYOR?
Bugün küresel anlamda, en çok tartışılan konuların başında sürdürülebilirlik çerçevesinde tartışılan küresel ısınma konusu geliyor. Uluslararası toplantılar, çalıştaylar yapılıyor; küresel zirveler toplanıyor; konuyla mücadele etmek için enstitüler, sivil inisiyatifler, kamu girişimleri kuruluyor. Bu sorunla mücadele etmek için, insanlar bir araya geliyor. Bu konuda kamuoyunun gündemi sürekli canlı tutulmak isteniyor. Böylece, bu soruna neden olan ekonomik kalkınma yaklaşımı başta olmak üzere, insanoğlunun yerküreye bakış açısının değiştirilmesine çalışılıyor.
İŞ DÜNYASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Çağımızın ekonomik kalkınma modeli, bir yandan teknolojik olarak bizlere muazzam fırsatlar sunarken; diğer yandan ormanların tahrip olması, göllerin kuruması, büyük göçlerin yaşanması gibi yaşamsal sorunları beraberinde getiriyor. Atalarımızın hayal bile edemediği ürünleri kullanıyor, bu gelişmenin nereye gideceğini öngörememenin heyecanını yaşıyoruz. Bu gelişmeler, refahımıza refah, konforumuza konfor katıyor. Ancak en temel ihtiyaçlarımız olan içilebilir su, soluyacağımız temiz bir hava ve besleneceğimiz gıda konusunda bizleri kaygılandıran verilere her gün yenileri ekleniyor. Bu gelişmeler, farklı kesimlerin çeşitli adımlar atmasını zorunlu kıldı. Bu kesimler içinde iş dünyası da bulunuyor.
İş dünyası ve düzenleyici kurumlar, bu gelişmeler üzerine, kamuoyundan gelen baskı nedeniyle de bir dizi çalışmalar yapmaya başladı. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı üzerine yürütülen çalışmalar, geliştirilen sürdürülebilirlik raporlama standartları, ülkemizde “BİST Sürdürülebilirlik Endeksi”, “Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Raporu”, “GRI Sürdürülebilirlik raporlaması”, “Sürdürülebilirlik denetçiliği” çalışmaları bu ihtiyaçtan doğan uygulamalara örnek verilebilir. Bu standart çalışmalar yanında, çevreye duyarlı ürünler geliştiriliyor, bu konuda farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
NE YAPMALIYIZ?
Zaman geçiyor. Bizi besleyen kaynaklarımız hızla tükeniyor. Küresel ısınmanın yol açtığı mevsim değişiklikleri, kuraklık gibi yaşamamızı olumsuz etkileyen değişimler her sene daha belirgin bir şekilde hissediliyor. Yapmamız gereken, yarını beklemeden, hemen bugün ilk adımı atmak olmalı.
Kağıtları çift taraflı değerlendirmek, musluklardan boşa su harcanamaması için önlemler almak, geri dönüşüm kutuları kullanmak gibi gündelik basit davranışlardan tutun; iş süreçlerimizi daha sürdürülebilir kılmaktan, değerlendirdiğimiz faaliyet alanlarında sürdürülebilirlik kıstasını da etkinlik, verimlilik gibi diğer mottolarımız arasına koymaya kadar geniş bir yelpazede almamız gereken birçok önlem var.
ENERJİ TÜKETİMİ AZALTILMALI, SU KAYNAKLARI KORUNMALI
Enerji tüketimini azaltma ve yenilenebilir enerji kullanımı, sıfır atık ve döngüsel ekonomi, sürdürülebilir tarım ve gıda tüketimi, su kaynaklarının korunması, yeşil alanların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir ulaşım konularında yapılan çalışmaların yanı sıra yapılması gereken çalışmalar bulunuyor. Bu çalışmalara öncelik verilmeli.
Unutmayalım ki yer küre, sahip olduğu denge ile insan yaşamına uygun bir gezegen. İnsan yaşamına uygun olmayan binlerce gezegen var. Bu nedenle yerküredeki bu dengeyi ayakta tutan şartlara sahip çıkmamız, varlığımızın bir gereği.
DAVRANIŞ KALIPLARIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ
İnsanoğlu, milyonlarca canlı türü gibi sadece bir tür ve bu ekolojik sistemin bir parçası, sahibi değil. Türümüzün devamı; çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği yerküreye karşı duyduğumuz bu mevcut ben merkezli bakış açısının değişmesine bağlı. Bu nedenle, davranış kalıplarımızı değiştirmeli, mesleğimiz ne olursa olsun sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemeliyiz.
HEPİMİZE CİDDİ ROL VE SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR
Üzerinde yaşadığımız yer küremizin ısınması, bitki ve diğer canlı türleri ile birlikte insanlığın geleceğini tehdit eden ciddi bir risk teşkil ediyor. Küresel geleceğimizi tehdit eden bu sorun karşısında yer kürenin menfaat sahipleri olan iş dünyasının tüm aktörlerine (şirket ortak, yönetici, çalışan, müşteri, kredi kuruluşları, vd. tüm pay ve menfaat sahipleri), devlet kurumlarına (hükümet, kamu kurum ve kuruluşları), sivil toplum kuruluşlarına, birey olarak hepimize küresel geleceğimizi yönetmek konusunda ciddi rol ve sorumluluklar düşüyor.
Küresel geleceğimizi yönetmek, henüz filizlenmemiş bitkilere, var olmamış canlılara, doğmamış gelecek nesillere karşı boynumuzun borcu, yaşanılır bir yer küreyi daimi kılma becerisidir.
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
uzun@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.