Son Haberler

Ekonomiye kadın eli değdi!

ekonomiye_kadin_eli_degdi_2.jpgKimi kadın, kimi erkek der ama bu anlamda hiçbir zaman konsensüs sağlanamaz. Dünya Ekonomik Forumu tarafından çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar; küresel cinsiyet eşitsizliği alanında Türkiye’nin aslında bilinenin aksine iyi bir noktaya doğru gittiğini ortaya koyuyor.

Her ne kadar kadınlar Türkiye’de; siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda hala ikinci planda gibi görünse de, aslında gidişat iyiye işaret ediyor. Patronlar kulübü olarak tanımlanan ve ülkenin en büyüklerini çatısı altına toplayan Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TüSİAD) son iki dönemdir kadın başkan tarafından yönetiliyor.

önceki dönem başkanlık görevini yürüten Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan sonra şimdi de ümit Boyner, Türkiye ekonomisine yön veren TüSİAD’ın kaptanlığını yapıyor. Türkiye’nin en güçlü firmalarını yöneten kadınlar artık parmakla sayılacak kadar az değil ve her geçen gün başarılı iş kadını ve yönetici sayısı artıyor.


Ekonomide Güler Sabancı, İdil Yiğitbaşı, Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Feyhan Yaşar gibi patronluk koltuğunda olanların yanında, Serpil Timuray ve Gülferi Yıldırım öğün gibi üst düzey yönetici kadınlar da dikkat çekiyor. Artık Türkiye’de sanayiden tekstile, lojistikten telekomünikasyona varıncaya kadar birçok sektörde üst düzey yönetici kadınlara rastlamak mümkün…


Sağlık sektörüne yaptığı 350 milyon dolarlık yatırımla markalaşmayı başaran Dünyagöz Hastaneler Grubu İcra Kurulu üyesi Gülferi Yıldırım öğün, başarılı üst düzey yöneticiler arasında. Elektronik Mühendisi (Biyomedikal Cihazlar Uzmanı) Gülferi Yıldırım öğün, Dünyagöz’de 15 yıl önce başlayan iş serüvenini anlatırken “Ben üniversiteden sonra bir kez iş aradım” diyerek söze başlıyor.

’de kadının iş hayatındaki konumu ile alakalı sorular yönelttiğimiz Yıldırım öğün; “ülkemizde kadının iş hayatındaki yeri, eskiye nazaran daha iyi noktaya geldi ama yeterli mi değil, daha alınacak çok yol var” diyor. Türkiye’nin yanı sıra, yurtdışında da branş hastanecilik alanında önemli bir konuma yükselen Dünyagöz Hastaneleri Grubu’nda üst düzey yöneticilerin yüzde 70’inin kadınlardan oluştuğuna da dikkat çeken başarılı yönetici Gülferi Yıldırım öğün, kurumlarına ait bu tablonun Türkiye geneline de yansımasını arzu ettiğini söylüyor.

ülkemizde son 10 yılda kadının iş hayatındaki konumunun pozitif yönde geliştiğine dikkat çeken ve iyi bir trendin yakaladığını belirten Gülferi Yıldırım öğün, “ekonomiye kadının eli değdi, iyi de oldu” diyor. İşte üst düzey yönetici kadın gözüyle ekonomik hayatta kadının yeri ve Türkiye’deki fotoğrafın yansımaları:


  • Türkiye’de kadının iş hayatındaki konumuyla ilgili trendi nasıl yorumluyorsunuz?

20 yıl önceki Türkiye ile bugünkü arasında elbette büyük farklılıklar var. Değişim hızla yaşanırken, kadının iş hayatında üstlendiği rol de değişti. Bu yeterli mi tabii ki değil, çünkü gelinen nokta arzu edilen seviyeler değil ve daha alınacak çok yol var. Yine de bugünkü tabloyu dün ile kıyasladığımızda pozitif gelişmeyi görebiliyoruz. örneğin Meclis’te eşit temsil henüz yok, iş hayatında da bunu göremiyoruz. Fakat toplumun bu konuda bilinçlenmeye başladığını söyleyebiliriz. Ev hanımları için açılan ücretsiz kurslar, kızların okula gitmesini amaçlayan kampanyalar bu anlamda bilinçli ve üretebilen kadın modelinin altını doldurmakta faydalı oluyor.


  • çalışan kadınların, erkeklere göre avantajları ve dezavantajları nelerdir?

öncelikle toplumsal hayatta kadının özel bir misyonu olduğu unutulmamalı. çünkü çalışan kadın; aynı zamanda ailesini derleyen, toplayan, düzenleyen, planlayan merkez yönetici konumunda. çalışan kadın aynı zamanda çocuğunun bakıcısı, eşinin, hatta bazen kardeşinin, annesinin, ya da babasının önemli sorumluluklarını da yerine getirmek durumunda olan biri ve bütün bu prangalara rağmen iş hayatında başarılı olmak zorunda.

Bu yükümlülüklerin vermiş olduğu sorumluluk bilinciyle ahtapot misali kolları her yere yetişen kadın; doğasında varolan güçlü sezgiler ve pratik zeka ile aslında iş hayatında hızlı karar alabilme yeteneğine sahip oluyor. Bir başka deyişle kadın, üzerindeki sorumlulukları pozitife çevirerek başarıya, erkeğe göre daha çabuk ulaşabiliyor.

Hayatın her alanında varolan kadın, gelişmiş empati yeteneğiyle, doğru ve hızlı karar alabilme mekanizmasına sahiptir. Fakat toplumdaki genel erkek modeline baktığımızda sorumlulukların bu denli ağır olmadığını görürüz. Erkek eve geldiğinde sofra hazırdır, çamaşır, bulaşık, çocuk ve evin diğer sorumlulukları da yine kadına bağlı yürütülmektedir. Dolayısıyla kadın, erkeğe göre daha ağır sorumluluklar taşıyor ama buna rağmen şans verildiğinde beyni daha detaycı çalışan kadınlar, iş hayatında başarılı oluyor. Keza; hayatın akışı içerisinde adeta bir organizasyon dehası gibi çalışmak zorunda olan kadın, iş hayatında da bu formülden yararlanabiliyor.

  • 15. yılınızı tamamladığınız Dünyagöz Hastaneleri Grubu’nun marka haline dönüşmesine önemli katkılar sundunuz. İşkolik olmanız başarınızda ne denli rol oynadı?

İşkolik olduğumu kabul ediyorum. İşimi severek ve büyük bir titizlikle yapıyorum. Detaylara fazlasıyla dikkat eden bir yapım var. En mükemmel şekilde yaptığım işte, çalıştığım insanların da en mükemmel işi ortaya koymasını beklerim. Detaycı, mükemmeliyetçi ve sorumluluk sahibiyimdir.

gulferi_yildirim_ogun.jpg5 yıl öncesine kadar Dünyagöz bu kadar büyümemişken çekirdek bir kadroyla birçok işi yapmak durumundaydık. O günlerde hastanenin hem teknik müdürü, hem de idarecisiydim ve birçok yere adeta maestro gibi koşup yetişmek zorundaydım. Kararlı ve azimli çalışmalarımız netice verdi ve bugün Dünyagöz Hastaneleri Grubu; branş hastanecilik te marka haline dönüştü. Toplam 17 ayrı lokasyonda açtığımız hastanelerin tamamı kurumsal bir kimliğe sahip ve her departmanın ayrı bir müdürlüğü var. Sayıları 200’e yaklaşan gözle ilgili uzman doktorlarımız, yüzlerce personelimiz ve dünya kalitesinde modern hastanelerimizle Türkiye’nin adını, dünyaya duyuruyoruz.

Avrupa’nın göbeğine, Almanya’ya Temmuz ayında ilk Türk hastanesini açıyoruz. Sırada Londra var, sonra Rusya ve diğer ülkelere de markamızı ihraç ederek, sağlık sektöründe ülkemizi temsil etmeye devam edeceğiz. 15 yıllık tüm emeklerime karşı beni mutlu eden en önemli şey, başarılı olma duygusudur. Bu duyguyu yaşayınca motive oluyorum ve daha önemli projelere imza atmak için kendimi hazır hissediyorum.

  • Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik performansı hakkında neler düşünüyorsunuz?

Türkiye’nin özellikle son 10 yıllık ekonomik fotoğrafına baktığımda oldukça önemli gelişmeler görüyorum. Markalaşma yolunda birçok Türk şirketinin büyüdüğünü ve uluslararası piyasalara açıldığını gözlemliyorum. Almanya’nın yanında yakın zamanda Avrupa’nın diğer ülkelerinde ve Amerika dahil dünyanın değişik noktalarında Dünyagöz Hastaneleri’ni göreceksiniz. Sadece Dünyagöz değil, birçok sektörden değişik firmaların başarıları Türkiye ekonomisine yansıyor.

Ekonomik alanın dışında, sanattan spora ve dış dünyadaki gelişmelere kadar birçok alanda söz sahibi olabilme kriterlerimiz yükseldi. Bu gelişmeler tesadüf olarak yorumlanamayacağına göre ekonomide stabil bir ivme yakalandı diyebiliriz. Eleştirilecek bazı noktalar olmasına karşın Türkiye’yi istikrarlı bir yapıya kavuşturan hükümetin, başarılı bir performans sergilediğini ve bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

  • İş hayatına yeni girecek gençlere tavsiyeleriniz var mı?

İnanmak ve sebat etmek çok önemli. İşe yeni başlayanlar, her ne iş yapıyorlarsa yapsınlar o işe mutlaka kendilerinden bir şeyler katmayı hedeflemeli. Sadece işimi yaparım, akşam evime giderim anlayışı başarıyı getirmiyor. 2-3 ay çalışıp bu iş bana göre değil demek, pes etmek de olumsuz sonuçlar doğuruyor. Sabırlı ve kararlı davranmak, iş kariyeri için “olmazsa olmaz şarttır” diyebilirim. İnanarak ortaya koyulan emeklerin hiçbir şekilde boşa gitmeyeceği unutulmamalı.

  • ‘‘çocuk da yaparım, kariyer de‘‘ söylemi hayata kolayca yansıyabiliyor mu?

Hem çocuk yaparım, hem de kariyer söyleminin hayata geçişi oldukça zor çünkü, dengeyi tam olarak kurmak neredeyse imkansız. Hamilelik döneminde kadının aynı performansı ortaya koyması beklenemez. Keza çocuk doğduktan sonra işe bir dönem zorunlu olarak ara vermek gerekiyor. Hiçbir anne bebeğini, işine tercih edemeyeceğine göre çocuğun kariyer planlamasında bir miktar da olsa rötara neden olduğu tartışma götürmez bir gerçek.

örneğin işveren; işe kadın personel alacağı zaman mutlaka evli mi, nişanlı mı, çocuğu var mı gibi sorulara yanıt arıyor ve buna göre işe alım yapıyor. çünkü bunlar kurumdaki işleyişi ve performansı etkileyen önemli hususlar. Dolayısıyla hem çocuk yaparım, hem kariyer söylemi bu anlamda çok da kolay görünmüyor. Ben 38 yaşında anne oldum ve bu döneme kadar hayatımın yüzde 90’ını işime ayırdım. çünkü oğlum Canberk doğana kadar günün 15 saatini çalışarak geçiriyordum. Eğer 25 yaşında anne olsaydım, bekli de şu anki kariyerime sahip olamayacaktım. Hayatın bu anlamda bana sunduğu şansı yerinde kullandım sanıyorum.

  • üst düzey yöneticinin kadın olması, çalışan kadınlara herhangi bir avantaj sağlıyor mu?

Elbette sağlıyor. Eğer yönetici kadın varsa, işten geç çıkmanın evde oluşturacağı sorunlar dahi iyi bilinir. Yani anlama ve empati kurabilme şansına sahip olan kadın yönetici, personelin taleplerini daha rahat anlayabilir.

  • İş kadını olmak mı, ev hanımı olmak mı kolay?

Hayata 50 kez gelsem yine iş kadını olmayı tercih ederdim çünkü, iş kadını olmak, ev kadını olmaktan daha kolay. İşin ne olduğu da önemli değil; belki pazarda tişört satardım, ya da yine üst düzey yönetici olurdum ama mutlaka çalışıyor olmayı seçerdim. çalışan kadın olmanın da tabii ki zorlukları var. Yoğun iş temposunda bazı şeylerden mutlaka fedakarlık yapmak zorunda kalabilirsiniz.

örneğin tatil planlarınızı önceden yapamazsınız, ya da sosyal yaşamınızda uzun vadeli düşünemezsizin. çünkü önceliğiniz iştir. çoğu kez biletimi alıp, tatile ertesi gün çıkma kararı aldığımı bilirim. Ya da arkadaşlarım veya yakınlarımla bir araya geleceğim zamanlara karar verme aşaması hep son dakikaya denk gelir. Bunlar da işin getirdiği zorluklar veya dezavantajlar olarak karşımıza çıkıyor.

  • çalışan bir anne olarak çocuğunuz ve ailenize yeterli zaman ayırabiliyor musunuz. Ev-iş dengesini nasıl kurguluyorsunuz?

İş yaşamındaki tüm kadınlar gibi ben de ailemle daha az vakit geçirmek durumunda kalıyorum. Ailem işim konusunda bana karşı oldukça anlayışlıdır. çocuk konusuna gelince bu konuya şöyle yaklaşıyorum. çocukla ne kadar zaman geçirildiği değil, nasıl zaman geçirildiği önemli.

Gün içinde çocuğa; şunu yapma, bunu yapma diye gereksiz telkinlerde bulunmaktansa, kalite zaman geçirme yolunu seçiyorum. çocuğa az ama daha etkin ve kaliteli bir sıcaklıkla gerekli yaklaşımlar sunabildikten sonra problem yaşanmıyor diyebilirim…



CESUR çAçA – TURCOMONEY

cesur@kmedya.com

4 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • rumuz1
    14 Haziran 2011 13:52 - Reply

    onemli mevkilerde kadınların olması gurur verici dünyagözü tebrik ederim herkese örnek olsun

  • Misafir
    14 Haziran 2011 13:53 - Reply

    Kadın erkek eşit mi değilmi bunu bilmek için önce kadınlara eşit şans verilsin

  • misafir
    14 Haziran 2011 13:54 - Reply

    Türkiye başarılı kadınlara hasret bu tür başarıların artması lazım, yoksa dünyanın 10. ekonomisi falan olmak hayal olur

  • misafir
    14 Haziran 2011 13:54 - Reply

    Kadın hem evde hem işte kooridanatör gibi gerçekten de doğru söylemiş hem kariyer hem çocuk da zor oluyor haliyle

  • Site Haritası